İNSANIN KENDİNE ZULMETMESİ
İNSANIN KENDİNE ZULMETMESİ
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in bizleri îkâz eden hadîs-i şeriflerinden bir kısmı şöyledir:
“Benim ve sizin durumunuz, ateş yakıp da, ateşine cırcır böcekleri ve pervaneler düşmeye başlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateşten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden kurtulmaya, ateşe girmeye çalışıyorsunuz.” (Müslim, Fedâil, 19. Bkz. Buhârî, Rikâk 26; Tirmizî, Edeb 82)
***
Rasûlullah (s.a.v), Semûd kavminin ülkesi Hicr denilen yere varınca ashâbına şöyle hitâp etti:
“Kendilerine zulmedenlerin yurduna ağlayarak girin. Yoksa onların başına gelenler sizin de başınıza gelebilir.”
Sonra Rasûlullah (s.a.v) başını örttü; o vadiyi geçinceye kadar süratle yürüdü. (Buhârî, Enbiyâ 17, Tefsîr, 15/2; Müslim, Zühd 39)
***
İbn-i Mes‘ûd (r.a) anlatıyor:
“İman edip de imanlarına herhangi bir zulüm/haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte emniyet/güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır” (En‘âm, 82) âyet-i kerimesi nâzil olduğu zaman, bu durum müslümanlara çok ağır geldi ve:
“–Yâ Rasûlallâh! Hangimiz nefsine zulmetmiyor ki?” dediler.
Rasûlullah (s.a.v):
“–Burada kastedilen sizin anladığınız mânâda (hatâ ve günahlara düşmek) değil, şirktir. Lokman’ın oğluna nasihat ederken söylediği şu sözünü işitmediniz mi:
“Yavrucuğum, Allah’a şirk koşma, zira şirk çok büyük bir zulümdür” (Lokman, 13) (Buhârî, Enbiyâ, 41; Tefsir, 6/3; Müslim, İmân, 197)
***
Rasûlullah (s.a.v):
“Din kardeşin zâlim de mazlum da olsa ona yardım et!” buyurmuştu.
Bir kişi:
“–Ya Rasûlallah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim. Fakat zâlimse nasıl yardım edeyim?” dedi. Peygamberimiz:
“–Onu zulümden alıkoyar, zulmüne mânî olursun. Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir” buyurdu. (Buhârî, Mezâlim 4; İkrâh 6; Tirmizî, Fiten 68)
***
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur:
“Ben sâdece bir beşerim. Sizler bana muhâkeme olmak üzere geliyorsunuz. Belki biriniz, delilini getirmekte diğerinden daha becerikli olabilir ve merâmını daha iyi anlatabilir. Ben de dinlediğime göre o kimsenin lehinde hüküm veririm. Kimin lehine kardeşinin hakkını alıp hüküm vermişsem, ona cehennemden bir pay ayırmış olurum.” (Buhârî, Şehâdât, 27; Müslim, Akdiye, 4)
“Benim ve sizin durumunuz, ateş yakıp da, ateşine cırcır böcekleri ve pervaneler düşmeye başlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateşten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden kurtulmaya, ateşe girmeye çalışıyorsunuz.” (Müslim, Fedâil, 19. Bkz. Buhârî, Rikâk 26; Tirmizî, Edeb 82)
***
Rasûlullah (s.a.v), Semûd kavminin ülkesi Hicr denilen yere varınca ashâbına şöyle hitâp etti:
“Kendilerine zulmedenlerin yurduna ağlayarak girin. Yoksa onların başına gelenler sizin de başınıza gelebilir.”
Sonra Rasûlullah (s.a.v) başını örttü; o vadiyi geçinceye kadar süratle yürüdü. (Buhârî, Enbiyâ 17, Tefsîr, 15/2; Müslim, Zühd 39)
***
İbn-i Mes‘ûd (r.a) anlatıyor:
“İman edip de imanlarına herhangi bir zulüm/haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte emniyet/güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır” (En‘âm, 82) âyet-i kerimesi nâzil olduğu zaman, bu durum müslümanlara çok ağır geldi ve:
“–Yâ Rasûlallâh! Hangimiz nefsine zulmetmiyor ki?” dediler.
Rasûlullah (s.a.v):
“–Burada kastedilen sizin anladığınız mânâda (hatâ ve günahlara düşmek) değil, şirktir. Lokman’ın oğluna nasihat ederken söylediği şu sözünü işitmediniz mi:
“Yavrucuğum, Allah’a şirk koşma, zira şirk çok büyük bir zulümdür” (Lokman, 13) (Buhârî, Enbiyâ, 41; Tefsir, 6/3; Müslim, İmân, 197)
***
Rasûlullah (s.a.v):
“Din kardeşin zâlim de mazlum da olsa ona yardım et!” buyurmuştu.
Bir kişi:
“–Ya Rasûlallah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim. Fakat zâlimse nasıl yardım edeyim?” dedi. Peygamberimiz:
“–Onu zulümden alıkoyar, zulmüne mânî olursun. Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir” buyurdu. (Buhârî, Mezâlim 4; İkrâh 6; Tirmizî, Fiten 68)
***
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur:
“Ben sâdece bir beşerim. Sizler bana muhâkeme olmak üzere geliyorsunuz. Belki biriniz, delilini getirmekte diğerinden daha becerikli olabilir ve merâmını daha iyi anlatabilir. Ben de dinlediğime göre o kimsenin lehinde hüküm veririm. Kimin lehine kardeşinin hakkını alıp hüküm vermişsem, ona cehennemden bir pay ayırmış olurum.” (Buhârî, Şehâdât, 27; Müslim, Akdiye, 4)
Similar topics
» İnsanın Hayatı ve Çağları
» Bir Dostu Olmalı İnsanın
» İNSANIN ÖĞRENME ŞEKİLLERİ
» “Mutlu insanın hikayesi olmaz”
» Doğruluk, kendine, en yakınlarına ve üzerinde hakkı olanlara rağmen doğruyu söyleyebilmektir
» Bir Dostu Olmalı İnsanın
» İNSANIN ÖĞRENME ŞEKİLLERİ
» “Mutlu insanın hikayesi olmaz”
» Doğruluk, kendine, en yakınlarına ve üzerinde hakkı olanlara rağmen doğruyu söyleyebilmektir
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz