mâm-ı Rabbânî Hazretlerinin Hikmetli Sözleri 2
1 sayfadaki 1 sayfası
mâm-ı Rabbânî Hazretlerinin Hikmetli Sözleri 2
mâm-ı Rabbânî Hazretlerinin Hikmetli Sözleri
Kalp temizliği, Kur’an ve Sünnet’e uymak, bid’atlardan kaçmak ve nefsin kötü arzularından sakınmakla olur.
Alimlerin en üstünü âlemin en üstünü, âlimlerin en kötüsü âlemin en kötüsüdür.
Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) tabi olmak, bid’atlardan uzak durmak ve dinde ihlâslı ve samimi olmak gerekir.
Hak yoluna adım atanın ilk işi itikadını düzeltmektir. Bu da ancak Ehl-i sünnet ve’l-cemâat âlimlerinin, Kur’an ve Sünnet’ten elde ettikleri ilme göre olur.
Hakikati şeriatın dışında arayan sufi, hayalin peşinde koşmaktadır.
Keşif ve ilham, din ilmine uyduğu zaman makbuldür, uymazsa ona itibar edilmez. Bir ilmin ve içtihadın doğruluğu ilhamla değil, Kur’an ve Sünnet’le ölçülür.
Tam bir ehliyete ve ilmi dirayete sahip olmadan, kendi başına Kur’an ve Sünnet’ten hüküm çıkarmak ve onunla amel etmek caiz değildir.
Yolun selametle gidilmesi için you çok iyi bilen, kâmil bir mürşid gereklidir. Böyle bir mürşidin beraberliği olmadan ilâhi huzura adım atmak hiç de kolay değildir.
Kişi sevdiği ile beraberdir hadisi gereğince Allah’ı seven arifler de hep O’nunla beraberdirler.
Cenâb-ı Hak tarafından kulları irşad görevi verilmiş bir mürşid, insanlık için bulunmaz bir nimettir. Onun kelamı kalbe deva, nurlu nazarı nefse şifadır.
İslâm’ın ve müslümanların aziz olması, küfrun ve kafirlerin zelil düşmesine bağlıdır.
Tasavvuf ve hakikat menzillerini aşıp geçmekten maksat, rıza makamı için gerekli olan ihlâsın tahsilidir, başka şey değildir.
Dinimiz dünya ve ahiretin mutluluğunu garanti etmiştir. Ancak bunun gerçekleşmesi için imandan sonra herkese şu üç vazife düşmektedir: İlim, amel ve ihlas.
Hak mezheplerin hükümleriyle amel etmeden, kalp Allah’tan gayrı unutacak derecede zikir içinde kaybolmaz.
Şehvetlerine uyar, kin, kavga, hile, düşmanlık tuza ve nifakla meşgul olursan bil ki şeytanların mertebesine inersin.
Tasavvuf yoluna girmekten maksat, hakiki imana ulaşıp, ilahi emir ve hükümleri muhabbetle uygulamaktır.
Gönlünden mal, makam, evlat ve nefis sevgisini sür çıkar. Halkın hizmetinde ol. Onları incitme.
Sûfîlerin özel olarak üzerinde durduğu tasavvuf ve hakikat ilimleri dinin hizmetçisidir ve bütün seyrü sülûkten maksat ihlâsın elde edilmesidir.
Az veya bütün işlerde âlimlere müracat edip, onların verdiği fetvaya uygun amel et.
Hakikati şeriatın dışında arayan, şeriatı önemsiz, ihmal edilebilir bir şekil gibi gören sûfîlik, bir serabın peşinde koşmaktır ve sonu hüsrandır.
Kişinin olgunlaşması için insanların eziyet ve cefasına sabretmesi gerekir.
Gönül dalgınlığının ilacı, gönlünü Allah Teâlâ’ya vermiş olanların sohbetidir.
Annenin yavrusuna faydasının olmadığı kıyamet günü için hazırlık yapmayana yazıklar olsun!
Bâtınî hallerimizin sıhhatini gösteren ölçü zâhirimizin şer‘î ölçülere uygunluğudur.
Nefse günahlardan kaçmak ibadet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır.
Saadet, ömrü uzun ve ibadeti çok olanındır.
Salih amel olmadan kalbin iyiliğinden söz etmek boş bir iddiadır. Bedensiz ruhun varlığı düşünülemediği gibi, salih amelsiz de kalbin selâmeti düşünülemez.
— İmâm-ı Rabbânî (k.s)
Kalp temizliği, Kur’an ve Sünnet’e uymak, bid’atlardan kaçmak ve nefsin kötü arzularından sakınmakla olur.
Alimlerin en üstünü âlemin en üstünü, âlimlerin en kötüsü âlemin en kötüsüdür.
Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) tabi olmak, bid’atlardan uzak durmak ve dinde ihlâslı ve samimi olmak gerekir.
Hak yoluna adım atanın ilk işi itikadını düzeltmektir. Bu da ancak Ehl-i sünnet ve’l-cemâat âlimlerinin, Kur’an ve Sünnet’ten elde ettikleri ilme göre olur.
Hakikati şeriatın dışında arayan sufi, hayalin peşinde koşmaktadır.
Keşif ve ilham, din ilmine uyduğu zaman makbuldür, uymazsa ona itibar edilmez. Bir ilmin ve içtihadın doğruluğu ilhamla değil, Kur’an ve Sünnet’le ölçülür.
Tam bir ehliyete ve ilmi dirayete sahip olmadan, kendi başına Kur’an ve Sünnet’ten hüküm çıkarmak ve onunla amel etmek caiz değildir.
Yolun selametle gidilmesi için you çok iyi bilen, kâmil bir mürşid gereklidir. Böyle bir mürşidin beraberliği olmadan ilâhi huzura adım atmak hiç de kolay değildir.
Kişi sevdiği ile beraberdir hadisi gereğince Allah’ı seven arifler de hep O’nunla beraberdirler.
Cenâb-ı Hak tarafından kulları irşad görevi verilmiş bir mürşid, insanlık için bulunmaz bir nimettir. Onun kelamı kalbe deva, nurlu nazarı nefse şifadır.
İslâm’ın ve müslümanların aziz olması, küfrun ve kafirlerin zelil düşmesine bağlıdır.
Tasavvuf ve hakikat menzillerini aşıp geçmekten maksat, rıza makamı için gerekli olan ihlâsın tahsilidir, başka şey değildir.
Dinimiz dünya ve ahiretin mutluluğunu garanti etmiştir. Ancak bunun gerçekleşmesi için imandan sonra herkese şu üç vazife düşmektedir: İlim, amel ve ihlas.
Hak mezheplerin hükümleriyle amel etmeden, kalp Allah’tan gayrı unutacak derecede zikir içinde kaybolmaz.
Şehvetlerine uyar, kin, kavga, hile, düşmanlık tuza ve nifakla meşgul olursan bil ki şeytanların mertebesine inersin.
Tasavvuf yoluna girmekten maksat, hakiki imana ulaşıp, ilahi emir ve hükümleri muhabbetle uygulamaktır.
Gönlünden mal, makam, evlat ve nefis sevgisini sür çıkar. Halkın hizmetinde ol. Onları incitme.
Sûfîlerin özel olarak üzerinde durduğu tasavvuf ve hakikat ilimleri dinin hizmetçisidir ve bütün seyrü sülûkten maksat ihlâsın elde edilmesidir.
Az veya bütün işlerde âlimlere müracat edip, onların verdiği fetvaya uygun amel et.
Hakikati şeriatın dışında arayan, şeriatı önemsiz, ihmal edilebilir bir şekil gibi gören sûfîlik, bir serabın peşinde koşmaktır ve sonu hüsrandır.
Kişinin olgunlaşması için insanların eziyet ve cefasına sabretmesi gerekir.
Gönül dalgınlığının ilacı, gönlünü Allah Teâlâ’ya vermiş olanların sohbetidir.
Annenin yavrusuna faydasının olmadığı kıyamet günü için hazırlık yapmayana yazıklar olsun!
Bâtınî hallerimizin sıhhatini gösteren ölçü zâhirimizin şer‘î ölçülere uygunluğudur.
Nefse günahlardan kaçmak ibadet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır.
Saadet, ömrü uzun ve ibadeti çok olanındır.
Salih amel olmadan kalbin iyiliğinden söz etmek boş bir iddiadır. Bedensiz ruhun varlığı düşünülemediği gibi, salih amelsiz de kalbin selâmeti düşünülemez.
— İmâm-ı Rabbânî (k.s)
Similar topics
» İmam Birgivî Hazretlerinin Hikmetli Sözleri
» Veysel Karanî Hazretlerinin Hikmetli Sözleri
» Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerinin Nasihatleri
» İmamı Rabbani Hazretleri’nin Güzel Sözleri
» Hikmetli sözler
» Veysel Karanî Hazretlerinin Hikmetli Sözleri
» Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerinin Nasihatleri
» İmamı Rabbani Hazretleri’nin Güzel Sözleri
» Hikmetli sözler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz