Zekamızı attırmak için ne yapmalıyız:
Zekamızı attırmak için ne yapmalıyız:
Aptallığı başkalarına bırakın! Bilimadamları, zeki bir birey olabilmenin 11 altın kuralını açıklayarak, herkese akıl verdi!. 27 Mayıs 2005 Cuma 10:37Daha zeki olmayı kim istemez ki! Bunun için sadece bilimadamlarının önerilerine kulak verin yeter. İşte; yaş, cins, sosyal statü gerekmeksizin, zekanızı artıracak 11 yöntem:
* İçerisinde modafinil denilen bir madde bulunan ilaçları kullanmak, halsizlik ve uykusuzluğu önleyerek, dinç kalmanızı sağlar.
* Kaolin ve betakaroten içeren yumurta ve yeşil salata gibi besinler yiyin, abur cubur gibi yağlı yiyeceklerden kaçının.
* Mozart gibi klasik müzik bestecileri ya da bu tarz sakin enstrümantal müzik dinlemek ve müziklere parmakla ritm tutmak, zekayı artırır.
* Ara sıra matematiksel hesaplamalar yapmak, daha hızlı düşünmeyi sağlar.
DUA ETMEK FAYDALI
* Araba anahtarını aynı yere koymak ve isimleri hatırlamaya çalışmak, hafızayı güçlendirir.
* Uyku sırasında bazı kayıp bilgiler geri gelir. Bir olayı hatırlamaya çalışırken, bu olayı düşünün ve uyuyun.
* Fiziksel egzersiz, beynin hızlı hareket etmesini sağlar. Fiziksel aktivite beyne, beyinsel aktivite de vücuda yararlıdır.
* İnancınız, beyninizin harekette kalmasına yol açar. Dua etmek beyni çalıştırır.
* İş arasında dikkatinizi bir ara dağıtın. Çünkü konsantrasyon süresi 20 dakikadır.
* Güzel anıları hatırlamak beynin iki tarafını da hareket ettirir, beyninizin sözel ve matematiksel bölümünü kuvvetlendirir.
* Ölü kök hücrelerin nakli ve beyne çip takılması da zeka artırıcı bir formüldür...
(TAKVİM)
İnsan beyni durup dururken ne yorulur, ne de yıpranır. Onu yoran ve yıpratan sebepler vardır. Onları ortadan kaldırdığımızda beynimizi korumuş ve kollamış oluruz. Bunları şöylece özetleriz:
a – Dinlenmeden sürekli çalışmak beyni yorar ve çabuk yıpratır. Bu gibileri biraz yaşlanınca, kafaları çalışmaz hale gelir.
Halbuki beyni dinlendirerek çalışanlar ömürlerinin sonuna ka dar normal çalışabilirler. Beyni dinlendirme yöntemlerini yukarıda belirtmiştik.
b – Plânsız ve düzensiz çalışanlar hem bedeni, hem beyni yorar, hem de verimsiz olur.
Sağlığımızı zedelemeden verimli çalışmak istiyorsak, önce yapacağımız işleri iyi plânlamalıyız. İşin önemine ve durumuna göre sıralayıp dinlenme vakitlerini belirtmeliyiz. Bu plân üzere düzenli çalışırsak, yorulmadan işimizi vaktinde bitiririz. Gönlümüz ve bey nimiz rahat, kazancımız da bol olur. Böylece hem kendimiz mutlu oluruz, hem de çevremizdekilerine güzel örnek olarak onlara da mutluluk kazandırırız.
c – Dağınıklık ve düzensiz yaşamak da beyni yorar, insana sıkıntı verir.
Evinin eşyası ve kullanılan şeyler, çalıştığı yerdeki araç ve gereçler dağınık olursa, bu dağınık eşyalar insanın kafasını bozar, zihnini yorar ve çalışma hevesini kırar. Her şeyimiz derli toplu olmalı ve eşyalarımız yerli yerinde olmalıdır. Özellikle hanımlar buna dik kat etmeliler. Çünkü duygusal oldukları için dağınıklıktan daha çok etkilenir, farkında olmadan strese girerler.
d – Ruhsal hastalıklar her şeyden önce insanın beynini etkiler. Bunlara yakalanmamaya, yakalanılmışsa bir an önce kurtulmaya çalışmalı.
Kişi ruhen ne kadar huzurlu olursa beyin de o derece rahat olur ve huzur içinde bıkmadan çalışır. Ruhumuzla beynimiz arasında sıkı bağlantı vardır. Ruhumuzu rahatsız eden her şey beynimizi de rahatsız eder ve yorar. Ruhun huzuru için (Bkz. s. 126)
e – Sürekli kalabalık ve çok gürültülü yerlerde çalışmak da beyni yorar. Böyle çalışmak zorunda olanlar, işten çıkınca sakin ve sessiz yerlerde yaşamalıdırlar. Evlerini ona göre ayarlamalılar. Hele yatak odaları tamamen sessiz olmalıdır. Çünkü gecenin sessizliğinde gürültü insanı daha çok etkiler. Hem de uyku dinlendirici olmaz. Yüksek ses, sürekli gürültü ve kalabalık beyni yorar ve zedeler. Özellikle çocukların beyni daha çok etkilenir. Bunu göz önüne alarak radyo ve televizyonun sesini çok açmayın ve izleme süresini uzatmayın.
Hatta evin eşyası bile mümkün olduğu kadar az olmalı ve düzenli yerleştirilmeli, salon ve oturma odasının köşelerini ve pencere önlerini çiçekle süslemeli. Evlerde kalabalık eşya, hele gelişi gü zel dağınık yerleşmişse, özellikle kadınları daha çok etkiler. Farkında olmadan onları asabileştirir. İnsan ruhu ve beyni, sade, sessiz, aydınlık ve düzenli yerlerden hoşlanır. Aşırı ışık bile gözü etkilediği gibi, beyni de olumsuz yönde etkiler.
f – Evde ve iş yerinde geçimsizlik ve huzursuzluk da hem ruhumuzu hem de beynimizi olumsuz yönden etkiler. Huzur olmayan evlerde çocuklar normal yetişemezler. Derslerinde başarısız olurlar.
Çünkü evdeki huzursuzluklar onların da beynini etkiler, kafalarını bozar. Aile bireylerinin çalışmalarındaki basanları evlerindeki huzura ve uyumlu olmalarına bağlıdır.
İnsanlar kendi yararlarını ve çocuklarının geleceğini düşünerek, evlerini, iş yerlerini ve yaşadıkları her yerde huzuru sağlamak için bütün hünerlerini harcamalılar, hiçbir şey için kafalarını bozmama lılar.
Sinir sistemi bozulunca da beyin görevini yapamaz. Bundan zekâmız ve hafızamız da etkilenir. Bunu göz önüne alarak sinirlerimi zi bozan, yani sinirlerimizi geren veya gevşeten şeylerden ve davranışlardan kaçınmalıyız.
e) Zekâ, Hafıza ve Muhakeme Gücümüzü Nasıl Arttırırız?
a – İşleyen demirin ışıldadığı gibi işletilen zekâ ve hafıza da keskinleşir ve gelişir. Böylece bir çok geri zekâlı sanılanlar zeki olur.
Tek yönde veya belli bir işin tekrarı üzerinde çalışan zekâ geliş mez. Örneğin devlet dairesinde çalışan bir memurun yapacağı belli işler vardır, her gün aynı işi tekrar ederek uzun yıllar çalışır. İşi zor dahi olsa tekrarladığı için alışkanlık haline gelir, zekâsını çalıştırmaya lüzum kalmadan robot gibi işini kolayca yapar.
Bu memur, görevinden başka bir şeyler yapmıyorsa, yeni yeni şeyler düşünerek mesai saatinin dışında kendine kazanç sağlayıcı veya kültürünü artırıcı özel çalışmalar yapmıyor ve kafasını çalıştırmıyorsa, zekâsı da geliri de sınırlı kalır. Ömür boyu dar geçinmeye mahkum kalır. Yıllar geçtikçe zekâsı körlenir, cesareti kalmaz. Hem kendisi, hem de aile fertleri mutsuz ve ümitsiz yaşarlar. Görevini lâyıkıyla yaptıktan sonra kafasını çalıştırırsa düşünür, kanuni ve meşru yoldan para kazanacak bir şeyler bulur, az da olsa çalışır kazanır. Böylece yeni yeni ümit kapılan açılır. Hem rahata kavuşur, hem zekâsı gelişir, hem de kendisine ve beraberindekilere mutluluk yolunu açmış olur. Yahut kitap okur, kültürünü geliştirir, kültürü arttıkça zekâsı daha iyi çalışır.
b – Yeni bir buluş ve atılım kişinin zekâsını geliştirir, iradesini kuvvetleştirir, gücünü artırır ve başka bir atılıma basamak olur. Yeter ki korkmasın, çekinmesin, cesaretle atılımlar yapsın. Cesaret zekâyı arttırır, rızkı bollaştırır. Hz. Peygamber de:
“Korkak tacir kazanamaz, cesaretli tüccarın kazancı çok, rızkı bol olur” demiştir.
İşte zekâsını geliştirmek ve artırmak isteyen mesleği ile görev ve çalışma konusu ile ilgili hususlarda -düşünerek- yenilikler yapmalılar. Her yeni buluş bir başarıdır. Başarı ise insanın cesaretini artırır, onu yeni yeni hedeflere yöneltir. Hedefe ulaşmak için düşünmek ve didinmek de zekâyı geliştirir. Başarı ile zekâ baş başa gider. Yani her başarı zekâmızı artırır. Zekâmız arttıkça başarılarımız çoğalır. Bu da bize mutluluk getirir.
c – Zekâmızı geliştirmenin bir yolu da, kendi kafamızla düşünerek hür yaşamak ve serbest hareket etmektir. Fakat hür düşüneceğiz ve hür yaşayacağız diye din kurallarını, milli örf ve âdetlerimizi çiğnememeliyiz.
Hür düşünürken bunlara da saygılı olmalıyız. Hep başkalarını taklit eden, onların kafasıyla düşünen, hürriyeti alınan ve baskı altında yaşayan kimseler, robotlaşır, köleleşir ve aptallaşırlar. Zekâları geriler, beyinleri donar, düşünemez hale gelirler. Onun için serbest düşünen ve hür yaşayan milletler hızlı kalkınır ve güçlenirler.
d – Allah’ın yarattığı tabiatın güzelliklerinden ibret alarak turis tik gezilere çıkmak, temiz havalı, bol oksijenli ve güzel manzaralı yerlerde yaşamak hem zekâmızı geliştirir, hem sağlığımızı iyileşti rir hem de ufkumuzu yani görüş alanımızı genişletir. Her gördüğümüz şey, bize düşünme konusu olur ve bilgimizi artırır.
e) Anlayarak ve düşünerek kitap okumak da zekâyı kuvvetlendirir. Özellikle günlük yaşantımıza ışık tutucu, güncel meselelerimizi çözücü ve bize mutluluk yollarını gösteren kitapları okumak daha çok yararlıdır.
f – Yeteri kadar dengeli beslenmek de zihnimizi açar, zekâmızı geliştirir ve beynimizi çalıştırır. Bu hususta geniş bilgi için (Denge li Beslenme, bkz. s. 36)
Konuyu özetleyerek deriz ki, zekâmızı artırmak için:
Zekâmızı geliştirici, kafamızı çalıştırıcı ve bize kazanç sağlayı cı işler yapmalıyız. Atılgan ve cesur olmalıyız. İnsanlığın yararına, bize de menfaat sağlayıcı bir şeyler icat etmeye ve bir şeyler bulma ya çalışmalıyız.
Hep başkalarını taklit etmeyip kendi kafamızı çalıştırmalıyız, hür ve serbest düşünmeliyiz.
Düşünerek zekâmızı çalıştırıcı kitaplar okumalıyız.
Yeteri kadar dengeli beslenmeliyiz ve beynimizi çalıştırıcı besinler almalıyız. Fosfor ve şeker içeren besinler gibi.
Turistik geziler yaparak tabiatın güzelliklerinden ilham almalıyız ve temiz havalı yerlerde beynimize bol oksijen vermeliyiz. Gördüğümüz şeylere araştırıcı gözüyle bakmalıyız.
.
* İçerisinde modafinil denilen bir madde bulunan ilaçları kullanmak, halsizlik ve uykusuzluğu önleyerek, dinç kalmanızı sağlar.
* Kaolin ve betakaroten içeren yumurta ve yeşil salata gibi besinler yiyin, abur cubur gibi yağlı yiyeceklerden kaçının.
* Mozart gibi klasik müzik bestecileri ya da bu tarz sakin enstrümantal müzik dinlemek ve müziklere parmakla ritm tutmak, zekayı artırır.
* Ara sıra matematiksel hesaplamalar yapmak, daha hızlı düşünmeyi sağlar.
DUA ETMEK FAYDALI
* Araba anahtarını aynı yere koymak ve isimleri hatırlamaya çalışmak, hafızayı güçlendirir.
* Uyku sırasında bazı kayıp bilgiler geri gelir. Bir olayı hatırlamaya çalışırken, bu olayı düşünün ve uyuyun.
* Fiziksel egzersiz, beynin hızlı hareket etmesini sağlar. Fiziksel aktivite beyne, beyinsel aktivite de vücuda yararlıdır.
* İnancınız, beyninizin harekette kalmasına yol açar. Dua etmek beyni çalıştırır.
* İş arasında dikkatinizi bir ara dağıtın. Çünkü konsantrasyon süresi 20 dakikadır.
* Güzel anıları hatırlamak beynin iki tarafını da hareket ettirir, beyninizin sözel ve matematiksel bölümünü kuvvetlendirir.
* Ölü kök hücrelerin nakli ve beyne çip takılması da zeka artırıcı bir formüldür...
(TAKVİM)
İnsan beyni durup dururken ne yorulur, ne de yıpranır. Onu yoran ve yıpratan sebepler vardır. Onları ortadan kaldırdığımızda beynimizi korumuş ve kollamış oluruz. Bunları şöylece özetleriz:
a – Dinlenmeden sürekli çalışmak beyni yorar ve çabuk yıpratır. Bu gibileri biraz yaşlanınca, kafaları çalışmaz hale gelir.
Halbuki beyni dinlendirerek çalışanlar ömürlerinin sonuna ka dar normal çalışabilirler. Beyni dinlendirme yöntemlerini yukarıda belirtmiştik.
b – Plânsız ve düzensiz çalışanlar hem bedeni, hem beyni yorar, hem de verimsiz olur.
Sağlığımızı zedelemeden verimli çalışmak istiyorsak, önce yapacağımız işleri iyi plânlamalıyız. İşin önemine ve durumuna göre sıralayıp dinlenme vakitlerini belirtmeliyiz. Bu plân üzere düzenli çalışırsak, yorulmadan işimizi vaktinde bitiririz. Gönlümüz ve bey nimiz rahat, kazancımız da bol olur. Böylece hem kendimiz mutlu oluruz, hem de çevremizdekilerine güzel örnek olarak onlara da mutluluk kazandırırız.
c – Dağınıklık ve düzensiz yaşamak da beyni yorar, insana sıkıntı verir.
Evinin eşyası ve kullanılan şeyler, çalıştığı yerdeki araç ve gereçler dağınık olursa, bu dağınık eşyalar insanın kafasını bozar, zihnini yorar ve çalışma hevesini kırar. Her şeyimiz derli toplu olmalı ve eşyalarımız yerli yerinde olmalıdır. Özellikle hanımlar buna dik kat etmeliler. Çünkü duygusal oldukları için dağınıklıktan daha çok etkilenir, farkında olmadan strese girerler.
d – Ruhsal hastalıklar her şeyden önce insanın beynini etkiler. Bunlara yakalanmamaya, yakalanılmışsa bir an önce kurtulmaya çalışmalı.
Kişi ruhen ne kadar huzurlu olursa beyin de o derece rahat olur ve huzur içinde bıkmadan çalışır. Ruhumuzla beynimiz arasında sıkı bağlantı vardır. Ruhumuzu rahatsız eden her şey beynimizi de rahatsız eder ve yorar. Ruhun huzuru için (Bkz. s. 126)
e – Sürekli kalabalık ve çok gürültülü yerlerde çalışmak da beyni yorar. Böyle çalışmak zorunda olanlar, işten çıkınca sakin ve sessiz yerlerde yaşamalıdırlar. Evlerini ona göre ayarlamalılar. Hele yatak odaları tamamen sessiz olmalıdır. Çünkü gecenin sessizliğinde gürültü insanı daha çok etkiler. Hem de uyku dinlendirici olmaz. Yüksek ses, sürekli gürültü ve kalabalık beyni yorar ve zedeler. Özellikle çocukların beyni daha çok etkilenir. Bunu göz önüne alarak radyo ve televizyonun sesini çok açmayın ve izleme süresini uzatmayın.
Hatta evin eşyası bile mümkün olduğu kadar az olmalı ve düzenli yerleştirilmeli, salon ve oturma odasının köşelerini ve pencere önlerini çiçekle süslemeli. Evlerde kalabalık eşya, hele gelişi gü zel dağınık yerleşmişse, özellikle kadınları daha çok etkiler. Farkında olmadan onları asabileştirir. İnsan ruhu ve beyni, sade, sessiz, aydınlık ve düzenli yerlerden hoşlanır. Aşırı ışık bile gözü etkilediği gibi, beyni de olumsuz yönde etkiler.
f – Evde ve iş yerinde geçimsizlik ve huzursuzluk da hem ruhumuzu hem de beynimizi olumsuz yönden etkiler. Huzur olmayan evlerde çocuklar normal yetişemezler. Derslerinde başarısız olurlar.
Çünkü evdeki huzursuzluklar onların da beynini etkiler, kafalarını bozar. Aile bireylerinin çalışmalarındaki basanları evlerindeki huzura ve uyumlu olmalarına bağlıdır.
İnsanlar kendi yararlarını ve çocuklarının geleceğini düşünerek, evlerini, iş yerlerini ve yaşadıkları her yerde huzuru sağlamak için bütün hünerlerini harcamalılar, hiçbir şey için kafalarını bozmama lılar.
Sinir sistemi bozulunca da beyin görevini yapamaz. Bundan zekâmız ve hafızamız da etkilenir. Bunu göz önüne alarak sinirlerimi zi bozan, yani sinirlerimizi geren veya gevşeten şeylerden ve davranışlardan kaçınmalıyız.
e) Zekâ, Hafıza ve Muhakeme Gücümüzü Nasıl Arttırırız?
a – İşleyen demirin ışıldadığı gibi işletilen zekâ ve hafıza da keskinleşir ve gelişir. Böylece bir çok geri zekâlı sanılanlar zeki olur.
Tek yönde veya belli bir işin tekrarı üzerinde çalışan zekâ geliş mez. Örneğin devlet dairesinde çalışan bir memurun yapacağı belli işler vardır, her gün aynı işi tekrar ederek uzun yıllar çalışır. İşi zor dahi olsa tekrarladığı için alışkanlık haline gelir, zekâsını çalıştırmaya lüzum kalmadan robot gibi işini kolayca yapar.
Bu memur, görevinden başka bir şeyler yapmıyorsa, yeni yeni şeyler düşünerek mesai saatinin dışında kendine kazanç sağlayıcı veya kültürünü artırıcı özel çalışmalar yapmıyor ve kafasını çalıştırmıyorsa, zekâsı da geliri de sınırlı kalır. Ömür boyu dar geçinmeye mahkum kalır. Yıllar geçtikçe zekâsı körlenir, cesareti kalmaz. Hem kendisi, hem de aile fertleri mutsuz ve ümitsiz yaşarlar. Görevini lâyıkıyla yaptıktan sonra kafasını çalıştırırsa düşünür, kanuni ve meşru yoldan para kazanacak bir şeyler bulur, az da olsa çalışır kazanır. Böylece yeni yeni ümit kapılan açılır. Hem rahata kavuşur, hem zekâsı gelişir, hem de kendisine ve beraberindekilere mutluluk yolunu açmış olur. Yahut kitap okur, kültürünü geliştirir, kültürü arttıkça zekâsı daha iyi çalışır.
b – Yeni bir buluş ve atılım kişinin zekâsını geliştirir, iradesini kuvvetleştirir, gücünü artırır ve başka bir atılıma basamak olur. Yeter ki korkmasın, çekinmesin, cesaretle atılımlar yapsın. Cesaret zekâyı arttırır, rızkı bollaştırır. Hz. Peygamber de:
“Korkak tacir kazanamaz, cesaretli tüccarın kazancı çok, rızkı bol olur” demiştir.
İşte zekâsını geliştirmek ve artırmak isteyen mesleği ile görev ve çalışma konusu ile ilgili hususlarda -düşünerek- yenilikler yapmalılar. Her yeni buluş bir başarıdır. Başarı ise insanın cesaretini artırır, onu yeni yeni hedeflere yöneltir. Hedefe ulaşmak için düşünmek ve didinmek de zekâyı geliştirir. Başarı ile zekâ baş başa gider. Yani her başarı zekâmızı artırır. Zekâmız arttıkça başarılarımız çoğalır. Bu da bize mutluluk getirir.
c – Zekâmızı geliştirmenin bir yolu da, kendi kafamızla düşünerek hür yaşamak ve serbest hareket etmektir. Fakat hür düşüneceğiz ve hür yaşayacağız diye din kurallarını, milli örf ve âdetlerimizi çiğnememeliyiz.
Hür düşünürken bunlara da saygılı olmalıyız. Hep başkalarını taklit eden, onların kafasıyla düşünen, hürriyeti alınan ve baskı altında yaşayan kimseler, robotlaşır, köleleşir ve aptallaşırlar. Zekâları geriler, beyinleri donar, düşünemez hale gelirler. Onun için serbest düşünen ve hür yaşayan milletler hızlı kalkınır ve güçlenirler.
d – Allah’ın yarattığı tabiatın güzelliklerinden ibret alarak turis tik gezilere çıkmak, temiz havalı, bol oksijenli ve güzel manzaralı yerlerde yaşamak hem zekâmızı geliştirir, hem sağlığımızı iyileşti rir hem de ufkumuzu yani görüş alanımızı genişletir. Her gördüğümüz şey, bize düşünme konusu olur ve bilgimizi artırır.
e) Anlayarak ve düşünerek kitap okumak da zekâyı kuvvetlendirir. Özellikle günlük yaşantımıza ışık tutucu, güncel meselelerimizi çözücü ve bize mutluluk yollarını gösteren kitapları okumak daha çok yararlıdır.
f – Yeteri kadar dengeli beslenmek de zihnimizi açar, zekâmızı geliştirir ve beynimizi çalıştırır. Bu hususta geniş bilgi için (Denge li Beslenme, bkz. s. 36)
Konuyu özetleyerek deriz ki, zekâmızı artırmak için:
Zekâmızı geliştirici, kafamızı çalıştırıcı ve bize kazanç sağlayı cı işler yapmalıyız. Atılgan ve cesur olmalıyız. İnsanlığın yararına, bize de menfaat sağlayıcı bir şeyler icat etmeye ve bir şeyler bulma ya çalışmalıyız.
Hep başkalarını taklit etmeyip kendi kafamızı çalıştırmalıyız, hür ve serbest düşünmeliyiz.
Düşünerek zekâmızı çalıştırıcı kitaplar okumalıyız.
Yeteri kadar dengeli beslenmeliyiz ve beynimizi çalıştırıcı besinler almalıyız. Fosfor ve şeker içeren besinler gibi.
Turistik geziler yaparak tabiatın güzelliklerinden ilham almalıyız ve temiz havalı yerlerde beynimize bol oksijen vermeliyiz. Gördüğümüz şeylere araştırıcı gözüyle bakmalıyız.
.
Similar topics
» ZEKAMIZI ZİNDE TUTMAK İÇİN GEREKLİ BESİNLER
» Başarı için ne yapmalıyız
» İnsanları Tanımak İçin Ne Yapmalıyız?
» Bronşit için şifalı bitkiler
» FARENJİT NE YAPMALIYIZ?
» Başarı için ne yapmalıyız
» İnsanları Tanımak İçin Ne Yapmalıyız?
» Bronşit için şifalı bitkiler
» FARENJİT NE YAPMALIYIZ?
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz