CAN'Lİ CÜMLELER
CAN'Lİ CÜMLELER
Can ( - e bilmek , - a bilmek ) ( Ken )
Normal bir isim cümlesinin yapısınız biliyoruz.. Özne+ yardımcı fiil + isim.
Can konusu ise fiil cümlesidir yani cmlede fiil kullanılır.Çünkü can 'li cümleler yeteneklerinizi,yapabildiğiniz,becerebildiğiniz şeyleri anlatmanız içindir...ve yapabiliyorum,yüzebiliyorum gibi -e bilmek ile kullanılan işleri anlatır.Can'li cümlenin yapısı ise şöyledir:
Özne + can + fiil
Gördüğnüz gibi isim cümlesinde ki yardımcı fiilin yerini "can ", ismin yerii ise fiil almıştır.
I can swim ----------> Ben yüze bilirim.
Can'li cümle çok basit gördüğünüz gibi ne yardımcı fiil var ne başka bir şey
Diğer zamirlerle kullanıldıüğğındada durum aynıdır.
For examples:
They can fly --------> Onlar uça bilir. ( but only in dreams )
He can speak english.------> O ingilizce konuşa bilir.
(yukarıdaki cümlede de gördüğünz gibi özneden sonra kesinlikle can geliyor.Can dan sonrada kesinlikle fiil...ekleyeceğiniz diğer kelimeler daha sonra gelir : english i eklediğimiz gibi.. )
Olumsuzu
Özne + can +not + fiil
İsim cümlesindede sadece yardımcı fiilden sonra " not " ekini getirince olumsuz oluyodu..Bundada aynısı." can " dan sonra " not " getirirseniz olumsuz cümle olmuş oluyo.Ve yapmayı beceremediğiniz şeyleri anlatıyo.
For examples:
We can not run so fast. -----> Biz çok hızlı koşa mayız. ( vi can not ( ya da kısaltılarak can't -kent- diye okunabilir.) ran so fest )
Soru Cümlesi
Bir cümleyi soru cümlesine çevirirken yardımcı fiili başa alıyoduk sadece.Bu cümlelerdede yardımcı fiil yerine can olduğuna göre sadece can i başa alarak soru cümlesi yapmış oluyoruz.
For examples:
Can you eat a bone ? ----> Sen bir kemik yiye bilir misin?
__ No, l can not.Because im not a dog ---> Hayır.Yİyemem.Çünkü ben bir köpek değilim.
Eğer soru edatı kullanmak istiyorsak oda cümlenin en başına geliyodu daha öncede söylediğim gibi.
Where can you swim? -----> Sen nerede yüze bilirsin?
__I can swim in a small pool. ----> Ben küçük bir havuz da yüze bilirim.
( Renklerinden anlıyacaksınız ama yinede söyleyeyim "in" kelimesi -de,-da ekleridir...Havuzda derken havuz kelimesinden önce getirilir..Türkçede normalde havuzda derken "de" kelimenin sonundadır .İnilizcede bu ek kelimenin başına gelir ve " in pool " (havuzda) diye kullanılır...
I can swim. (Yüzebilirim.)
I cannot (can’t) speak German (Almanca konuşamam.)
Can you fly? (Uçabilir misin?)
Yes, I can. / No, I can’t. (Evet. / Hayır.)
What can I do for you? (Senin için ne yapabilirim?)
I can’t fly a plane. (Ben uçak uçuramam.)
They can finish the game on time. (Onlar oyunu zamanında tamamlayabilirler.)
Can she drive a car? (O araba sürebilir mi?)
He can speak Chinese. (Çince konuşabilir.)
Tom can speak French fluently. ( Tom akıcı Fransızca konuşabilir.)
He can type very fast. (Çok süratli daktilo yazabilir.)
I can’t play soccer
I can swim.(ben iyi yüzerim.)
My mother can cook well(benim annem iyi yemek pişirir.)
I can't ride a bike(ben bisiklete binemem.)
Can you play the piano?(sen piyano çalabilirmisin?)
-Yes,I can.
-No,I can't.
eğer soru "you" şeklinde bana sorulmuşsa cevapta "I" kullanırım.Soruda kimin sorulduğuna dikkat ediniz ve ona göre cevap veriniz.
CAN
► Can yeteneklerimizden bahsederken kullanılır. Türkçe de -ebilmek ekine karşılık gelmektedir.
-Johnny can swim. (Tony yüzebilir.)
-My mother can speak Chinese. (Babam Çince konuşabilir.)
-I can climb that mountain. (Şu dağa tırmanabilirim.)
-My brother can play the piano. (Erkek kardeşim piyano çalabilir.)
-My students can dance. (Öğrencilerim dans edebilir.)
Olumsuz bir cümle kurmak, yani yapamadığımız şeyleri belirtmek için ise can yardımcı fiiline not olumsuzluk eki getirilir. Kısa olarak "can't" olarak yazılır.
-Tony can't play volleyball. (Tony voleybol oynayamaz)
-My father can't speak French. (Babam Fransızca konuşamaz.)
- I can't skate. (Paten yapamam)
Soru cümlesi yapmak için de can yardımcı fiil özneden önce getirilir.
- Can you swim? (Yüzebilir misin?)
- Can your students speak English? (Öğrencilerin İngilizce konuşabilir mi?)
► Can aynı zamanda yapılması ya da meydana gelmesi muhtemel şeyler hakkında konuşmak için de kullanılır.
-The doctor can see you at 3.00. (Doktor sizi saat 3'te görebilir.)
Yani doktorun sizi görmesi ancak 3te mümkün olacaktır. Daha önce görmesi mümkün değildir.
-You can not buy flowers at butcher"s. (Kasaptan çiçek satın alamazsınız.)
Kasaptan çiçek satın almamız mümkün değildir.Bunu da can not ile söyleriz.
- Sue can come to İstanbul this evening. (Sue bu akşam İstanbul'a gelebilir.)
COULD AND BE ABLE TO
► Could “can” in geçmiş zaman halidir. Bütün şahıslar için değişikliğe uğramadan “could” olarak kullanılır. Soru yaparken could özneden önce getirilir. Olumsuz yapmak için de sonuna olumsuzluk eki "not" eklenir. Kısaltması couldn't tır. Bu cümlelerde her zaman fiilin birinci hali kullanılır.
- I could swim when I was 4 years old. (Dört yaşındayken yüzebilirdim.)
- My father couldn't finish his work last night. (Babam dün gece işini bitiremedi.)
► Geçmiş zamanda meydana gelmiş ve genel yetenek ifade eden cümlelerde could ve be able to birbirinin yerine kullanılabilir, aralarında herhangi bir fark yoktur.
- I could ride a bicycle when I was six. (Altı yaşındayken bisiklet sürebiliyordum.)
- Was your grandfather able to drive a car when he was young? (Büyükbaban gençken araba sürebilir miydi?)
► Fakat geçmişte bir kereye mahsus olmak üzere uğraşılarak yapılan işlerde yetenek ifade etmek için could kullanılmaz, be able to veya managed to kullanılır.
- The table was very heavy. But the woman was able to lift it. (Masa çok ağırdı ama kadın kaldırabildi.)
- It was to foggy yesterday. Were you able to drive to school? (Dün hava çok sisliydi. Okula arabayla gidebildin mi?)
Bu iki cümlede could kullanılmaz. Çünkü bahsedilen eylemler geçmişte genel olarak yapılabilen şeylerden veya yeteneklerden bahsetmiyor. Yalnızca bir sefere mahsus olan ve engellere rağmen yapılması başarılabilen eylemlerden bahsediliyor.
► Duyu organlarının yaptığı fiillerde bir kereye mahsus olsa bile could aynen be able to ve managed to gibi kullanılır.
- The thief was coming towards my house. (Hırsız evime doğru geliyordu.)
- But I could see him through the keyhole. (Fakat ben onu anahtar deliğinden görebiliyordum.)
- But I was able to see him through the keyhole. (Fakat ben onu anahtar deliğinden görebiliyordum.)
Gördüğünüz gibi yukarıdaki iki cümle arasında anlam olarak herhangi bir fark yoktur.
- Could your grandma hear the strange sounds from the next-door flat last night? (Büyükannen dün gece bitişik daireden gelen garip sesleri duyabildi mi?)
- Was your grandma able to hear the strange sounds from the next-door flat last night? (Büyükannen dün gece bitişik daireden gelen garip sesleri duyabildi mi?)
► Geçmiş zamanda olumsuz cümle ve sorulardaki yetenekleri ifade etmede couldn't veya weren't/wasn't able to kullanılır. Olumsuz cümlelerde, genelde olan işler veya bir kereye mahsus olmak üzere yapılan işler diye bir ayırım yoktur.
- My brother couldn't swim when he was 10. (Kardeşim 10 yaşındayken yüzemiyordu.)
- My brother wasn't able to swim when he was 10. (Kardeşim 10 yaşındayken yüzemiyordu.)
Gördüğünüz gibi yukarıdaki iki cümle arasında anlam olarak herhangi bir fark yoktur.
- Couldn't the boy open the door this morning? (Çocuk bu sabah kapıyı açamadı mı?)
- Wasn't the boy able to open the door this morning? (Çocuk bu sabah kapıyı açamadı mı?)
► Gelecek zamanda olumlu, olumsuz ve soru cümlelerinde yetenekler sadece "be able to" ile ifade edilir. "Can" gelecek zaman için kullanılmaz.
- The teacher wil be able to rest after school. (Öğretmen okuldan sonra dinlenecek.)
- I won't be able to read anymore. (Artık okuyamayacağım.)
- Will they be able to find the key? (Anahtarı bulabilecekler mi?)
- Won't the baby be able to sleep in your room tomorrow night. (Bebek yarın gece odanda uyuyamayacak mı?)
We can see the lake from our bedroom window.
***I can speak english.
***I went to swimming lessons, I can swim now.
***Can you please help me for my english lesson?
***I can come and see you tomorrow if you like.
***A person who knows english very well can easily find a job.
***What can I do when I am in Ankara?
You can visit Anıtkabir.
***Can you please open the window? It is too hot here.
***Birds can fly.
***Can you wash your dishes by yourself?
***George has traveled a lot. He can speak four languages.
***Ali can drive but he hasn’t gor a car.
***Can I borrow that book when you have finished it?
***I have enough time. I can study for the exam.
***He is getting along well with the children. He can play with them all day.
***He can play football well.
***I am good at math. I can help you.
***Can I eat this?
***I can sing well.
***No one can tell.
***I can make a cake. It will be ready for the party.
***May I open a can?
***Gurur will be here in a minute. She can run fast.
***Can you handle it?
***I can play tennis.
***She can jump high.
***Tony can run fast.
***He is honest. You can trust him.
***If I want to do something, Nobody can stop me!
***It is quiet here. You can study here.
***Can you answer this?
***He can be relied on.
***He can play a flute.
***The cource is over. You can go home now.
***You can rely on her.
***Can I turn on the TV?
***He can be counted on.
***Can I leave a message?
***Can I turn off the TV? I am trying to study.
***Can you keep a secret?
***Ayşe is 4 years old but she can read and write.
***I can hardly hear him.
***Nobody can control us.
***Can we talk in private?
***Can you lend me a dime?
***Can you use a computer?
***Please trust yourself. I know you can make it.
***Try as hard as you can.
***Where can I get a taxi?
***Can I use a credit card?
***Sedef! Can you hear me?
***He can swim like a fish.
***You can put it anywhere.
***Where can I buy a ticket?
***Beggars can’t be choosers.
***Can you mail these for me?
***You are too tall. Can you reach the ceiling?
***He can run faster than me.
***I can swim as well as you.
***Anybody can make a mistake.
***Can I have a word with you?
***Can you see the difference?
***I can imagine how you felt.
***I’m glad that you can come.
***Lightning can be dangerous.
***Let him do it. He can do this work alone.
***Where can I get my baggage?
***Where can I find toothpaste?
***Can you get the door to shut?
***Can you see that small house?
an yeteneklerimizden bahsederken kullanılmaktadır. Türkçe'de -ebilmek, -abilmek ekine karşılık gelmektedir.
- Tony can swim. (Tony yüzebilir.)
- My father can speak Chinese. (Babam Çince konuşabilir.)
- I can ski. (Kayak yapabilirim.)
- My sister can play the violin. (Kız kardeşim keman çalabilir.)
- My students can dance. (Öğrencilerim dans edebilir.)
*Olumsuz bir cümle kurmak, yani yapamadığımız şeyleri belirtmek için ise Can't (can not) kullanılır.
- Tony can not play volleyball. (Tony voleybol oynayamaz)
- My father can not speak French. (Babam Fransızca konuşamaz.)
- I can not skate. (Paten yapamam.)
- My sister can not play the guitar. (Kız kardeşim gitar çalamaz.)
- My students can not play basketball. (Öğrencilerim basketbol oynayamaz.)
*Olumlu ve olumsuz cümlelerde gördüğümüz gibi Can'in kullanımı cümledeki kişilere göre değişiklik göstermemektedir. Özne I da olsa, He, She, It, They de olsa Can yine aynı kalmaktadır.
*Can'in yeteneklerimizi belirtmek dışında bir başka kullanımı da vardır. Can aynı zamanda yapılması ya da meydana gelmesi muhtemel şeyler hakkında konuşurken de kullanılabilir.
- The doctor can see you at 3.00. (Doktor sizi saat 3te görebilir.)
Yani doktorun sizi görmesi ancak 3'te mümkün olacaktır. Daha önce görmesi mümkün değildir.
- You can not buy flowers at butcher's. (Kasaptan çiçek satın alamazsınız.)
Kasaptan çiçek satın almamız mümkün değildir.Bunu da can not ile söyleriz.
Question Form (Soru Şekli)
*Can ile soru yapmak istediğimizde have got ve has got kuralını uyguluyoruz. Yani Can ile özne yer değiştiriyor.
- Can you speak English? (İngilizce konuşabilir misin?)
Yes, I can. (Evet, konuşabilirim)
- Can your father drive a racing car? (Baban yarış arabası sürebilir mi?)
Yes, he can. (Evet, sürebilir.)
- Can your students play golf? (Öğrencilerin golf oynayabilir mi?)
No, they can not. (Hayır, oynayamazlar.)
*Örnek cümlelerdeki gibi kısa cevaplar verebiliriz. Uzun cevap vermek istiyorsak şöyle devam edebiliriz:
- Yes, I can speak English.
- Yes, he can drive a racing car.
- No, they can not play golf. (No, they can't play golf) takısını getirmekteyiz.
Olumlu Cümle Yapısı
Özne+can+Verb1+Nesne
I can play the guitar. (Ben gitar çalabilirim.) (ay ken pıley dı gitar?)
She can climb the tree. (O ağaca tırmanabilir.) (şi ken kılamb dı tiri.)
He can sing a song. (O şarkı söyleyebilir.) (hi ken sing e sang.)
A fish can swim. (Bir balık yüzebilir.) (e fiş ken sivim.)
A bird can fly. (Bir kuş uçabilir.) (e börd ken fılay.)
They can speak Spanish. (Onlar İspanyolca konuşabilir.) (dey ken sipik sipeyniş.)
I can draw a picture. (Ben resim çizebilirim.) (ay ken dırov e pikçır.)
Olumsuz Cümle Yapısı
Özne+ can’t (can not) +Verb1 + Nesne
A baby can’t swim. (Bir bebek yüzemez.) (e beybi ken’t sivim.)
I can’t play the piano. (Ben piyano çalamam.) (ay ken’t pıley dı piyano.)
She can’t speak French. (O Fransızca konuşamaz.) (şi kent sipik firenç.)
He can’t decide where to go for his holiday. (O tatil için nereye gideceğine karar veremez.) (hi kent disayd ver tu go for hiz holidey.)
A snake can’t walk. (Bir yılan yürüyemez.) (e sıneyk kent volk.)
A baby can’t talk. (Bir bebek konuşamaz.) (e beybi kent tolk.)
We can’t speak Russian. (Biz Rusça konuşamayız.) (vi kent sipik raşşın.)
They can’t afford to pay the bills.(Onlar,faturaları ödemeyi karşılayamazlar.) (dey kent effort tu pey dı bills.)
Soru Cümlesi Yapısı
Can+Özne+Verb1+Nesne?
Can you swim? (Yes) (Sen yüzebilir misin?) (ken yu sivim?)
-Yes, I can. (Yes, ay ken)
Can you speak German? (No) (Sen Almanca konuşabilir misin?) (ken yu sipik çörmın?)
-No, I can’t. (No, ay ken’t)
Can she play the violin? (Yes) (O viyolin=keman çalabilir mi?) (ken şi pıley dı vayolin?)
-Yes, she can. (Yes, şi ken.)
Can he write a book? (No) (O kitap yazabilir mi?) (ken hi rayt e buk?)
-No,he can’t. (No, hi ken’t.)
Can they run fast?(No) (Onlar huzlı koşabilirler mi?) (ken dey ran fest?)
-No, they can’t. (No, dey ken’t)
Can a cat fly? (No) (Bir kedi uçabilir mi?) (ken e ket fılay?)
-No, it can’t. (no,it ken’t)
Can a bird fly?(Yes) (Bir kuş uçabilir mi?) (ken e börd fılay?)
-Yes, it can. (Yes, it ken.)
Lütfen aşağıdaki örnekleri gerektiği gibi cevaplandırınız.
1) Can I go out tonight? (Yes)
2) Can she buy a car? (No)
3) Can you learn English? (Yes)
4) I ......speak Greek.(positive)
5) I........work for them. (negative)
6) She .....ride a horse.(negative) (şi......rayd e hors)
7) A bird..........swim.
Can they win the match? (Yes)-
9) He .......go out.(Positive)
10) She........paint a picture. (Positive)
ANSWERS: 1) Yes,you can. 2) No,she can’t. 3) Yes, I can. 4) can 5) can’t 6) can’t
7) can’t Yes, they can. 9) can 10) can
Bügün ne öğrendik:
Ride (binmek,sürmek) (rayd)
Horse :At (hors)
Violin : Viyolin=Keman (vayolin)
Bill: Fatura,Hesap (bill)
Electricity Bill :Elektrik Faturası (elektirisiti bill)
Phone Bill: Telefon Faturası (fon bil)
Can I get the bill? (Hesabı alabilir miyim lütfen?) (ken ay get dı bil?) (Restaurantta hesabı isterken bu şekilde sorabiliriz.)
Piano :Piyano (piyano)
Guitar :Gitar (gitar)
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz