EBÛ EYYÛB HAZRETLERİNİN İKRÂMI
EBÛ EYYÛB HAZRETLERİNİN İKRÂMI
EBÛ EYYÛB HAZRETLERİNİN İKRÂMI
Bir gün Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), yanında Hazret-i Ebûbekir ve Hazret-i Ömer olduğu hâlde Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin hânesi önüne geldiler. Hz. Ebû Eyyûb (radıyallâhü anh) hemen bahçesine gitti, bir salkım hurma kesti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Bunu bizim için niye kestin, meyvesinden toplasaydın ya!” buyurdu.
“Yâ Resûlallâh! Hurmanın hem koruğundan, hem tâzesinden, hem de olgunundan yemenizi arzu ettiğim için.” dedi. Sonra bir oğlak kesti. Yarısını kebap yaptı, diğer yarısını haşlama yaptı. Huzûruna getirdiği zaman Resûlullah (s.a.v.) oğlak etinden biraz aldı ve onu bir yufkaya sardı. Sonra:
‘Ey Ebû Eyyûb! Bunu kızım Fâtıma’ya yetiştir, zîrâ günlerden beri o böylesini tatmadı.’ buyurdu. Ebû Eyyûb (radıyallâhü anh) da onu Fâtıma’ya (r.anhâ) götürdü.
Yemeklerini yediler ve doydular. Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) sofradaki nîmetlere bakarak: “Ekmek, et, olgun, koruk ve tâze hurma” buyurdu ve mübârek gözleri yaşardı. Sonra buyurdular ki:
“Nefsim kudretinde olan Zât-ı Âlâ’ya yemin ederim ki işte bu (kıyâmet günü) sorulacağınız nîmetlerdendir. Allâhü Teâlâ (meâlen): “Sonra, yemin olsun o gün o nîmetlerden muhakkak sorulacaksınız.” (Tekâsür Sûresi, âyet
Bir gün Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), yanında Hazret-i Ebûbekir ve Hazret-i Ömer olduğu hâlde Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin hânesi önüne geldiler. Hz. Ebû Eyyûb (radıyallâhü anh) hemen bahçesine gitti, bir salkım hurma kesti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Bunu bizim için niye kestin, meyvesinden toplasaydın ya!” buyurdu.
“Yâ Resûlallâh! Hurmanın hem koruğundan, hem tâzesinden, hem de olgunundan yemenizi arzu ettiğim için.” dedi. Sonra bir oğlak kesti. Yarısını kebap yaptı, diğer yarısını haşlama yaptı. Huzûruna getirdiği zaman Resûlullah (s.a.v.) oğlak etinden biraz aldı ve onu bir yufkaya sardı. Sonra:
‘Ey Ebû Eyyûb! Bunu kızım Fâtıma’ya yetiştir, zîrâ günlerden beri o böylesini tatmadı.’ buyurdu. Ebû Eyyûb (radıyallâhü anh) da onu Fâtıma’ya (r.anhâ) götürdü.
Yemeklerini yediler ve doydular. Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) sofradaki nîmetlere bakarak: “Ekmek, et, olgun, koruk ve tâze hurma” buyurdu ve mübârek gözleri yaşardı. Sonra buyurdular ki:
“Nefsim kudretinde olan Zât-ı Âlâ’ya yemin ederim ki işte bu (kıyâmet günü) sorulacağınız nîmetlerdendir. Allâhü Teâlâ (meâlen): “Sonra, yemin olsun o gün o nîmetlerden muhakkak sorulacaksınız.” (Tekâsür Sûresi, âyet
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz