ERGENLİK DÖNEMİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI
1 sayfadaki 1 sayfası
ERGENLİK DÖNEMİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI 3
Lise-1 öğrenci velisi olmanın zorluklarından en önemlisi, çocukların ergenlik çağını geçiriyor olmalarıdır. Bilindiği gibi ergenlik çağında insan vücudunda meydana gelen türlü değişiklikler, çocuğun her şeyine etki ediyor. Bu etki tutum ve davranışlarını da değiştiriyor.
“ ERGENLİK YAŞI NEDİR ?
Ergenlik çağı, kızlarda 11-12, erkeklerde ise 13-14 yaşından başlayarak 20-21 yaşa kadar devam eder. Ergenlik çağı kişinin önceki yaşamından ve gelişiminden kopuk, yeniden bir doğuş dönemi değildir. Fakat, gelişme o kadar hızlı ve göze batacak biçimdedir ki bu durum çevreyi olduğu kadar ergeni de şaşırtır, hatta bunalıma itebilir.
NE YAPMAK LAZIM? Ortaöğretimde öğrenciler ergenlik dönemini yaşamaktadırlar. Bu dönemi rahat ve zarar görmeden atlatabilmek için anlayışlı anne baba ve öğretmenlere ihtiyaç vardır.
BELİRTİLERİ: Çocukluk dönemi göreceli olarak yavaşlayan bedensel büyüme ve gelişme ergenlik dönemini yeniden hızlanarak bu dönem sonunda yetişkinlikteki yapısına ulaşır. Ergen dönemi çocukluk yetişkinlik arasında yer alan bir yaşam dönemidir.
FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER: Ergen döneminin fiziksel, zihinsel ve cinsel gelişimi çok hızlıdır. Özellikle bedensel gelişmede göze çarpan değişmeler; boy uzaması, kasların gelişmesi, kol ve bacakların, özellikle el ve ayakların oransız biçimde uzaması, kıllanmak, erkek çocuklarda ses kalınlaşması, hormonal faaliyetlerinin artması, ergenlik sivilcelerinin çıkması gibidir.
DUYGUSAL DEĞİŞİKLİKLER: Ergenlik döneminde ortaya çıkan düşünce sisteminde ve duygusal yapıdaki değişikliklere bağlı olarak gençler dikkatlerini kendi üstlerine öteki dönemlere oranla çok daha fazla yoğunlaştırırlar. Çevrelerindeki hemen her kesin kendilerini incelediğini sanırlar. Ergenlik çağına has bu “ben merkezci” düşünce yapısı beraberinde ergenlik çağındaki gençlerin az yada çok hemen hepsinde gözlenen dış görünüşlerinin yeterince iyi olmadığına ilişkin kaygıyı da getirir. Boy. kilo. cilt bozuklukları onların kaygı kaynağıdır.
UYUM İÇİN: Ana-babaları. öğretmenleri kendilerine karşı uygun tutumları gösteren ergenlik çağındaki gençler kendilerinde olan değişimi kolayca kabullenirler. Ancak, gençlerin hepsi çevredeki yetişkinlerden aynı destek alma şansını sahip değildir. Bu gençler, gelişen bu değişiklikleri daha geç benimserler.
BAŞLICA KAYGILAR: Bazıları çevreden kabul görmek için akranları arasında popüler olan modellere benzemeye çalışırlar. Gençlerin çoğu bu dönemin sonuna doğru ben merkezci düşünceden sıyrılmalarına bağlı olarak daha bağımsız daha tutarlı bir dış görünüşü benimsemeye başlarlar. Olumlu bir benlik kavramına sahip olmada beden imajının olumlu olmasının da önemi büyüktür. Olumsuz bir beden imgesi yani gencin kendisinin güzel/yakışıklı olarak algılaması, beden benlik kavramının da olumsuzluğuna yol açmaktadır. Gençlerin dış görünüşlerini beğenmemeleri dış görünüşleri yüzünden korkusu ile arkadaş gruplarına katılmaktan kaçınmaları, bir süre sonra onların arkadaş grupları tarafından unutulmalarına yol açabilir. Ama genç aranmayışını, davranışına değil dış görünüşüne bağlayabilir. Temelde olumsuz beden algısından kaynaklanan “reddedilme korkusu” daha büyük sorunları doğurabilir. Ergenlik çağı ergenlik kendini tam bağımsız görmek istediği bir dönemdir.
BAĞIMSIZLIK DUYGUSU: Ergenlik çağına, bağımlılık – tan bağımsızlığa geçiş dönemi de denir. Ergen hala çocuksu özelliklere sahiptir, çocuksu davranışların hoşgörüsünden ve avantajlarından vazgeçmek istemez. Diğer yandan bedensel gelişme ile yetişkindir. Ana-babanın baskısından bir an önce kurtulmak. “Büyük olmak” isteği çok baskındır. Oysa bu dönemin bir çok yeni sorunlarının çözümünde ve diğer ilişkilerinde ana-babanın ve diğer yetişkinlerin yardımlarına ihtiyaç duyarlar. Kısa bir süre önce çocuk olan birey çocuk gibi davranınca ona yaşına uygun davranması söylenir. Büyük gibi davranmaya başlayınca da aynı uyarıyla karşılaşır. Ergen nasıl davranacağını şaşırır. Büyük yetişkin statüsü alsın mı? çocuk kalıp, çocukluk güvenliği içinde yaşasın mı karar veremez. Anne ve babalar da çelişki içindedir, çocuklarının yine eskisi gibi kendilerine bağlı olmasını ve sözlerinden dışarı çıkmamalarını isterler.
NE YAPMALIYIZ ? Bu dönemde anne- babaya ve diğer yetişkinlere düşen görev; Gençlerin bağımsızlıklarını kazanma eğilimlerine saygı ve anlayış göstermek, onlara yardımcı olmaktır.
YETİŞKİNLİK DUYGUSU: Gencin en hassas olduğu konu çocuk yerine konulması, kendisine hala çocuk gibi davranılmasıdır. Bunun aksini ispatlamak için genç, büyüklere özgü davranışlara yönelir. Erkeklerde sigara içme, bıyık bırakma kızlarda aşırı makyaj yapmaya ve argo sözler söylemeye özenme vb. Genç, yetişkin olduğunu ispatlamak için karşı gelme, söylenenin tersini yapma gibi veya hiç dinlememe, kabadayılık davranışları gelişir. Bu tür davranışlar cezalandırıldıkça veya azarlandıkça düzelme yerine daha da olumsuzlasın Gençler kasıtlı olarak yetişkinlere karşı gelir ve kafa tutarlar. Gençlerin ergenlik döneminde cinsel konulara, yasak ve tehlikeli durumlara olan ilgileri de artar. Gençlere göre kurallar ve yasaklar yetişkinler tarafından gelişi güzel konulmuştur. Oysa bu kural ve yasakların gençler için konulmuş olmayıp toplumsal yapıyı şekillendirdiğini ve hayati değer taşıdığını genç ileride anlayacaktır. Bu dönemde dengesizlik en üst safhaya çıkmıştır, göz yaşları yerini kahkahaya, kendine güven güvensizliğe, ilgi vurdum-duymazlığa dönüşüverir. Bu dalgalanma kişiler arası ilişkilerde etkisini gösterir. Arkadaşlıklarda, mesleğe yönelmede bu görülür. Ruhsal olgunlaşma bedensel ve cinsel gelişmeye ayak uyduramamaktadır. Duygulardaki iniş çıkışlar hep bozulan dengeyi kurmaya yöneliktir.
NE YAPMALIYIZ ? Bu dönemde ergene bedensel ve fiziksel değişimi ile ilgili aydınlatıcı bilgi verilmeli, yaşadığı sürecin normal olduğu ve herkesin yaşadığı anlatılmalı, kendisine değer verildiği ve güvenildiğini hissettirilmelidir.”
Tüm bu gelişmeler, çok kısa bir zamanda oluyor ve gençler tüm bu problemleri tek başlarına karşılamaya kalkıyorlarsa, bir sürü sorun da beraberinde gelecek demektir.
“ ERGENLİK YAŞI NEDİR ?
Ergenlik çağı, kızlarda 11-12, erkeklerde ise 13-14 yaşından başlayarak 20-21 yaşa kadar devam eder. Ergenlik çağı kişinin önceki yaşamından ve gelişiminden kopuk, yeniden bir doğuş dönemi değildir. Fakat, gelişme o kadar hızlı ve göze batacak biçimdedir ki bu durum çevreyi olduğu kadar ergeni de şaşırtır, hatta bunalıma itebilir.
NE YAPMAK LAZIM? Ortaöğretimde öğrenciler ergenlik dönemini yaşamaktadırlar. Bu dönemi rahat ve zarar görmeden atlatabilmek için anlayışlı anne baba ve öğretmenlere ihtiyaç vardır.
BELİRTİLERİ: Çocukluk dönemi göreceli olarak yavaşlayan bedensel büyüme ve gelişme ergenlik dönemini yeniden hızlanarak bu dönem sonunda yetişkinlikteki yapısına ulaşır. Ergen dönemi çocukluk yetişkinlik arasında yer alan bir yaşam dönemidir.
FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER: Ergen döneminin fiziksel, zihinsel ve cinsel gelişimi çok hızlıdır. Özellikle bedensel gelişmede göze çarpan değişmeler; boy uzaması, kasların gelişmesi, kol ve bacakların, özellikle el ve ayakların oransız biçimde uzaması, kıllanmak, erkek çocuklarda ses kalınlaşması, hormonal faaliyetlerinin artması, ergenlik sivilcelerinin çıkması gibidir.
DUYGUSAL DEĞİŞİKLİKLER: Ergenlik döneminde ortaya çıkan düşünce sisteminde ve duygusal yapıdaki değişikliklere bağlı olarak gençler dikkatlerini kendi üstlerine öteki dönemlere oranla çok daha fazla yoğunlaştırırlar. Çevrelerindeki hemen her kesin kendilerini incelediğini sanırlar. Ergenlik çağına has bu “ben merkezci” düşünce yapısı beraberinde ergenlik çağındaki gençlerin az yada çok hemen hepsinde gözlenen dış görünüşlerinin yeterince iyi olmadığına ilişkin kaygıyı da getirir. Boy. kilo. cilt bozuklukları onların kaygı kaynağıdır.
UYUM İÇİN: Ana-babaları. öğretmenleri kendilerine karşı uygun tutumları gösteren ergenlik çağındaki gençler kendilerinde olan değişimi kolayca kabullenirler. Ancak, gençlerin hepsi çevredeki yetişkinlerden aynı destek alma şansını sahip değildir. Bu gençler, gelişen bu değişiklikleri daha geç benimserler.
BAŞLICA KAYGILAR: Bazıları çevreden kabul görmek için akranları arasında popüler olan modellere benzemeye çalışırlar. Gençlerin çoğu bu dönemin sonuna doğru ben merkezci düşünceden sıyrılmalarına bağlı olarak daha bağımsız daha tutarlı bir dış görünüşü benimsemeye başlarlar. Olumlu bir benlik kavramına sahip olmada beden imajının olumlu olmasının da önemi büyüktür. Olumsuz bir beden imgesi yani gencin kendisinin güzel/yakışıklı olarak algılaması, beden benlik kavramının da olumsuzluğuna yol açmaktadır. Gençlerin dış görünüşlerini beğenmemeleri dış görünüşleri yüzünden korkusu ile arkadaş gruplarına katılmaktan kaçınmaları, bir süre sonra onların arkadaş grupları tarafından unutulmalarına yol açabilir. Ama genç aranmayışını, davranışına değil dış görünüşüne bağlayabilir. Temelde olumsuz beden algısından kaynaklanan “reddedilme korkusu” daha büyük sorunları doğurabilir. Ergenlik çağı ergenlik kendini tam bağımsız görmek istediği bir dönemdir.
BAĞIMSIZLIK DUYGUSU: Ergenlik çağına, bağımlılık – tan bağımsızlığa geçiş dönemi de denir. Ergen hala çocuksu özelliklere sahiptir, çocuksu davranışların hoşgörüsünden ve avantajlarından vazgeçmek istemez. Diğer yandan bedensel gelişme ile yetişkindir. Ana-babanın baskısından bir an önce kurtulmak. “Büyük olmak” isteği çok baskındır. Oysa bu dönemin bir çok yeni sorunlarının çözümünde ve diğer ilişkilerinde ana-babanın ve diğer yetişkinlerin yardımlarına ihtiyaç duyarlar. Kısa bir süre önce çocuk olan birey çocuk gibi davranınca ona yaşına uygun davranması söylenir. Büyük gibi davranmaya başlayınca da aynı uyarıyla karşılaşır. Ergen nasıl davranacağını şaşırır. Büyük yetişkin statüsü alsın mı? çocuk kalıp, çocukluk güvenliği içinde yaşasın mı karar veremez. Anne ve babalar da çelişki içindedir, çocuklarının yine eskisi gibi kendilerine bağlı olmasını ve sözlerinden dışarı çıkmamalarını isterler.
NE YAPMALIYIZ ? Bu dönemde anne- babaya ve diğer yetişkinlere düşen görev; Gençlerin bağımsızlıklarını kazanma eğilimlerine saygı ve anlayış göstermek, onlara yardımcı olmaktır.
YETİŞKİNLİK DUYGUSU: Gencin en hassas olduğu konu çocuk yerine konulması, kendisine hala çocuk gibi davranılmasıdır. Bunun aksini ispatlamak için genç, büyüklere özgü davranışlara yönelir. Erkeklerde sigara içme, bıyık bırakma kızlarda aşırı makyaj yapmaya ve argo sözler söylemeye özenme vb. Genç, yetişkin olduğunu ispatlamak için karşı gelme, söylenenin tersini yapma gibi veya hiç dinlememe, kabadayılık davranışları gelişir. Bu tür davranışlar cezalandırıldıkça veya azarlandıkça düzelme yerine daha da olumsuzlasın Gençler kasıtlı olarak yetişkinlere karşı gelir ve kafa tutarlar. Gençlerin ergenlik döneminde cinsel konulara, yasak ve tehlikeli durumlara olan ilgileri de artar. Gençlere göre kurallar ve yasaklar yetişkinler tarafından gelişi güzel konulmuştur. Oysa bu kural ve yasakların gençler için konulmuş olmayıp toplumsal yapıyı şekillendirdiğini ve hayati değer taşıdığını genç ileride anlayacaktır. Bu dönemde dengesizlik en üst safhaya çıkmıştır, göz yaşları yerini kahkahaya, kendine güven güvensizliğe, ilgi vurdum-duymazlığa dönüşüverir. Bu dalgalanma kişiler arası ilişkilerde etkisini gösterir. Arkadaşlıklarda, mesleğe yönelmede bu görülür. Ruhsal olgunlaşma bedensel ve cinsel gelişmeye ayak uyduramamaktadır. Duygulardaki iniş çıkışlar hep bozulan dengeyi kurmaya yöneliktir.
NE YAPMALIYIZ ? Bu dönemde ergene bedensel ve fiziksel değişimi ile ilgili aydınlatıcı bilgi verilmeli, yaşadığı sürecin normal olduğu ve herkesin yaşadığı anlatılmalı, kendisine değer verildiği ve güvenildiğini hissettirilmelidir.”
Tüm bu gelişmeler, çok kısa bir zamanda oluyor ve gençler tüm bu problemleri tek başlarına karşılamaya kalkıyorlarsa, bir sürü sorun da beraberinde gelecek demektir.
ERGENLİK DÖNEMİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI 2
Çocuklarda, özellikle ergenlik dönemlerinde, sıklıkla görülen davranış problemleri, ailelerin ve öğretmenlerin sıkı işbirliği ile üstesinden gelinebilecek davranış değişiklikleridir. Ruhsal tepkimelere yol açan davranış problemleri gerektiğinde bir uzman desteği ile de aşılabilir.
Ergenlik sürecine bağlı olarak gelişen davranış problemleri, ergenin; toplumun temel kurallarına uymak istememesiyle sonuçlanır. Davranış problemi yaşayan çocuklar, yoğun öfke nöbetleri, arkadaş ilişkilerinde problemler ve saldırganlık gibi davranışlar gösterebilir.
Bu dönemde yaşanan problemleri çocuğun içinde bunduğu yaş dönemine, davranışın sıklığına, sürekliliğine ve yoğunluğuna göre değerlendirmek gerekir. 2 yaş döneminde yaşanan öfke, inatlaşma ve vurma davranışları bu yaşa özgü davranışlar olduğundan bu durum bir davranış problemi olarak değerlendirilemez.
Bu durum, diğer yaş dönemlerinde kendiliğinden ortadan kalkabilecek bir davranış biçimidir. Eğer bu davranış biçimi, diğer yaş dönemlerinde de yoğun bir şekilde gözlenmeye devam ederse ve zamanla şiddet içerikli bir şekle bürünürse o zaman normalden sapan bir davranış olarak değerlendirilebilir. Kısa süren ve sıklıkla tekrar etmeyen çocukluktaki davranışlar bir davranış bozukluğunu göstermez. Sürekli ve tekrarlayan bir şekilde devam eden yalan söyleme, öfkeyi kontrol edememe, evden kaçma, çalma, cinsel taciz, fiziksel ya da sözel bir saldırganlık, davranış bozukluğu olarak görülebilir.
Çocukluk döneminde başlayan yalan söyleme, arkadaşına vurma ya da arkadaşının oyuncağını çalma davranışı ilerleyen yaşlarda takip edilmelidir. Bu davranış süreklilik gösterdiğinde ve davranışın şiddeti arttığında bir davranış bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Dürtü kontrolü azalabilir. Kendisini güçlü hissetme ve toplumsal kurallara sürekli karşı gelme davranışları artabilir. Başkalarının duygularını önemsememe, güvenliklerini tehlikeye atma, isteklerine cevap vermeme görülebilir.
Sürekli başkasını suçlarlar
Bu tip davranışlar erkeklerde kızlara oranla daha fazla görülür. Okulda, arkadaşları ile ve evde aile içi ilişkilerinde problem yaşarlar. Eğitim başarıları düşebilir, sıklıkla kavga çıkarabilirler. Bu nedenle disiplin sorunu yaşarlar. İntihar eğilimi, madde kullanımı (Sigara vb) ve erken cinsel davranışlar gösterebilirler. Sorunların temelinde kendilerini değil başkalarının olduğunu ifade ederek sürekli başkalarını suçlama davranışı içerisindedirler. Kendi davranışları için hep mantıklı bir açıklama yapma çabası gözlemlenir.
İletişim dili önemlidir!
Bu tip davranışlar gösteren gençlerle kurulan iletişimin sağlıklı olması çok önemlidir. Kızmak, bağırmak, şiddet göstermek bu sorunları asla azaltmayacak ve çözmeyecektir. Aksine bu sorunların şiddetini daha da arttırarak çocuğun sizden daha fazla uzaklaşmasına, kendisi ve çevresi için daha tehlikeli sonuçlar yaratmasına neden olacaktır. Olumlu davranışları üzerinde daha fazla durularak güven ve sevgi çerçevesi içinde bir ilişki kurulması sağlanmalıdır. Eğer bu ilişki tüm çabalara rağmen okul- aile- çocuk arasında kurulamıyorsa bir uzman desteği almak çok daha sağlıklı olacaktır.
Ruhsal değişiklik...
Ergenlik döneminde, en önemli gelişimlerden birisi de düşünsel alanda yaşanan gelişimlerdir. Ergen, artık soyut düşünebilme yetisini kazanmaya başlar. Bu da kendisinin dışındaki dünyayı daha farklı ve çok boyutlu algılamasına olanak sağlar. Karşılaştığı olayları sorgular. Yeni fark ettiği toplumsal çatışma ve istekler, ergenin kafasını karıştırır ve bu çatışmalar kendisini huzursuz eder. Ergenlik gelişiminin sonraki evrelerinde (17 yaşı) düşüncelerindeki seçenek sayıları artar. Gelişen istekler onu hem aile içerisinde hem kendi içerisinde huzursuz eder. "Benim cep telefonum neden yok" gibi istekler buna örnek gösterilebilir.
Ailesiyle çatışabilir
Ergenlik sürecini yaşayan çocuklar, aile üyelerinin tamamı ile problem yaşar. Ergen ailesiyle çatışabilir. Çatışma ve uyumsuzluk nedenleri, genellikle bağımsızlık isteği, eğitim başarı durumu ve arkadaşlık ilişkileri üzerinden gerçekleşir. En ufak itirazlara ve yönlendirmelere, sert tepkiler verirler.
Marka tutkunu olurlar
Ergenlik, elde etmek istedikleri sosyal statüyü bir şekilde karşılama amacına dönük hareket ederler. Toplumda kabul görmek için, kendilerini daha kaliteli ve 'kabul edilebilir' sunma gayretindedirler.
Aileler ne yapabilir, çözüm önerileri nelerdir?
Ergenlik süreci yaşayan çocuklar, her fırsatta özgür ve bağımsız olmak istediklerini dile getirirler. Aileler öncelikli olarak, çocuklarının üzerinde bir baskı olmamalı, çatışmaları büyütecek söylemlerden uzak durmalıdırlar. Bu süreçte ergen, kendisinin yerine karar alınmasına tahammül gösteremez. Ancak aileler yine de ergeni başıboş bırakmamalı, almak istedikleri kararları ona söylettirmelidirler. Ailelerin söyledikleri ile yaptıkları arasında, ergenin görebileceği tutarsızlıklar ve farklılıklar olmamalıdır. Unutmamak gerekir ki gençler, duyduklarını değil, gördüklerini uygulamaya koyarlar. Dışarıya açılmaya çalışan gencin üzerinde baskı kurmak, onu ailesine daha fazla yabancılaştıracaktır. Buna dikkat etmek gerekir. Ergeni, aile ile ilgili karar alma mekanizmasına katmak, kendisine güveni sağlayacaktır. Ayrıca bu durum, saygı gördüğünü görmesine vesile olacaktır. Statü sahibi olduğunu hissedecektir. Ailelerin genellikle düştüğü hata olan eleştiri dilinin iyi ayarlanamaması, ergeni ailesinden daha da uzaklaştırabilir. Doğrudan kişiliğine yönelik bir dil kullanımı, ergende suçlandığı hissi uyandıracaktır. İnisiyatif alması konusunda yardımcı olunmalıdır. Hata yapıyor olsa bile, kendisine güvenildiği, kendisine hissettirilmelidir.
Ergen, yaptıklarından vazgeçirilmek için zorlanmamalıdır. Daha çok ikna edilme yolu denenmelidir. Ergen, her şeye rağmen ailesi tarafından sevildiğine ikna edilmelidir. Aksi takdirde, ailesiyle ilişkisi daha derin yaralar alabilir.
Ergenlik sürecine bağlı olarak gelişen davranış problemleri, ergenin; toplumun temel kurallarına uymak istememesiyle sonuçlanır. Davranış problemi yaşayan çocuklar, yoğun öfke nöbetleri, arkadaş ilişkilerinde problemler ve saldırganlık gibi davranışlar gösterebilir.
Bu dönemde yaşanan problemleri çocuğun içinde bunduğu yaş dönemine, davranışın sıklığına, sürekliliğine ve yoğunluğuna göre değerlendirmek gerekir. 2 yaş döneminde yaşanan öfke, inatlaşma ve vurma davranışları bu yaşa özgü davranışlar olduğundan bu durum bir davranış problemi olarak değerlendirilemez.
Bu durum, diğer yaş dönemlerinde kendiliğinden ortadan kalkabilecek bir davranış biçimidir. Eğer bu davranış biçimi, diğer yaş dönemlerinde de yoğun bir şekilde gözlenmeye devam ederse ve zamanla şiddet içerikli bir şekle bürünürse o zaman normalden sapan bir davranış olarak değerlendirilebilir. Kısa süren ve sıklıkla tekrar etmeyen çocukluktaki davranışlar bir davranış bozukluğunu göstermez. Sürekli ve tekrarlayan bir şekilde devam eden yalan söyleme, öfkeyi kontrol edememe, evden kaçma, çalma, cinsel taciz, fiziksel ya da sözel bir saldırganlık, davranış bozukluğu olarak görülebilir.
Çocukluk döneminde başlayan yalan söyleme, arkadaşına vurma ya da arkadaşının oyuncağını çalma davranışı ilerleyen yaşlarda takip edilmelidir. Bu davranış süreklilik gösterdiğinde ve davranışın şiddeti arttığında bir davranış bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Dürtü kontrolü azalabilir. Kendisini güçlü hissetme ve toplumsal kurallara sürekli karşı gelme davranışları artabilir. Başkalarının duygularını önemsememe, güvenliklerini tehlikeye atma, isteklerine cevap vermeme görülebilir.
Sürekli başkasını suçlarlar
Bu tip davranışlar erkeklerde kızlara oranla daha fazla görülür. Okulda, arkadaşları ile ve evde aile içi ilişkilerinde problem yaşarlar. Eğitim başarıları düşebilir, sıklıkla kavga çıkarabilirler. Bu nedenle disiplin sorunu yaşarlar. İntihar eğilimi, madde kullanımı (Sigara vb) ve erken cinsel davranışlar gösterebilirler. Sorunların temelinde kendilerini değil başkalarının olduğunu ifade ederek sürekli başkalarını suçlama davranışı içerisindedirler. Kendi davranışları için hep mantıklı bir açıklama yapma çabası gözlemlenir.
İletişim dili önemlidir!
Bu tip davranışlar gösteren gençlerle kurulan iletişimin sağlıklı olması çok önemlidir. Kızmak, bağırmak, şiddet göstermek bu sorunları asla azaltmayacak ve çözmeyecektir. Aksine bu sorunların şiddetini daha da arttırarak çocuğun sizden daha fazla uzaklaşmasına, kendisi ve çevresi için daha tehlikeli sonuçlar yaratmasına neden olacaktır. Olumlu davranışları üzerinde daha fazla durularak güven ve sevgi çerçevesi içinde bir ilişki kurulması sağlanmalıdır. Eğer bu ilişki tüm çabalara rağmen okul- aile- çocuk arasında kurulamıyorsa bir uzman desteği almak çok daha sağlıklı olacaktır.
Ruhsal değişiklik...
Ergenlik döneminde, en önemli gelişimlerden birisi de düşünsel alanda yaşanan gelişimlerdir. Ergen, artık soyut düşünebilme yetisini kazanmaya başlar. Bu da kendisinin dışındaki dünyayı daha farklı ve çok boyutlu algılamasına olanak sağlar. Karşılaştığı olayları sorgular. Yeni fark ettiği toplumsal çatışma ve istekler, ergenin kafasını karıştırır ve bu çatışmalar kendisini huzursuz eder. Ergenlik gelişiminin sonraki evrelerinde (17 yaşı) düşüncelerindeki seçenek sayıları artar. Gelişen istekler onu hem aile içerisinde hem kendi içerisinde huzursuz eder. "Benim cep telefonum neden yok" gibi istekler buna örnek gösterilebilir.
Ailesiyle çatışabilir
Ergenlik sürecini yaşayan çocuklar, aile üyelerinin tamamı ile problem yaşar. Ergen ailesiyle çatışabilir. Çatışma ve uyumsuzluk nedenleri, genellikle bağımsızlık isteği, eğitim başarı durumu ve arkadaşlık ilişkileri üzerinden gerçekleşir. En ufak itirazlara ve yönlendirmelere, sert tepkiler verirler.
Marka tutkunu olurlar
Ergenlik, elde etmek istedikleri sosyal statüyü bir şekilde karşılama amacına dönük hareket ederler. Toplumda kabul görmek için, kendilerini daha kaliteli ve 'kabul edilebilir' sunma gayretindedirler.
Aileler ne yapabilir, çözüm önerileri nelerdir?
Ergenlik süreci yaşayan çocuklar, her fırsatta özgür ve bağımsız olmak istediklerini dile getirirler. Aileler öncelikli olarak, çocuklarının üzerinde bir baskı olmamalı, çatışmaları büyütecek söylemlerden uzak durmalıdırlar. Bu süreçte ergen, kendisinin yerine karar alınmasına tahammül gösteremez. Ancak aileler yine de ergeni başıboş bırakmamalı, almak istedikleri kararları ona söylettirmelidirler. Ailelerin söyledikleri ile yaptıkları arasında, ergenin görebileceği tutarsızlıklar ve farklılıklar olmamalıdır. Unutmamak gerekir ki gençler, duyduklarını değil, gördüklerini uygulamaya koyarlar. Dışarıya açılmaya çalışan gencin üzerinde baskı kurmak, onu ailesine daha fazla yabancılaştıracaktır. Buna dikkat etmek gerekir. Ergeni, aile ile ilgili karar alma mekanizmasına katmak, kendisine güveni sağlayacaktır. Ayrıca bu durum, saygı gördüğünü görmesine vesile olacaktır. Statü sahibi olduğunu hissedecektir. Ailelerin genellikle düştüğü hata olan eleştiri dilinin iyi ayarlanamaması, ergeni ailesinden daha da uzaklaştırabilir. Doğrudan kişiliğine yönelik bir dil kullanımı, ergende suçlandığı hissi uyandıracaktır. İnisiyatif alması konusunda yardımcı olunmalıdır. Hata yapıyor olsa bile, kendisine güvenildiği, kendisine hissettirilmelidir.
Ergen, yaptıklarından vazgeçirilmek için zorlanmamalıdır. Daha çok ikna edilme yolu denenmelidir. Ergen, her şeye rağmen ailesi tarafından sevildiğine ikna edilmelidir. Aksi takdirde, ailesiyle ilişkisi daha derin yaralar alabilir.
ERGENLİK DÖNEMİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI
Ergenlik dönemi (büluğ çağı) 11-21 yaşları arasında dalgalanmaların yoğun görüldüğü zor bir dönemdir. Bu dönem “fırtına-gerginlik” dönemi olarak da bilinir. Ergenlik dönemi hem ergen için ve hem de ergenin ailesi için zor dönemdir. Aile ergeni anlamakta güçlük çekerken, ergen anlaşılma duygusunu tam olarak yaşayamadığını düşünür. Ebeveyn bu dönem, çocuğunu ne kadar tanır ve bu dönem özelliklerine vâkıf olabilirse ebeveyn-ergen çatışmaları o denli az olur. Ergen bedensel, cinsel, sosyal ve duygusal anlamda farklı bir döneme girmiştir. Bu gelişim sahalarında yaşadığı süreçler sebebiyle ergen kendisini farklı hisseder ve çoğu zaman kendisini tanımlamakta güçlük çeker.
Ergen ne hisseder, nasıl davranmak ister?
1- Ergenin genel olarak duygularında istikrarsızlık olduğu görülür. Bir gün önce çok mutlu ve enerjik olan ergen ertesi gün kabuğuna çekilmiş ve bitkin olabilir. Duygular anlık olarak bile değişkenlik arz edebilir. Bu nedenle ebeveynin bunu kabul etmesi ve her defasında “Daha dün iyiydin, şimdi ne oldu?” türünde sorgulamalara ve baskıcı yaklaşımlara girmemesi gerekir.
2- Bu dönemde ergen duygularını çok dolu ve coşkulu yaşar. Gerek ses tonu ve vurgulamaları ve gerekse mimikleri önceki döneme göre duygularını daha fazla ifade ediyor niteliktedir.
3- Diğer dönemlere göre daha yoğun hayal kurar ve gerçekten zaman zaman uzaklaşır. Bu hayaller gelecek planlarını kapsayabileceği gibi genellikle karşı cinsle ilgili hayaller olabilmektedir.
4- Ergen zaman zaman yalnız kalma isteği içinde olabilir. Odasına çekilen ve yalnız kalmak istediğini söyleyen bir ergenin ciddi bir sorunu olduğu düşünülüp kaygılanılmamalıdır. Ergen kendisi ile baş başa kalıp yaşadıklarının muhasebesini yapma ihtiyacı hissedebilir.
5- Ergen kendini yorgun hissedebilir, buna bağlı olarak çalışmaya karşı isteksizdir. Vücut enerjisi âdeta büyümeye harcanıyor gibidir.
6- Ergen yaşadığı bedensel değişimlere bağlı olarak çekinebilir ve kendini saklama ve bu değişimlerden çevreyi haberdar etmeme isteği içinde olabilir.
7- Yeni şeyler deneme merakı artmıştır.
8- Bu dönemde arkadaş çok önemli bir noktadadır. Bu nedenle arkadaş seçimi konusunda ergenin dikkatli olması ve ailenin hassas davranması gerekir.
9- Bu dönemde ergenin fark edilme ve takdir edilme ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacını aile içinde gideremeyen ergen, farklı arkadaş gruplarında bu ihtiyacını giderebilir.
Ergenlik dönemi ruhsal sıkıntıları
Bu dönemde depresyonlarda artış görülür. Özgüven problemi, karşı cinsle ilgili yaşanan problemler, okul ve aile içi problemler buna sebebiyet verebilir. Genellikle kısa süreli yaşanır ve müdahale gerekmez. Ergen kendini üzgün ve kötü hissediyordur; ancak günlük hayatına devam edebilir. Gerçek depresyonlarda ise intihara kadar varan düşünceler geliştirmiş olabilir ergen. Kendini büsbütün değersiz hissediyordur. Bunun sebepleri arasında; yakınlarını üzmek, ölümü merak, yalnızlık duygusu, çocukluktan gelen sevgi yoksunluğu, ölüm-ayrılık vb. gibi travmatik süreçler vardır. Bunlar dışında ergen zaman zaman öfke patlamaları yaşayabilir. Bu esnada onunla konuşmaya çalışmak anlamsızdır. Sakinleşmesini beklemek gerekir. Yeme bozuklukları ise bir başka sorundur. Özellikle çok yemek yeme veya yemeği reddetme ve sürekli, kilolu olduğunu düşünme ergende aşılması gereken sorunlardandır.
Aileye düşen görevler
Ergen her şeyden önce anlaşılma ve değer görme duygusunu yaşamalıdır. Bu nedenle ebeveynin bu duyguları yaşatma adına söz ve davranışları konusunda hassas olması gerekir. Aksi takdirde ergen bu duygularını tatmin adına farklı çevrelere ihtiyaç duyacaktır.
Ergenle fikir alışverişleri yapılmalı; ergen, aile konuları dışında tutulmamalıdır.
Çeşitli sorun ve konularda ergen objektif bir biçimde saygıyla dinlenmeli ve ortak paydalar bulunmaya çalışılmalıdır.
Nasihatler genellikle işe yaramaz, sadece ergenin o an ebeveyni dinlemesini sağlar, uzun vadede çözüm değildir.
Ergenin arkadaşları eleştirilmemeli, ebeveyn bu konuda ergenin arkadaşlarını tanıma yoluna gitmeli ve bunu çocuğuna hissettirmelidir. Akabinde şayet hoş olmayan bir durum varsa bu, ergenle paylaşılabilir. Fakat tanımadan eleştirmek ergenin ebeveynini haksız bulmasından başka bir işe yaramaz.
Sevgi eksik edilmemelidir.
Evdeki genel ortamın gergin olmamasına dikkat edilmelidir.
Ergenlik dönemi çatışmalı ve gergin geçiyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır
Ergen ne hisseder, nasıl davranmak ister?
1- Ergenin genel olarak duygularında istikrarsızlık olduğu görülür. Bir gün önce çok mutlu ve enerjik olan ergen ertesi gün kabuğuna çekilmiş ve bitkin olabilir. Duygular anlık olarak bile değişkenlik arz edebilir. Bu nedenle ebeveynin bunu kabul etmesi ve her defasında “Daha dün iyiydin, şimdi ne oldu?” türünde sorgulamalara ve baskıcı yaklaşımlara girmemesi gerekir.
2- Bu dönemde ergen duygularını çok dolu ve coşkulu yaşar. Gerek ses tonu ve vurgulamaları ve gerekse mimikleri önceki döneme göre duygularını daha fazla ifade ediyor niteliktedir.
3- Diğer dönemlere göre daha yoğun hayal kurar ve gerçekten zaman zaman uzaklaşır. Bu hayaller gelecek planlarını kapsayabileceği gibi genellikle karşı cinsle ilgili hayaller olabilmektedir.
4- Ergen zaman zaman yalnız kalma isteği içinde olabilir. Odasına çekilen ve yalnız kalmak istediğini söyleyen bir ergenin ciddi bir sorunu olduğu düşünülüp kaygılanılmamalıdır. Ergen kendisi ile baş başa kalıp yaşadıklarının muhasebesini yapma ihtiyacı hissedebilir.
5- Ergen kendini yorgun hissedebilir, buna bağlı olarak çalışmaya karşı isteksizdir. Vücut enerjisi âdeta büyümeye harcanıyor gibidir.
6- Ergen yaşadığı bedensel değişimlere bağlı olarak çekinebilir ve kendini saklama ve bu değişimlerden çevreyi haberdar etmeme isteği içinde olabilir.
7- Yeni şeyler deneme merakı artmıştır.
8- Bu dönemde arkadaş çok önemli bir noktadadır. Bu nedenle arkadaş seçimi konusunda ergenin dikkatli olması ve ailenin hassas davranması gerekir.
9- Bu dönemde ergenin fark edilme ve takdir edilme ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacını aile içinde gideremeyen ergen, farklı arkadaş gruplarında bu ihtiyacını giderebilir.
Ergenlik dönemi ruhsal sıkıntıları
Bu dönemde depresyonlarda artış görülür. Özgüven problemi, karşı cinsle ilgili yaşanan problemler, okul ve aile içi problemler buna sebebiyet verebilir. Genellikle kısa süreli yaşanır ve müdahale gerekmez. Ergen kendini üzgün ve kötü hissediyordur; ancak günlük hayatına devam edebilir. Gerçek depresyonlarda ise intihara kadar varan düşünceler geliştirmiş olabilir ergen. Kendini büsbütün değersiz hissediyordur. Bunun sebepleri arasında; yakınlarını üzmek, ölümü merak, yalnızlık duygusu, çocukluktan gelen sevgi yoksunluğu, ölüm-ayrılık vb. gibi travmatik süreçler vardır. Bunlar dışında ergen zaman zaman öfke patlamaları yaşayabilir. Bu esnada onunla konuşmaya çalışmak anlamsızdır. Sakinleşmesini beklemek gerekir. Yeme bozuklukları ise bir başka sorundur. Özellikle çok yemek yeme veya yemeği reddetme ve sürekli, kilolu olduğunu düşünme ergende aşılması gereken sorunlardandır.
Aileye düşen görevler
Ergen her şeyden önce anlaşılma ve değer görme duygusunu yaşamalıdır. Bu nedenle ebeveynin bu duyguları yaşatma adına söz ve davranışları konusunda hassas olması gerekir. Aksi takdirde ergen bu duygularını tatmin adına farklı çevrelere ihtiyaç duyacaktır.
Ergenle fikir alışverişleri yapılmalı; ergen, aile konuları dışında tutulmamalıdır.
Çeşitli sorun ve konularda ergen objektif bir biçimde saygıyla dinlenmeli ve ortak paydalar bulunmaya çalışılmalıdır.
Nasihatler genellikle işe yaramaz, sadece ergenin o an ebeveyni dinlemesini sağlar, uzun vadede çözüm değildir.
Ergenin arkadaşları eleştirilmemeli, ebeveyn bu konuda ergenin arkadaşlarını tanıma yoluna gitmeli ve bunu çocuğuna hissettirmelidir. Akabinde şayet hoş olmayan bir durum varsa bu, ergenle paylaşılabilir. Fakat tanımadan eleştirmek ergenin ebeveynini haksız bulmasından başka bir işe yaramaz.
Sevgi eksik edilmemelidir.
Evdeki genel ortamın gergin olmamasına dikkat edilmelidir.
Ergenlik dönemi çatışmalı ve gergin geçiyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır
Similar topics
» ERGENLİK DÖNEMİ
» İngilizce Ülkeler Milletler ve Diller – Countries and Nationalities
» GRİPTEN KORUNMA YOLLARI
» EĞİTİMDE 4+4+4 dönemi nedir
» SINIFTA SORUNLU DAVRANIŞLARI ÇÖZME YOLLARI
» İngilizce Ülkeler Milletler ve Diller – Countries and Nationalities
» GRİPTEN KORUNMA YOLLARI
» EĞİTİMDE 4+4+4 dönemi nedir
» SINIFTA SORUNLU DAVRANIŞLARI ÇÖZME YOLLARI
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz