İngilizce Şimdiki Zaman ve Geniş zamanKonu Anlatımı
İngilizce Şimdiki Zaman ve Geniş zamanKonu Anlatımı
Present Continuous Tense (İngilizce Şimdiki Zaman) İngilizcenin en yaygın kullanılan yapılarından biridir. Aşağıdaki derste bu yapılarla oluşturulmuş cümleler yer almaktadır. Ancak örnek cümlelere geçmeden önce present continuous tense yapısını kısaca hatırlayalım;
Present continuous tense (İngilizce şimdiki zaman) konuşma anında gerçekleşen veya o sıralar gerçekleşen eylemlerden bahsederken kullanılır. İki kuralı vardır. Bunlar; 1- Am, is ve are yardımcı fiillerinden cümledeki özneye uygun olanı kullanmak ve 2- Cümledeki fiile “-ing” takısı getirmek. Present continuous tense ile ilgili detaylı bilgiler edinmek isterseniz, o dersimizi okuyabilir veya Hayat İngilizce adlı youtube kanalımıza giderek, konuyla ilgili hazırlamış olduğumuz detaylı dersimizi izleyebilirsiniz.
Present Continuous Tense (İngilizce Şimdiki Zaman) da at the moment, now ve right now kullanılır.
Ayrıca bu dersin sonuna eklediğimiz notumuzda da sadece 60 günde nasıl İngilizce öğrenebileceğinizi açıkladık. Dersten sonra o notu okumanız da faydalı olacaktır. İyi çalışmalar dileriz.
Present Continuous Tense Örnek Cümleler
Şimdiki Zaman Olumlu Cümleler
present continuous tense örnek cümleler
I am writing a report now. Şu anda bir rapor yazıyorum.
She is wearing a shirt. O bir gömlek giyiyor.
They are waiting for their friends. Onlar arkadaşlarını bekliyor.
They are walking in the park. Onlar parkta yürüyor.
She is lying on the bed. O yatakta uzanıyor.
They are doing their homework. Onlar ödevlerini yapıyorlar.
She is studying Turkish now. Şu anda Türkçe çalışıyor.
He is sightseeing the castle. O Kaleyi dolaşıyor.
Aram is eating her dinner. Aram Akşam yemeğini yiyor.
My mother is washing her car. Annem arabasını yıkıyor.
The police is stopping your car. Polis arabanı durduruyor.
I am missing my bus. Otobüsümü kaçırıyorum.
The birds are flying. Kuşlar uçuyor.
The baby is crying. Bebek ağlıyor.
I am sitting at the cafe at the moment. Ben şu anda kafede oturuyorum.
We are looking at the sea. Biz denize bakıyoruz.
Sally is sleeping. Sally uyuyor.
He is working right now. O şu anda çalışıyor.
They are going to school. Onlar okula gidiyor.
We are playing tennis at the garden. Biz bahçede tenis oynuyoruz.
My father’s having rest at the moment. Babam şu anda dinleniyor.
I’m spending my time with my baby. Ben vaktimi bebeğim ile harcıyorum.
Present Continuous Tense (İngilizce Şimdiki Zaman)
I am calling the doctors. Ben doktorları arıyorum.
She’s driving her car. O arabasını sürüyor.
They are sitting across the library. Onlar kütüphanenin karşısında oturuyor.
She is drinking a glass of milk. O bir bardak süt içiyor.
She is making a cake. O bir kek yapıyor.
I am watching TV. Ben televizyon seyrediyorum.
He is going to cinema. O sinemaya gidiyor.
She is writing a letter. O bir mektup yazıyor.
Şimdiki Zaman Olumsuz Cümleler
I am not drinking a glass of tea. Bir bardak çay içmiyorum.
He is not fishing. O balık tutmuyor.
She is not arguing. O tartışmıyor.
We are not studying. Çalışmıyoruz.
We are not sitting at the cafe. Kafede oturmuyoruz.
They are not wearing sunglasses. Onlar gözlük takmıyor.
He’s not smiling. O gülümsemiyor.
They are not walking from school. Onlar okuldan yürümüyorlar.
I’m not buying a pencil. Ben bir kalem satın almıyorum.
He is not looking a mirror. O aynaya bakmıyor.
Janet is not looking in the dictionary. Janet sözlüğe bakmıyor.
They are not going to see a doctor. Onlar doktoru görmeye gitmiyor.
He is not getting a glass of water. O bir bardak su getirmiyor.
The cat is not running. Kedi koşmuyor.
The dog is not chasing the cat. Köpek kediyi kovalamıyor.
The mouse is not eating any cheese. Fare hiç peynir yemiyor.
He is not going to the beach. O sahile gitmiyor.
I am coming for the dinner. (Ben akşam yemeğine geliyorum.)
I am checking a report. (Bir raporu kontrol ediyorum.
She is not using the computer. O bilgisayar kullanmıyor.
I am not studying Math. Ben matematik çalışmıyorum.
We are not driving. Biz araba sürmüyoruz.
She’s not getting angry. O sinirlenmiyor.
The baby is not sleeping.
He is not reading a book.
Bu sayfamızda Simple Present Tense (İngilizce Geniş Zaman) ile ilgili çeşitli, karışık örnek cümleler bulabilirsiniz.
I always go to swim.
Ben her zaman yüzmeye giderim.
He eats an apple everyday.
O her gün bir elma yer.
We usually watch TV.
Biz genellikle televizyon izleriz.
I run every morning.
Ben her sabah koşarım.
My uncle reads English books.
Amcam İngilizce kitaplar okur.
I love my dog very much.
Ben köpeğimi çok severim.
Children like milk.
Çocuklar sütten hoşlanırlar.
We go to the seaside every summer.
Biz her yaz deniz kenarına gideriz.
I like English but I don’t like maths.
Ben İngilizceyi severim ama matematiği sevmem.
Esra always sleeps late.
Esra her zaman geç uyur.
We check our facebook profile every day.
Biz facebook profilimizi hergün kontrol ederiz.
My father works in a company.
Babam bir şirkette çalışır.
I brush my teeth every day.
Ben dişlerimi hergün fırçalarım.
I don’t watch TV very much.
Ben çok televizyon izlemem.
I usually play tennis.
Ben genellikle tenis oynarım.
The bus goes at half past 2pm.
Otobüs iki buçukta gider (kalkar).
Do you like going to school each day?
Her gün okula gitmeyi sever misin?
My aunt watches a new episode of that soap opera every evening.
Halam, her gece o pembe dizinin yeni bir bölümünü seyreder.
Remzi tries all things to be successful.
Remzi başarılı olmak için herşeyi dener.
Water freezes at zero centigrade degree.
Su sıfır derecede donar.
What time does the English class start?
İngilizce dersi saat kaçta başlar?
I remember what you talk about.
Ben, senin bahsettiğin şeyi hatırlarım.
Sandra loves her family very much.
Sandra, ailesini çok sever.
Where do you usually study?
Sen, genellikle nerede çalışırsın?
I usually study at the library.
Ben, genellikle kütüphanede çalışırım.
How often does she visit her parents?
Ailesini ne sıklıkla ziyaret eder?
She visits her parents twice a month.
O, ailesini ayda iki kez ziyaret eder.
The train stops at every station on the way to Ankara.
Tren, Ankara yolunda her istasyonda durur.
The exhibition opens on June 2nd and closes on July 31st.
Sergi Haziran’ın 2’sinde açılır ve Temmuz’un 31’inde kapanır.
Why does a dog bark?
Bir köpek neden havlar?
A dog barks because he is frightened.
Bir köpek korktuğu için havlar.
How do the birds fly?
Kuşlar nasıl uçar?
The birds fly by using their wings.
Kuşlar kanatlarını kullanarak uçarlar.
Who wants to be a millionaire?
Kim milyoner olmak ister?
Everyone wants to be a millionaire.
Herkes milyoner olmak ister.
I go to school everyday.
Ben her gün okula giderim.
My sister lives in Kırıkkale.
Benim kız kardeşim Kırıkkale’de yaşar.
Children play in the garden.
Çocuklar bahçede oynarlar.
Hasan reads story books every night.
Hasan her gece hikaye kitapları okur.
My mother loves me.
Annem beni sever.
Children go to school everyday.
Çocuklar hergün okula giderler.
I live in Manisa.
Ben Manisa’da yaşarım.
They sit under the tree.
Onlar ağacın altında otururlar.
Ayşe writes a letter to her friend every week.
Ayşe her hafta arkadaşına bir mektup yazar.
I speak to my friends everyday.
Ben hergün arkadaşlarımla konuşurum.
Children love their mothers.
Çocuklar annelerini severler.
They love them.
Onlar, onları severler.
We love children.
Biz, çocukları severiz.
We love them.
Biz, onları severiz.
Present continuous tense (İngilizce şimdiki zaman) konuşma anında gerçekleşen veya o sıralar gerçekleşen eylemlerden bahsederken kullanılır. İki kuralı vardır. Bunlar; 1- Am, is ve are yardımcı fiillerinden cümledeki özneye uygun olanı kullanmak ve 2- Cümledeki fiile “-ing” takısı getirmek. Present continuous tense ile ilgili detaylı bilgiler edinmek isterseniz, o dersimizi okuyabilir veya Hayat İngilizce adlı youtube kanalımıza giderek, konuyla ilgili hazırlamış olduğumuz detaylı dersimizi izleyebilirsiniz.
Present Continuous Tense (İngilizce Şimdiki Zaman) da at the moment, now ve right now kullanılır.
Ayrıca bu dersin sonuna eklediğimiz notumuzda da sadece 60 günde nasıl İngilizce öğrenebileceğinizi açıkladık. Dersten sonra o notu okumanız da faydalı olacaktır. İyi çalışmalar dileriz.
Present Continuous Tense Örnek Cümleler
Şimdiki Zaman Olumlu Cümleler
present continuous tense örnek cümleler
I am writing a report now. Şu anda bir rapor yazıyorum.
She is wearing a shirt. O bir gömlek giyiyor.
They are waiting for their friends. Onlar arkadaşlarını bekliyor.
They are walking in the park. Onlar parkta yürüyor.
She is lying on the bed. O yatakta uzanıyor.
They are doing their homework. Onlar ödevlerini yapıyorlar.
She is studying Turkish now. Şu anda Türkçe çalışıyor.
He is sightseeing the castle. O Kaleyi dolaşıyor.
Aram is eating her dinner. Aram Akşam yemeğini yiyor.
My mother is washing her car. Annem arabasını yıkıyor.
The police is stopping your car. Polis arabanı durduruyor.
I am missing my bus. Otobüsümü kaçırıyorum.
The birds are flying. Kuşlar uçuyor.
The baby is crying. Bebek ağlıyor.
I am sitting at the cafe at the moment. Ben şu anda kafede oturuyorum.
We are looking at the sea. Biz denize bakıyoruz.
Sally is sleeping. Sally uyuyor.
He is working right now. O şu anda çalışıyor.
They are going to school. Onlar okula gidiyor.
We are playing tennis at the garden. Biz bahçede tenis oynuyoruz.
My father’s having rest at the moment. Babam şu anda dinleniyor.
I’m spending my time with my baby. Ben vaktimi bebeğim ile harcıyorum.
Present Continuous Tense (İngilizce Şimdiki Zaman)
I am calling the doctors. Ben doktorları arıyorum.
She’s driving her car. O arabasını sürüyor.
They are sitting across the library. Onlar kütüphanenin karşısında oturuyor.
She is drinking a glass of milk. O bir bardak süt içiyor.
She is making a cake. O bir kek yapıyor.
I am watching TV. Ben televizyon seyrediyorum.
He is going to cinema. O sinemaya gidiyor.
She is writing a letter. O bir mektup yazıyor.
Şimdiki Zaman Olumsuz Cümleler
I am not drinking a glass of tea. Bir bardak çay içmiyorum.
He is not fishing. O balık tutmuyor.
She is not arguing. O tartışmıyor.
We are not studying. Çalışmıyoruz.
We are not sitting at the cafe. Kafede oturmuyoruz.
They are not wearing sunglasses. Onlar gözlük takmıyor.
He’s not smiling. O gülümsemiyor.
They are not walking from school. Onlar okuldan yürümüyorlar.
I’m not buying a pencil. Ben bir kalem satın almıyorum.
He is not looking a mirror. O aynaya bakmıyor.
Janet is not looking in the dictionary. Janet sözlüğe bakmıyor.
They are not going to see a doctor. Onlar doktoru görmeye gitmiyor.
He is not getting a glass of water. O bir bardak su getirmiyor.
The cat is not running. Kedi koşmuyor.
The dog is not chasing the cat. Köpek kediyi kovalamıyor.
The mouse is not eating any cheese. Fare hiç peynir yemiyor.
He is not going to the beach. O sahile gitmiyor.
I am coming for the dinner. (Ben akşam yemeğine geliyorum.)
I am checking a report. (Bir raporu kontrol ediyorum.
She is not using the computer. O bilgisayar kullanmıyor.
I am not studying Math. Ben matematik çalışmıyorum.
We are not driving. Biz araba sürmüyoruz.
She’s not getting angry. O sinirlenmiyor.
The baby is not sleeping.
He is not reading a book.
Bu sayfamızda Simple Present Tense (İngilizce Geniş Zaman) ile ilgili çeşitli, karışık örnek cümleler bulabilirsiniz.
I always go to swim.
Ben her zaman yüzmeye giderim.
He eats an apple everyday.
O her gün bir elma yer.
We usually watch TV.
Biz genellikle televizyon izleriz.
I run every morning.
Ben her sabah koşarım.
My uncle reads English books.
Amcam İngilizce kitaplar okur.
I love my dog very much.
Ben köpeğimi çok severim.
Children like milk.
Çocuklar sütten hoşlanırlar.
We go to the seaside every summer.
Biz her yaz deniz kenarına gideriz.
I like English but I don’t like maths.
Ben İngilizceyi severim ama matematiği sevmem.
Esra always sleeps late.
Esra her zaman geç uyur.
We check our facebook profile every day.
Biz facebook profilimizi hergün kontrol ederiz.
My father works in a company.
Babam bir şirkette çalışır.
I brush my teeth every day.
Ben dişlerimi hergün fırçalarım.
I don’t watch TV very much.
Ben çok televizyon izlemem.
I usually play tennis.
Ben genellikle tenis oynarım.
The bus goes at half past 2pm.
Otobüs iki buçukta gider (kalkar).
Do you like going to school each day?
Her gün okula gitmeyi sever misin?
My aunt watches a new episode of that soap opera every evening.
Halam, her gece o pembe dizinin yeni bir bölümünü seyreder.
Remzi tries all things to be successful.
Remzi başarılı olmak için herşeyi dener.
Water freezes at zero centigrade degree.
Su sıfır derecede donar.
What time does the English class start?
İngilizce dersi saat kaçta başlar?
I remember what you talk about.
Ben, senin bahsettiğin şeyi hatırlarım.
Sandra loves her family very much.
Sandra, ailesini çok sever.
Where do you usually study?
Sen, genellikle nerede çalışırsın?
I usually study at the library.
Ben, genellikle kütüphanede çalışırım.
How often does she visit her parents?
Ailesini ne sıklıkla ziyaret eder?
She visits her parents twice a month.
O, ailesini ayda iki kez ziyaret eder.
The train stops at every station on the way to Ankara.
Tren, Ankara yolunda her istasyonda durur.
The exhibition opens on June 2nd and closes on July 31st.
Sergi Haziran’ın 2’sinde açılır ve Temmuz’un 31’inde kapanır.
Why does a dog bark?
Bir köpek neden havlar?
A dog barks because he is frightened.
Bir köpek korktuğu için havlar.
How do the birds fly?
Kuşlar nasıl uçar?
The birds fly by using their wings.
Kuşlar kanatlarını kullanarak uçarlar.
Who wants to be a millionaire?
Kim milyoner olmak ister?
Everyone wants to be a millionaire.
Herkes milyoner olmak ister.
I go to school everyday.
Ben her gün okula giderim.
My sister lives in Kırıkkale.
Benim kız kardeşim Kırıkkale’de yaşar.
Children play in the garden.
Çocuklar bahçede oynarlar.
Hasan reads story books every night.
Hasan her gece hikaye kitapları okur.
My mother loves me.
Annem beni sever.
Children go to school everyday.
Çocuklar hergün okula giderler.
I live in Manisa.
Ben Manisa’da yaşarım.
They sit under the tree.
Onlar ağacın altında otururlar.
Ayşe writes a letter to her friend every week.
Ayşe her hafta arkadaşına bir mektup yazar.
I speak to my friends everyday.
Ben hergün arkadaşlarımla konuşurum.
Children love their mothers.
Çocuklar annelerini severler.
They love them.
Onlar, onları severler.
We love children.
Biz, çocukları severiz.
We love them.
Biz, onları severiz.
Similar topics
» 7.SINIF İNGİLİZCE ÇALIŞMALAR
» İNGİLİZCEDE PRESENT CONTINUOUS TENSE: ŞİMDİKİ ZAMAN
» SIMPLE PRESENT TENSE / GENİŞ ZAMAN
» SİMPLE PAST TENSE GEÇMİŞ ZAMAN ANLATIMI
» 5.Sınıf İngilizce Kelimeler
» İNGİLİZCEDE PRESENT CONTINUOUS TENSE: ŞİMDİKİ ZAMAN
» SIMPLE PRESENT TENSE / GENİŞ ZAMAN
» SİMPLE PAST TENSE GEÇMİŞ ZAMAN ANLATIMI
» 5.Sınıf İngilizce Kelimeler
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz