baba oğul
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Abdülhamid Han'ın Bavulu

Aşağa gitmek

Abdülhamid Han'ın Bavulu Empty Abdülhamid Han'ın Bavulu

Mesaj  Admin Perş. Şub. 11, 2021 4:53 am

"BEN BU BAVULA BENİ ANLAMAYAN MİLLETİMİN BEREKETİNİ KİLİTLEDİM"

"CENNET MEKAN ABDÜLHAMÎD HAN"

Üç Hoca arkadaş Yeni Camii'de bir hocaefendinin vaazını dinlemek için eski dolmuşlardan birine binmiştik... Epey yaşlı, uzun boylu, bıyıksız olan dolmuş şoförü ile birkaç kez dikiz aynasında gözgöze geldik, bizi özellikle süzüyordu...

Diğer yolcular indiğinde ;

-Gençler, yıllardır piyasada insan sarrafı olduk. Muhtemelen hocasınız ve Yeni Camideki vaaza gidiyorsunuz doğrumu? dedi

-Evet, isabet buyurdunuz. Dediğiniz gibi vaaza gidiyoruz, dedik...

-Madem hocasınız, size bir anımı anlatayım da sizde bu yaşadığım hatırayı her ortamda insanlara anlatın, anlatın ki toplumunuz pervasızca hakaret ettikleri Ulu Hakan Abdulhamid Hânı iyi anlasınlar...

-Buyrun, anlatın çok memnun oluruz dedik ve dolmuşçu anlatmaya başladı..

-Çocuklar, ben istanbul doğumlu ermenî asıllı bir vatandaşım. 7 yaşındaydım, babaannem beni birgün güzelce giydirdi, süsledi, güzel kokular sürdü ve elimden tutup yola düştük. Dini bayramlarda çocuklar giydirilir ve bayramlaşma alanlarına gidilirdi ama o gün bayram değildi.... Epey yürüdük geldiğimiz yer sonradan öğrendiğim YILDIZ SARAYI idi... Büyük bir kalabalık toplanmış tezahurat yapıyorlardı... Muhtemelen çoğu azınlıklar ve ittihat terakkî mensuplarıydı...

Meğer bayram değil, Abdulhamid hanın sürgün günüymüş, bizde bu tarihi manzarayı izlemeye gelmişiz. Bir müddet sonra biri sağında biri solunda iki zabitle mazlum sultan tüm heybetiyle kapıda belirdi. Elinde ahşaptan bir bavul vardı.. Herkes bir ağızdan cazgırların tahrikiyle bavulun içinden hacimde küçük kıymette pahalı mücevherleri kaçırıyor, çalıyor diye yaygara koparmaya ve ardından "hırsız, bavulu aç, aç" gibilerden bağrınmaya başladılar.

Abdülhamid han çok mahzundu. Zabitlerden biri kayıtsız kalamadı ve kendisine ihtiram ile; "Sultanım, görüyorsunuz kalabalık hakkınızda ağır ithamlar yapıyor. Biz sizi isnad edilenlerden tenzih ederiz, böyle bir şey olmadığına olmayacağına eminiz. Lakin siz bu çantayı eğer bugün açmaz, içindekileri göstermezseniz bu iftira üzerinize, hanedanınıza yapışıp kalacak. Rica ediyorum açın, şüpheleri izale edin"...

Sultan gayet vakur bir şekilde cebinden bir anahtar çıkarıp bavulun kilidini açtı, lakin bavulun içinde mücevherat bir kenara ne bir mendil ne de bir çorap vardı. Bavul bomboştu...

Ortalık suspus oldu. Herkes (iftiranın yapışmamasının) hayalkırıklığı ile şaşkın şaşkın bakıyordu.. Zabitte şaşırmıştı ve şu soruyu sultana sormaktan kendini alamamıştı.

-Efendim, içinde bir mendil bir çorap dahî olmayan bavulu kitlemiş olmanızın hikmetini anlayamadık. izah ediverseniz?

-Sultan şu ibretlik sözleri söyleyiverdi;

"*Ben bu bavula beni anlayamayan milletimin bereketini kilitledim"..*
Abdülhamit Han’ın ölümünün 103. Sene-i devriyesi münâsebetiyle rahmet ve minnetle yad eder, kabirlerinin pürnur olmasını niyaz ederiz.
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 4935
Kayıt tarihi : 12/01/09
Yaş : 51

https://moral.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz