baba oğul
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Rabiyetul Adeviye ve Dünya Nimeti

Aşağa gitmek

Rabiyetul Adeviye ve Dünya Nimeti Empty Rabiyetul Adeviye ve Dünya Nimeti

Mesaj  Admin C.tesi Tem. 23, 2022 6:39 am

🌹YEDİĞİMİZ LOKMA HELALMİDİR HARAMMI🌹

👉Toplumda bereketin kalkması, duâların müstecâb olmaması, ibadetlerde huşû hâlinin kaybolması, maddî-mânevî sancıların artması, duygusuzluk, bencillik, hantallık ve huzursuzluğun çoğalması gibi sıkıntılarında sebebi ❗O lokma helâlden mi, haramdan mı kazanıldı❗” sorusunun cevabıdır…

🔹️Hak dostlarından Süfyân-ı Sevrî Hazretleri; “Kişinin dindarlığı, ekmeğinin helâlliği nisbetindedir.” buyurmuştur.

🔹️Abdülkâdir Geylânî Hazretleri buyurur: “Bak evlâdım! Haram yemek, kalbi öldürür. Lokma vardır, kalbini nurlandırır; lokma vardır onu karanlığa boğar. Yine lokma vardır, seni dünya ile meşgul eder; lokma vardır ukbâ (ahiret) ile meşgul eder. Lokma vardır, seni her iki âlemde de zâhidi yapar, seni dünya ve âhiretin Hâlıkı’na yöneltir.”
➖Zira her lokma, içinde mâzisinin mânevî dosyalarını taşır. O lokma helâlden mi, haramdan mı kazanıldı? Üzerinde bir göz hakkı, mîras hakkı, zekât borcu gibi bir hastalık var mı?
➖O lokmayı hazırlayanın kalbî durumu ne vaziyette?.. Bütün bu kayıtların müsbet veya menfî tesirleri, o lokmayı yiyene de sirâyet eder. Müsbet ise gölüne feyz ve rûhâniyet olarak, menfî ise gaflet ve kasvet olarak akseder.

➖Şu da çok hazin bir durumdur ki günümüzün bilhassa büyükşehirlerinde maalesef pek çok evde âdeta mutfak kalmadı. Sokaklar ve caddeler mutfak oldu. Eskiden evlerde, abdestli, besmeleli, salevatlı, zikrin feyz ve rûhâniyetiyle, bir ibadet vecdiyle pişirilen yemeklerin yerine; bugünün hız ve haz odaklı modern hayatında, maalesef ne tür malzemelerle ve hangi hâlet-i rûhiye içinde pişirildiği belli olmayan gıdaları kuryelerle evlere getirtme âdeti revaç buldu.
---Yiyen, ne yediğinin mânevî keyfiyetinden haberdar, ne de o yemeği hazırlayanın hâlinden… Bu yemekleri pişirenler abdestli midir, ehl-i salât mıdır, besmele çekmiş midir, düşünülmüyor, hattâ umursanmıyor…
-- İşte yukarda Bahsettiğimiz sıkıntıların bir sebebini de burada aramak gerekir...

BİR KERE DEVLETİN KANDİL IŞIĞINDA...
Rabiatül Adeviyye rah.hazretleri Hiç bir kimseden bir şey almazdı. Bir keresinde Hasan-ı Basrî hazretleri kendisini ziyârete gelmişti. Kulübesinin kapısında, zenginlerden birinin ağladığını gördü.
– Niçin ağlıyorsunuz?” diye sordu. O zengin;
– Zühd ve kerem sâhibi şu hâtun olmasa, halk mahv olur. O, zamânın bereketidir. Allahü teâlâ bizi, birçok belâ ve sıkıntılardan onun hürmetine muhâfaza etmektedir. Ona bir miktar yardımım olsun diye şu keseyi getirdim. Fakat kabûl etmez diye ağlıyorum. Bunu ona verseniz, belki sizin hatırınız için kabûl eder” dedi.
Hasan-ı Basrî hazretleri kendisine bildirince, Râbi’a-i Adviyye buyurdu ki:
– Ben bu dünyâlıkları bunların hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâdan istemeğe utanır iken başkasından nasıl alırım? Allahü teâlâ bu dünyâda, kendisini inkâr edenlerin bile rızkını verirken, kalbi O’nun muhabbetiyle yanan birinin rızkını vermez mi zannediyorsunuz? O kimseye selâmımızı söyle. Kalbi mahzûn olmasın. Biz Allahü teâlâdan başkasından bir şey almamaya ahdettik. Hiçbir kimseden bir şey beklemiyoruz. Geleni kabûl etmiyoruz. “Bir defâsında devlete âit olan bir kandilin ışığından” istifâde ederek gömleğimi yamadım da kalbim dağıldıkça dağıldı ve dikişleri sökünceye kadar kalbimi toparlayamadım...”
Vay bizim halimize. Rabbim şu şuuru tüm müslümanlara ihsan buyursun.

HARAM VE HELÂL

Tâbiîn'in büyüklerinden, hadis âlimlerinden ve evliyâullâhtan olan İbrahim bin Edhem Hazretleri şöyle anlattı:
Bir gece Beyt-i Makdis'te Kubbetü's-Sahrâ'nın altında uyudum. Geceleyin iki melek arasında şöyle bir konuşma geçti:

“Burada yatan kimdir?”

“İbrahim bin Edhem'dir.”

“İşte bu kişi, Allâhü Teâlâ'nın bir derecesini indirdiği kimsedir.”

“Neden derecesi indirildi?”

“Bir gün, Basra'da hurma satın aldığı sırada hurmaların içine satıcının hurmalarından bir hurma karıştığı için... ”

Meleklerin bu konuşmasını duyunca ben hemen kalkıp Basra'ya gittim. Aynı adamdan hurma aldım. Aldığım hurmadan bir tane o adamın hurmalarının içine bıraktım. Tekrar Beyt-i Makdis'e geldim. Kubbetü's-Sahrâ'nın altında uyuduğum bir gece yine semâdan iki melek geldi. Biri diğerine sordu:

“Burada yatan kimdir?” Diğeri:

“O bir hurmayı sahibine iâde eden ve derecesi yükseltilen kişidir.” dedi.

(Rûhu'l-Beyan)

Ey iman edenler.! Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun. [Tevbe 119.]
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 4942
Kayıt tarihi : 12/01/09
Yaş : 51

https://moral.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz