İMÂM MUHAMMED İDRÎS-İ ŞÂFİÎ (RH.)
İMÂM MUHAMMED İDRÎS-İ ŞÂFİÎ (RH.)
İMÂM MUHAMMED İDRÎS-İ ŞÂFİÎ (RH.)
İmâm Ebû Abdullah Muhammed bin İdrîs Hazretleri, Kureyşlidir. Dedesi Şâfiî (rh.) gençliğinde Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) sohbetinde bulunmuş; onun babası Sâib (r.a.) Bedir günü Müslüman olmuştur. İmâm Şâfiî (rh.), Gazze'de hicrî 150 (m. 767) târihinde doğmuş, hicrî 204 (m. 820) senesinde Mısır'da vefât etmişlerdir. İmâm-ı A‘zam'ın (r.a.) vefât ettiği gün dünyâya gelmiştir.
İmâm Şâfiî (r.h.) buyurdular ki: “Bir gece rüyâmda Fahr-i Kâinât (s.a.v.) Efendimizi gördüm. “Ey oğul, sen kimdensin?” buyurdu. “Yâ Resûlallah, sizin kabîlenizdenim” dedim. “Bana yaklaş!” buyurdu. Yanına vardım. Ağzının bereketli suyundan alıp, dilime, ağzıma ve dudaklarıma sürüp; “Haydi git, Allah sana bereket versin” buyurdular.
Talebeliğinde çok fakirdi, kâğıt alacak dahi para bulamaz, taş ve kemikler üzerine yazardı. Fıkıh ve belâgat ilimlerini evvelâ Mekke'de tahsîl etmiştir. İmâm Mâlik Hazretlerinin ders halkasında bulunmuş ve Muvatta'ı kendisine ezbere takrir etmiştir. Daha sonra üvey babası İmâm Muhammed'den ilim tahsil etmiştir. Ahmed bin Hanbel de İmâm-ı Şâfiî'nin ders halkasında bulunmuş ve kendisinden hadis rivâyet etmiştir. (Rahmetullâhi aleyhim ecmaîn)
İmâm Şâfiî (rh.) fıkıh ilminde zamanının en âlimi olup müttakî, âbid ve zâhid idi.
Buyurdular ki:
• İlmi, kibir için öğrenen kimse felâh bulmaz. Lâkin ilmi, tevâzu ile kimseden bir şey almamak ve insanlara hizmet etmek için öğrenen elbet felâh bulur.
• Parası ve malı senden çok olanı kıskanma. O, malına ve parasına hasret olarak ölür. İbâdet ve tâati çok olana gıpta et; zîrâ ölene kimse gıpta etmez. Yaşayanlar kısa bir müddet sonra öleceği için, onların dünyâ malına özenmeye değmez. (Mevzuatü'l-Ulum)
İmâm Ebû Abdullah Muhammed bin İdrîs Hazretleri, Kureyşlidir. Dedesi Şâfiî (rh.) gençliğinde Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) sohbetinde bulunmuş; onun babası Sâib (r.a.) Bedir günü Müslüman olmuştur. İmâm Şâfiî (rh.), Gazze'de hicrî 150 (m. 767) târihinde doğmuş, hicrî 204 (m. 820) senesinde Mısır'da vefât etmişlerdir. İmâm-ı A‘zam'ın (r.a.) vefât ettiği gün dünyâya gelmiştir.
İmâm Şâfiî (r.h.) buyurdular ki: “Bir gece rüyâmda Fahr-i Kâinât (s.a.v.) Efendimizi gördüm. “Ey oğul, sen kimdensin?” buyurdu. “Yâ Resûlallah, sizin kabîlenizdenim” dedim. “Bana yaklaş!” buyurdu. Yanına vardım. Ağzının bereketli suyundan alıp, dilime, ağzıma ve dudaklarıma sürüp; “Haydi git, Allah sana bereket versin” buyurdular.
Talebeliğinde çok fakirdi, kâğıt alacak dahi para bulamaz, taş ve kemikler üzerine yazardı. Fıkıh ve belâgat ilimlerini evvelâ Mekke'de tahsîl etmiştir. İmâm Mâlik Hazretlerinin ders halkasında bulunmuş ve Muvatta'ı kendisine ezbere takrir etmiştir. Daha sonra üvey babası İmâm Muhammed'den ilim tahsil etmiştir. Ahmed bin Hanbel de İmâm-ı Şâfiî'nin ders halkasında bulunmuş ve kendisinden hadis rivâyet etmiştir. (Rahmetullâhi aleyhim ecmaîn)
İmâm Şâfiî (rh.) fıkıh ilminde zamanının en âlimi olup müttakî, âbid ve zâhid idi.
Buyurdular ki:
• İlmi, kibir için öğrenen kimse felâh bulmaz. Lâkin ilmi, tevâzu ile kimseden bir şey almamak ve insanlara hizmet etmek için öğrenen elbet felâh bulur.
• Parası ve malı senden çok olanı kıskanma. O, malına ve parasına hasret olarak ölür. İbâdet ve tâati çok olana gıpta et; zîrâ ölene kimse gıpta etmez. Yaşayanlar kısa bir müddet sonra öleceği için, onların dünyâ malına özenmeye değmez. (Mevzuatü'l-Ulum)
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz