Hz.Ebubekir ve Peygamber Sevgisi
İmamı Azam Ebu Hanife nin Türbesi
.
İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin rahmetüllahi aleyhi Kabri'nin Bulunması
Kanuni Sultan Süleyman Bağdat'ı alınca (1534) imamı Azam Ebu Hanife hazretlerinin mezarını bulup türbe yapmak istedi. Onu en çok meşgul eden şey Ebu Hanife'nin mezarını bulmaktı.
Çünkü bu kabir şiiler tarafından tahrip edilmiş, üzerinde ne varsa yağmalanmış ve cesedi de yakılmıştı.
Ebu Hanife hazretleri nin mezarını bulmak ve buraya türbe yapmak isteyen Kanuni Sultan Süleyman'ın Seraskerine bir adam gelir. Bu aslında Ebu Hanife hazretlerinin eski türbedarıdır ve durumu seraskere anlatır.
Fakat Ebu Hanife'nin cesedini yakmak istedikleri sırada bir keramet yaşınmıştı.
Ebu Hanife'nin kabrinin türbedarı olay yaşanmadan kısa bir süre önce Ebu Hanife'yi rüyasında görür. Ebu Hanife hazretleri kendisinden cesedinin rafizilerin eline teslim etmemesini ister. Bunun üzerine türbedar, Ebu Hanife hazretlerinin cesedini mezarından çıkararak başka bir yere gömer ve yerine bir gayri Müslimi koyar. Ebu Hanife'nin mezarını tahrip eden rafiziler, onun mezarını da açıp Ebu Hanife diyerek o gayri Müslimin cesedini yakarlar.
Serasker bu güzel haberi Padişah'a hemen iletir ve bu arada Taşkın namlı bir müderrisi de olayı araştırmakla görevlendirir.
Şeyh Müderris türbedarın gösterdiği yeri kazdıktan sonra karşılarında çıkan bir duvardan misk kokusunu hisseder. Bu keramet üzerine türbedarın söylediklerinin doğru olduğunu anlarlar. Ceset bozulmamıştır.
Bu sırada sadrazam İbrahim Paşa'da bizzat mezara girerek türbenin girişindeki taşı kendi elleriyle kaldırır. Olayı duyan Padişah Kanuni bile koşarak olay mahaline gelir ve kazılan yere girer.
Bütün orduyu sevinç sarar. O zamana kadar naşının yakıldığı düşünüldüğünden cesedinin bulunması büyük bir moral ve keramet olmuştu. Kanuni hemen mezarının üzerine bir türbe inşa etti.
Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, Hikmet Neşriyat, İstanbul, c.3, s.131-132
İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin rahmetüllahi aleyhi Kabri'nin Bulunması
Kanuni Sultan Süleyman Bağdat'ı alınca (1534) imamı Azam Ebu Hanife hazretlerinin mezarını bulup türbe yapmak istedi. Onu en çok meşgul eden şey Ebu Hanife'nin mezarını bulmaktı.
Çünkü bu kabir şiiler tarafından tahrip edilmiş, üzerinde ne varsa yağmalanmış ve cesedi de yakılmıştı.
Ebu Hanife hazretleri nin mezarını bulmak ve buraya türbe yapmak isteyen Kanuni Sultan Süleyman'ın Seraskerine bir adam gelir. Bu aslında Ebu Hanife hazretlerinin eski türbedarıdır ve durumu seraskere anlatır.
Fakat Ebu Hanife'nin cesedini yakmak istedikleri sırada bir keramet yaşınmıştı.
Ebu Hanife'nin kabrinin türbedarı olay yaşanmadan kısa bir süre önce Ebu Hanife'yi rüyasında görür. Ebu Hanife hazretleri kendisinden cesedinin rafizilerin eline teslim etmemesini ister. Bunun üzerine türbedar, Ebu Hanife hazretlerinin cesedini mezarından çıkararak başka bir yere gömer ve yerine bir gayri Müslimi koyar. Ebu Hanife'nin mezarını tahrip eden rafiziler, onun mezarını da açıp Ebu Hanife diyerek o gayri Müslimin cesedini yakarlar.
Serasker bu güzel haberi Padişah'a hemen iletir ve bu arada Taşkın namlı bir müderrisi de olayı araştırmakla görevlendirir.
Şeyh Müderris türbedarın gösterdiği yeri kazdıktan sonra karşılarında çıkan bir duvardan misk kokusunu hisseder. Bu keramet üzerine türbedarın söylediklerinin doğru olduğunu anlarlar. Ceset bozulmamıştır.
Bu sırada sadrazam İbrahim Paşa'da bizzat mezara girerek türbenin girişindeki taşı kendi elleriyle kaldırır. Olayı duyan Padişah Kanuni bile koşarak olay mahaline gelir ve kazılan yere girer.
Bütün orduyu sevinç sarar. O zamana kadar naşının yakıldığı düşünüldüğünden cesedinin bulunması büyük bir moral ve keramet olmuştu. Kanuni hemen mezarının üzerine bir türbe inşa etti.
Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, Hikmet Neşriyat, İstanbul, c.3, s.131-132
Hz.Ebubekir ve Peygamber Sevgisi
""Hz. Ebubekir (ra) de Peygamber sevgisi ""
Cebrail aleyhisselam,
Hz. Ebubekir'in
Hz.Muhammed'e olan sevgisini anlamak istedi. Bir bayram günü, Hz. Ebubekir en pahali elbiselerini giymiş olarak giderken Cebrail O'nun önüne kör bir dilenci olarak çıktı
- Muhammed'in sevgisiyle bana birşey verenin suçlarını Allah bağışlasin, diye kendi kendine konuşmaya başladı
Hz. Ebubekir (ra), sirtindaki değerli şalı çıkarıp dilenciye verdi. Ve şöyle dedi
- Şu duanı bir daha tekrarla hele. Cebrail (as) duayı bir kaç kere tekrarladı. O tekrarladi. Hz. Ebubekir çikarip bir şeyini verdi. En sonunda ayağındaki nalin- ları bile verdi.
Sonra yanindaki Bilal'e
-- Koş, dedi. Kizim Aişe'nin evine var, bana kundura ve el- bise getir.
Bilâl yolda Hz. Muhammed ile karşılaşti. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:
- O kör adam Cebrail'dir. Cenab-I Hâk O'nu Ebubekir deki sevginin derecesini öğrenmek için gönderdi.
Bilâl i Habeşi şaşırdı sonra gitti elbiseleri getirdi. Hz Ebubekir Bilal Habeşinin getirdiği elbiseleri giyerek Hazreti Muhammed (s.a.v)'in yanına gitti Orada biraz önce dilenciye verdiği elbiseler bekliyordu.
Ashab-ı kiram Rasullahı böyle severdi yalnız Hz Ebubekir (as) değil tamam mı böyle severdi sevdikleri için de 10'un uğruna davasının uğruna herşeylerini feda etmekten çekinmezlerdi.
Bizlerin de onlar gibi Hazreti Muhammed (s.a.v) 'i sevmemiz uğruna herşeyinizi feda etmeye hazır olmamız gerekir. Rabbim herkese nasip etsin İslam'ın güzelliğini ahlakını yaşamayı yaşatmayı nasip eylesin şeytan ve cinlerin şeytanın şerrinden Lütfü ile rahmetiyle mağfiret ile muhafaza etsin inşallah cennete dahi pişman olmayacak şekilde muhafaza ettirdiği kullarına dahil etsin inşallah Rabbim
Gününüz bereketli ömrünüz hayırla uzun olsun. Dua eder dualarınızı bekleriz.
Cebrail aleyhisselam,
Hz. Ebubekir'in
Hz.Muhammed'e olan sevgisini anlamak istedi. Bir bayram günü, Hz. Ebubekir en pahali elbiselerini giymiş olarak giderken Cebrail O'nun önüne kör bir dilenci olarak çıktı
- Muhammed'in sevgisiyle bana birşey verenin suçlarını Allah bağışlasin, diye kendi kendine konuşmaya başladı
Hz. Ebubekir (ra), sirtindaki değerli şalı çıkarıp dilenciye verdi. Ve şöyle dedi
- Şu duanı bir daha tekrarla hele. Cebrail (as) duayı bir kaç kere tekrarladı. O tekrarladi. Hz. Ebubekir çikarip bir şeyini verdi. En sonunda ayağındaki nalin- ları bile verdi.
Sonra yanindaki Bilal'e
-- Koş, dedi. Kizim Aişe'nin evine var, bana kundura ve el- bise getir.
Bilâl yolda Hz. Muhammed ile karşılaşti. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:
- O kör adam Cebrail'dir. Cenab-I Hâk O'nu Ebubekir deki sevginin derecesini öğrenmek için gönderdi.
Bilâl i Habeşi şaşırdı sonra gitti elbiseleri getirdi. Hz Ebubekir Bilal Habeşinin getirdiği elbiseleri giyerek Hazreti Muhammed (s.a.v)'in yanına gitti Orada biraz önce dilenciye verdiği elbiseler bekliyordu.
Ashab-ı kiram Rasullahı böyle severdi yalnız Hz Ebubekir (as) değil tamam mı böyle severdi sevdikleri için de 10'un uğruna davasının uğruna herşeylerini feda etmekten çekinmezlerdi.
Bizlerin de onlar gibi Hazreti Muhammed (s.a.v) 'i sevmemiz uğruna herşeyinizi feda etmeye hazır olmamız gerekir. Rabbim herkese nasip etsin İslam'ın güzelliğini ahlakını yaşamayı yaşatmayı nasip eylesin şeytan ve cinlerin şeytanın şerrinden Lütfü ile rahmetiyle mağfiret ile muhafaza etsin inşallah cennete dahi pişman olmayacak şekilde muhafaza ettirdiği kullarına dahil etsin inşallah Rabbim
Gününüz bereketli ömrünüz hayırla uzun olsun. Dua eder dualarınızı bekleriz.
Similar topics
» MÂM-I ÂZAM’IN TALEBESİNE SEVGİSİ VE İKRAMI
» Haset, kibir, şehvet, riya, dünya sevgisi gibi kötü ahlâkların varlığı
» Hz.Ebubekir R.A.dan Sözler
» peygamber efendimizden
» Hz.Ebubekir Sıddık R.A. ve Hz.Ali R.A. Konuşma
» Haset, kibir, şehvet, riya, dünya sevgisi gibi kötü ahlâkların varlığı
» Hz.Ebubekir R.A.dan Sözler
» peygamber efendimizden
» Hz.Ebubekir Sıddık R.A. ve Hz.Ali R.A. Konuşma
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz