baba oğul
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MİRAT-I MEKKE “MEKKE VE KÂBE TARİHİ” -1-

Aşağa gitmek

 MİRAT-I MEKKE “MEKKE VE KÂBE TARİHİ” -1- Empty MİRAT-I MEKKE “MEKKE VE KÂBE TARİHİ” -1-

Mesaj  Admin C.tesi Ocak 27, 2018 8:33 pm


MİRAT-I MEKKE “MEKKE VE KÂBE TARİHİ” -1-

Mirat: uzağı yakın getirme demektir, Miratül Haremeyn ise Beytullah’ı, Beytullah’ın etrafında bulunan mekânları, eserlerin faziletlerini bildirmek maksadı ile hazırlanmış bir eseri ortaya çıkaran Eyüp Sabri Paşa’dan Allah razı olsun, hem kendi yazdığı kitabdan hem de bizim bu bilgilere etraflıca ve öz bir şekilde eklediğimiz bilgiler ile istifade ediyoruz.
Bu yolculuğumuzda öncelikle Allah’u Azze ve Celle’nin Mekke ve Kabe’yi övmesi ve bize olan ihsanını göreceğiz , bu mukaddes yerlerde Hz Ademi, Nuhu , İbrahimi, İsmaili göreceğiz. Hemen hemen her yerinde Hz. Peygamber (s.a.a.v) ve onun temiz Ehl-i Beyt'inin hatıralarını hissedeceğiz.

Kur'an-ı Kerim Ali İmran 96 ve 97 de şöyle buyuruyor:

“Şüphe yok ki ilk kurulan ev, Bekke'deki evdir. Kutludur ve alemlere doğru yolu gösterir. Oradadır apaçık deliller ve İbrahim'in makamı ve kim oraya girerse emin olur. İnsanlardan, oraya gitmeye gücü yetene, Allah için gidip o evi haccetmesi farzdır. İnkar eden eder. Allah, şüphesiz ki bütün alemlerden müstağnidir.”

Şimdi de Mekke'yi daha iyi tanıyabilmek için bu şehrin mukaddes yerlerini Kabe’yi daha iyi tanıyalım :

Kabe Şerif , Hacer’ül Esved (Hanbeli makamı Karşısı ) ,Rüknü Yemani, Rüknü Irak’i,Rüknü şami köşelerinden oluşmakta olup , Beyti Şerif’in Mültezem, Müstecar , Hacerül Esved , Dahili Kabetullah’ın (Kabe’nin içi) , Şadırvan , Sitarei Kabe , Hicri İsmail , Mizabı Kabe, Şark Kapısı,Garb Kapısı ve Kabe’nin komşuları olarak da Hufrei muaccin , Metafı Şerif ,Makamı Şerif (Makamı İbrahim) , Makamatı Erbaa, Kubbetül Ferraşin, Kubbetussekaye ile bilinen bir takım şerefli mevkileri vardır Elhamdülillah

BEYTULLAH’IN KENDİNDEN PARÇALARI

HACERÜL ESVED: Kâbe’nin köşesi olup, Tavafın başlama noktasıdır, Hanbelî makamı karşısıdır. Hacerül Esved Melaiki Mukarrebin tarafından istilam edilmiş ve tüm Peygamberlerin dudakları bu taşa sürülmüş olduğundan bu şerefli taşı Öpenler veya İstilam edenler Şeref’e erişirler

“Hacer-i Esved, Cennet taşlarından bir taştı. Yeryüzünde Cennet taşlarından ondan başka hiçbir taş yoktur. Billur taşları gibi beyazdı, eğer ona Cahiliyet kirinden bir şey bulaşmasaydı, elini süren her hasta mutlaka iyileşirdi." (Taberânî)

Buraya kadar Mirat-ı Mekke adlı kitaptan yazıldı şimdi ise sizlerin istifadesine toparladığımız ayrıca bilgiler şunlardır.

KENDİSİNİ SELAMLAYAN ve İSTİLAM EDENLERİ KAYIT EDEN KUTSAL TAŞ (HACERU'L-ESVED)

Haceru'l-Esved, Kâbe'nin doğu köşesinde, yerden 1,5 metre yükseklikte gümüşten bir mahfaza içinde muhafaza edilen yaklaşık 30 cm çapında siyaha yakın koyu kırmızı renkte bir taştır. Hacer, kelime olarak Arapçada taş demektir.

Hz. İbrahim, oğlu ile birlikte Allah'ın emri gereği Kabe'yi inşa etmek üzere Mekke'ye döndüğünde. Hz. İsmail taş taşıdı. Hz. İbrahim duvarları ördü. Duvarlar yerden erişilmeyecek kadar yükselince, "Makam-ı İbrahim" adı ile ziyaret edilen taşı iskele olarak kullandı. Hz. İsmail'in Kubeys dağından getirdiği "Hacer-i esved" denilen siyah taşı tavafa başlangıç olarak, halen bulunduğu köşeye yerleştirdi.

El-Haceru'l-Esved siyah taş anlamına gelir. Cennet'ten indirildiği ve zaman içinde renginin değiştiği Allah Resulü’nün sav efendimiz ibret dolu ifadelerinde şöyle anlatılmaktadır:

"Haceru'l-Esved, Cennetten indiği vakit sütten beyazdı. Onu insanların günahları kararttı” ,

Bir başka hadîslerinde de Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) onun renginin beyazlığını ve Cennet'ten indirilişini şu ifadelerle belirtmektedir:

"Haceru'l-Esved ve Makam-ı İbrahim, Cennet yakutlarından iki yakuttur. Allah (cc), onların nurunu örtmüştür. Eğer örtülmemiş olsalardı doğu ile batı arasını aydınlatırlardı.”

“Kıyamet gününde Hacer’ül Esved getirilecek. Konuşan bir dili bulunacak ve kendisini selamlayan herkesin mü’min ve muvahhid olduğuna şehadet edecek.”

"Vallahi Allah, onu Kıyamet gününde gören iki gözü ve konuşan bir dili olduğu halde diriltecektir de kendisini hakkıyla istilâm edenler hakkında tanıklık edecektir.”
Kaynak
1. Tirmizi, Ahmet b.Hanbel.Fethu'r-Rabbanî,
2. Tirmizi, Fethu'r-Rabbanî

MÜLTEZEM: Hacerül Esved ile Ela’n (şuan) açık olan Şark Kapısı (Kabe Kapısı) arasına Mültezem denir, Hacılar Kâbe’yi tavaftan sonra bu şerefli mevkiide gelir dua ederler. Mültezem Allah Resul’ü sav efendimiz tarafından dua makamı olmuştur

Buraya kadar Mirat-ı Mekke’ adlı kitaptan yazıldı, şimdi ise sizlerin istifadesine toparladığımız ayrıca bilgiler şunlardır.
Mültezem, Hacerul Esvet ile Kabe Kapısı (şark kapısı) arasında bir buçuk metre kadar olan yerdir. Mültezem’de yüzümüzü ve göğsümüzü Kâbe duvarına yapıştırıp, dua ve niyazda bulunmak sünnettir. Peygamber efendimiz sav bu şekilde Mültezem’de dua etmiştir

Mültezem mana olarak da çok sıkı yapışılan veya sıkı sıkıya yapışılan yer anlamına gelir. Burası mümin ve mümine insanların dualarının kabul edildiği, red edilmediği mübarek bir yerdir. Allah'ın izni ile Başta Peygamber Efendimiz s.a.v olmak üzere, sahâbîler ve tabi'inden birçok kişi burada dua etmiştir. Burada dua etmek için özel bir çaba ve gayret harcamışlardır.

Hatta bir rivayete Hz. Adem (as) duası burada kabul olduğu bir diğer rivayette Rüknü Yemani de kabul olduğu söylenir

Peygamber Efendimizin s.a.v Hz. Ömer'e kardeşine de duanda yer verir misin buyurarak, Hz Ömer’den Multezem’de dua istemiştir,

Mümin göğsünü ve yanağını oraya dayar ve bu sırada sağ eliyle Kâbe’nin eşiğini tutar ve şöyle niyazda bulunurlar:

‘’Allah’ım! Senin rahmet eşiğine duamı arz etmek üzere geldim. Senin Fazlu Keremini, Rahmet ve Mağfiretini diliyorum.’’

Bu arada yine Mümin Kâbe’nin örtüsüne tutunarak; Kendisi, anne, babası, eşi, çocukları, dostları ve bütün Müslümanlar için gönülden gelen bir iştiyakla yani aşk ve istekle dua edip, istiğfarda bulunur.

Ey Mümin, Ey gönülden inanan ve teslim olan kişi, işte bu vaziyet ve bu anlar ele geçmeyen pek büyük fırsatlardan, manevi nimetlerden biridir. Ey mümin Kâbe’nin Örtüsünü tutmak ,Kabe’nin eşiğini tutmak mümkün olmazsa, ellerini açık bir şekilde başının üstüne gelen duvara dayayarak duanı arzetmeye çalış. Bu anlardan istifade etmek inşaAllah herkese her mümine , mümineye nasib olur.

“Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka hüsrana uğrayacağız!" (A'raf, 23) ayeti, en merhametli olan Allah'u Tealaya Mültezem de mümin kişi bütün benliğiyle

"Hatalarıma rağmen başka bir yere değil senin kapına geldim; benim günahım çok, ama senin merhametin daha çok! Beni affetmeden buradan ayrılmam ya Rabbi!"

diye niyaz eder de Rahman ve Rahim olan O ev sahibi affetmez mi? İşte bu duygu ve düşüncelerle hacı , umreci kardeşim Kâbe'de kendisini affettirmek için içtenlikle yalvarır, yakarır, göz yaşları döker

Abdullah bin Abbas’dan Radıyallahu Anh rivayet olunduğuna göre Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

"Rükn ile Makam arası Mültezem'dir. Herhangi bir salgına (ya da musibete) duçar olan bir kimse burada dua etmesi halinde derhal iyileşir."

İbn Abbas’tan Radıyallahu Anh rivayet olunduğuna göre demiştir ki: "Mültezem denilen yer Rükn ile kapı arasında yer alır. Herhangi bir kimse orada Allah'tan bir şey istememiş olsun ki, mutlaka isteği verilir."

MÜSTECAR: Rüknü Şami ile Rüknü Yemani arasında Ela’n (şuan) kapalı bulunan garb Kapısı’nın olduğu yerdir . Kureyş son yenilemede, cahiliye dönemi yenilemesinde bu kapıyı kapatmıştır. Bu kapıyı Abdullah Bin Zübeyr (5.halife) halifeliği döneminde açmış , Haccac ise tekrar kapattırmıştır

Müstecar Allah Resul’ü tarafından dua makamı olmuştur

Buraya kadar Mirat-ı Mekke’ adlı kitaptan yazıldı, şimdi ise sizlerin istifadesine toparladığımız ayrıca bilgiler şunlardır

Multezem'in simetrigi olan Rukni Yemani kosesinden Rukni Şami' köşesine varmadan Rukni Yemani köşesine yakın Kabe’nin ikinci bir kapsı olduğunu “Garb Kapısı” buraya "Müstecar" günahların bağışlanması için sığınılacak yer adı verildiğini,

Burasının Kabe’nin ikinci kapısı olduğunu ve Cahiliye döneminde yapılan yenilemede örüldügünü, örülme yerinin ise çıplak gözle dahi bakıldığında belli olduğunu ve Kabe Örtüsünün altında kaldığını, Hac zamanı Kâbe örtüsünün etekleri bir miktar yukarıya kaldırıldığında ikinci kapının taşlarla örülmüş yerini görmenin mümkün olduğunu,

Ayrıca buraya duaların kabul edildiği yer anlamına gelen "Mustecab" da denildiğini, bu kapının 5.Halife Abdullah bin Zübeyr zamanında açık olduğu ancak Haccac b.Yusuf'un (Haccaci Zalim) kapattirdigini

Rukni Yemani de Allahu Teala Azze ve Celle 70 bin meleğinİ görevlendirdiğini,Meleklerin orda dua edenlerin duasına "amin" dediğini

Hem Mültezem de hem de Müstecar da bizler dua ve istiğfar edelim,Bu mevkiiler çok kıymetli mevkilerdir. Biz müminler inanıyoruz buna Elhamdülillah. Bu makamlarda müminin ruhu tarife sığmayan bir huzur ve coşkuyla dolar dostlar , benliğimizin çekilip alınıverildiğini hissederiz.

Huzurda durup her türlü vesvesenin ve nesnelerin baskısından uzak olup, kana kana ağlamak, kana kana yalvarmak,iltica etmek yaradana burada,her şeyin ile teslim olabilmek ya da her şeyini bırakabilmek , kul olmak, tüm Varlığın ile ,yüce varlığa yürümek işte bunlar bu makamlarda o dakikaların o saniyelerinde kelimelerle ifade edilemeyecek bir mutluluk.

Elhamdulillah
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 4942
Kayıt tarihi : 12/01/09
Yaş : 51

https://moral.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz