baba oğul
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Arif Nihat ASYA'nın "DUÂ" Şiiri ,İNCİTME - ABDURRAHİM KARAKOÇ

Aşağa gitmek

Arif Nihat ASYA'nın "DUÂ" Şiiri ,İNCİTME - ABDURRAHİM KARAKOÇ Empty Arif Nihat ASYA'nın "DUÂ" Şiiri ,İNCİTME - ABDURRAHİM KARAKOÇ

Mesaj  Admin Perş. 31 Ara. 2015 - 19:21

Arif Nihat ASYA'nın "DUÂ" Şiiri
Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler... göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!

Söz:Arif Nihat Asya

İNCİTME - ABDURRAHİM KARAKOÇ
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.

Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.

İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Irmak senden incinmesin.

Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.
EY SEVGİLİ
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bak1ma bu sürgünün bir süregi
Bütün törenlerin sölenlerin ayinlerin yortularin disinda
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layikolmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim

Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüregime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yoruldugum ayakabilarimdan degil
Ayaklarimdan belli

Lambalar egri
Aynalar akrep melegi
Zaman çarpilmis atin son hayali
Ev miras degil mirasin hayaleti
Ey gönlümün dogurdugu
Büyüttügü emzirdigi
Kus tüyünden
Ve kus südünden
Geceler ve gündüzlerde
Insanliga anit gibi yükselttigi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünüm benim

Bütün siirlerde söyledigim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandim Salome'nin Belkis'in
Bosunaydi saklamaya çalismam öylesine asikarsin bellisin
Kuslar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devsirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alir sonsuzlugun haberini
Ey gönüllerin en yumusagi en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Yillar geçti sapan ölümsüz iz birakti toprakta
Yildizlara uzaniphep seni sordum gece yarilarinda
Çati katlarinda bodrum katlarinda
Gölgendi gecemi aydinlatan essiz lamba
Hep Kanlica'da Emirgan'da
Kandilli'nin kursuni safaklarinda
Seninle söylesip durdum bir ömrün baharinda yazinda
simdi onun birdenbire gelen sonbaharinda
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layik olmasam da
Ey çagdas Kudüs (Meryem)
Ey sirrini gönlünde tasiyan Misir (Züleyha)
Ey ipeklere yumusaklik bagislayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Daglarin yikilisini gördüm bir Venüs bardaginda
Köle gibi satildim pazarlar pazarinda
Günesin sarardigini gördüm Konstantin duvarinda
Senin hayallerinle yandim düslerin civarinda
Gölgendi yansiyip duran bengisu pinarinda
Ölüm düsüncesinin beni sardigi su anda
Verilmemis hesaplarin korkusuyla
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layik olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünüm benim

Ülkendeki kuslardan ne haber vardir
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir
Ask celladindan ne çikar madem ki yar vardir
Yoktanda vardan da ötede bir Var vardir
Hep suç bende degil beni yakip yikan bir nazar vardir
O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir
Sakin kader deme kaderin üstünde bir kader vardir
Ne yapsalar bos göklerden gelen bir karar vardir
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardir
Yanmissam külümden yapilan bir hisar vardir
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir
Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir
Gögsünde sürgününü geri çagiran bir damar vardir
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adli bir çinar vardir
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili

Geceler
Bir esmer sevda derdi geceler...
Kara gündüzlerin virdi geceler...
Kıvrım, kıvrım sensizliğe esirim,
Prangalar parçalayan iksir geceler...
Sevgisiz, kupkuru yanarken çöllerde,
Başımdan okşar, severdi geceler.
Hicranlı bir döşeğe mıhlıyken naçar,
Anam gibi başımda dönerdi geceler.
Nemli gözlerle sayıklarken annemi,
Sımsıkı sarılır, öperdi geceler...
Gözlerim ufukta, ararken gozlerini,
Yıldızlardan muştuyla inerdi geceler.
Ben, doyasıya dalarken gözlerine,
Aya resmini çizerdi geceler...
Ayın ondördünde buluşurduk semada,
Bütün sırlarımı gizlerdi geceler.
Yar istemem ondan özge ağyar derken,
Bana o yarı gösterdi geceler.
Hakikati anlamış, o vuslatı düşlerken,
Ebed kervanına erdi geceler...
Haykırırken çaresizlik doruğunda,
Bir derman seccade serdi geceler.
Anlatırken derdimi öteler ötesine,
Usulca gözyaşımı silerdi geceler.
İniltime sığınak, feryadıma barınak...
Benimle her derdi çekerdi geceler.

İbrahim Sayar

Mesafeler
Upuzun, uzansam tutulmaz mesafeler,
Yenilmez, içilmez, yutulmaz mesafeler...
Bir amansız dert olur gözlerinde,
Gamsız yüzüne bakılmaz mesafeler...

Kimsesizdir; hasmı çok, hısmı yok,
Görünmezdir; cismi yok, resmi yok,
Gönülden anılan başka ismi yok,
Muhabbet pazarında satılmaz mesafeler...

Herkes bendir, bende biz ararsın,
Memlekete giden yol, iz ararsın,
Bulamazsın, ağlayacak diz ararsın,
Uzatır dillerini, yatılmaz mesafeler...

İbrahim Sayar

KIRIKKALE’M ŞEN ŞEHİR......

Kırıkkalem şen şehir,
Senden geçer bir nehir,
Sana yetmiyor mehir,
Kırkkalem şen şehir.
***
Doğu karadenize,
Bir çok illerimize,
Güzergah yolsun bize,
Sevgili Kırıkkale.
***
Harp sanayimiz sende,
Öğünürüz seninle,
Asalet var isminde,
Sevgili Kırıkkale.
***
Balışeyh Hasandede,
Ünlüsün Keskininle,
Sulakyurt Delicenle,
Mutlusun Kırıkkale.
***
Geldi sana gelenler,
Seni candan sevenler,
Mutlu sivri kalemler,
Seninle Kırıkkale.
***
Seven kalplere doldun,
Kervan durak oldun,
Aradıklarını buldun,
Değerlisin Kırıkkale.
***
Konuklar şairlere,
Sevgiyle gelenlere,
Seni çok sevenlere,,
Hoşsun sen Kırıkkale.
***
Destan oldun dillere,
Layıksın sevgiliye,
Ve davet edenlere,
Teşekkürler Kırıkkale.
***
Meşhurdur üzümlerin,
Ünlüdür kavunların,
Berrak akar ırmağın,
Şen şehir Kırıkkale.
***
Sevgilimiz camiler,
O selvi minareler,
Var sende daha neler,
Sevgili Kırıkkale.
***
Bu destan uzar gider,
Sana medh güçmü yeter,
Selamlar ve sevgiler,
Sevgili Kırıkkale.
***
Mutlu ettin Sayarı,
Bu yaşlı ihtiyarı,
Selam ve sevgileri,
Al benden Kırıkkale.

Şair İbrahim Sayar
DİKMEN-ANKARA

Sen ki Tanrı değilsin..

Bilmeyenler öğrensin,sen ki Tanrı değilsin,
Yüce Mevlam sen birsin,sen ki Tanrı değilsin.

Doksan dokuz isminde,ben Tanrı göremedim,
Manasız bu deyime,bir mana veremedim,

Yüce Mevlam,ben san asla Tanrı demedim,
Cahil cuhela bilsin,sen ki Tanrı değilsin.

Sen her şeyden yücesin,diyen kendine gelsin,
Bilmiyorsa öğrensin,Mevlam Tanrı değilsin.

Tanrı uludur diye unutup haykırtanlar,
Hasret kaldı sevgiye,seni tanımayanlar,

Kalp gözü kör olanlar,bilsinler öğrensinler,
Yaratanım yücesin,sen ki Tanrı değilsin.

***
GELİYORUM..
Aradığım bulamadım,
Makbul bir kul olamadım,
Geliyorum adım adım,
Yaradanım kabul eyle.

Sen kerimsin biliyorum,
Kırma kanadım ve kolum,
Saana doğru geliyorum,
Yaradanım kabul eyle.

Senin ecrin keremin çok,
Hazinende hiç bir yok yok,
Senin gözün gönlün pek tok,
Yaradanım kabul eyle.
İbrahim Sayar

Her Şey O’ndan

Dil ne bilir şekeri şerbeti
Aldığın lezzeti baldan mı sandın?
Ne arı, ne ağaç verir nimeti,
Elmayı, narı daldan mı sandın?

Baharı gönderir al gelin gibi,
Bir hazinedir ki, görünmez dibi,
O Cemil’dir, Cemal O’nun tecellisi,
Güzeli yeşilden, aldan mı sandın?

Çok istesen de inadın olmaz,
Taktirden öte muradın olmaz,
O uçurursa senin kanadın olmaz,
Uçmayı kuştan, kartaldan mı sandın?

Gördüğün göremediğin göz O’nun,
Bildiğin,bilemediğin öz O’nun,
Dediğin, diyemediğin söz O’nun,
Kelamı dudaktan, dilden mi sandın?

O dilerse azlar çok olur,
O dilerse varlar yok olur,
O dilerse açlar tok olur,
Tokluğu paradan, puldan mı sandın?

İbrahim duada, Nemrutun ateşinde,
Ateşler gülzar olur, türlü esrar içinde,
Oğul razı kurbandır babasının peşinde,
Kesmeyen bıçağı İsmail’den mi sandın?

Zulmün kucağında Musa’lar doğar,
Açılır bahr-ı ahmer küffarı boğar,
Sükut edince esbap, bıldırcın yağar,
Yoksa nusreti edabiden mi sandın?

Kâh gülersin, kâh dilhunsun gözyaşına,
Gün olur tuz bulamazsın aşına,
Dün, bugün ne geldiyse başına,
Eden O’dur, eyleyen O, kuldan mı sandın?

Ateşini söndürdün, suyunda kaldın,
Sütünü içtin de koyunda kaldın,
Bir ömür yaşadın, oyunda kaldın,
Dünyayı evlattan, maldan mı sandın?

Mecnun’unki Leyla’ya bir nazar değil,
Gureba derd-i fenadan bizar değil,
Bağban-ı Mürşid’in hayali gülzar değil,
Bülbülün zarını gülden mi sandın?

O’nun sanatı, varlığın nakışında,
O’nun şevkati ananın bakışında,
O’nun rahmeti, suyun akışında,
Suyu pınardan, gölden mi sandın?

Ellerin titrer fer kesilir gözlerden,
Kapılırsın pek amansız bir derde,
Maraz, musibet ancak bir perde,
Kul eceli, Azrail’den mi sandın?

Amale bakarsın ateşi tartar,
Rahmete bakarsın ümidin artar,
Kurtar bizi Allah’ım kurtar,
Gönül necatı, amelden mi sandın?

İbrahim Sayar

Görsünler

Yalnızlığınıza aldanmayın
Bu çileli yolda

Göz yaşlarınızı sevgi pınarı yapın
Akıtın göklerinize
Karşılık beklemeden sevin
Sevin birbirinizi
Ta ki ayrık otları kavrulsun
Yansın sevgi ateşinizde

Her gün biraz daha yeşersin
Kırılan dallarınız
Gönül gölgesinde
Durmadan dallarınızı koparsalar da
Siz çınar olun sarılan gövdelerinizle
Artık ulaşamasınlar

Yeni filizler verin yükseklerde
Gölge olsun pençe pençe yapraklarınız
Dipten sürecek yeni sürgünlere

Dökülsün kabuklarınız, bakmayın
Tırnaklayan hoyrat ellere

Özsuyunu akıtın siz kesilen dallarınızın
Karışıp yeni bir toprak yayılsın yere
Aşı yapın yeni sürgünlerden
Birbirinizin kesik gövdesine

Karışsın özünüz özünüze
Bir renk çeşnisi kaplasın
Ufukları güneşin aydınlığında
İlahi Nizam’ ın ormanını görsünler
Yarınları yansıtan dallarınızda

Köklerinizle öyle sarın ki arz kabuğunu
Bu ormanda
Bir tek ulu çınarı
Ülkü çınarını görsünler

Muhsin YAZICIOĞLU
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 4938
Kayıt tarihi : 12/01/09
Yaş : 51

https://moral.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz