8.SINIF İNGİLİZCE KELİMELER
8.SINIF İNGİLİZCE KELİMELER VE TÜRKÇE ANLAMLARI
1.ÜNİTE:FRİENDSHİP:ARKADAŞLIK
swimming cap:yüzme kampı,bone.
adventurous: maceraperest
aggressive :sinirli
See somebody off:Birinni yolcu etmek
worried about:hakkında endişelenmek
reply to:answer:yanıt vermek
come along: eşlik etmek,beraber gelmek
come over=visit=ziyaret etmek
exhibition:sergi,teşhir etme
offers:teklifler,sunular
offer:sunmak,teklif etmek
amusing:eğlenceli, komik
argue: tartışmak
arrogant: kibirli
attend: katılmak
back up: destek olmak=support
bad-tempered: kötü huylu
care:itina,dikkat,v.önem vermek,aldırmak,umursamak,özen göstermek
caring: şefkatli
celebrate: kutlamak
chat:sohbet etmek
close friend: yakın arkadaş
come over: uğramak, ziyaret etmek
count on :güvenmek=depend on :güvenmek
deadline :son teslim tarihi
depend on :güvenmek
determined: belirlenen
kararlı=ambitious
event: etkinlik,olay,olgu,akıbet,aksiyon
organize an event f. etkinlik düzenlemek
2Genel:reschedule a meeting or event for an earlier time f. erken bir tarihe almak
exciting: heyecan verici
excuse: mazeret, bahane
fair: adil
generous: cömert X mean: cimri=stingy
get on well with: biriyle iyi anlaşmak
helpful: yardımsever
honest: dürüst
information bilgi
invitation: davet, davetiye
jealous: kıskanç
join: katılmak
lie :yalan söylemek
loyal :sadık
mean: cimri=stingy
frugal:tutumlu
personal trait: kişilik özelliği
refuse:reddetmek
relationship:ilişki,akrabalık bağı,yakınlık.
relaxing: dinlendirici
rely on: güvenmek=count on=depend on
reunion: anma toplantısı
science fair:bilim fuarı
secret sır
self-centered; bencil=selfish
share:paylaşmak
similar interests: benzer ilgi alanları
slumber party: pijama partisi
sneaky: sinsi, içten pazarlıklı
stubborn :inatçı
support: desteklemek, yardım etmek
tactful: incedüşünceli, nazik=kind=polite
take order :sipariş almak
tell the truth: doğruyu söylemek
truthful: dürüst
trust: güvenmek
understanding: anlayışlı
unreliable :güvenilmez
8. Sınıf İngilizce 1. Ünite Kelime Listesi – Friendship Kelimeleri
accept kabul etmek
action aksiyon
adventurous maceraperest
aggressive sinirli
amusement park lunapark
amusing eğlenceli, komik
animation animasyon
argue tartışmak
arrogant kibirli
attend katılmak
attract attention dikkatini çekmek
back up destek olmak
bad-tempered kötü huylu
best friend en iyi arkadaş
book fair kitap fuarı
bring getirmek
buddy kanka
busy meşgul, yoğun
calm sakin
caring şefkatli
casual gündelik
celebrate kutlamak
chat sohbet etmek
chit-chat sohbet
close friend yakın arkadaş
concert konser
come over uğramak, ziyaret etmek
comedy komedi
count on güvenmek
cycle bisiklete binmek
deadline son teslim tarihi
depend on güvenmek
determined azimli, kararlı
drama dram
duty görev
event etkinlik
exciting heyecan verici
excuse mazeret, bahane
exhibition sergi
fair adil
fascinating büyüleyici
fashion moda
follow takip etmek
generous dürüst
get on well with biriyle iyi anlaşmak
gloves eldiven
helpful yardımsever
hometown memleket
honest dürüst
information bilgi
interested in ilgi duymak
invitation davet
invitation card davetiye
invite davet etmek
inviter davet eden
invitee davet edilen
jealous kıskanç
join katılmak
keep secret sır tutmak
laid-back sakin, rahat kişi
lie yalan söylemek
loyal sadık
mate arkadaş, ahbap
meal öğün, yemek
mean cimri
meet friends arkadaşlarla buluşmak
miss a chance fırsatı kaçırmak
personal trait kişilik özelliği
pick up almak (bir yere gidip/gelip birini)
play tiyatro oyunu
prefer tercih etmek
refuse reddetmek
relationship ilişki
relaxed rahatlamış
relaxing dinlendirici
rely on güvenmek
request rica, rica etmek
response cevap
reunion anma toplantısı
romance romantik film
same aynı
science fair bilim fuarı
science fiction (sci-fi) bilim kurgu
secret sır
self-centered bencil
share paylaşmak
shopping mall alışveriş merkezi
similar interests benzer ilgi alanları
skate paten kaymak
slumber party pijama partisi
sneaky sinsi, içten pazarlıklı
stubborn inatçı
support desteklemek, yardım etmek
tactful incedüşünceli, nazik
take order sipariş almak
teenager genç
tell lie yalan söylemek
tell the truth doğruyu söylemek
thriller gerilim
ticket bilet
tournament turnuva
trekking doğa yürüyüşü
true friend gerçek arkadaş
truthful dürüst
trust güvenmek
understanding anlayışlı
unreliable güvenilmez
western kovboy filmi
8. Sınıf İngilizce 2. Ünite Kelime Listesi – Teen Life Kelimeleri
archer okçu
archery okçuluk
backpack sırt çantası
be fond of -e düşkün olmak
be keen on -e düşkün olmak
boring sıkıcı
burn yanmak, yakmak
campfire kamp ateşi
can’t stand tahammül edememek, katlanamamak
chat sohbet etmek
compass pusula
countryside kırsal bölge
energetic enerjik
equipment araç-gereç, malzeme, ekipman
exciting heyecan verici
feed beslemek
fit zinde
fizzy drink gazlı içecek
fresh-squeezed taze sıkılmış
fun zevkli, eğlenceli
gain kazanmak, elde etmek
go shopping alışverişe gitmek
goal gol, sayı, hedef
greet selamlaşmak, selam vermek, karşılaşmak
harmonic uyumlu
healthy sağlıklı
in a hurry telaş içinde
indoor activities kapalı alan aktiviteleri
insult hakaret etmek, aşağılamak
interested in ilgi duymak
language dil, lisan
lend ödünç vermek
map harita
match kibrit
news haber
on foot yaya olarak, yürüyerek
outdoor activities açıkhava aktiviteleri
pay attention dikkate almak, kulak vermek
pick up almak (bir yere gelip/gidip birini)
pitch kurmak
pocketknife çakı
prepare hazırlamak
relaxing dinlendirici, rahatlatıcı
reward ödül
ridiculous gülünç, saçma
rope ip
rugby ragbi
serious ciddi
set goal hedef belirlemek
skate paten kaymak
skydiving hava dalışı
sleeping bag uyku tulumu
snob burnu havada
speak konuşmak
surf the internet / surf on the net internette gezinmek
survey araştırma, anket
teenager genç, ergen
tent çadır
terrific müthiş, olağanüstü
torch el feneri
traditional meal geleneksel yemek
training idman, egzersiz, antrenman
trendy modaya uyan, son moda
unbearable katlanılmaz, dayanılmaz
vacation tatil
what’s up? n’aber?
8. Sınıf 3. Ünite Kelime Listesi – In The Kitchen Kelimeleri
a bunch of bir demet
add eklemek
bake fırında pişirmek
baking tray fırın tepsisi
baking powder kabartma tozu
basil fesleğen
be fond of düşkün olmak, çok sevmek
beef sığır eti
beef broth et suyu
bitter acı, keskin
blueberry yaban mersini
boil haşlamak
bowl kase
breadcrumb ekmek kırıntısı
butter tereyağ, margarin
cake pan pasta kalıbı
chocolate chips damla çikolata
chop doğramak
cilantro kişniş
cinnamon tarçın
coconut hindistan cevizi
cornstarch mısır nişastası
cover örtmek, kaplamak
crack kırmak
cranberry yaban mersini, kızılcık
crushed ezilmiş, öğütülmüş
cucumber salatalık
cuisine mutfak (Türk mutfağı,Hint mutfağı vb.)
culinary arts mutfak sanatları
cummin kimyon
cut kesmek
dessert tatlı
dice küp küp doğramak
dish yemek
dissolve erimek, eritmek
dough hamur
drain süzmek
experience tecrübe
fatty yağlı
flour un
fork çatal
freeze dondurmak, donmak
freezer dondurucu
fry kızartmak
frying pan kızartma tavası
gain kazanmak, edinmek
garlic sarımsak
ginger zencefil
graduate mezun olmak
grate rendelemek
grater rende
greasy yağlı
grill ızgara yapmak
handful avuç dolusu
heat ısı, sıcaklık, ısıtmak
homemade ev yapımı
ingredient malzeme
knead yoğurmak
knife bıçak
lentil mercimek
mash ezmek, püre yapmak
marinate marine etmek
meal yemek (öğün)
meat et
meatball köfte
milky sütlü
mince kıyma
mix karıştırmak
mixing bowl karıştırma kabı
mixture karışım
oil yağ
olive oil zeytinyağı
onion soğan
oven fırın
pan tava
parsley maydanoz
peel kabuğunu soymak
peeler soyma bıçağı
pepper biber
plate tabak
pot demlik
pour dökmek, boşaltmak
powdered sugar pudra şekeri
preheated önceden ısıtılmış
preparation hazırlık
prepare hazırlamak
put koymak
recipe yemek tarifi
refrigerator buzdolabı
rice flour pirinç unu
roast fırında kızartmak
roll yuvarlamak
salty tuzlu
saucepan tencere
season baharat katmak
serve servis etmek
shape şekil vermek
slice dilimlemek
sour ekşi
spice baharat
spicy baharatlı
spoon kaşık
spread sürmek, yaymak
sprinkle serpmek, serpiştirmek
squeeze sıkmak
steak biftek
steam buharda pişirmek
step adım, basamak
stir karıştırmak
strainer süzgeç
sweet tatlı
sweet tooth tatlıya düşkünlük
tablespoon yemek kaşığı
taco bir çeşit Meksika yemeği
taste tatmak, tadına bakmak
tasty lezzetli
teaspoon çay kaşığı
tip taktik, tüyo, nasihat
traditional dish geleneksel yemek
vinegar sirke
walnut ceviz
well-known tanınmış, meşhur
whisk çırpmak
workshop atölye çalışması, seminer
8. Sınıf 4. Ünite Kelime Listesi – On The Phone Kelimeleri
access erişim
addiction bağımlılık
angry sinirli
anymore artık, bundan sonra
application uygulama (mobil)
appointment randevu
as soon as possible bir an önce, olabildiğince çabuk
available müsait, uygun
bad line kötü hat
bill fatura
book ayırtmak, rezervasyon yaptırmak
bored sıkılmış
break into zorla girmek
burglar hırsız
burglary hırsızlık
call telefonla aramak
call center çağrı merkezi
collect toplamak
commander komutan
communicate iletişim kurmak
communication iletişim
confirm onaylamak
connect bağlamak, bağlanmak
contact irtibat kurmak
carry taşımak
cons dezavantajlar
customer müşteri
customer service müşteri hizmeti
dial aramak, telefon numarasını çevirmek
disabled engelli, sakat
donate bağış yapmak
doorbell kapı zili
environment çevre
embarrassed mahcup, utanmış
emergency acil vaka
engaged meşgul (telefon)
evolve değişmek, evrim geçirmek
face to face yüz yüze
fire yangın, alev
flight ticket uçak bileti
foreign language yabancı dil
garbage çöp
generous cömert
go on vacation tatile gitmek
goldsmith kuyumcu
hang on beklemek
harmful zararlı
hold on beklemek
hang up telefonu kapamak
history tarih
improve geliştirmek
in need muhtaç
incident olay
information bilgi
interaction etkileşim
invent icat etmek
joke şaka, şaka yapmak
keep in touch irtibatta olmak
learn öğrenmek
leave a message mesaj bırakmak
letter mektup
lovely hoş, sevimli
medical care sağlık yardımı, tıbbi bakım
medicine tıp, ilaç
make a complaint şikayetçi olmak
make a reservation rezervasyon yapmak
meet up buluşmak, rastlaşmak
memo kısa not
misunderstanding yanlış anlaşılma
mobile phone cep telefonu
movie shooting film çekimi
municipality belediye
neighbour komşu
neighbourhood civar, muhit, komşuluk
notice fark etmek, duyuru, ihbar
old-fashioned eski moda, demode
opinion fikir, düşünce, görüş
order sipariş vermek
participant katılımcı
percent yüzde (%)
phone call telefon görüşmesi, telefonla arama
pick up telefonu açmak
plant dikmek, ekmek (bitki)
pros avantajlar
provide sağlamak
put through telefonu/telefona bağlamak
printing machine baskı makinesi
rank aşama, kademe, sıra
refugee mülteci
repeat tekrarlamak
research araştırmak
rescue kurtarmak
response cevap, karşılık
result sonuç
ring çalmak (telefon/zil), telefon etmek
scared korkmuş
send göndermek
share paylaşmak
sleepy uykulu
smart akıllı
smartphone akıllı telefon
smoke signal duman işareti
social network sosyal ağ
soldier asker
solve çözmek, halletmek
stranger yabancı
surprised şaşırmış
talk konuşmak
text a message mesaj atmak
translate tercüme etmek
urgent acil
use kullanmak
useful yararlı
warn uyarmak
wonder merak etmek
write yazmak
8. Sınıf 5. Ünite Kelime Listesi – The Internet Kelimeleri
account hesap
addict bağımlı
adult yetişkin
attach eklemek, iliştirmek
attachment dosya eki
average ortalama
brand marka
browser tarayıcı
button düğme,tuş
buy satın almak
cardholder kart sahibi
chat sohbet etmek
check kontrol etmek
choose seçmek
click tıklamak
comment yorum, yorum yapmak
complainer şikayetçi
confirm onaylamak, doğrulamak
connection bağlantı
content içerik
copyright telif hakkı
device aygıt, cihaz
discount indirim
download indirmek
etiquette görgü kuralları
expert uzman
expiry date son kullanma tarihi
file dosya
flight ticket uçak bileti
follower takipçi
foreign language yabancı dil
habit alışkanlık
influencer etkileyen
influential etkili
information bilgi
insert eklemek
join katılmak
keep in touch irtibatta olmak
log in / log on oturum açmak
log out / log off oturumu kapatmak
make comment yorum yapmak
make new friends yeni arkadaşlar edinmek
mostly çoğunlukla
non-refundable iade edilemez
offline çevrim dışı
one way ticket tek yön bilet
online çevrim içi
online shopping internet alışverişi
password şifre, parola
pay attention dikkat etmek
pay the bill fatura ödemek
percent yüzde %
post yayınlamak
practice uygulamak, alıştırma yapmak
product ürün
properly düzgün bir şekilde
recognition tanınırlık
refundable iade edilebilir
register kaydolmak
round trip gidiş dönüş
screen ekran
search araştırmak, aramak
search engine arama motoru
send göndermek
setting ayar
share paylaşmak
sign in / sign up kaydolmak, hesap açmak, üye olmak
smartphone akıllı telefon
social networking sites sosyal ağ siteleri
surf internette gezinmek
ticket bilet
type yazmak
upload yüklemek
use kullanmak
useful faydalı, kullanışlı
usage kullanım
utilitarian faydacı
web browser internet tarayıcısı
widespread yaygın
worldwide dünya çapında
8. Sınıf İngilizce 6. Ünite Adventures Kelimeleri
abroad yurt dışında
accident kaza
accommodation konaklama, kalacak yer
adrenalin junkie adrenalin tutkunu
adrenalin seeker adrenalin tutkunu
adventure macera
adventurer maceraperest
adventurous maceralı
aerobatic hava akrobasisi
afraid korkmuş
age range yaş aralığı
aim amaçlamak, amaç
aircraft uçak
all inclusive her şey dahil
amazing şaşırtıcı, harika
ambitious hırslı
amusing eğlenceli, zevkli, komik
antenna anten
archery okçuluk
armour zırh
attend katılmak
axe balta
base jumping paraşütle yüksekten atlama
beach sahil, kumsal, plaj
blow esmek, üflemek
bootie patik
boring sıkıcı
bravery cesurluk
bridge köprü
canoeing kano sporu
catering yemek hizmeti
cave pack mağara çantası
caving mağara yürüyüşü
challenging zorlu
check denetlemek,kontrol etmek
cliff uçurum
coal miner madenci
complete tamamlamak
courage cesurluk
crampon tırmanma demiri
danger tehlike
dangerous tehlikeli
demonstration gösteri
desert çöl
destination varış yeri
disappointing hayal kırıklığına uğratan
distance mesafe
district semt, ilçe, bölge
elbow pad dirseklik
entertaining eğlendirici
equipment araç gereç, teçhizat, donanım
excited heyecanlı
exciting heyecan verici
experience deneyim, tecrübe etmek
experienced tecrübeli
expert uzman
extreme sports tehlikeli sporlar
fascinating büyüleyici, etkileyici
fearless korkusuz
feel hissetmek
fighter pilot savaş pilotu
finish line bitiş çizgisi
firefighter itfaiyeci
flashlight el feneri
flight suit uçuş tulumu
freedom özgürlük
frightening korkutucu
frozen donmuş
gain kazanmak, elde etmek
glacier buzul
glove eldiven
goggle gözlük
handmade el yapımı
hang gliding uçma sporu
hard zor
helmet kask, koruyucu başlık
highlining ip üzerinde yürüme
historic tarihi
ice screw buz vidası
improve geliştirmek
in my opinion bence
individually ayrı ayrı, tek tek, şahsen
inexpensive ucuz, masrafsız
inexperienced tecrübesiz
instructor eğitmen
interesting ilginç
kayak kayık, kano
kayaking kanoda gitme
knee pad dizlik
knife bıçak
life jacket can yeleği
location yer, konum
magnificent muhteşem
manoeuvre manevra
manually el ile
member üye
mountainous dağlık
movement hareket
mysterious esrarengiz, gizemli
nervous gergin, sinirli
paddle kürek
parachutist paraşütçü
paragliding yamaç paraşütü
perform sergilemek, sunmak
possible mümkün, olası
qualification vasıf, nitelik, özellik
raft sal
reach ulaşmak
require gerekmek, ihtiyacı olmak
research incelemek, araştırmak
risky riskli
rope halat, ip
safe güvenli
scientific bilimsel
scuba diving tüple dalış
set a record rekor kırmak
skateboarding kaykay
skydiver hava dalışcısı
skydiving hava dalışı
slow down yavaşlamak
space uzay, aralık, boşluk
speed hız
stressful stresli, gergin
structure yapı, bina
stuntman dublör
succeed başarmak
survive sağ kalmak, kurtulmak, atlatmak
take risk risk almak
temple tapınak
thermal clothes termal giysi
to me bence, bana göre
torch el feneri
transportation ulaşım
turkish air force Türk hava kuvvetleri
underwater hockey su altı hokeyi
waterfall şelale
wind rüzgar
wing kanat
wrist guard bileklik
8. Sınıf 7. Ünite Tourism Kelime Listesi
historic tarihi
ancient antik, eski
fantastic fantastik
interesting ilginç
fascinating büyüleyici
incredible inanılmaz
lovely şirin, sevimli
amazing şaşırtıcı
architecture mimari
building bina
scenery manzara
spectacular muhteşem
province eyalet
trader tüccar
focal odak
civilization medeniyet
junction kavşak
climate iklim
chilly serin
damp nem, nemli
recreation dinlence, eğlence
traditional geleneksel
all-inclusive her şey dahil
resort tatil yeri
island ada
mild yumuşak
temprature sıcaklık
memorable unutulmaz
warm sıcak
cuisine yenek pişirme sanatı
accomodation kalacak yer
budget bütçe
skyscraper gökdelen
castle kale
monastery manastır
tower kule
beach sahil
bridge köprü
palace saray
mosque cami
8. Sınıf 8. Ünite Chores Kelime Listesi
opportunity:fırsat,şans=chance, luck,
opportunity inequality:fırsat eşitsizliği
wash the dishes bulaşıkları yıkamak
make the bed yatağı toplamak
do the laundry çamaşır yıkamak
load / empty the dishwasher bulaşık makinesini doldurmak / boşaltmak
set the table sofra kurmak
clean up the house evi temizlemek
dust the shelves rafların tozunu almak
vacuum the floor yerleri (elektrikli süpürgeyle) süpürmek
cook the meals yemek pişirmek
take out the garbage çöpü atmak
do the ironing ütü yapmak
hang out the washing çamaşır asmak
mop the floors yerleri paspaslamak
water the plants çiçekleri sulamak
sweep süpürmek
tidy düzeltmek, toparlamak
responsible sorumlu
weed yabani ot
8. Sınıf 9. Ünite Science Kelime Listesi
discover keşfetmek
discoverer kaşif, keşfeden
discovery keşif, keşfedilen
invent icat etmek
inventor mucit, icat eden
invention icat
compass pusula
water screw su vidası
light bulb ampul
aircraft uçak
design dizayn, tasarım
develop geliştirmek
science bilim, fen
scientific bilimsel
scientist bilim adamı
patient sabırlı, hasta
outstanding göze çarpan, belirgin
experiment deney
disease hastalık
cosmonaut kozmonot
substance madde
glacier buzul
global warming küresel ısınma
physicist fizikçi
chemical kimyasal
chemist kimyager, eczane
engineer mühendis
geneticist genetik uzmanı
10.Ünite Natural Forces Kelime Listesi
tornado kasırga
drought kuraklık
avalanche çığ
hurricane hortum
earthquake deprem
flood sel
landslide heyelan, toprak kayması
disaster felaket, afet
eruption patlama
injury yara, hasar, zarar
damage hasar
waste atık
shortage kıtlık
reduce azalmak
greenhouse sera
public transportation toplu taşıma
pollution kirlilik
rainfall yağış miktarı
forest orman
desert çöl
river nehir
overflow taşkın
dam baraj
flashflood su baskını
volcanic eruption volkanik patlama
blizzard tipi, şiddetli kar fırtınası
recycle geri dönüşüm
8.SINIF İNGİLİZCE ÇALIŞMALAR
1.ÜNİTE:FRİENDSHİP:ARKADAŞLIK
twirl:burmak.döndürmek,hızla çevirmek,büklüm.
accept: kabul etmek
adventurous: maceraperest
aggressive :sinirli
amusement park:lunapark
See somebody off:Birinni yolcu etmek
worried about:hakkında endişelenmek
reply to:answer:yanıt vermek
come along: eşlik etmek,beraber gelmek
come over=visit=ziyaret etmek
exhibition:sergi,teşhir etme
offers:teklifler
amusing:eğlenceli, komik
argue: tartışmak
arrogant: kibirli
attend: katılmak
back up: destek olmak=support
bad-tempered: kötü huylu
caring: şefkatli
celebrate: kutlamak
chat:sohbet etmek
close friend: yakın arkadaş
come over: uğramak, ziyaret etmek
count on :güvenmek=depend on :güvenmek=rely on: güvenmek
deadline :son teslim tarihi
depend on :güvenmek
determined: azimli, kararlı
event: etkinlik
exciting: heyecan verici
excuse: mazeret, bahane
fair: adil=honest=dürüst
generous: cömert.
get on well with: biriyle iyi anlaşmak
helpful: yardımsever
honest: dürüst=fair
information bilgi
invitation: davet, davetiye
jealous: kıskanç
join: katılmak
lie :yalan söylemek
loyal :sadık
mean: cimri=stingy
frugal:tutumlu
personal trait: kişilik özelliği
refuse:reddetmek
accepting=kabul etme
relationship:ilişki,akrabalık
relaxing: dinlendirici
rely on: güvenmek
reunion: anma toplantısı
science fair:bilim fuarı
secret sır
self-centered; bencil
share:paylaşmak
similar interests: benzer ilgi alanları
slumber party: pijama partisi
sneaky: sinsi, içten pazarlıklı
stubborn :inatçı
support: desteklemek, yardım etmek=back up
tactful: ince düşünceli, nazik=kind=polite
take order :sipariş almak
tell the truth: doğruyu söylemek
truthful: dürüst
trust: güvenmek
understanding: anlayışlı
unreliable :güvenilmez=dishonest
opportunity:fırsat,şans=chance, luck,
opportunity inequality:fırsat eşitsizliği
opportunity to:fırsat
opportunity (occasion):vesile
opportunity (occasion);fırsat
job opportunity:iş olanağı
jump at the opportunity;açıkgözlük etmek
make use of an opportunity:fırsatı değerlendirmek
miss an opportunity:fırsatı kaçırmak
miss an opportunity:fırsat tepmek
miss an opportunity:fırsat kaçırmak
miss an opportunity:fıratı değerlendirememek
miss opportunity;fırsatı kaçırmak
offer a business opportunity:iş imkanı sunmak
offer somebody an opportunity:fırsat sunmak
tactful:düşünceli=
sneaky:sinsi
determined:belirlenen,kararlı,azimli,kesin,kararlı.
trait:özellik,{i} (Tıp) Önde gelen vasıf, kişiye özgü özellik,haslet{i} özellik, hususiyet karakter.
Personel traits:Kişisel özellikler.
Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti. - The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
steak:büftek
response:tepki,cevap,yanıt,sorumluluk.
replies:cevaplar
Real replies:Gerçek cevaplar.
cevap=reply, answer, response,
reply:yanıtlamak
elicit:çıkarmak,meydana çıkarmak
elicitation;(Askeri) sonuç çıkarma,
previous:önceki,evvelki.
return to a previous condition f. eski konumuna getirmek.
previous knowledge of i.:hakkında önbilgi
in bold:kalın harflerle
reunion:birleşme,toplanma,anma toplantısı.
class reunion:Eski sınıf arkadaşlarının bir araya geldiği toplantısı
via:üzerinden,yolu ile,
O, Paris üzerinden Londra'ya gitti. - He went to London via Paris.
Honolulu üzerinden Tokyo'ya dönmek istiyorum. - I'd like to return to Tokyo via Honolulu.
{e} vasıtasıyla, ... aracılığıyla{e} yolu ile, -den geçerek, ... üzerinden: We came via Çanakkale. Çanakkale yoluyla geldik
via media:medya yoluyla
via airmail:uçak ile
exchange of information via radio waves:
radyo dalgaları üzerinden bilgi alışverişi
2. ÜNİTE:TEEN LİFE
İNGİLİZCE KELİME TÜRKÇE KARŞILIĞI
boring: sıkıcı
can’t stand :tahammül edememek, katlanamamak
chat :sohbet etmek
countryside :kırsal bölge
exciting: heyecan verici
feed :beslemek
fit: zinde
fun :zevkli, eğlenceli
go shopping: alışverişe gitmek
goal: gol, sayı, hedef
greet :selamlaşmak, selam vermek, karşılaşmak
healthy: sağlıklı
in a hurry:Acele, telaş içinde
indoor activities: kapalı alan aktiviteleri
interested in :ilgi duymak
language :dil, lisan
news: haber
on foot yaya olarak, yürüyerek
outdoor activities açıkhava aktiviteleri
pay attention dikkate almak, kulak vermek
pick up almak (bir yere gelip/gidip birini)
prepare hazırlamak
ridiculous gülünç, saçma
rugby ragbi
set goal hedef belirlemek
skate paten kaymak
skydiving hava dalışı
speak konuşmak
surf the internet / surf on the net internette gezinmek
survey araştırma, anket
teenager genç, ergen
traditional meal geleneksel yemek
training idman, egzersiz, antrenman
trendy modaya uyan, son moda
unbearable katlanılmaz, dayanılmaz
vacation tatil
what’s up? n’aber?
3.ÜNİTE İN THE KİTCHEN:MUTFAKTA
İNGİLİZCE KELİME TÜRKÇE KARŞILIĞI
add eklemek
bake fırında pişirmek
baking powder kabartma tozu
beef sığır eti
beef broth et suyu
bitter acı, keskin
boil haşlamak
bowl kase
cake pan pasta kalıbı
chop doğramak
cilantro kişniş
cornstarch mısır nişastası
cover örtmek, kaplamak
cucumber salatalık
cut kesmek
dessert tatlı
dice küp küp doğramak
dish yemek
dissolve erimek, eritmek
flour un
freeze dondurmak, donmak
freezer dondurucu
fry kızartmak
frying pan kızartma tavası
garlic sarımsak
ginger zencefil
greasy yağlı
grill ızgara yapmak
heat ısı, sıcaklık, ısıtmak
homemade ev yapımı
ingredient malzeme
mash ezmek, püre yapmak
meat et
milky sütlü
mix karıştırmak
mixing bowl karıştırma kabı
mixture karışım
oil yağ
onion soğan
peel kabuğunu soymak
pepper biber
pour dökmek, boşaltmak
prepare hazırlamak
put koymak
recipe yemek tarifi
refrigerator buzdolabı
salty tuzlu
saucepan tencere
serve servis etmek
slice dilimlemek
sour ekşi
spicy baharatlı
spread sürmek, yaymak
sprinkle serpmek, serpiştirmek
step adım, basamak
stir karıştırmak
sweet tatlı
tablespoon yemek kaşığı
tasty lezzetli
teaspoon çay kaşığı
traditional dish geleneksel yemek
4.ÜNİTE ON THE PHONE:TELEFONDA
İNGİLİZCE KELİME TÜRKÇE KARŞILIĞI
access erişim
anymore artık, bundan sonra
application uygulama (mobil)
appointment randevu
as soon as possible bir an önce, olabildiğince çabuk
available müsait, uygun
bill fatura
book ayırtmak, rezervasyon yaptırmak
call telefonla aramak
call center çağrı merkezi
collect toplamak
commander komutan
communicate iletişim kurmak
communication iletişim
confirm onaylamak
connect bağlamak, bağlanmak
contact irtibat kurmak
customer müşteri
disabled engelli, sakat
donate bağış yapmak
environment çevre
face to face yüz yüze
flight ticket uçak bileti
foreign language yabancı dil
garbage çöp
go on vacation tatile gitmek
goldsmith kuyumcu
hang on beklemek
hold on beklemek
hang up telefonu kapamak
history tarih
improve geliştirmek
in need muhtaç
information bilgi
interaction etkileşim
invent icat etmek
keep in touch irtibatta olmak
learn öğrenmek
leave a message mesaj bırakmak
letter mektup
medical care sağlık yardımı, tıbbi bakım
make a complaint şikayetçi olmak
make a reservation rezervasyon yapmak
meet up buluşmak, rastlaşmak
mobile phone cep telefonu
old-fashioned eski moda, demode
opinion fikir, düşünce, görüş
order sipariş vermek
participant katılımcı
percent yüzde (%)
phone call telefon görüşmesi, telefonla arama
pick up telefonu açmak
plant dikmek, ekmek (bitki)
put through telefonu/telefona bağlamak
printing machine baskı makinesi
rank aşama, kademe, sıra
refugee mülteci
repeat tekrarlamak
research araştırmak
result sonuç
send göndermek
share paylaşmak
smartphone akıllı telefon
smoke signal duman işareti
social network sosyal ağ
soldier asker
solve çözmek, halletmek
talk konuşmak
text a message mesaj atmak
translate tercüme etmek
urgent acil
use kullanmak
warn uyarmak
write yazmak
5.ÜNİTE THE İNTERNET
İNGİLİZCE KELİME TÜRKÇE KARŞILIĞI
account hesap
addict bağımlı
adult yetişkin
attach eklemek, iliştirmek
attachment dosya eki
average ortalama
brand marka
browser tarayıcı
button düğme,tuş
buy satın almak
cardholder kart sahibi
chat sohbet etmek
check kontrol etmek
choose seçmek
click tıklamak
comment yorum, yorum yapmak
complainer şikayetçi
confirm onaylamak, doğrulamak
connection bağlantı
content içerik
copyright telif hakkı
device aygıt, cihaz
discount indirim
download indirmek
etiquette görgü kuralları
expert uzman
expiry date son kullanma tarihi
file dosya
flight ticket uçak bileti
follower takipçi
foreign language yabancı dil
habit alışkanlık
influencer etkileyen
influential etkili
information bilgi
insert eklemek
join katılmak
keep in touch irtibatta olmak
log in / log on oturum açmak
log out oturumu kapatmak
make comment yorum yapmak
make new friends yeni arkadaşlar edinmek
mostly çoğunlukla
non-refundable iade edilemez
offline çevrim dışı
one way ticket tek yön bilet
online çevrim içi
online shopping internet alışverişi
password şifre, parola
pay attention dikkat etmek
pay the bill fatura ödemek
percent yüzde %
post yayınlamak
practice uygulamak, alıştırma yapmak
product ürün
properly düzgün bir şekilde
recognition tanınırlık
refundable iade edilebilir
register kaydolmak
round trip gidiş dönüş
screen ekran
search araştırmak, aramak
search engine arama motoru
send göndermek
setting ayar
share paylaşmak
sign up kaydolmak, hesap açmak, üye olmak
smartphone akıllı telefon
social networking sites sosyal ağ siteleri
surf internette gezinmek
ticket bilet
type yazmak
upload yüklemek
use kullanmak
useful faydalı, kullanışlı
usage kullanım
utilitarian faydacı
web browser internet tarayıcısı
widespread yaygın
worldwide dünya çapında
8. Sınıf 6. Ünite Adventures Kelime Listesi
İNGİLİZCE KELİME
TÜRKÇE ANLAMI
sky diving gökyüzü dalışı, uçaktan atlama
kayaking kanoda gitme
canoeing kano gezintisi yapma
rafting rafting sporu
hang gliding Delta kanat denen kanatlarla yapılan bir hava sporu
motor racing motorsiklet yarışı
caving mağaracılık sporu
skateboarding kaykay sporu
challenging mücadeleci
dangerous tehlikeli
fascinating büyüleyici
entertaining eğlenceli
easy kolay
hard zor
extreme sports yüksek riski olan tehlikeli sporlar
vacation tatil
mysterious gizemli
scuba diving tüple dalış
trip gezi
trekking doğa yürüyüşü sporu
rock climbing kaya tırmanışı
adventure macera
tiring yorucu
boring sıkıcı
heart-stopping nefes kesen
safety güvenli
protect koruma
injured yaralı
helmet kas
first-aid ilk yardım
sightseeing turistik yerleri gezip görme
souvenir hediyelik eşya
8. Sınıf 7. Ünite Tourism Kelime Listesi
İNGİLİZCE KELİME
TÜRKÇE ANLAMI
historic tarihi
ancient antik, eski
fantastic fantastik
interesting ilginç
fascinating büyüleyici
incredible inanılmaz
lovely şirin, sevimli
amazing şaşırtıcı
architecture mimari
building bina
scenery manzara
spectacular muhteşem
province eyalet
trader tüccar
focal odak
civilization medeniyet
junction kavşak
climate iklim
chilly serin
damp nem, nemli
recreation dinlence, eğlence
traditional geleneksel
all-inclusive her şey dahil
resort tatil yeri
island ada
mild yumuşak
temprature sıcaklık
memorable unutulmaz
warm sıcak
cuisine yenek pişirme sanatı
accomodation kalacak yer
budget bütçe
skyscraper gökdelen
castle kale
monastery manastır
tower kule
beach sahil
bridge köprü
palace saray
mosque cami
8. Sınıf 8. Ünite Chores Kelime Listesi
İNGİLİZCE KELİME
TÜRKÇE ANLAMI
wash the dishes bulaşıkları yıkamak
make the bed yatağı toplamak
do the laundry çamaşır yıkamak
load / empty the dishwasher bulaşık makinesini doldurmak / boşaltmak
set the table sofra kurmak
clean up the house evi temizlemek
dust the shelves rafların tozunu almak
vacuum the floor yerleri (elektrikli süpürgeyle) süpürmek
cook the meals yemek pişirmek
take out the garbage çöpü atmak
do the ironing ütü yapmak
hang out the washing çamaşır asmak
mop the floors yerleri paspaslamak
water the plants çiçekleri sulamak
sweep süpürmek
tidy düzeltmek, toparlamak
responsible sorumlu
weed yabani ot
8. Sınıf 9. Ünite Science Kelime Listesi
İNGİLİZCE KELİME
TÜRKÇE ANLAMI
discover keşfetmek
discoverer kaşif, keşfeden
discovery keşif, keşfedilen
invent icat etmek
inventor mucit, icat eden
invention icat
compass pusula
water screw su vidası
light bulb ampul
aircraft uçak
design dizayn, tasarım
develop geliştirmek
science bilim, fen
scientific bilimsel
scientist bilim adamı
patient sabırlı, hasta
outstanding göze çarpan, belirgin
experiment deney
disease hastalık
cosmonaut kozmonot
substance madde
glacier buzul
global warming küresel ısınma
physicist fizikçi
chemical kimyasal
chemist kimyager, eczane
engineer mühendis
geneticist genetik uzmanı
8. Sınıf 10. Ünite Natural Forces Kelime Listesi
İNGİLİZCE KELİME
TÜRKÇE ANLAMI
tornado kasırga
drought kuraklık
avalanche çığ
hurricane hortum
earthquake deprem
flood sel
landslide heyelan, toprak kayması
disaster felaket, afet
eruption patlama
injury yara, hasar, zarar
damage hasar
waste atık
shortage kıtlık
reduce azalmak
greenhouse sera
public transportation toplu taşıma
pollution kirlilik
rainfall yağış miktarı
forest orman
desert çöl
river nehir
overflow taşkın
dam baraj
flashflood su baskını
volcanic eruption volkanik patlama
blizzard tipi, şiddetli kar fırtınası
recycle geri dönüşüm
En son Admin tarafından Salı Ekim 08, 2019 2:49 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
5.ÜNİTE The Internet,6.ÜNİTE KELİMELER
İNGİLİZCE KELİME TÜRKÇE KARŞILIĞI
1.ÜNİTE:FRİENDSHİP:ARKADAŞLIK
accept: kabul etmek
adventurous: maceraperest
aggressive :sinirli
amusement park:lunapark
amusing:eğlenceli, komik
argue: tartışmak
arrogant: kibirli
attend: katılmak
back up: destek olmak
bad-tempered: kötü huylu
caring: şefkatli
celebrate: kutlamak
chat:sohbet etmek
close friend: yakın arkadaş
come over: uğramak, ziyaret etmek
count on :güvenmek
deadline :son teslim tarihi
depend on :güvenmek
determined: azimli, kararlı
event: etkinlik
exciting: heyecan verici
excuse: mazeret, bahane
fair: adil
generous: cömert.
get on well with: biriyle iyi anlaşmak
helpful: yardımsever
honest: dürüst
information bilgi
invitation: davet, davetiye
jealous: kıskanç
join: katılmak
lie :yalan söylemek
loyal :sadık
mean: cimri
personal trait: kişilik özelliği
refuse:reddetmek
relationship:ilişki
relaxing: dinlendirici
rely on: güvenmek
reunion: anma toplantısı
science fair:bilim fuarı
secret sır
self-centered; bencil
share:paylaşmak
similar interests: benzer ilgi alanları
slumber party: pijama partisi
sneaky: sinsi, içten pazarlıklı
stubborn :inatçı
support: desteklemek, yardım etmek
tactful: incedüşünceli, nazik
take order :sipariş almak
tell the truth: doğruyu söylemek
truthful: dürüst
trust: güvenmek
understanding: anlayışlı
unreliable :güvenilmez
opportunity:fırsat,şans=chance, luck,
opportunity inequality:fırsat eşitsizliği
opportunity to:fırsat
opportunity (occasion):vesile
opportunity (occasion);fırsat
job opportunity:iş olanağı
jump at the opportunity;açıkgözlük etmek
make use of an opportunity:fırsatı değerlendirmek
miss an opportunity:fırsatı kaçırmak
miss an opportunity:fırsat tepmek
miss an opportunity:fırsat kaçırmak
miss an opportunity:fıratı değerlendirememek
miss opportunity;fırsatı kaçırmak
offer a business opportunity:iş imkanı sunmak
offer somebody an opportunity:fırsat sunmak
tactful:düşünceli
sneaky:sinsi
determined:belirlenen
trait:özellik,{i} (Tıp) Önde gelen vasıf, kişiye özgü özellik,haslet{i} özellik, hususiyet karakter.
Personel traits:Kişisel özellikler.
Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti. - The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
steak:büftek
response:tepki,cevap,yanıt,sorumluluk.
replies:cevaplar
Real replies:Gerçek cevaplar.
cevap=reply, answer, response,
reply:yanıtlamak
elicit:çıkarmak,meydana çıkarmak
elicitation;(Askeri) sonuç çıkarma,
previous:önceki,evvelki.
return to a previous condition f. eski konumuna getirmek.
previous knowledge of i.:hakkında önbilgi
in bold:kalın harflerle
reunion:birleşme,toplanma,anma toplantısı.
class reunion:Eski sınıf arkadaşlarının bir araya geldiği toplantısı
via:üzerinden,yolu ile,
O, Paris üzerinden Londra'ya gitti. - He went to London via Paris.
Honolulu üzerinden Tokyo'ya dönmek istiyorum. - I'd like to return to Tokyo via Honolulu.
{e} vasıtasıyla, ... aracılığıyla{e} yolu ile, -den geçerek, ... üzerinden: We came via Çanakkale. Çanakkale yoluyla geldik
via media:medya yoluyla
via airmail:uçak ile
exchange of information via radio waves:
radyo dalgaları üzerinden bilgi alışverişi
SON ÜNİTEDEN BAŞLAYARAK KELİMELER
acidification : asitleşme
aftershock : artçı sarsıntı
air conditioner: klima
authority: yetkili
avalanche : çığ
bin: çöp kutusu
biodiversity : bitki çeşitliliği
bombing : bombalama
break: ara, tenefüs
breaking news: son dakika haberleri
building : bina
burn : yakmak, yanmak
burn calories: kalori yakmak
campaign: kampanya
cause: sebep
charity : yardım kuruluşu
child labour : çocuk işçiliği
cholera : kolera hastalığı
circular: dairesel
climate change : iklim değişikliği
collapse : çökmek
compact: yoğun, sıkı
cover: örtmek, örtü
crime : suç
damage : zarar, zarar vermek
debris: enkaz
deep : derin
fall down : düşmek
famine : açlık, kıtlık
flood : sel
forest fire : orman yangını
garbage bin : çöp kutusu
gather: toplamak
global warming : küresel ısınma
greenhouse gases: sera gazları
hit : vurmak
hold on : beklemek
homeless: evsiz
electric wire : elektrik kablosu
elevator : asansör
environmentally friendly : çevre dostu
epidemic : bulaşıcı, salgın
escape : kaçış, kaçmak
extinction of species: türlerin yok olması
extremely: aşırı derecede
petrol shortage : petrol kıtlığı
pollution : kirlilik
poverty : yoksulluk, fakirlik
precious: değerli
prediction : tahmin
prepared : hazırlıklı
priority: öncelik
public health issues: halk sağlığı sorunları
public transport : toplu taşıma
temperature : sıcaklık, ısı
terrifying : ürkütücü
threatening : tehdit eden
tornado : hortum
toxic materials : zehirli maddeler
traffic jam : trafik sıkışıklığı
trapped: kapana kısılmış
travel: seyehat etmek
tsunami : dev dalgalar
turn off: kapatmak
underwater : su altı
unplug: fişini çekmek
upside-down: tersyüz
vehicle : araç, vasıta
violent: şiddetli
volcanic eruption: volkanik patlama
volunteer : gönüllü
war : savaş
warn : uyarmak
waste : atık, boşa harcamak
waste disposal : atıkların yok edilmesi
water shortage : su kıtlığı
wave : dalga
wind: rüzgar
wire : tel, kablo
tap:musluk
amount: miktar
accelerate: hızlanmak
achievement: başarı
advance : ilerleme, yükseliş
anesthetic : bayıltıcı, anastetik
archeologist : arkeolog
artificial : yapay
astonishing: şaşırtıcı
astronomy: astronomi
atomic bomb : atom bombası
audience : seyirci
award: ödül
awake : uyanık olmak
bacteria: bakteri
bandage : bandaj, sargı
bionics : elektro-biyoloji bilimi
blind born : doğuştan görme engelli
breakthrough: buluş, yenilik
breathe : nefes almak
bucket : kova
bunsen burner: Bunsen ocağı
carbon-dioxide : karbondioksit
cancer: kanser
capable of: yapabilir
cell: hücre
cell division : hücre bölünmesi
electron : elektron
engineer : mühendis
environmental engineering: çevre mühendisliği
examine : muayene etmek
experience : deneyim, tecrübe
experiment : deney
explore : keşfetmek
explosion : patlama
fake : sahte
field : alan, branş
footprint : ayak izi
genetic: genetik
glacier: buzul
nanomedicine: nano tıp
nanotechnology: nanoteknoloji
necessary : gerekli
neutron : nötron
nucleus : çekirdek
organism: organizma
outstanding: seçkin
operate : ameliyat etmek, işletmek
orbit : yörünge
shaman : şaman (din adamı)
similarly : benzer şekilde
skill : yetenek
solar system : güneş sistemi
space : uzay
squeeze : sıkmak
specific: özel, belirli, belli
spectacular: muhteşem
steel: çelik
store: depolamak
successfully : başarılı bir şekilde
sunlight : güneş ışığı
surgeon : cerrah
surgery : ameliyat
take place : meydana gelmek
test : test etmek, denemek
tool : alet, araç gereç
travel : seyahat etmek
trip : gezi
vaccination : aşılama
virtual reality : sanal gerçeklik
washing machine:çamaşır makinası
without : -sız -siz
wringer : merdane
x-ray : röntgen ışını
allow : izin vermek
appointment : randevu
arrive on time : zamanında varmak
after : sonra
before : önce
begin : başlamak
boarding school : yatılı okul
busy bee çalışkan arı, çok çalışkan
break : kırmak, bozmak
catch : yakalamak
chew gum : sakız çiğnemek
clean the bathroom : banyoyu temizlemek
clean up the house : evi temizlemek
clear the table : masayı temizlemek
clothes : elbiseler
collect : toplamak
concern : ilgilendirmek, kaygı
cook the meal : yemek pişirmek
couch potato : TV bağımlısı, tembel
do the cleaning : temizlik yapmak
do the ironing : ütü yapmak
do the laundry : çamaşırları yıkamak
lock the door : kapıyı kilitlemek
lock: kilitlemek
long sleeves : uzun kollu
make the bed : yatağı düzeltmek
make a to-do list yapılacaklar listesi hazırlamak
male/female : erkek/dişi
mess up the room : odayı dağıtmak
mop the floor : yerleri paspaslamak
tidy up toys : oyuncakları toparlamak
tidy up his/her things : eşyalarını toplamak
to-do-list : yapılacaklar listesi
unlock : kilidi açmak
untidy : düzensiz
vacuum the carpet : halıyı süpürge ile çekmek
vacuum the floor : yerleri süpürmek
waiter : garson
wash the dishes : bulaşıkları yıkamak
waste of time : zaman kaybı
water the plants : bitkileri sulamak
way : yol, yöntem
wear a uniform : üniforma giymek
wear make-up : makyaj yapmak
weed the garden: bahçenin yabani otlarını temizlemek
working mother : çalışan anne
charming :büyüleyici
relaxing; rahatlatıcı relaxed rahatlamış
satisfying :memnun edici satisfied memnun
shocking: şok edici shocked şok olmuş
surprising: şaşırtıcı surprised şaşkın
terrifying korkutucu, korkunç terrified korkmuş
tiring :yorucu tired yorgun
worrying: endişe verici worried endişeli
accommodation: konaklama
all-inclusive resort: herşey dahil tatil köyü
architect: mimar
architectural: mimari
bridge: köprü
budget: bütçe
capital: başkent
cave: mağara
chilly: soğuk
church: kilise
civilization: medeniyet
climate: iklim
clock tower: saat kulesi
coconut palms: hindistan cevizi
construct: inşa etmek
currency: para birimi
damp: nemli
hotel: otel
in memory of someone: birisinin anısına
island: ada
language: lisan
temperature: ısı
the Caribbean: Karayipler
tomb: türbe, mezar
tourist attraction: turist cazibe merkezi
tourist destination: turistik yer
tower: kule
trader: tacir, tüccar
travel: seyehat etmek
tropical flowers: tropik çiçekler
vacation: tatil
various: çeşitli
weather : hava, hava durumu
(be) worth : -maya değer, eder
I am afraid that is not true. Korkarım ki bu doğru değil.
I don’t share your view. Senin fikrini paylaşmıyorum
I don’t really agree with that idea. Bu fikre razı değilim.
I still have my doubts. Hala şüphelerim var.
That’s not always true Bu her zaman doğru değil.
I’m afraid, I disagree. Korkarım ki farklı fikirdeyim.
Adjective(yalın) Comparative(üstünlük) Superlative(en üstünlük)
cheap (ucuz cheaper (daha ucuz) the cheapest (en ucuz)
short (kısa) shorter (daha kısa) the shortest (en kısa)
high (yüksek) higher (daha yüksek)
dark (koyu) darker (daha koyu) the darkest (en koyu)
tall (uzun) taller (daha uzun) the tallest (en uzun)
brave (cesur) braver (daha cesur) the bravest (en cesur)
expensive (pahalı) more expensive (daha pahalı) the most expensive (en pahalı)
interested (ilgili) more interested (daha ilgili) the most interested (en ilgili)
frightening(ürkütücü) more frightening (daha urkütücü)
admit : kabul etmek, itiraf etmek
adrenalin junkie: adrenalin tutkunu
adventure : macera
afraid of : -den korkmak
amazing : şaşırtıcı
amusing : eğlendirici
ancient : antik, tarihi
ashamed : utanmış
attend : katılmak
believe : inanmak
bridge : köprü
brochure : broşür
bungee jumping : halatlı atlama
business venture: iş yatırımı
canoeing : kano sporu
carry : taşımak
castle : kale
cause : sebep olmak
caving : mağara keşfi
challenge : meydan okumak
challenging : iddialı, zorlayıcı
civilization : medeniyet
climb a volcano : volkana tırmanmak
coast : sahil
come true : gerçekleşmek
compare : kıyaslamak
compass : pusula
contestant : yarışmacı
discover : keşfetmek
discussion : tartışma
disappointing : hayal kırıklığına uğratıcı
dive with sharks :köpek balıklarıyla dalmak
swim with dolphin: yunuslarla yüzmek
double-sided : çift taraflı
embarrassing : utanç verici
entertaining : eğlenceli
equipment : alet, araç-gereç
exciting : heyecan verici
exhausted : yorgun, tükenmiş
exotic island : egzotik ada
experience : tecrübe
express : ifade etmek
extreme activities: heyecan verici aktiviteler
extreme sport : aksiyon sporları
extremely : son derece, aşırı
fairy chimney : peribacası
fascinating : büyüleyici
financial : maddi, parasal
frightening : korkutucu
float in the air : havada süzülmek
fly through the air: havada uçmak
force : zorlamak, kuvvet
freedom : özgürlük
friendly : dost canlısı
guess : tahmin etmek
hang-gliding : kanatla uçmak
height : yükseklik
hill : tepe
historic place : tarihi yer
hot air balloon : sıcak hava balonu
hut : baraka
ice-climbing : buz tırmanışı
imagine : hayal etmek
jeep safari : cip safarisi
jogging : tempolu koşu
jump out of a plane:uçaktan atlamak
jungle : orman
kayaking : kano sporu(kapalı kasa)
lose : kaybetmek
make effort : çaba sarf etmek
more/less : daha çok/daha az
motor racing : motor yarışı
mountain biking : dağ bisikleti
one-sided : tek taraflı
opinion : fikir, düşünce
paddle : kano küreği
parachuting : paraşütle atlama
paragliding : yamaç paraşütü
pen-friend : mektup arkadaşı
physical activity :fiziksel aktivite
postcard : posta kartı
psychological : psikolojik
quad bike : ATV motoru
rafting : rafting sporu
reality game show:maceralı yarışma
programı
ride a camel : deveye binmek
rock climbing : kaya tırmanışı
rollerblading : paten sporu
rugby : Amerikan futbolu
sailing : yelken sporu
scuba diving : tüplü dalış
skydiving : serbest düşüş, hava dalışı
slippery : kaygan
so far : Çok uzak, bu zamana dek
spider : örümcek
surprising : şaşırtıcı
take a journey : yolculuğa çıkmak
take part : meydana gelmek
take risk : risk almak
thrilling : heyecan verici
travel : seyahat etmek
trace : iz, işaret
trekking : doğa yürüyüşü
trip : gezinti
uncomfortable : rahat olmayan
unfortunately : ne yazık ki
unusual : sıra dışı
weather : hava durumu
win : kazanmak
windsurfing : rüzgâr sörfü
Why do you prefer rafting on summer holidays?
admit : kabul etmek, itiraf etmek
adrenalin junkie: adrenalin tutkunu
adventure : macera
afraid of : -den korkmak
amazing : şaşırtıcı
amusing : eğlendirici
ancient : antik, tarihi
ashamed : utanmış
attend : katılmak
believe : inanmak
bridge : köprü
brochure : broşür
bungee jumping : halatlı atlama
business venture: iş yatırımı
canoeing : kano sporu
carry : taşımak
castle : kale
cause : sebep olmak
caving : mağara keşfi
challenge : meydan okumak
challenging : iddialı, zorlayıcı
civilization : medeniyet
climb a volcano : volkana tırmanmak
coast : sahil
come true : gerçekleşmek
compare : kıyaslamak
compass : pusula
contestant : yarışmacı
discover : keşfetmek
discussion : tartışma
disappointing : hayal kırıklığına uğratıcı
dive with sharks :köpek balıklarıyla dalmak
swim with dolphin: yunuslarla yüzmek
double-sided : çift taraflı
embarrassing : utanç verici
entertaining : eğlenceli
equipment : alet, araç-gereç
exciting : heyecan verici
exhausted : yorgun, tükenmiş
exotic island : egzotik ada
experience : tecrübe
express : ifade etmek
extreme activities: heyecan verici aktiviteler
extreme sport : aksiyon sporları
extremely : son derece, aşırı
fairy chimney : peribacası
fascinating : büyüleyici
financial : maddi, parasal
frightening : korkutucu
float in the air : havada süzülmek
fly through the air: havada uçmak
force : zorlamak, kuvvet
freedom : özgürlük
friendly : dost canlısı
guess : tahmin etmek
hang-gliding : kanatla uçmak
height : yükseklik
hill : tepe
historic place : tarihi yer
hot air balloon : sıcak hava balonu
hut : baraka
ice-climbing : buz tırmanışı
imagine : hayal etmek
jeep safari : cip safarisi
jogging : tempolu koşu
jump out of a plane:uçaktan atlamak
jungle : orman
kayaking : kano sporu(kapalı kasa)
lose : kaybetmek
make effort : çaba sarf etmek
more/less : daha çok/daha az
motor racing : motor yarışı
mountain biking : dağ bisikleti
one-sided : tek taraflı
opinion : fikir, düşünce
paddle : kano küreği
parachuting : paraşütle atlama
paragliding : yamaç paraşütü
pen-friend : mektup arkadaşı
physical activity :fiziksel aktivite
postcard : posta kartı
psychological : psikolojik
quad bike : ATV motoru
rafting : rafting sporu
reality game show:maceralı yarışma
programı
ride a camel : deveye binmek
rock climbing : kaya tırmanışı
rollerblading : paten sporu
rugby : Amerikan futbolu
sailing : yelken sporu
scuba diving : tüplü dalış
skydiving : serbest düşüş, hava dalışı
slippery : kaygan
so far : bu zamana dek
spider : örümcek
surprising : şaşırtıcı
take a journey : yolculuğa çıkmak
take part : meydana gelmek
take risk : risk almak
thrilling : heyecan verici
travel : seyahat etmek
trace : iz, işaret
trekking : doğa yürüyüşü
trip : gezinti
uncomfortable : rahat olmayan
unfortunately : ne yazık ki
unusual : sıra dışı
weather : hava durumu
win : kazanmak
windsurfing : rüzgâr sörfü
access the internet: internete bağlanmak
account: hesap (internet)
actually: aslında
addict: bağımlı
adult: yetişkin
affect: etkilemek
agree: kabul etmek,aynı fikirde olmak
at least: en azından
ask for clarification: açıklama istemek
attachment: ek dosya
avoid: kaçınmak
book fair: kitap fuarı
brochure: broşür
browse: göz atmak, taramak
cable modem: kablolu modem
chat: sohbet etmek
classmate: sınıf arkadaşı
comment: yorum
confirm: doğrulamak
connect: bağlanmak
connection: bağlantı
connection sign: bağlantı sinyali
disconnect: netten düşmek
download: yüklemek
express an opinion: fikrini dile getirmek
get information : bilgi almak
go online: internete girmek
hard disk driver: sabit disk sürücüsü
headphones: kulaklık
identity: kimlik
in-person: yüz yüze, bizzat
interaction: etkileşim,ilişki
internet addicts: internet bağımlısı
internet user: internet kullanıcısı
internet safety: internet güvenliği
keep in touch: irtibatta olmak
live chat: canlı sohbet
log in/on: sistemde oturum açmak
log off/out: sistemde oturumu kapatmak
look for: aramak
make online friends: internetten arkadaş edinmek
practice: uygulamak
processor: işlemci
questionnaire: anket
register: kaydetmek
school counselling service: okul danışma merkezi
screen: ekran
search engine: arama motoru
smartphone: akıllı telefon
software: yazılım
solve: çözmek
state: belirtmek
upload: yüklemek
web browser: net tarayıcısı
web site designer: web sitesi tasarımcı
Fiiller düzenli ve düzensiz fiiler olarak ikiye ayrılır. Düzensiz fiilere göz atalım ;
Verb Simple Past Participle Meaning
begin began begun başlamak
bite bit bitten ısırmak
break broke broken kırmak
bring brought brought getirmek
build built built inşa etmek
burn burnt burnt yakmak, yanmak
buy bought bought satın almak
catch caught caught yakalamak
choose chose chosen seçmek
come came come gelmek
cut cut cut kesmek
do did done yapmak
drink drank drunk içmek
drive drove driven oto vs. kullanmak
eat ate eaten yemek
fall fell fallen düşmek
fight fought fought dövüşmek
find found found bulmak
forget forgot forgotten unutmak
get got gotten elde etmek, almak
give gave given vermek
go went gone gitmek
hear heard heard işitmek
hit hit hit vurmak
keep kept kept muhafaza etmek
know knew known bilmek
learn learnt learnt öğrenmek
leave left left terketmek
make made made yapmak
meet met met buluşmak
pay paid paid ödemek
put put put koymak
read read read okumak
run ran run koşmak
say said said söylemek
see saw seen görmek
sell sold sold satmak
send sent sent göndermek
shake shook shaken sarsmak
shut shut shut kapamak
sit sat sat oturmak
sleep slept slept uyumak
speak spoke spoken konuşmak
spend spent spent harcamak
stand stood stood (ayakta) durmak
steal stole stolen çalmak
swim swam swum yüzmek
take took taken almak, götürmek
teach taught taught öğretmek
tell told told anlatmak
think thought thought düşünme
throw threw thrown atmak
understand understood understood anlamak
write wrote written yazmak
Fiiller düzenli ve düzensiz fiiler olarak ikiye ayrılır. Düzensiz fiilere göz atalım ;
Verb Simple Past Participle Meaning
begin began begun başlamak
bite bit bitten ısırmak
break broke broken kırmak
bring brought brought getirmek
build built built inşa etmek
burn burnt burnt yakmak, yanmak
buy bought bought satın almak
catch caught caught yakalamak
choose chose chosen seçmek
come came come gelmek
cut cut cut kesmek
do did done yapmak
drink drank drunk içmek
drive drove driven oto vs. kullanmak
eat ate eaten yemek
fall fell fallen düşmek
fight fought fought dövüşmek
find found found bulmak
forget forgot forgotten unutmak
get got gotten elde etmek, almak
give gave given vermek
go went gone gitmek
hear heard heard işitmek
hit hit hit vurmak
keep kept kept muhafaza etmek
know knew known bilmek
learn learnt learnt öğrenmek
leave left left terketmek
make made made yapmak
meet met met buluşmak
pay paid paid ödemek
put put put koymak
read read read okumak
run ran run koşmak
say said said söylemek
see saw seen görmek
sell sold sold satmak
send sent sent göndermek
shake shook shaken sarsmak
shut shut shut kapamak
sit sat sat oturmak
sleep slept slept uyumak
speak spoke spoken konuşmak
spend spent spent harcamak
stand stood stood (ayakta) durmak
steal stole stolen çalmak
swim swam swum yüzmek
take took taken almak, götürmek
teach taught taught öğretmek
tell told told anlatmak
think thought thought düşünme
throw threw thrown atmak
understand understood understood anlamak
write wrote written yazmak
1.ÜNİTE
have party :parti düzenlemek
go for a walk :yürüyüşe çıkmak
go to the movie / concert :sinemaya / konsere gitmek
study together :birlikte çalışmak
eat out :dışarıya yemeğe çıkmak
play computer game :bilgisayar oyunu oynama
watch movie at home :evde film izlemek
chit-chat: sohbet etmek
romance :romantik film
comedy :komedi filmi
sci-fi :bilim-kurgu filmi
thriller: gerilim
go out of town / city: şehir dışına çıkmak
meet friend :arkadaşla buluşmak
visit relatives : akrabaları ziyaret etmek
go to the shopping mall : alışveriş merkezine gitmek
study for exam : sınava çalışmak
barbecue :mangal / ızgara
birthday party : doğum günü partisi
volleyball tournament: voleybol turnuvası
picnic : piknik
tennis match: tenis maçı
nature walking: doğa yürüyüşü
soccer match: futbol maçı
bicycle race: bisiklet yarışı
computer game tournament : bilgisayar oyunu turnuvası
play soccer :futbol oynama
back up = help somebody desteklemek, yardımcı olmak
buddy :dost, arkadaş
count on = depend on somebody birine güvenmek
get on well with :biriyle iyi geçinmek
stranger :yabancı
have something in common with someone :biriyle ortak noktası olmak
have the same interest :aynı ilgi alanlarına sahip olmak
visit for a short time = call on kısa süreli ziyarette bulunmak
glad :hoşnut, mutlu, memnun
promise :söz vermek
swear :and içmek, yemin etmek
imagine = think of düşünmek
depressed or sad = feel blue: kederli, üzgün, keyifsiz
close friend :yakın arkadaş
2. ÜNİTE
hiking :yürüyüş yapmak
mountain biking: dağ bisikleti sporu
bossaball: şişme trambolin üzerinde oynanan bir oyun
snow shoeing: kar raketi yürüyüşü
zorbing :büyük şişme bir topun içerisinde eğimli bir arazide yuvarlanarak yapılan spor
snow tubing: kar tüpü üzerinde kayma
cycling :bisiklet sürme
exciting: heyecan verici
unusual :alışılmadık, olağan dışı
trendy :son moda
ridiculous: gülünç
boring: sıkıcı
hang out with friends: arkadaşlarla vakit geçirmek, takılmak
good at / bad at :bir şeyde iyi olmak / kötü olmak
fix: tamir etmek
rest :dinlenmek
energetic: enerjik
loud; yüksek sesli
unbearable :dayanılmaz, çekilmez, katlanılamaz
martial art: dövüş sanatları
magazine: dergi
interesting :ilginç
bike, bicycle: bisiklet
mudguard: çamurluk
seat :sele, koltuk
handlebar: bisiklet gidonu, yönelteci, direksiyonu
pedal: pedal
chain: zincir
tire :lastik
gear :vites
brake: fren
brake lever: el freni, fren kolu
frame :bisiklet kasası
3.ÜNİTE
cauliflower :karnabahar
zucchini: kabak
corn: mısır
green pepper: yeşil biber
eggplant :patlıcan
cabbage: lahana
carrot :havuç
mushroom: mantar
garlic: sarımsak
onion: soğan
rice :pirinç, pilav
orzo :arpa şehriye
pistachio: antep fıstığı
vegetable oil :bitkisel yağ
flour: un
sugar: şeker
salt: tuz
baking powder:kabartma tozu
oat :yulaf
bread: ekmek
butter :tereyağ
jam :reçel
dough: hamur
chicken: tavuk
sheep: koyun
lamb: kuzu, kuzu eti
beef :sığır eti
dessert :tatlı
tasty :lezzetli
yeast: maya
heat :ısıtmak
melt :erimek, eritmek
bake :fırında pişirmek
roast: fırında kızartmak
steam: buharda pişirmek
grill :ızgara yapmak
peel :kabuğu soymak
slice: dilimlemek
cut :kesmek
chop:doğramak
dice :küp küp kesmek
pour: dökmek
mix :karıştırmak, çırpmak
fry :kızartma
frying pan :kızartma tavası
mixing bowl :karıştırma kabı
rolling pin: merdane, oklava
cattle :çaydanlık
traditional dish: yöresel yemekler
first :ilk olarak
second :ikinci olarak
then: sonra
after that: ondan sonra
finally: son olarak
boil: kaynamak, kaynatmak
4.ÜNİTE
write a letter: mektup yazmak
text a message: (cep telefonundan) mesaj yazmak
leave a voicemail: sesli mesaj bırakmak
make a phonecall: (cep telefonundan) arama yapmak
send a fax :faks göndermek
send an e-mail: e-posta göndermek
leave a message note: mesaj bırakmak
use social networks: sosyal ağları (Facebook, Twitter vb.) kullanmak
speak face to face: yüz yüze konuşmak
communication: iletişim
exhibition: sergi
teenager: genç,13-18 Yaş arası.
sign language:işaret dili
mobile phone: cep telefonu
smart phone :akıllı telefon
touchscreen :dokunmatik ekran
display: ekran
translate :çeviri, tercüme
contain: içermek, kapsamak
gadget: alet
5.ÜNİTE
upload: yüklemek
login / log on: (hesaba) giriş yapmak
log out / log off :(hesaptan) çıkış yapmak
accept: onaylamak, kabul etmek
refuse: reddetmek, kabul etmemek
password :şifre, parola
share photos: fotoğraflar paylaşmak
register :kaydolmak, hesap oluşturmak
search engine: arama motoru (Google, Yandex vb.)
web browser: internet tarayıcı
internet connection: internet bağlantısı
web site :internet sitesi
software :yazılım
hardware: donanım
hard disk drive:sabit disk sürücüsü
processor: işlemci
interaction: interaktif, etkileşimli
online – offline :çevrim içi – çevrim dışı
face to face :yüz yüze
keep in touch: irtibatta kalmak
addict: bağımlı, düşkün
chart: çizelge, grafik, tablo
get information: bilgi almak
check sport scores :spor skorlarını kontrol etmek.
6.ÜNİTE
sky diving :gökyüzü dalışı, uçaktan atlama
kayaking: kanoda gitme
canoeing :kano gezintisi yapma
rafting: rafting sporu
hang gliding :Delta kanat denen kanatlarla yapılan bir hava sporu
motor racing: motorsiklet yarışı
caving :mağaracılık sporu
skateboarding :kaykay sporu
challenging :mücadeleci
dangerous: tehlikeli
fascinating: büyüleyici
entertaining :eğlenceli
easy :kolay
hard: zor
extreme sports: yüksek riski olan tehlikeli sporlar
vacation: tatil
mysterious: gizemli
scuba diving: tüple dalış
trip: gezi
trekking :doğa yürüyüşü sporu
rock climbing :kaya tırmanışı
adventure: macera
tiring :yorucu
boring: sıkıcı
heart-stopping: nefes kesen
safety: güvenli
protect :koruma
injured: yaralı
helmet: kas
first-aid :ilk yardım
sightseeing :turistik yerleri gezip görme
souvenir: hediyelik eşya.
7.ÜNİTE
historic: tarihi
ancient: antik, eski
interesting: ilginç
fascinating: büyüleyici
incredible: inanılmaz
lovely: şirin, sevimli
amazing: şaşırtıcı
architecture: mimari
building :bina
scenery :manzara
spectacular: muhteşem
province: eyalet
trader: tüccar
focal: odak
civilization: medeniyet
junction: kavşak
climate: iklim
chilly :serin
damp: nem, nemli
recreation: dinlence, eğlence
traditional :geleneksel
all-inclusive :her şey dahil
resort :tatil yeri
island :ada
mild: yumuşak
temprature :sıcaklık
memorable: unutulmaz
warm :sıcak
cuisine: yenek pişirme sanatı
accomodation: kalacak yer
budget: bütçe
skyscraper: gökdelen
castle: kale
monastery :manastır
tower: kule
beach: sahil
bridge: köprü
palace: saray
mosque :cami
8.ÜNİTE
wash the dishes: bulaşıkları yıkamak
make the bed: yatağı toplamak
do the laundry: çamaşır yıkamak
load / empty the dishwasher: bulaşık makinesini doldurmak / boşaltmak
set the table: sofra kurmak
clean up the house: evi temizlemek
dust the shelves: rafların tozunu almak
vacuum the floor: yerleri (elektrikli süpürgeyle) süpürmek
cook the meals :yemek pişirmek
take out the garbage: çöpü atmak
do the ironing: ütü yapmak
hang out the washing: çamaşır asmak
mop the floors: yerleri paspaslamak
water the plants: çiçekleri sulamak
sweep :süpürmek
tidy: düzeltmek, toparlamak
responsible: sorumlu
weed: yabani ot.
9.ÜNİTE
discover: keşfetmek
discoverer: kaşif, keşfeden
discovery:keşif, keşfedilen
invent: icat etmek
inventor: mucit, icat eden
invention :icat
compass: pusula
water screw: su vidası
light bulb: ampul
aircraft: uçak
design: dizayn, tasarım
develop: geliştirmek
science: bilim, fen
scientific: bilimsel
scientist: bilim adamı
patient :sabırlı, hasta
outstanding: göze çarpan, belirgin
experiment: deney
disease :hastalık
cosmonaut: kozmonot
substance: madde
glacier: buzul
global warming: küresel ısınma
physicist: fizikçi
chemical :kimyasal
chemist: kimyager, eczane
engineer: mühendis
geneticist: genetik uzmanı.
10. ÜNİTE
tornado: kasırga
drought: kuraklık
avalanche: çığ
hurricane: hortum
earthquake: deprem
flood: sel
landslide: heyelan, toprak kayması
disaster: felaket, afet
eruption :patlama
injury :yara, hasar, zarar
damage :hasar
waste :atık
shortage :kıtlık
reduce: azalmak
greenhouse: sera
public transportation :toplu taşıma
pollution: kirlilik
rainfall: yağış miktarı
forest: orman
desert: çöl
river :nehir
overflow: taşkın
dam: baraj
flashflood :su baskını
volcanic eruption :volkanik patlama
blizzard: tipi, şiddetli kar fırtınası
recycle: geri dönüşüm.
Unit 5 - The Internet
A
access internet: internete erişmek
agree: katılmak
allow: izin vermek
burn CD: CD yazdırmak
check: kontrol etmek
collect: toplamak
connect internet: internete bağlanmak
create: oluşturmak
delete: silmek
design: tasarlamak
disconnect: bağlantıyı kesmek
destroy: yok etmek, mahvetmek
download: indirmek
express opinion: fikir ifade etmek
find information: bilgi bulmak
forget: unutmak
get news: haber almak
go online: internete girmek
happen: olmak
log in/on: giriş yapmak
log off/out: çıkış yapmak
need: ihtiyaç duymak
pay the bill: fatura ödemek
post: postalamak, (ileti) göndermek
print document: belge yazdırmak
protect: korumak
publish: yayınlamak
save: kaydetmek
scan: taramak
search for information: bilgi aramak
spend: harcamak
stay: kalmak
surf the net: internette gezinmek
treat: davranmak
type: yazmak (klavyeyle)
update: güncellemek
upload: karşıya yüklemek
use: kullanmak
account: hesap
addict: bağımlı, tiryaki
bug: arıza, yanlışlık
cable modem: kablolu modem
computer tower: bilgisayar kasası
connection: bağlantı
desktop PC: masaüstü bilgisayar
excuse: mazeret
face to face interaction: yüz yüze etkileşim
file: dosya
habit: alışkanlık
headphone: kulaklık
hour: saat
keyboard: klavye
live chat: canlı sohbet
offline: çevrimdışı
online: çevrim içi, internette
other side: diğer taraf
password: şifre
PC: personal computer: kişisel bilgisayar
Permission: izin
personal information: kişisel bilgi
printer: yazıcı
safely: güvenli
search engine: arama motoru
service provider: hizmet sağlayıcı
share: paylaşmak
sign: işaret
smartphone: akıllı telefon
social networking site: sosyal ağ sitesi
sound: ses
speaker: hoparlör
telephone line: telefon hattı
tell: söylemek, anlatmak
user: kullanıcı
username: kullanıcı adı
webcam: kamera
wireless modem: kablosuz modem
according to.... : ....e göre
anything: hiçbir şey
careful: dikkatli
dangerous: tehlikeli
different: farklı
difficult: zor
easy: kolay
everyone/everybody: herkes
everything: her şey
everywhere: her yer
harmful: zararlı
safe: güvenli
same: aynı
serious: ciddi
What do you mean?: ne demek istedin?
I mean .... : demek istediğim ......
Do you mean .....?:..... mi kasttetin/demek istedin?
Why don’t we…..?: neden …. yapmıyoruz?
Would you like to…?: …….. istermisin?
How about/ What about? : … ne dersin?
Sure: tabi ki
I’d love to: isterim
I’m afraid I’m busy: maalesef meşgulum
What does it mean? : O ne demek?
Can you explain me?: Bana açıklayabilir misiniz?
Unit 5 - The Internet
use: kullanmak
confirm: onaylamak
search for information: bilgi aramak
log in/on: giriş yapmak
log off/out: çıkış yapmak
register: kaydolmak
upload: yüklemek
express opinion: fikir ifade etmek
access internet: internete erişmek
post: postalamak, (ileti) göndermek
practice: pratik yapmak
check: kontrol etmek
go online: internete girmek
spend: harcamak
solve problem: problem çözmek
ask for help: yardım istemek
affect: etkilemek
find information: bilgi bulmak
forget: unutmak
surf the net: internette gezinmek
allow: izin vermek
inform: bilgilendirmek
stay: kalmak
choose: seçmek
agree: katılmak
pretend: (yalandan)-miş gibi yapmak
get news: haber almak
research: araştırmak
state: belirtmek, bildirmek
disconnect: bağlantıyı kesmek
identify: tanımlamak
account: hesap
attachment: ekteki dosya
comment: yorum
search engine: arama motoru
browser: tarayıcı
file: dosya
personal information: kişisel bilgi
hour: saat
PC: personal computer: kişisel bilgisayar
software: yazılım
connection: bağlantı
processor: işlemci
wireless modem: kablosuz modem
cable modem: kablolu modem
telephone line: telefon hattı
sign: işaret
mobile device: taşınabilir cihaz
smartphone: akıllı telefon
addict: bağımlı, tiryaki
user: kullanıcı
password: şifre
username: kullanıcı adı
excuse: mazeret
printer: yazıcı
headphone: kulaklık
speaker: hoparlör
keyboard: klavye
system unit: (bilgisayar) kasa
online: çevrim içi, internette
offline: çevrimdışı
social networking site: sosyal ağ sitesi
safety: güvenlik
identity: kimlik
rule: kural
adult: yetişkin
other side: diğer taraf
application: app : uygulama
counselling: danışma, rehberlik
behaviour: davranış
chart: çizelge, tablo, harita
source: kaynak
region: bölge
habit: alışkanlık
fair: fuar
desktop PC: masaüstü bilgisayar
face to face interaction: yüz yüze etkileşim
live chat: canlı sohbet
webcam: kamera
trouble: zorluk
same: aynı
different: farklı
safe: güvenli
easy: kolay
difficult: zor
dangerous: tehlikeli
careful: dikkatli
uncomfortable: rahatsız, konforsuz
through: kanalıyla, vasıtasıyla, aracılığıyla
by: yaparak
according to.... : ....e göre
everyone/everybody: herkes
everywhere: her yer
everything: her şey
anything: hiç bir şey
anything: hiç bir şey
What do you mean?: ne demek istedin?
I mean .... : demek istediğim ......
Do you mean .....?:..... mi kasttetin/demek istedin?
UNİT 6 - ADVENTURES
attract: cezbetmek, çekmek
be interested in: ilgi duymak
begin: başlamak
compare: kıyaslamak
consider: düşünmek
decide on: seçmek, karar vermek
explore: keşfetmek
have to: zorunda olmak
hiking: dağ yürüyüşü
hurt: acıtmak, acımak
ice climbing: buza tırmanma
interview: görüşmek, röportaj yapmak
jump: zıplamak
look like: gibi görünmek
move: taşınmak, hareket etmek
need to: gerekmek
perform: yerine getirmek, uygulamak
produce: üretmek
protect: korumak
reach: ulaşmak
save life: hayat kurtarmak
take part: yer almak
take risk: risk almak.
talk about: hakkında konuşmak
touch: dokunmak
try: denemek, çabalamak
weigh: (kilo) gelmek, tartmak
extreme sports: macera sporları
base jumping: paraşütle yüksekten (bina) atlama
bungee jumping: yüksek biyerden esnek halatla bağlı şekilde atlamak
canoeing: kano yapmak
caving: mağaracılık
hang gliding: yelken kanat ile uçma
hot air balloon: sıcak hava balonu
kayaking: nehir kayağı
parachute diving: paraşütle atlayış
parkour running: parkur koşusu (sokaklarda vs.)
pocket bike racing: cep (mini) motor yarışı
rock climbing: kayaya tırmanma
scuba diving: tüplü dalış
skateboarding: kaykay yapma
skydiving: gökyüzü dalışı(uçaktan atlayarak)
trekking: doğa yürüyüşü
white water rafting: köpüklü su raftingi
adrenalin seeker: adrenalin tutkunu, arayıcısı
adventure trip: macera gezisi
adventure: macera
aim: amaç
amusing: zevkli
bridge: köprü
building: bina
competition: yarışma
danger: tehlike
disappointing: moral bozan, hayal kırıklığı yaratan
expert: uzman
fan: taraftar, hayran
fee: ücret
fist aid: ilk yardım
free time: boş zaman
freedom: özgürlük
fun: eğlence
funny: eğlenceli.
helmet: kask
leisure time: boş zaman=spare time.
manufacturer: üretici
movement: hareket
nature: doğa
prize: ödül
real size: gerçek boyut
reason: sebep
registration fee: kayıt ücreti
safety: güvenlik
scenery: manzara
spare time: boş zaman
stair: merdiven
tower:kule
trainer: antrenör, spor ayakkabısı
vacation: tatil
wall: duvar
all: tüm, hepsi
another: başka bir
boring: sıkıcı
challenging: zorlu, zorlayıcı
dangerous: tehlikeli
different: farklı
difficult: zor
easy: kolay
entertaining: eğlenceli
exciting: heyecan verici
eye-catching: göz kamaştırıcı
fascinating: büyüleyici
footwear: ayakkabı
hard: zor, sıkı
harmful:zararlı
heart stopping: aşırı heyecanlı, yüreği ağza getiren
high quality: yüksek kalite
high speed: yüksek hızlı
important: önemli
injured: yaralı
interesting: ilgi çekici
mysterious: gizemli
other: başka, diğer
proper: uygun
quick: hızlı
safe: güvenli
scared: korkmuş
skillful: becerikli, hünerli
suitable: uygun
suitable: uygun
tiring: yorucu
traditional: geleneksel
useful: faydalı
wrong: yanlış hatalı
around the world: tüm dünyada
as ...... as possible: mümkün olduğunca ......
just: sadece, yalnız
like .... : ..... gibi
only: tek, yalnız
prefer ................. to ..............: tercih etmek
such as...: .... gibi
that's right: bu doğru
what is it like?: nasıl bir şey, nasıl
What was it like?: Nasıldı?
would rather.......... than ..........: tercih etmek
3. (üçüncü) ünite COOKING kelimelerinin İngilizce ve Türkçeleri aşağıda verilmiştir. UPTURN in English kitabı kelimeleridir.
2015-2016 Eğitim öğretim yılı 8. (sekizinci) sınıflar 3. (üçüncü) ünite COOKING kelimelerinin İngilizce ve Türkçeleri aşağıda verilmiştir. UPTURN in English kitabı kelimeleridir.
Lesson 1
cooking :yemek pişirme
cook: yemek pişirmek
method: yöntem, yol
bake: fırınlamak
twirl-burmak,fırıl fırıl döndürmek.
boil :haşlamak (kaynatmak)
roast:Fırında pişirmek, kızartmak
steam :buğulamak, buharda pişirmek
grill :ızgarada, mangalda pişirmek
fry: yağda kızartmak
fish: balık
chicken: tavuk
meat: et
mushroom: mantar
onion: soğan
eggplant: patlıcan
carrot: havuç
Lesson 2
slice: dilimlemek
peel :kabuğunu soymak
cut: kesmek
chop :doğramak
spread :sürmek
dice: küp şeklinde doğramak
process: süreç, işlem
first: ilk önce, öncelikli olarak, en başta
oven: fırın
bread: ekmek
red :kırmızı
toaster :tost makinesi
turn sth on: bir şeyi açmak (elektrikli aletler için)
take out: çıkarmak
butter: yağ (tereyağı)
jam: reçel
vegetable: sebze
next: daha sonra,yanında
after that:daha sonra
finally :son olarak
explain :açıklamak
snacks :atıştırmalıklar, abur cuburlar
Lesson 3
ingredients: malzemeler, içindekiler
cabbage: lahana
green pepper: yeşil biber
tomato: domates
tablespoon :yemek kaşığı
pizza bread :pizza hamuru
frying pan:kızartma tavası
on top :üzerine, üstüne
microwave: mikro dalga fırın
enjoy it: afiyet olsun
recipe: tarif
tasty: lezzetli
Lesson 4
guess: tahmin etmek
meaning: anlam
yeast :maya
pour: dökmek (sıvıyı bir kaba vb.)
mixing bowl: karıştırma kabı
flour: un
rolling pin: oklava, merdane
knead :yoğurmak
loaf pan: somum ekmeği
a glass of x: bir bardak x
sugar: şeker
teaspoon :çay kaşığı
package: paket
add:eklemeki katmak
warm :ılık, soğuk olmayan
mixture: karışım
large :büyük, geniş
stir well: iyice karıştırın
dough: hamur
lightly floured :hafif unlu
shape sth into x :bir şeye x şekil vermek, şekle sokmak
tea towel :küçük bez, kurulama havlusu
roll :yuvarlama
loaf pan :ekmek tavası
hour: saat
about :yaklaşık, civarı
let it cool: soğumaya bırakın
sequencing :sıralama
Lesson 5
rice: pirinç
orzo: arpa şehriye
hot :sıcak
melt: eritmek
rinse :suyla yıkayarak temizlemek,durulamak.
take x off the heat: bir şeyi ateşten, ocaktan almak
turn down x: bir şeyi kapatmak (ocak, fırın vb. elektrikli aletler)
continuously :devamlı olarak
absorb :emmek, içine çekmek
cool down: soğumak
discuss: tartışmak
pasta: makarna
healthy :sağlıklı
dish :yemek
Lesson 6
country: ülke
belong to x: x’e ait olmak
consist of x ’den oluşmak
lentil: mercimek
lamb :kuzu (eti)
national :milli, ulusal
beef :sığır eti
top sth with x :bir şeyin üzerine x koymak
nuts :sert kabuklu yemişler, fındık fıstık vb. için genel isim
pistachio: antep fıstığı
almond :badem
noodle: erişte
sauce: sos
serve :servis etmek, sunmak (yemek)
give thanks to sbd :birisine şükranlarını sunmak, teşekkür etmek
Irish: İrlanda’ya ait
mashed potatoes: patates püresi
black pepper: (kara) biber
leek :pırasa
regional variations: bölgesel farklılıklar
34. Sayfadaki Kelimeler
booklet:kitapçık, el kitabı
eye-catching: göze çarpan, ilginç, çekici
things you need :ihtiyacınız olan şeyler
step by step: adım adım
berry: yumuşak, küçük meyve (çilek, kiraz vb.)
muffin: küçük tatlı kek
baking powder: kabartma tozu
vegetable oil :çiçek yağı (sebzelerden elde edilmiş herhangi bir)
pre-heat :önceden ısıtın
muffin cups: kek kalıpları
display: göstermek, sergilemek
take a look: göz atmak, bakmak
2015-2016 Eğitim öğretim yılı 8. (sekizinci) sınıflar 4. (dördüncü) ünite COMMUNICATION kelimelerinin İngilizce ve Türkçeleri aşağıda verilmiştir.
Lesson 1
36. Sayfadaki Kelimeler
communication :iletişim
ways of communication: iletişim yolları
letter: mektup
voicemail :sesli mesaj
make a phone call: telefon görüşmesi yapmak
social network: sosyal medya
speak face-to-face :yüz yüze konuşmak
keep in touch :görüşmek, iletişim halinde olmak
Lesson 2
formal :resmi
informal :gayri resmi, resmi olmayan, samimi
hang on a minute, please:Bir dakika bekle lütfen
I’ll get x: x’i çağırayım
I’m afraid: ne yazık ki, maalesef, korkarım ki
x’s not available at the moment: x şu anda (burada) müsait değil
contact: iletişime geçmek, görüşmek
Lesson 3
who’s calling: kim arıyordu
one moment, please:bir saniye lütfen
hear: duymak
bad line :telefon çekmiyor, hat kötü
repeat: tekrar etmek
caller :arayan kişi
come to the phone: telefona gelmek, çıkmak
receiver: aranan kişi
Lesson 4
sender :gönderen kişi
receiver :alan kişi
communication technology exhibition: iletişim teknolojileri sergisi
science museum: bilim müzesi
drive sbd to smw: birsini bir yere arabayla götürmek
concern:kaygı, endişe,İlgi,ilgilendirmek,alakadar etmek,ait olmak.
sympathy: halden anlama, sempati
I hope you feel better soon :umarım yakında daha iyi olursun (hissedersin)
that’s so bad: bu kötü olmuş
we will meet up later, then :başka zaman buluşuruz o zaman
Lesson 5
board games: masa üstü (özel bir tahta üzerinde) oynanan oyunların genel ismi; satranç, dama vb.
technology stores: teknoloji mağazaları
accessory stores: takı, aksesuar mağazaları
follow the outline below :aşağıdaki taslağı takip edin
inform (about): bilgi vermek (bir şey hakkında)
Lesson 6
abbreviations: kısaltmalar
B4N (Bye for Now) şimdilik hoşça kal
SMS (Short Message Service) kısa mesaj servisi
cheap, fast and fun :ucuz, hızlı ve eğlenceli
approximately: ortalama
million: milyon
billion :milyar
combination: birleşim, karışım
numbers, words, symbols and abbreviations: numara, kelime, işaret ve kısaltmalar
negative effects: (of x) (x’in olumsuz) olumsuz etkiler
according to x: x’e göre
languages :diller
nearly: hemen hemen, neredeyse
secret: gizli
record a mock phone conversation :şakacıktan bir telefon konuşması kayıt edin
weekend activity :hafta sonu etkinliği
dial: aramak, tuşlamak (telefonda)
hang up the phone: telefonu kapatmak
simple :basit, sıradan
clarify :açıklamak, anlatmak
clarification: açıklama, netleştirme
En son Admin tarafından Paz Eyl. 08, 2019 12:51 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
2. (ikinci) ünite TEEN LIFE kelimelerinin İngilizce ve Türkçeleri aşağıda verilmiştir. Moonlight kitabı kelimeleridir.
2017-2018 Eğitim öğretim yılı 8. (sekizinci) sınıflar kelimeleridir.
A bit: Biraz
A lot of :Çok
Ability :Yetenek
Act :Davranmak
Actually :Aslında
Admiration: Hayranlık
Admire: Hayranlık duymak
Advantage: Avantaj
After that: Bundan sonra
After-school club: Okul sonrası kulüp
Alone: Yalnız
Also :Ayrıca, bunun yanında
Amusement park: Lunapark,Eğlence parkı
Annoyed :Kızgın, sinirli
Appearance: Dış görünüş
As I am: Olduğum gibi
At noon: Öğle vakti
Average: Ortalama
Awful :Berbat, kötü
Bad: Kötü
Bake :Pişirmek (fırında)
Be: Olmak
Be into: İlgi duymak
Become: Olmak
Bedroom: Yatak odası
Begin: Başlamak
Believe :İnanmak
Better: Daha iyi
Big: Büyük
Body image :Beden imajı, vücut görünümü
By car: Araba ile
By plane: Uçak ile
Can’t stand :Dayanamamak, katlanamamak
Carry :Taşımak
Casual :Günlük, resmi olmayan
Catch the train: Trene binmek,treni yakalamak.
Cause :Sebep olmak
Chart: Grafik
Chat: Muhabbet etmek
Chess :Satranç
Citizenship: Vatandaşlık
City: Şehir
Close: Yakın
Clothes:Elbiseler, kıyafet
Clothing: Giyim kuşam
Colourful :Renkli
Come round :Uğramak, gelmek
Comfortable: Rahat
Common: Ortak
Confident: Kendine güvenen, kendinden emin
Cook :Yemek pişirmek
Cook dinner: Akşam yemeği pişirmek
Cookie: Kurabiye
Cover: Üzerini örtmek
Cowboy :Kovboy
Crazy about :Çok sevmek
Criticise: Eleştirmek
Daily routines :Günlük yapılan işler
Delicious: Lezzetli
Different: Farklı
Disadvantage: Dezavantaj
Disagree :Fikirlerine katılmamak
Do best: Elinden gelenin en iyisini yapmak
Do homework: Ev ödevi yapmak
Do the washing up: Bulaşıkları yıkamak
Dress :Elbise, Giyinmek
Easy: Kolay
Either :-de, -da (olumsuz cümlelerde)
Energetic :Enerjik, hareketli
Enough: Yeterince
Especially: Özellikle
Evening :Akşam
Every :Her
Excellent: Harika, muhteşem
Face:Yüz
Fail: Başarısız olmak
Faint with shock :Bayılmak, şok geçirmek
Family: Aile
Fan :Fanatik
Fancy dress party: Kostümlü kıyafet partisi
Fashion :Moda, en popüler giyim
Fashionable: Modaya uygun
Fast :Hızlı
Fatter: Daha şişman
Favourite: En sevilen, favori
Feeling :His, duygu
Finally: En sonunda, son olarak
Find: Bulmak
Finish :Bitmek,bitirmek
First: İlk olarak
Folk music :Halk müziği
Food technology :Yemek teknolojisi
Foolish :Aptalca
Football practice :Futbol antrenmanı
For: İçin
Formal: Resmi
Free: Özgür
Free time: Boş zaman
Fun: Eğlenceli
Get dressed :Giyinmek
Get home:Eve varmak, eve ulaşmak
Get up :Uyanmak
Go back home :Eve geri gitmek
Go out: Dışarı çıkmak
Go to bed :Yatağa gitmek
Go to concert :Konsere gitmek
Good-looking: Çekici, yakışıklı
Grandparents: Büyükanne ve büyükbaba
Gym: Spor salonu
Hand: El
Handbag: El çantası
Handsome :Yakışıklı
Hang out: Dışarıda takılmak
Happier: Daha mutlu
Hardly ever :Binde bir, çok nadir
Hate: Nefret etmek
Have a shower: Duş almak
Have a snack :Atıştırmalık bir şeyler yemek
Have breakfast: Kahvaltı yapmak
Have dinner :Akşam yemeği yemek
Heading: Başlık, manşet
Help :Yardım etmek
High position: Yüksek pozisyon
High school: Lise
Housework :Ev işleri
How about you? Ya sen?
How often? Hangi sıklıkta?
However :Fakat,yine de,ancak,oysa,buna rağmen
1 Yaygın Kullanım however zf. bununla birlikte
2 Yaygın Kullanım however bağ. yine de
3 Genel however zf. her nasılsa
4 Genel however zf. hoş
5 Genel however zf. ne kadar
6 Genel however zf. her halükarda
however you want: nasıl arzu ederseniz
however you like: sen nasıl istersen
I don’t act as I am. Olduğum gibi davranmam.
I feel hurt. İncinirim.
If: Eğer
Immediately: Hemen, acilen
Important: Önemli
Impressive: Etkileyici
In fashion: Moda, trend
Information technology: Bilişim teknoloji
Interesting :İlginç
Jealous: Kıskanç
Jeans :Kot pantolon
Joke: Şaka yapmak
Kind :Tür, çeşit
Knit :Örgü örmek
Late: Geç
Later: Sonra
Laugh :Gülmek
Leave home: Evden ayrılmak
Less :Daha az
Life :Yaşam
Like: 1-Gibi 2) sevmek
Listen to music :Müzik dinlemek
Live :Yaşamak
Long :Uzun
Look :Bakmak
Looks like :Görünmek
Loud :Gürültülü, yüksek sesli
Low: Düşük
Lunch :Öğle yemeği
Lunch break: Öğle yemeği arası
Make :Yapmak
Make my bed :Yatağımı toparlamak
Mall :Alışveriş merkezi
Many :Birçok
Me too. Ben de. (olumlu cümlelerde)
Meet friends :Arkadaşlar ile buluşmak
Middle school: Orta okul
Money: Para
Most :1-En çok 2) Çoğu
Mouth: Ağız
Myself :Kendim
Natural: Doğal
Nerd :Pejmürde, modaya uymayan
Nervous: Gergin, endişeli
Never :Asla
Nicely: Güzel şekilde
Not really:Tam olarak değil.
Now: Şimdi
Often: Sık sık
Once: Bir kere
Online: Çevrimiçi
Other: Diğer
Outfit :Kılık kıyafet
Own :Kendi
Pancake :Gözleme, krep
Part :Parça
Pay attention :Dikkat etmek, önemsemek
People: İnsanlar
Person :Kişi
Play: 1) Bir müzik aleti çalmak 2) Oynamak
Pleased :Memnun, hoşnut
Popular: Popüler
Positive: Olumlu
Potato: Patates
Practice :Antrenman yapmak
Prefer: Tercih etmek
Pretty :Sevimli
Probably: Muhtemelen
Proud of: Gurur duymak
Quite: Oldukça
Quiz: Küçük sınav
Rarely: Nadir, çok nadir
Reaction :Reaksiyon
Real :Gerçek
Regularly üzenli olarak
Relax :Rahatlamak
Relaxing: Rahatlatıcı
Respect :Saygı, saygı duymak
Result: Sonuç
Ride bicycle :Bisiklete binmek
Ridiculous: Gülünç
Rollerblading :Tekerlekli paten sporu
Room: Oda
Same :Aynı
Satisfied: Memnun, tatmin olmuş
See: Görmek
Seldom: Nadiren
Self-confidence :Özgüven
Self-conscious :Utangaç, içine kapanık
Serious: Ciddi
Set :Takım, set
Sew :Dikiş dikmek
Sewing: Dikiş nakış
Shop: Dükkân
Shopping centre: Alışveriş merkezi
Shorter :Daha kısa
Show :Göstermek
Similar: Benzer
Slouch :Kambur durmak
Snob: Züppe, kendini beğenmiş
So :1) Bu yüzden 2) çok, oldukça
Soap opera: Dizi film
Something :Bir şeyler
Sometimes :Ara sıra,bazen
Spend :Harcamak
Stay :Kalmak (bir yerde)
Study :Ders çalışmak, öğrenim görmek
Style :Stil, tarz
Subject :Ders
Successful: Başarılı
Summer: Yaz
Surf the Net: İnternette sörf yapmak
Take the bus: Otobüse binmek
Taller: Daha uzun
Teach: Öğretmek
Team: Takım
Teenager: Genç,13-17 yaş arası
Terrific: Müthiş, harika
Thank goodness. Çok şükür! Şükürler olsun!
The perfect body :Harika vücut
Theatre :Tiyatro
Then :Daha sonra
Think üşünmek
Thinner: Daha zayıf
Three times :Üç kere
Tidy hair :Saçları toparlamak
Tidy room: Odayı temizlemek
Time: Zaman, vakit
Tiring: Yorucu
Title: Başlık
To be honest… Dürüst olmak gerekirse…
Together: Beraber
Traditional: Geleneksel
Travelling :Seyahat etme
Trendy :Modaya uygun, son moda
Trust in:Güvenmek
Try on: Denemek (elbise)
Turn of:f Kapatmak
Twice: İki kere
Unattractive: Gösterişsiz, cazibesi olmayan
Unbearable: Dayanılmaz, katlanılmaz
Uniform: Üniforma
Unimportant :Önemsiz
Unstylish: Stil, tarz sahibi olmayan
Usually :Genellikle
Vegetable:Sebze
Visit :Ziyaret etmek
Walk: Yürümek
Walk to school: Okula yürüyerek gitmek
Water plants: Bitkileri sulamak
Way: Yol
Wear: Giymek
Weather: Hava
Week: Hafta
Weekdays :Hafta içi günler
Well: İyi, güzel
What about you? Ya sen?
What type of…? Ne tür … ?
When -dığında,
When I’m talking. Konuştuğumda.
Woman :Kadın
Work :Bir işte çalışmak
Worker: Çalışan, işçi
Worried :Endişeli
Yourself: Kendin
Yummy: Lezzetli, leziz
İngilizce Kalıp İfadeleri 2.Ünite
Don’t be such a snob. Bu kadar kendini beğenmiş olma.
What do you think about fashion? Moda hakkında ne düşünüyorsun?
I like to be different. Farklı olmayı seviyorum.
Hope you do the same. Umarım sen de aynısını yaparsın.
What is your favourite day? Senin en sevdiğin gün nedir?
What do you do in the evenings? Akşamlar ne yaparsın?
What type of music do you prefer? Ne tür müziği tercih edersin?
To be honest… Dürüst olmak gerekirse…
How about you? /How about you? Ya sen?
I can’t stand. Katlanamıyorum. Dayanamıyorum.
How often do you cook dinner? Ne sıklıkta akşam yemeği pişirirsin?
How do you feel? Nasıl hissediyorsun?
How do you go to school? Okula nasıl gidersin?
Thank goodness. Şükür. Şükürler olsun.
I faint with the shock. Şok geçirip bayılırım.
I feel hurt. İncinirim.
That will make you happier. Bu seni daha mutlu yapacak.
Not really. Tam olarak değil.
Me too. Ben de.
Are you into sewing? Dikiş nakış sever misin?
2015-2016 Eğitim öğretim yılı 8. (sekizinci) sınıflar 5. (beşinci) ünite THE INTERNET kelimelerinin İngilizce ve Türkçeleri aşağıda verilmiştir.
Lesson 1
the ones you agree with: katıldıklarınız
ideas: fikirler, düşünceler, görüşler
make new friends: yeni arkadaşlar edinmek
search for sth :bir şey araştırmak
make live chats :çevrimiçi sohbet etmek
homework: ödev, ev ödevi
account: hesap
attachment: eklenti
comment: yorum, yorum yapmak
confirm: onaylamak, onay vermek
download(s): indirmek, indirilenler
log in/on: giriş yapmak
log off/out: çıkış yapmak
register: kayıt olmak
search engine: arama motoru
upload: yüklemek
browser: tarayıcı, internet açar
connect: bağlamak
copy: kopyalamak
disconnect:bağlantıyı kesmek
memory :hafıza, bellek
internet services: internet hizmetleri
username :kullanıcı adı
password :şifre, parola
file: dosya
express :ifade etmek
personal information: kişisel bilgi
Lesson 2
x hours a day: (bir) günde x saat
through the Net: internetten
access :erişmek
website: internet sayfası
connecting the sentences cümleleri bağlama
PC (personal computer) :kişisel bilgisayar
everywhere :her yer, her yere, her yerde
post pictures: fotoğraf yayımlama
Lesson 3
screen :ekran
hard disk drive: sabit sürücü
software: yazılım
internet connection :internet bağlantısı
processor: işlemci
laptop: dizüstü bilgisayarı
desktop PC: masaüstü bilgisayarı
wireless: kablosuz
cable modem :kablolu modem
telephone line :telefon hattı
connection cable: bağlantı kablosu
connection sign :bağlantı işareti, simgesi
never mind: önemi yok
offline :çevrim dışı
I mean... :yani,Ben demek isterim ki...
check email e-postaları kontrol etme
smartphone :akıllı telefon
Lesson 4
main idea: ana fikir
affect :etkilemek
effect: etki
addict: bağımlı
experts: uzmanlar
users :kullanıcılar
generally :genelde, genellikle
school counselling service: okul rehberlik servisi
surely: elbette, kesinlikle, muhakkak
questionnaire :anket
several times: birkaç kez
offers :teklifler
identify: belirlemek
and: ve
but: ama,fakat
because :çünkü
follow-up: tamamlayıcı, takip eden
En son Admin tarafından Paz Eyl. 08, 2019 1:54 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 5 kere değiştirildi
Geri: 8.SINIF İNGİLİZCE KELİMELER
2018-2019 8. Sınıf İngilizce 1. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
1. accept: kabul etmek
2. action: aksiyon
3. adventurous: maceraperest
4. afternoon: öğleden sonra
5. all night: bütün gece
6. all right: tamam
7. all the time :her zaman
8. alone :yalnız
9. amusement park :eğlence parkı
10. amusing :eğlenceli
11. another time,perhaps :belki başka zaman
12. apologize :özür dilemek
13. apple pie :elmalı turta
14. argue: tartışmak
15. around me :etrafımda
16. arrogant :kibirli
17. art :resim
18. attend :katılmak
19. attract attention: dikkatini çekmek
20. attractive :çekici
21. awesome :harika
22. back up :desteklemek
23. bad tempered: huysuz
24. ball :top
25. behind :arkasında
26. beside me: yanımda
27. best friend: en iyi arkadaş
28. better: daha iyi
29. beverage :içecek
30. body part: ana bölüm
31. book fair:kitap fuarı
32. buddy :arkadaş
33. busy :meşgul
34. call :aramak
35. call on :aramak
36. calm :sakin
37. cane :baston
38. caring: ilgili
39. celebrate: kutlamak
40. chance: şans
41. chat: sohbet etmek
42. cheers :hoşça kal
43. chit chat :çene çalmak
44. classmate :sınıf arkadaşı
45. close: yakın
46. close friend: yakın arkadaş
47. closing: kapanış
48. color: renk
49. come into: girmek
50. come over: uğramak
51. cool :havalı
52. count on :güvenmek
53. customer: müşteri
54. cycling :bisiklete binmek
55. daily matter :günlük sorunlar
56. dark: karanlık
57. deadline: son günü
58. decide :karar vermek
59. depend on: güvenmek
60. describe :tarif etmek
61. dessert :tatlı
62. determined: kararlı
63. discuss on a topic: bir konuyu tartışmak
64. don’t worry :endişelenme
65. drawing: çizim
66. each other: birbirine
67. eat out :dışarıda yemek yemek
68. enemy :düşman
69. enjoy: sevmek
70. event :etkinlik,olay,durum,olgu,organizasyon,
organize an event :f. etkinlik düzenlemek
71. everybody: herkes
72. every year: her yıl
73. exam :sınav
74. exciting: heyecan verici
75. exhibition: sergi
76. expect :ummak
77. explanation: açıklama
78. fair: adil,makul,uygun,fuar,panayır, açık tenli,kermes.
be fair f: adil olmak
79. family ties: aile bağları
80. fashionable :modaya uygun
81. faultless:hatasız
82. finish: bitirmek
83. first :ilk olarak
84. follow :takip etmek
85. for a long while :uzun bir süreliğine
86. forget: unutmak
87. for hours :saatlerce
88. for me: benim için
89. for us :bizim için
90. friend: arkadaş
91. friendless :arkadaşsız
92. fruit juice :meyve suyu
93. generally :genellikle
94. generous: cömert
95. get information :bilgi almak
96. get on well with :iyi geçinmek
97. give encouragement:cesaret vermek
98. give reason:sebep belirtmek
99. goodbye :hoşça kal
100. greeting: selamlama
101. grilled chicken: ızgarada tavuk
102. happiness :mutluluk
103. have a good relationship: iyi geçinmek
104. have fun :eğlenmek
105. have in common: ortak noktalara sahip olmak
106. have similar interest :aynı ilgilere sahip olmak
107. helpful: yardımsever
108. hidden knowledge: gizli bilgi
109. hometown :memleket
110. honest: dürüst
111. hope: ummak
112. how about…? ne dersin
113. however: fakat
114. how many: kaç tane
115. I hope: umarım
116. I’m full / stuffed: tokum
117. I’m sorry: üzgünüm
118. ice cream:dondurma
119. if :eğer
120. ill :hasta=Sick
121. in advance :önceden
122. inform :bilgilendirmek
123. informal conversation: resmi olmayan diyalog
124. in front of :önünde
125. in times of trouble :zor zamanlarda
126. invitation: davet
127. invitation card: davetiye
128. invite :davet etmek
129. invitee :davet edilen
130. inviter: davet eden
131. involve :dahil olmak
132. in your opinion: sana göre
133. it doesn’t matter:sorun değil
134. jealous :kıskanç
135. join:katılmak
136. jump :zıplamak
137. just :sadece
138. keep secret: sır saklamak
139. know :bilmek
140. know: tanımak
141. laid back :gamsız
142. lead :öncülük etmek
143. lentil :mercimek
144. letter: mektup
145. life: hayat,yaşam
146. light: aydınlık, ışık
147. like: gibi
148. local music band :yerel müzik grubu
149. look for: aramak
150. a lot: çok
151. loyal :sadık
152. main course :ana yemek
153. make an excuse :mazeret göstermek
154. making sculpture: heykel yapma
155. mate:arkadaş
156. mean :cimri
157. meatball :et köfte
158. meet :buluşmak
159. memory: anı
160. mind :us,akıl,düşünce,verbe:önemsemek,önem vermek.
161. miss chance: fırsat kaçırmak
162. miss opportunity :fırsatı kaçırmak
163. money: para
164. most of the time: çoğu zaman
165. movie: film
166. need :ihtiyacı olmak
167. no, not at all: hayır asla
168. nothing :hiçbir şey
169. offer: öneri
170. order :sipariş vermek
171. other :diğer
172. painting: boyama
173. parents anne baba
174. pasta :makarna
175. person :kişi
176. personal trait: kişisel özellik
177. pick up :arabayla almak
178. a piece of: bir dilim
179. play :tiyatro oyunu
180. proverb: atasözü
181. question: soru
182. quotation: alıntı
183. really ?gerçekten mi?
184. reason :sebep
185. refuse :reddetmek
186. relaxed :rahat
187. relaxed in manner: kafası rahat
188. relaxing :rahatlatıcı
189. request: istek
190. reunion :tekrar bir araya gelme,birleşme,toplanma,
class reunion:Eski sınıf arkadaşlarının bir araya geldiği toplantısı
school reunion:Eski okul arkadaşlarının bir araya geldiği toplantısı
class reunion:mezunlar toplantısı
class reunion:mezunlar günü
191. …, right? … değil mi?
192. road:yol
193. science fiction: bilim kurgu
194. self-centered :bencil
195. share: paylaşmak
196. share secret: sır paylaşmak
197. share the same interest :aynı ilgileri paylaşmak
198. shopping mall :avm
199. show :göstermek
200. sincerely :saygılarımla
201. singer: şarkıcı
202. skating; paten
203. slumber party :pijama partisi
204. smile :gülümsemek
205. sneaky :içten pazarlıklı
206. some:bazı
207. so much :çok
208. space :alan
209. spend time together: birlikte zaman geçirmek
210. stay forever: sonsuza dek kalmak
211. steak: biftek
212. stubborn :inatçı
213. subject :ders
214. support :desteklemek
215. supportive:destekleyici
216. suppose :farz etmek,düşünmek
217. tactful: ince düşünceli
218. take order: sipariş almak
219. team :takım
220. teenager: genç
221. tell lies :yalan söylemek
222. tell the truth :doğruyu söylemek
223. there :orada
224. thriller: gerilim filmi
225. ticket :bilet
226. together: birlikte
227. to me :bana göre
228. tomorrow :yarın
adventures: maceralar
extreme sports :uç, tehlikeli sporlar
parkour running :parkur koşusu
sky diving :hava dalışı
bungee jumping :yüksek bir yerden esnek bir halatla bağlanarak atlama etkinliği
kayaking kayıkla gitmek
canoeing kanoyla gitmek
rafting plastik bir sal ile grup halinde akıntılı suda yapılan bir spor
hang gliding planörle uçma, planörcülük
motor racing motorlu taşıt yarışı
caving mağaracılık
skateboarding kaykay yapma
Lesson 2
53. Sayfadaki Kelimeler
challenging zorlayıcı
dangerous tehlikeli
fascinating büyüleyen, hayran bırakan
entertaining eğlenceli
x is easier than y x, y den daha kolaydır
x is less challenging than y x, y den daha az zorlayıcıdır
Lesson 3
54. Sayfadaki Kelimeler
adrenaline adrenalin
x seeker x arayan kimse
involving x x içeren
physical risk bedensel tehlike
all over the world tüm dünyada
attract çekmek, cezbetmek
white-water rafting rafting sporunun zorlu su alanları ve kuvvetli akıntılarla dolu özel bir alanda yapılan türü
kind tür, çeşit, bir bakıma
indoor kapalı alan, bina içi
outdoors açık alan, doğa
freedom özgürlük
nature doğa
challenge mücadale
push zorlamak
air hava
Lesson 4
55. Sayfadaki Kelimeler
summer holidays yaz tatilleri
vacation tatil
in turn sırayla
mysterious gizemli
scuba diving tüple dalış
reason sebep
free time boş zaman
Lesson 5
56. Sayfadaki Kelimeler
quickly çabucak, hızlıca
around çevresinde, çevresine
object nesne, şey
jumps hoplama, zıplama, sıçrama, atlama
skillful becerikli, yetenekli
movements haraketler
aim amaç, gaye
Lesson 6
pocket-bike racing:cep motosikleti yarışları
concept: fikir, kavram
manufacturers: üreticiler
producing: üretme
high-quality pocket bikes :yüksek kaliteli mini motosikletler
big :büyük
real size :gerçek boyutlarda
weigh :çekmek, gelmek, ağırlığında olmak
consider :olarak görmek, düşünmek, algılamak, saymak
fans :hayranlar
riding :sürme (motosiklet, at vb.)
tried :denemek (try) fiilinin geçmiş hali
month :ay (ocak, şubat vb. gibi)
another: diğer, başka
person: kişi, birey, kimse
groups of four: dört kişilik gruplar
adventure trip: macera gezisi
make a list (of): bir liste(sini) yapmak
suitable cities :uygun, müsait şehirler
hot air balloon ride: sıcak hava balonu gezisi
scenery: manzara
explore: keşfetmek
from the air :havadan
personal narratives: kişisel anlatımlar
The Hagia Sophia Museum Ayasofya Müzesi
The Tower Bridge Kule Köprüsü (Londra)
The Kremlin Palace and Red Square Kremlin Sarayı ve Kızıl Meydan
The Eiffel Tower Eiffel Kulesi
The Statue of Liberty Özgürlük Heykeli
attractions turistik yerler
Moscow Moskova
Russia Rusya
France Fransa
The USA ABD (Amerika Birleşik Devletleri)
The UK Birleşik Krallık (United Kingdom)
structure yapı, mimari
historic places tarihi yerler
ancient antik
incredible inanılmaz, hayret verici
lovely çekici, harika, çok hoş ve güzel
Lesson 2
architectural style mimari tarz
Niagara Falls Niagara Şelaleleri
Blue Mosque Sultanahmet Camii
Big Ben parlamento binasındaki büyük saat çanı (İngiltere)
Great Pyramid (of Giza) Keops Piramidi (Khufu Piramidi, Büyük Piramit)
Egyptian Mısır’a ait; ile ilgili
workers işçiler
build inşa etmek
Lesson 3
62. Sayfadaki Kelimeler
weather hava
what is the weather like there orada havalar nasıl
seaside deniz kenarı
historic buildings tarihi binalar
historic sites tarihi alanlar, yerler
to me bana göre
rather yerine; dan, den çok; -mektense, dense
mountains dağlar
convenient elverişli, uygun
everything you need ihtiyacın olan her şey
Lesson 4
truly: gerçekten
province: bölge
location:yer, mekân
climate: iklim
recreational activities hoşça vakit geçirme için yapılan aktiviteler
dishes yemekler
accommodation konaklama
Cleopartra’s Gate Cleopatra Kapısı
Roman Road Roma Yolu
Grand Mosque Büyük Camii
south güney
central orta, merkez
inland iç, içte olan; denizden uzak
with a history going back over 6,000 years altı bin yıldan fazlaya dayanan bir geçmişi ile
an important stop önemli bir durak
traders tüccarlar
focal point odak noktası
civilisations medeniyetler
Roman Empire Roma İmparatorluğu
Cilicia Kilikya
junction point kavşak (bağlantı) noktası
Anatolia Anadolu
Mediterranean Sea Akdeniz
chilly serin
damp ıslak
winters kışlar
prophet peygamber
after a tiring day yorucu bir günün ardından
all-inclusive her şey dâhil
bed and breakfast yalnız yatak ve kahvaltı
multicultural çok kültürlü
Lesson 5
Caribbean Karayipler
island ada
friendly dost canlısı, cana yakın
smiling people güler yüzlü, güleç insanlar
majestic görkemli, muhteşem, ihtişamlı
green yeşil
sandy kumlu
crystal-clear çok berrak
spring bahar
mild ılıman, orta
temperature sıcaklık
the year around yıl boyunca
banana trees muz ağaçları
coconut palms hindistancevizi ağaçları
memorable unutulmaz
experience deneyimlemek, yaşamak
capital başkent
official language resmi dil
total population toplam nüfus
approximately yaklaşık olarak
currency para birimi
Lesson 6
65. Sayfadaki Kelimeler
special/traditional dishes özel/geleneksel yemekler
along boyunca, yan yana
coast sahil
north-western kuzey batı
tomb mezar, türbe
ski kayak
a very rich cuisine çok zengin bir mutfak
dessert tatlı
candied chestnut kestane şekeri
hostel han, yurt, pansiyon, misafirhane
for every budget her bütçeye uygun; için
Project
66. Sayfadaki Kelimeler
large size paper büyük boyutlarda kağıt
effectively etkin; etkili bir şekilde
grammar and spelling: dilbilgisi ve yazım
punctuation and capitalization: noktalama ve büyük harf kuralları
exchange: değiştirmek, alıp-vermek
Lesson 1
68. Sayfadaki Kelimeler
chores ev işleri
household ev ya da aileye ait
extra fazladan
wash the dishes bulaşıkları yıkamak
make the bed yatakları toplamak
do the laundry çamaşırları yıkamak
do the grocery shopping bakkal alışverişini yapmak
load/empty the dishwasher bulaşık makinesi doldurmak/boşaltmak
set the table masayı hazırlamak
clean up the house evi temizlemek
dust the shelves rafların tozunu almak
vacuum the floor yerleri süpürmek
cook the meals yemekleri yapmak
take out the garbage çöpleri dışarı çıkarmak
tidy up the room odayı toplamak
hang out the washing çamaşırları asmak
do the ironing ütü yapmak
feed the cat kediyi beslemek
Lesson 2
69. Sayfadaki Kelimeler
be responsible for x x’den sorumlu olmak
sweeping the leaves in the garden bahçedeki yaprakları süpürmek
dusting tozunu alma
bedrooms yatak odaları
tasks görevler
make sth easier bir şeyi kolaylaştırmak, daha kolay yapmak
Lesson 3
70. Sayfadaki Kelimeler
vacuuming the floors yerleri elektrikli süpürge ile süpürmek
bathroom: banyo
hate: nefret etmek
mop: paspaslamak
Lesson 4
(good) listener dinleyici (dinlemesini bilen)
directions talimatlar, emirler
desk: masa
neat: düzgün, derli toplu
kind kibar, nazik
couches: koltuklar
be nice: iyi davranmak,iyi olmak
siblings: kardeşler
raise: kaldırmak, yükseltmek (el, ses)
during :sırasında, esnasında
Lesson 5
poem: şiir
with the words given: verilen kelimeler ile
pants: pantalon
socks :çorap
plants bitkiler
carpets halılar
walk the dog köpeği yürüyüşe çıkarmak
building block temel ilke, yapı taşı
fold katlamak
potted saksıda, dikili (çiçek, bitki)
obligation yükümlülük, görev
Lesson 6
Student’s Book
73. Sayfadaki Kelimeler
take care of sb :birisine bakmak, ilgilenmek
watering the plants: bitkileri sulamak
furniture: mobilya
housework:ev işi
such as x: x gibi
as a family: aile olarak, bir aile olarak
respect each other :birbirine saygı duymak
peer: yaşıt, akran
assessment değerlendirme
feelings :duygular, hisler
Lesson 1
science: bilim
discover: keşfetmek
discoverer: kâşif
discovery: keşif
invent :icat etmek
inventor: mucit
invention: icat
the structure of DNA: DNA’nın yapısı
medicine: tıp
synthetic :yapay, suni
steel: çelik
Lesson 2
electricity elektirik
phonograph: gramafon
motion picture camera: hareketli resim kamera
improved :geliştirilmiş
compass: pusula
water screw: bir çeşit su pompası
practical :kullanışlı
light bulb: ampül
powered aircraft :kendinden güçlü hava aracı
powerful: güçlü
develop :geliştirmek
flew :uçmak, uçurmak fiilinin geçmiş hali (fly)
man: insan, insanoğlu
century: yüzyıl
achievements :kazanımlar, edinimler, başarılar
humanity: insanlık
separate: ayrı, farklı
piece :parça
diagnose: teşhis etmek
AIDS (acquired immune deficiency syndrome): edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromu
scientific awards bilimsel ödüller
outstanding: öne çıkan, göze çarpan, seçkin
young: genç
investigator :araştırmacı
Lesson 3
store: depolamak, saklamak, barındırmak
organisms: canlı varlıklar
make sth special :bir şeyi özel kılmak
unlimited :sınırsız
limited: sınırlı
milligram: gramın binde biri
capable :muktedir, kapasiteye sahip, gücü yeten
printed: yazılı, basılı
nowadays: bugünlerde
prototypes: ilk örnek, prototip, ön model
be perfected: mükemmelleştirmek, kusursuzlaştırmak
amount :miktar
imagine: hayal etmek
endless: sonsuz, sınırsız, sonu olmayan
destroy: yok etmek
cancer cells: kanser hücreleri
ultra-delicate:son derece hassas
surgeries :ameliyat, cerrahi müdahale, operasyon
damaged tissues :hasarlı dokular, zarar görmüş vücut dokuları
hunt sb, sth down:buluncaya kadar aramak,avlamak.
certain: belli, belirli
be in one’s infancy: başlangıç aşamasında, emekleme döneminde olmak
breakthrough:yenilik, atılım, bilimde büyük buluş
since: den, dan beri
vaccine: aşı
supporting :destekleyici
cure :tedavi,çare, deva, ilaç
common cold: grip, nezle
universe :evren
Lesson 4
conduct an experiment; (on sth) (bir şey üzerinde) deney yapmak
vaccinate sb against sth: birini bir şeye karşı aşılamak
major diseases :önemli, ciddi, ağır hastalıklar
test tube: deney tüpü
Bunsen burner Bunsen beki (lambası; tutuşucu bir gaz ile havayı, yanmadan önce, istenen oranda karıştıran laboratuvar aygıtı)
excavation area: kazı alanı
dentist diş hekimi
technician: tekniker, operatör
machine: makine
chemist: kimyager
chemical substance: kimyasal madde
Lesson 5
be interested in science: bilime ilgisi olmak
thesis tez
glaciers :buzullar
glacial melts: buzul erimeleri
global warming :küresel ısınma
be in high danger: büyük tehlike altında olmak
National Park: milli park
environmental engineering: çevre mühendisliği
accelerate: hızlandırmak
particularly: özellikle, bilhassa
space science: uzay bilimi
miss the point: anlayamamak
spectacular: harikulade, göz alıcı, muhteşem
allow :imkân tanımak etmek, izin vermek
creatures :yaratıklar
unique :eşsiz, tek
natural wonder: doğa harikası
oceans :okyanuslar
interactive: etkileşimli
(be a)volunteer: gönüllü (olmak)
stage: sahne, evre, aşama, safha
simple discussions :basit tartışmalar, münakaşalar
Lesson 1
natural forces: doğal güçler
tornado: hortum, kasırga
drought: kuraklık
avalanche: çığ
hurricane: kasırga, hortum, bora
earthquake: deprem
flood :sel
tsunami :dev dalgalar
landslide: toprak kayması, erozyon
wave :dalga
violent :şiddetli, güçlü
movement: hareket
wind: rüzgâr
circular :dairesel
form :şekil almak
upside-down :alt üst, tepetaklak, baş aşağı durum
spinning: dönen
cone :koni, külah
across the ground: yer boyunca
ice, snow, and rock: buz, kar ve kaya
side :taraf, yüz, yön
a long period :uzun bir dönem, süre
rain: yağmur
surface: yüzey
causing:neden, sebep olan
steep: dik
slope: yamaç, yokuş, bayır
disasters :felaketler
Lesson 2
Japanese :Japonca
take place :meydana gelmek, oluşmak
Indonesian: Endonezya’ya ait, ile ilgili
x in magnitude büyüklüğünde (deprem)
As a result of x ’in bir sonucu olarak
massive :muazzam, çok büyük
travel:seyahat etmek, ilerlemek
at speeds of up to x kilometres per hour: saatte x kilometreye varan hızlarda
within x minutes: x dakika içinde
giant: devasa, dev gibi
be injured: yaralanmak
thousands still remain missing: binlercesi hala kayıp
homeless: evsiz
destructive :yıkıcı, tahrip edici
harbour: liman
underwater volcanic eruptions: sualtı volkanik patlamalar
meteor:gök taşı
Richter scale: Richter ölçeği
Lesson 3
breaking news:sıcak gelişmeler
shook: sarsmak, sallamak fiilinin geçmiş zaman hali (shake)
news highlights: haber özetleri
stroke :vurmak fiilinin geçmiş zaman hali (strike)
the earthquake measured 7.4 on Richter scale: deprem Richter ölçeğine göre 7,4 olarak ölçüldü
buried: gömdü, toprak altında bıraktı
suburbs: kentin dışındaki yerler, merkezden uzak, varoşlar, banliyöler
Lesson 4
elevator :asansör
trapped: sıkışmış, kısmış, kapalı kalmış
debris :enkaz, moloz
crawl: çömelmek, emeklemek
sturdy: sağlam, dayanıklı
cover your face and head with your arms: başınızı ve yüzünüzü kollarınızla koruyun
stay away from walls, windows and large bookcases :duvarlardan, pencerelerden ve raflardan uzak durun
floor: kat
get out as soon as you can: olabildiğince çabuk dışarı çıkın
sprinkler systems: yağmur söndürme sistemi
fire alarms: yangın alarmları
cloth :elbise
tap :tıklamak, vurmak
pipe: boru
make noise :ses çıkarmak, gürültü etmek
yell: bağırmak
inhaling: içine çekme, (nefes)
dangerous quantities of dust: tehlikeli miktarda toz
aftershocks :artçılar, artçı sarsıntılar
bring down :yıkmak, devirmek, çökertmek
electric wires :elektrik telleri
Lesson 5
water shortage: su sıkıntısı, kuraklık
in the future ;gelecekte
waste: boşa harcamak, telef etmek
water saving taps: su tasarruflu musluklar
precious :değerli, kıymetli
causes and suggestions: sebepler ve öneriler
Lesson 6
how green are you :çevreye ne kadar duyarlısınız (çevreci, doğaya saygılı)
unplug :fişten sökmek, çıkarmak
air conditioner: klima
recycle: geri dönüştürmek
eco-friendly labelled detergents :doğa dostu etiketli temizlik maddeleri
reuse: tekrar kullanmak
double-sided :arkalı önlü (basmak)
pale green :uçuk yeşil, hafif yeşil, yeşilimsi
eco-conscious :doğaya karşı duyarlı, saygılı
top priority :en yüksek öncelik
bright :açık, parlak
fluorescent :fosforlu, parlak
environmental expert :çevre uzmanı
knowledge :bilgi, ilim
launch campaigns :kampanyalar başlatmak
save the world :dünyayı kurtarmak
going green :çevreci olmak
pay attention to x: x’e dikkat edin
reduce greenhouse gases :sera gazlarını azaltmak
burning calories: kalori yakmak
public transportation :toplu taşıma
pollution: kirlilik
last longer :uzun süre dayanmak, gitmek (ampül)
gather information :bilgi toplamak
possible natural disasters :olası, muhtemel doğal afetler
occur :oluşmaki meydana gelmek
crops ekinler
forest fires :orman yangınları
animals: hayvanlar
desert: çöl
heavy rain: şiddetli yağmur
overflow :taşmak (nehir, göl)
dams: barajlar
flash floods :ani su baskını
make predictions :tahminlerde bulunmak
personal opinions: kişisel fikirler, düşünceler
En son Admin tarafından Paz Eyl. 08, 2019 2:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
İNGİLİZCE 8.SINIF TÜM ÜNİTELERİN KELİMELERİ
UNIT 1 (FRIENDSHIP)
buddy = mate = friend arkadaş
count on = rely on= trust in: güvenmek
tell :söylemek
get on well: iyi anlaşmak
laid-back: rahat, kaygısız
back up = support desteklemek, yardım etmek
help: yardım etmek
relationship: ilişki
promise: söz vermek
secret: sır
keep secret :sır tutmak
accept :kabul etmek
refuse :reddetmek
invitation :davet
invite davet etmek
offer: teklif, teklif etmek
Have round :davet etmek, çağırmak
barbecue / BBQ mangal
have barbecue :mangal yapmak
certainly = definitely kesinlikle
trainers: spor ayakkabı
bring :getirmek
opinion: fikir
Teenage: genç, ergen
helpline: yardım hattı
selfish = jealous kıskanç
share secret: sır paylaşmak
in fact :aslında,esasen
spend time :vakit geçirmek
worried endişeli
worry: endişelenmek
forget :unutmak
feel: hissetmek
come along: eşlik etmek
go for a walk :yürüyüşe çıkmak
come round :uğramak
apologise :özür dilemek
classical music: klasik müzik
excuse :mazeret
miss: özlemek; kaçırmak (otobüs,tren vb.)
crisps: patates kızartması
come over: uğramak
excited: heyecanlı
hope: ummak
classmate: sınıf arkadaşı
parent :ebeveyn
busy: meşgul
intention: niyet, maksat
popcorn: patlamış mısır
go shopping :alışverişe gitmek
end of term party :dönem sonu partisi
beach party: plaj partisi
fancy dress party: kostüm partisi
barbecue party :mangal partisi
New Year’s Eve party: yeni yıl partisi
birthday party doğum günü partisi
slumber party = pyjamas party = sleepover party pijama partisi
animated film: animasyon filmi
event: olay ,etkinlik
gardening :bahçe işi
to join: katılmak
to organise: organize etmek
to want: istemek.
As you grow up, … büyüdükçe …
Can you back me up? Bana destek olur musun?
Cool! I’d love to! Harika, isterim
Don’t be late. geç kalma
Don’t worry. endişelenme.
Fancy joining us? bize katılmak ister misin?
Have you got any plans for the weekend? Hafta sonu için herhangi bir planın var mı?
What about….? / How about…? Ne dersin?
Sorry, I can’t make it Üzgünüm, yapamam / gelemem
I hope to see you there : seni orada görmeyi umut ediyorum
I hope…. umarım ……
I must…….. …….. yapmalıyım
I’d love to but I can’t İsterim ama yapamam
I’ll be there for sure .Kesinlikle orada olacağım
I’m full .Tokum
Is that OK? Olur mu?
It sounds awesome/great/fantastic. kulağa harika geliyor
It’s too bad. bu çok kötü
No,not at all .hayır, herhangi bir şey yok
Nothing much. pek bir şey yok
I’m sorry, I can’t. Üzgünüm, yapamam
Really? Gerçekten mi?
Shall I bring anything? Herhangi bir şey getireyim mi?
Shame! çok yazık
Sounds good .kulağa iyi geliyor
Thanks for inviting me. beni davet ettiğin için teşekkürler
That sounds fun! kulağa eğlenceli geliyor
What are you doing this weekend? bu hafta sonu ne yapıyorsun?
What are you going to do? ne yapacaksın?
What is John’s opinion of BBQ parties? John’ın mangal partisi ile ilgili düşüncesi nedir?
What makes him/her special? onu özel kılan nedir?
Why don’t you come along? neden eşlik etmiyorsun?
You’re right. haklısın.
Do you want to….? / would you like to …. ? …….. (yapmak) ister misin?
You don’t need to bring anything Bir şey getirmene gerek yok.
8. Sınıf İngilizce 2. Ünite Kelimeleri Anlamları ve Türkçeleri - Teen Life Ünite Kelimeleri (Gençlik Hayatı Ünite Kelimeleri)
UNIT 2-TEEN LIFE (GENÇLİK HAYATI)
argue: tartışmak
arrive: varmak
bad at: birşeyde kötü olmak
call: aramak, çağırmak
change: değişmek,değiştirmek
check: kontrol etmek
clean: temizlemek
complain about: şikayet etmek
cook diner: akşam yemeği yapmak
do the washing up: bulaşık yıkamak
feel sorry: üzülmek
forget: unutmak
get dressed: giyinmek
go abroad: yurtdışına gitmek
good at: bir şeyde iyi olmak
guess: tahmin etmek
hang out: dolaşmak, gezmek
have a bath: banyo yapmak
have a shower: duş almak
have a snack: atıştırmak
have breakfast: kahvaltı yapmak
have dinner: akşam yemeği yemek
have lunch: öğle yemeği yemek
help: yardım etmek
knit: örgü örmek
know: bilmek
leave home:evden ayrılmak
live: yaşamak
look: görünmek
meet: buluşmak, tanışmak
need: ihtiyaç duymak
prefer: tercih etmek
prepare: hazırlamak
ride: sürmek, binmek
send: göndermek
sew: dikmek
sleep/go to bed: uyumak,yatmak
spend: harcamak
stay: kalmak
study: (ders) çalışmak, okumak (bir okul veya bölümde)
surf the net: internette gezinmek
take …..to: götürmek
take a taxi/bus: taksiye otobüse binmek
take: almak
teach: öğretmek
tell: anlatmak, söylemek
think about: hakkında düşünmek
tidy room: odayı toparlamak
travel: seyahat etmek
try: denemek, çalışmak (çaba)
use: kullanmak
visit: ziyaret etmek
wake up/get up: uyanmak/kalkmak
walk: yürümek
wash: yıkamak
watch soap opera: pembe dizi izlemek
water plants: bitkileri sulamak
wear casual clothes: rahat/günlük kıyafetler giymek
am/is/are into: sevmek, ilgi duymak
like/love: sevmek
enjoy: eğlenmek
prefer: tercih etmek
to be crazy about: bayılmak, çok sevmek
to be fond of: bayılmak, sevmek
to be keen on: hevesli olmak, düşkün olmak
to be interested in: ilgi duymak
dislike: sevmemek
hate: nefret etmek
can't stand: dayanamamak,katlanamamak.
can't bear: dayanamamak
about: hakkında,ilgili, yaklaşık
alone: yalnız
awful: berbat
fashion: moda
amazing: şaşırtıcı, inanılmaz
anxious: endişeli
casual: günlük, rahat kıyafet
awesome: harika,korkunç
bored: sıkılmış
boring: sıkıcı
close: yakın
different: farklı
entertaining: eğlendirici
excited: heyecanlı
exciting: heyecan verici
far away: uzak
free/spare/leisure time: boş zaman
fun: eğlenceli
formal: resmi
generous: cömert
habit: alışkanlık
same: aynı
impressive: etkileyici
kind: iyi kalpli
lesson: ders
lifestyle: yaşam şekli
loud: sesli, gürültülü
neighbourhood: mahalle
nerd: inek a sosyal öğrenci
outfit: kıyafet, araç gereç
outside: dışarısı
punctual: dakik
reliable/trustworthy: güvenilir
ridiculous: saçma, komik
sensitive: duyarlı
serious: ciddi
snob:kendini üstün gören
shy: utangaç
sincere: samimi, içten
stylish: şık, zarif
succesful: başarılı
supportive: destekleyici
teenager/teen: genç
terrible: berbat
terrific: müthiş, fevkalade
ticket: bilet
tidy/neat: düzenli
trendy: moda, modayı izleyen
unbearable: dayanılmaz
untidy: dağınık
unusual: olağan dışı
worried: endişeli
HOW OFTEN???
always: her zaman
usually/generally: genellikle
often: sık sık
sometimes: bazen
rarely/seldom: nadiren
hardly ever: neredeyse hiç
never: hiç, asla
once: bir kere
twice: iki kere
three times: 3 kere
four times: 4 kere
seven times: 7 kere
once a day: günde bir kere
twice a week: haftada 2kere
three times a month: ayda 3 kere
four times a year: yılda 4 kere
everyday: hergün
every week: her hafta
every month: her ay
every year: her yıl
every Sunday: her pazar
Funny → eğlenceli
Rude → kaba
Polite → kibar
Stingy → cimri
Helpful → yardımsever
Generous → cömert
Friendly → arkadaş canlısı
Trustworthy → güvenilir
Honest → dürüst
Have a good sense of humour (İyi bir espiri anlayışına sahip)
Supportive → destekleyici
Sensitive → duyarlı
Reliable → güvenilir
Nice → güzel, hoş
Sincere → samimi
Short → kısa
Tall → uzun
Anxious → gergin
Thankful → minnettar
Angry → kızgın
Worried → endişeli
Hardworking → çalışkan
Lazy → tembel
Kind → iyi kalpli
Understanding → anlayışlı
Crazy→ çılgın
Cheerful→neşeli
Medium-height→orta boylu
Slim→ince
Plumb→şişman,balık etli.
Good at → bir şeyde iyi olma
Bad at → bir şeyde kötü olma
Friendship→ arkadaşlık
Tell the truth→ doğruları söylemek
Encouragement→ cesaret Encourage:CESARETLENDİRMEK.
UNIT 2 (ROAD TO SUCCESS)
Realistic → gerçekçi
Logical → mantıklı
İntuitive → içgüdüsel
Analytical→çözümsel
Verbal→sözel
Boring → sıkıcı
Slow → yavaş
Quick → hızlı
Silent → sessiz
Loud → ses olarak yüksek
Close→yakın
Active→aktif
Quiet→sessiz
Independent→bağımsız
Careful → dikkatli
İndependent → bağımsız
Serious → ciddi
Regular → düzenli
Sensitive →duyarlı,hassas
Interpersonal Inteligence → kişisel zeka Musical Inteligence→müzikal zeka
Visual Inteligence→ görsel zeka
Verbal Linguistic Inteligence→sözel zeka
Kinaesthetic Inteligence→ bedensel zeka Mathematical Inteligence→matematiksel
Intrapersonal I. → içe dönük zeka
pair work→eşli çalışma
group work→grup çalışması
taking note→not alma
UNIT 3 (IMPROVING ONE’S LOOK)
Pretty → hoş, güzel (oldukça)
Bored → sıkılmış
Polite → kibar, nazik
Excited → heyecanlanmış
Surprised → şaşırmış
Clever → zeki, akıllı
Talkative → konuşkan
Emotion→duygu
Personal quality→kişisel özellik
Physical appearance→fiziksel görünüş
Smooth → pürüzsüz, düzgün
Junk food → abur cubur
Get rid of → bir şeyden kurtulmak
Acne→sivilce
Make-up→makyaj yapma
Scrub→sıkmak(sivilce)
Rinse→durulamak
Firstly→ilk olarak
Secondly→ikinci olarak
Also→ayrıca
Then→sonra
Hand care product→el bakım kremi
Skin care product→cilt bakım kremi
Hair care product→saç bakım ürünü
Body care product→vücut bakım ürünü
Comb→saç fırçası
Nail clipper→tırnak makası
Acne gel→sivilce jeli
Hand cream→el kremi
Shower gel→duş jeli
Body lotion→vücut losyonu
TOO SHORT (too + sıfat) (anlam olumsuz)
TALL ENOUGH (sıfat + enough) ( olumlu)Yeterince uzun.He is tall enoughto play basketball.
UNIT 4 (DREAMS)
Believe → inanmak
Daydream→hayal etmek
Amusement park→lunapark
Balance→denge
Enemy→düşman
Busy → meşgul, yoğun
Freedom → özgürlük
comfortable → rahat, komforlu
relaxed → rahat, sakin
tired → yorgun
sleepy → uykusuz
huge → büyük, kocaman
stressful→stresli
power→güç
monster→canavar
chase→takip etmek
that’s incredible→bu inanılmaz
you’re joking→şaka yapıyorsun
that’s interesting→bu ilginç
While + past continuous, past simple veya
Past continuous
When + past simple, past continuous
Lesson 3
30. Sayfadaki Kelimeler
ingredients malzemeler, içindekiler
cabbage lahana
green pepper yeşil biber
tomato domates
tablespoon yemek kaşığı
pizza bread pizza hamuru
frying pan kızartma tavası
on top üzerine, üstüne
microwave mikro dalga fırın
enjoy it afiyet olsun
recipe tarif
tasty lezzetli
Lesson 4
31. Sayfadaki Kelimeler
guess tahmin etmek
meaning anlam
yeast maya
pour dökmek (sıvıyı bir kaba vb.)
mixing bowl karıştırma kabı
flour un
rolling pin oklava, merdane
knead yoğurmak
loaf pan somum ekmeği
a glass of x bir bardak x
sugar şeker
teaspoon çay kaşığı
package paket
add eklemeki katmak
warm ılık, soğuk olmayan
mixture karışım
large büyük, geniş
stir well iyice karıştırın
dough hamur
lightly floured hafif unlu
shape sth into x bir şeye x şekil vermek, şekle sokmak
tea towel küçük bez, kurulama havlusu
roll yuvarlama
loaf pan ekmek tavası
hour saat
about yaklaşık, civarı
let it cool soğumaya bırakın
sequencing sıralama
Lesson 5
32. Sayfadaki Kelimeler
Turkish pilaf- Türk pilavı
rice- pirinç
orzo -arpa şehriye
hot- sıcak
melt- eritmek
rinse- suyla yıkayarak temizlemek,durulamak.
take x off the heat- bir şeyi ateşten, ocaktan almak
turn down x -bir şeyi kapatmak (ocak, fırın vb. elektrikli aletler)
continuously -devamlı olarak
absorb- emmek, içine çekmek
cool down -soğumak
discuss -tartışmak
pasta -makarna
healthy- sağlıklı
dish- yemek
Lesson 6
33. Sayfadaki Kelimeler
country- ülke
belong to x- x’e ait olmak
consist of x- x’den oluşmak
lentil -mercimek
lamb- kuzu (eti)
national- milli, ulusal
beef- sığır eti
top sth with x -bir şeyin üzerine x koymak
nuts -sert kabuklu yemişler, fındık fıstık vb. için genel isim
pistachio- antep fıstığı
almond -badem
noodle- erişte
sauce sos
serve- servis etmek, sunmak (yemek)
give thanks to sbd- birisine şükranlarını sunmak, teşekkür etmek
Irish- İrlanda’ya ait
mashed potatoes -patates püresi
pepper -(kara) biber
leek- pırasa
regional variations- bölgesel farklılıklar
Project
34. Sayfadaki Kelimeler
booklet- kitapçık, el kitabı
eye-catching -göze çarpan, ilginç, çekici
things you need -ihtiyacınız olan şeyler
step by step- adım adım
berry- yumuşak, küçük meyve (çilek, kiraz vb.)
muffin- küçük tatlı kek
baking powder kabartma tozu
vegetable oil -çiçek yağı (sebzelerden elde edilmiş herhangi bir)
pre-heat- önceden ısıtın
muffin cups -kek kalıpları
display -göstermek, sergilemek
take a look- göz atmak, bakmak
UNIT 5 (ATATÜRK:THE FOUNDER OF TURKISH REPUBLIC)
Victory Day → Zafer Bayramı
Republic Day → Cumhuriyet Bayramı
National Sovereignty and Children’s Day→Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Youths and Sports Day→Gençlik ve Spor Bayramı
Turkish Grand National Assembly→Türkiye Büyük Millet Meclisi
Amasya Circular→Amasya Görüşmesi
Father of Turks→Türkler’in Babası
Turkish Republic → Türkiye Cumhuriyeti
Turkish State→Türk Devleti
Independence War → Kurtuluş Savaşı
President → cumhurbaşkanı
Military→askeri
Ottoman Empire→Osmanlı İmparatorluğu
force→güç, zorla ele geçirmek
Found → kurmak
Founder → kurucu
War → savaş Peace → barış
Fight → kavga etmek
Die → ölmek
Attack → saldırmak
Enemy → düşman
Commander → komutan
Justice → adalet
Independence → bağımsızlık
Occupying powers→işgal güçleri
pressurize→baskı yapmak
sign→imzalamak
treaty→anlaşma
defeat→yenilmek
spread→yayılmak
veteran→gazi;40yaşüzeri için de kullanılır.
And → VE (birbirine parallel iki ifade arasında)
But → FAKAT (birbirine zıt iki ifade arasında)
Because → ÇÜNKÜ (neden belirtir.)
UNIT 6 ( DETEVTIVE STORIES)
Appear→görünmek
Disappear→gözden kaybolmak
innocent→masum
guilty→suçlu
wealthy→zengin,varlıklı=rich
poor→fakir
single→tek
several→birçok
usual→sıradan
unusual→sıradışı
valueless→değersiz
valuable→değerli
daring→cüretkar DARE:CÜRET ETMEK:
evidence→delil
finger print→parmak izi
foot print→ayak izi
tooth impressiom→diş izi
suspect→şüpheli
on loan→ödünç
insurance→sigorta
lay a trap→tuzak kurmak
treasure chest→define sandığı
in spite of→rağmen
exhibit→sergi
interested in→ilgili olmak
necklace→kolye
possible→muhtemel,olası.
security→güvenlik
thief→hırsız
burglar→hırsız
crime→suç
UNIT 7 (PERSONAL EXPERIENCE)
talented→yetenekli
ambitious→hırslı,azimli
succesful→başarılı
give up→bırakmak (bir alışkanlığı mesela),vazgeçmek.
record→kayıt
experience→deneyim
top→zirve
summit→zirve
charming→büyüleyici
unfortunately→malesef
fornunately→ne şans, çok şükür
manage to→başarmak
achieve→başarmak
succeed in→ başarmak,muaffakolmak.
To succeed in (muvaffak olmak)
After trying a long time, they succeeded in finding a new house.
Uzun müddet uğraştıktan sonra yeni bir ev bulmağa muvaffak oldular.
This year we have succeeded in increasing our profits.
Bu yıl kazançlarımızı çoğaltmağa muvaffak olduk.
They succeeded in getting good places to watch the match.
Maçı seyretmek için iyi yer bulmağa muvaffak oldular.
fail→başaramamak
entire→tam,bütün
whole→tam,bütün
worth→değer,kıymet
envy→kıskanmak
opportunity→fırsat
make sth come true→gerçekleştirmek
wear→giymek
meet→tanışmak,karşılaşmak
kilt→İskoç eteği
hospitable→misafirperver
UNIT 8 ( COOPERATION IN THE FAMILY)
cooperation→işbirliği
errand→ayak işi
Make bed→yatak yapmak
Tidy room→odayı toplamak
Make breakfast/dinner→kahvaltıyı vs. hazırlamak
Take the dog for a walk→köpeği yürüyüşe çıkarmak
Do the washing up→bulaşıkları yıkamak
Do the shopping→alışveriş yapmak
Pay the bills→faturaları ödemek
Feed the family pet→evcil hayvanı beslemek
Put the rubbish out→çöpleri dışarıya çıkarmak
Take the dress to the dry cleaner→elbiseleri kuru temizleyyiciye götürmek
Spend time→zaman harcamak
Get ready→hazır olmak
Get better→iyileşmek
Get anxious→gerginleşmek
Get late→geç olmak
Get together→birlikte olmak
promise→söz vermek
sort out→sınıflandırmak,ayırmak
do errands→ayak işleri yapmak
UNIT 9 (SUCCESS STORIES)
scientist→bilimadamı
geologist→jeolog
philosopher→filozof
neuroscientist→nörolog
accomplishment→başarı
research→araştırma
internationally→uluslararası
prestigious→saygın,prestijli
made up my mind→ne yapacağına karar verme
familiar with→tanıdık
guess→tahmin etmek
memory→hafıza
attention→dikkat
emotional inteligence→duygusal zeka
brain-based learning→beyne dayalı öğrenme
fundamental to→önemli
effective learning→etkili öğrenme
suppress→bastırmak, duygularını gizlemek
fear→korku
anger→öfke, kızgınlık
disgust→tiksinme
surprise→şaşkınlık
happiness→mutluluk
empathy→empati
conflict→fikir ayrılığı,çatışma
productive→üretici
publish→basmak
self-awareness→kişisel farkındalık
mental function→zihinsel fonksiyon
UNIT 10 ( READING FOR ENTERTAINMENT)
entertainment→eğlence
sad→üzgün
frightening→korkutucu
romantic→romantic
die of→hastalıktan ölmek
get out of→kurtulmak
get married→evlenmek
well-known→tanınmış
scholarship→burs
stepsister→üvey kardeş
Unıte 10’un devamı!!!
invitation→davet
attend→katılmak
fall in love with→aşık olmak
accept→kabul etmek
offer→teklif
counselor→danışman
advice→öğüt
decision→karar
relationship→ilişki
progress→ilerlemek
career→kariyer
weigh→ölçüp tarmak
college→kolej
improvement→gelişme
development→gelişme
wood cutter→odun kesici, oduncu
stepmother→üvey anne
wicth→cadı
take care of→bakmak, ilgilenmek
pebble→çakıltaşı
crumbs of bread→ekmek kırıntısı
go back→geri gitmek
run away→kaçmak
UNIT 11 (PERSONAL GOALS)
goal→amaç
hope→umut
outcome→sonuç
career→kariyer
marriage→evlilik
education→eğitim
ambition→hırs
wish→istek, arzu =desire→istek, arzu
percantage→yüzde (%)
generation→nesil
teenager→gençler
nearly half→neredeyse yarısı
scarcely→neredeyse hiç
own→kendi
business→iş
secure job→güvenli meslek
take risk→risk almak
confidence→güven
key→anahtar
abroad→yurtdışı
respect→saygı duymak
esteem→itibar, saygı
traditional family→geleneksel aile
predict→tahmin etmek
main→ana, esas
mission→ideal, amaç
goodwill→temiz kalplilik
arrogant→kibirli
set out→yola çıkmak, girişmek
fund→sermaye, ödenek
focus on→bir noktada toplamak,odaklanmak.
UNIT 12 (PERSONALITY TYPES)
strength→güç
weakness→güçsüzlük
formal→resmi
informal→resmi olmayan
easygoing→uysal,kolay geçimli.
flexible→yumuşak başlı, değişken
upset→üzgün
miss small details→küçük ayrıntıları kaçırmak
candidate→aday
customer service→müşteri servisi
get stressed→streslenmek
concentrate→konsatre olmak
focused→odaklanmış
irresponsible→sorumsuz
responsible→sorumlu
unimaginative→yaratıcı olmayan
imaginative→yaratıcı
honest→dürüst
dishonest→dürüst olmayan, karaktersiz
threat→tehlike, tehdit
capable→yetenekli
get on with→geçinmek, anlaşmak
willingness→isteksizlilik
lack of→ -siz, -sız eki
belief→inanç
tend to→eğilimi olmak
terrified→dehşete düşmek
major→büyük
misunderstand→yanlış anlamak
morale→moral,ahlaki
motivation→motivasyon
mistake→hata
gain→kazanmak
punctual→dakik
tactful→ince ruhlu, düşünceli
neat→zarif
organised→planlı
sociable→sosyal
adaptable→uyumlu
outgoing→içi dışı bir, açık yürekli,sosyal.
disciplined→disiplinli
practical→pratik
UNIT 13 (LANGUAGE LEARNING)
modest→mütevazi
objective→tarafsız
point of view→açısından,bakış açısı.
language→dil
Communicate with→iletişim kurmak
Native speaker→anadili konuşan kişi
strategy→strateji
develop→geliştirmek
culture→kültür
custom→gelenek
find out→öğrenmek,keşfetmek.
classify→sınıflandırmak
information→bilgi
finally→sonunda
categorize→kategorize etmek
write down→yazmak
put together→biraraya getirmek
afraid of→...den korkmak
look up→araştırmak
approach→yaklaşım
review→yeniden gözden geçirmek
interval→ara
improve→ilerletmek
efficent→etkili
vocabulary→kelime hazinesi
difficulty→zorluk
target language→öğrenilecek dil
obviously→açıkça =clearly→açıkça
agree→katılmak (bir fikre mesela)
personally→kişisel olarak
in my opinion→benim fikrime gore, bence
interrupt→kesmek, durdurmak
for instance→örneğin
in addition→ek olarak
efficiently→etkili biçimde
UNIT 14 (PRECAUTIONARY MEASURES)
precautionary→tedbirli
precaution→tedbir
global warming→küresel ısınma
danger→tehlike
sign→işaret
climate→iklim
solar energy→güneş enerjisi
air conditioning→klima
heating→ısıtma
generate→üretmek
reduce→azaltmak
reuse→yeniden kullanmak
recycle→geri dönüştürmek
seperate→ayrı
avoid→sakınmak, kaçınmak
pollution→kirlilik
vehicle→araç
stuff→eşya, nesne
in the first place→başlangıçta
turn down→azaltmak
advice→öğüt
suggestion→öneri
warning→uyarı
sun rays→güneş ışınları
sunglasses→güneş gözlüğü
sunburn→güneş yanığı
sun cream→güneş kremi
sunlight→güneş ışığı
damage→hasar
UV rays→ultraviyole ışınları
radiation→radyasyon
provide→önlemek,Sağlamak, karşılamak, temin etmek, ihtiyacını karşılamak.
protection→koruma
protective→koruyucu
shade→gölge
in case→halinde, durumunda
sensible→duyarlı
save energy→enerjiyi koruma
desert→çöl, ıssız yer
island→ada
paradise→cennet
switch off→kapatmak
UNIT 15 (PREFERENCES)
preference→tercih
prefer→tercih etmek
cycling→bisiklete binme
beef→sığır eti
soccer→futbol
excellent→mükemmel
ensure→garantilemek
wide range→çok çeşitli
include→içermek, kapsamak
ballroom dancing→balo salonu dansı
demonstration→gösteri
cookery→aşçılık
beauty treatment→güzellik uygulaması
competition→yarışma
canoeing→kano kullanma
parasailing→paraşütlü yelken
Turkish bath→Türk hamamı
facility→imkan,kolaylık.
leisure activities→boş zaman etkinlikleri
outdoor→açık hava
Unite 15’in Devamı!!!
outdoor sports→açık hava sporları
competitive→rakip olabilen
free charge of→bedava
look after→bakmak (çocuğa mesela)
exhausted→bitkin
blow off steam→rahatlamak, nefes almak
put off→ertelemek
stand someone up→birini ekmek, planladığın görüşmeye gitmemek
over the moon→çok mutlu
look forward to→iple çekmek
would rather→tercih etmek
choice→seçenek
folk dancing→halk oyunu
spa→kaplıca
heavy workload→ağır iş yükü
UNIT 16 (EMPATHY)
argument→tartışma
absolutely→kesinlikle =exactly→kesinlikle
respectful→saygılı
sympathetic→sempatik
agreement→aynı fikirde olma, anlaşma
disagreement→anlaşmazlık
approval→onaylama
disapproval→onaylamama, itiraz
I am sure→eminim
If you ask me→eğer bana sorarsan
I am afraid I don’t agree with you→korkarım sana katılmıyorum
I agree→katılıyorum
Do you really think so? →gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
That’s right→bu doğru
Is that right? →bu doğru mu?
emphaty→empati, başkasının duygularını anlama
sympathy→halden anlama,beğenme.
obviously→açıkça
perspective→geniş bakış açısı
point of view→bakış açısı
put yourself in other people’s shoes→kendini başkasının yerine koyma
see the situation through someone’s eyes→durumu başkasının gözüyle görebilmek
selfish→bencil
experience→tecrübe
I can understand how you felt→nasıl hissettiğini anlayabiliyorum
I can imagine how hard it was for you→senin için ne kadar zor olduğunu hayal edebiliyorum
I am sorry to hear that→bunu duyduğum için üzgünüm
Hard luck! →kötü şans
Well done!→aferin
Congratulations! →tebrikler
How wonderful!→ne muhteşem!
How exciting! →ne heyecan verici!
Oh dear! Really? →canım gerçekten mi?
Poor you!→zavallı sen!
How awful! →ne kötü!
Frightening! →korkunç!
buddy = mate = friend arkadaş
count on = rely on= trust in: güvenmek
tell :söylemek
get on well: iyi anlaşmak
laid-back: rahat, kaygısız
back up = support desteklemek, yardım etmek
help: yardım etmek
relationship: ilişki
promise: söz vermek
secret: sır
keep secret :sır tutmak
accept :kabul etmek
refuse :reddetmek
invitation :davet
invite davet etmek
offer: teklif, teklif etmek
Have round :davet etmek, çağırmak
barbecue / BBQ mangal
have barbecue :mangal yapmak
certainly = definitely kesinlikle
trainers: spor ayakkabı
bring :getirmek
opinion: fikir
Teenage: genç, ergen
helpline: yardım hattı
selfish = jealous kıskanç
share secret: sır paylaşmak
in fact :aslında,esasen
spend time :vakit geçirmek
worried endişeli
worry: endişelenmek
forget :unutmak
feel: hissetmek
come along: eşlik etmek
go for a walk :yürüyüşe çıkmak
come round :uğramak
apologise :özür dilemek
classical music: klasik müzik
excuse :mazeret
miss: özlemek; kaçırmak (otobüs,tren vb.)
crisps: patates kızartması
come over: uğramak
excited: heyecanlı
hope: ummak
classmate: sınıf arkadaşı
parent :ebeveyn
busy: meşgul
intention: niyet, maksat
popcorn: patlamış mısır
go shopping :alışverişe gitmek
end of term party :dönem sonu partisi
beach party: plaj partisi
fancy dress party: kostüm partisi
barbecue party :mangal partisi
New Year’s Eve party: yeni yıl partisi
birthday party doğum günü partisi
slumber party = pyjamas party = sleepover party pijama partisi
animated film: animasyon filmi
event: olay ,etkinlik
gardening :bahçe işi
to join: katılmak
to organise: organize etmek
to want: istemek.
As you grow up, … büyüdükçe …
Can you back me up? Bana destek olur musun?
Cool! I’d love to! Harika, isterim
Don’t be late. geç kalma
Don’t worry. endişelenme.
Fancy joining us? bize katılmak ister misin?
Have you got any plans for the weekend? Hafta sonu için herhangi bir planın var mı?
What about….? / How about…? Ne dersin?
Sorry, I can’t make it Üzgünüm, yapamam / gelemem
I hope to see you there : seni orada görmeyi umut ediyorum
I hope…. umarım ……
I must…….. …….. yapmalıyım
I’d love to but I can’t İsterim ama yapamam
I’ll be there for sure .Kesinlikle orada olacağım
I’m full .Tokum
Is that OK? Olur mu?
It sounds awesome/great/fantastic. kulağa harika geliyor
It’s too bad. bu çok kötü
No,not at all .hayır, herhangi bir şey yok
Nothing much. pek bir şey yok
I’m sorry, I can’t. Üzgünüm, yapamam
Really? Gerçekten mi?
Shall I bring anything? Herhangi bir şey getireyim mi?
Shame! çok yazık
Sounds good .kulağa iyi geliyor
Thanks for inviting me. beni davet ettiğin için teşekkürler
That sounds fun! kulağa eğlenceli geliyor
What are you doing this weekend? bu hafta sonu ne yapıyorsun?
What are you going to do? ne yapacaksın?
What is John’s opinion of BBQ parties? John’ın mangal partisi ile ilgili düşüncesi nedir?
What makes him/her special? onu özel kılan nedir?
Why don’t you come along? neden eşlik etmiyorsun?
You’re right. haklısın.
Do you want to….? / would you like to …. ? …….. (yapmak) ister misin?
You don’t need to bring anything Bir şey getirmene gerek yok.
8. Sınıf İngilizce 2. Ünite Kelimeleri Anlamları ve Türkçeleri - Teen Life Ünite Kelimeleri (Gençlik Hayatı Ünite Kelimeleri)
UNIT 2-TEEN LIFE (GENÇLİK HAYATI)
argue: tartışmak
arrive: varmak
bad at: birşeyde kötü olmak
call: aramak, çağırmak
change: değişmek,değiştirmek
check: kontrol etmek
clean: temizlemek
complain about: şikayet etmek
cook diner: akşam yemeği yapmak
do the washing up: bulaşık yıkamak
feel sorry: üzülmek
forget: unutmak
get dressed: giyinmek
go abroad: yurtdışına gitmek
good at: bir şeyde iyi olmak
guess: tahmin etmek
hang out: dolaşmak, gezmek
have a bath: banyo yapmak
have a shower: duş almak
have a snack: atıştırmak
have breakfast: kahvaltı yapmak
have dinner: akşam yemeği yemek
have lunch: öğle yemeği yemek
help: yardım etmek
knit: örgü örmek
know: bilmek
leave home:evden ayrılmak
live: yaşamak
look: görünmek
meet: buluşmak, tanışmak
need: ihtiyaç duymak
prefer: tercih etmek
prepare: hazırlamak
ride: sürmek, binmek
send: göndermek
sew: dikmek
sleep/go to bed: uyumak,yatmak
spend: harcamak
stay: kalmak
study: (ders) çalışmak, okumak (bir okul veya bölümde)
surf the net: internette gezinmek
take …..to: götürmek
take a taxi/bus: taksiye otobüse binmek
take: almak
teach: öğretmek
tell: anlatmak, söylemek
think about: hakkında düşünmek
tidy room: odayı toparlamak
travel: seyahat etmek
try: denemek, çalışmak (çaba)
use: kullanmak
visit: ziyaret etmek
wake up/get up: uyanmak/kalkmak
walk: yürümek
wash: yıkamak
watch soap opera: pembe dizi izlemek
water plants: bitkileri sulamak
wear casual clothes: rahat/günlük kıyafetler giymek
am/is/are into: sevmek, ilgi duymak
like/love: sevmek
enjoy: eğlenmek
prefer: tercih etmek
to be crazy about: bayılmak, çok sevmek
to be fond of: bayılmak, sevmek
to be keen on: hevesli olmak, düşkün olmak
to be interested in: ilgi duymak
dislike: sevmemek
hate: nefret etmek
can't stand: dayanamamak,katlanamamak.
can't bear: dayanamamak
about: hakkında,ilgili, yaklaşık
alone: yalnız
awful: berbat
fashion: moda
amazing: şaşırtıcı, inanılmaz
anxious: endişeli
casual: günlük, rahat kıyafet
awesome: harika,korkunç
bored: sıkılmış
boring: sıkıcı
close: yakın
different: farklı
entertaining: eğlendirici
excited: heyecanlı
exciting: heyecan verici
far away: uzak
free/spare/leisure time: boş zaman
fun: eğlenceli
formal: resmi
generous: cömert
habit: alışkanlık
same: aynı
impressive: etkileyici
kind: iyi kalpli
lesson: ders
lifestyle: yaşam şekli
loud: sesli, gürültülü
neighbourhood: mahalle
nerd: inek a sosyal öğrenci
outfit: kıyafet, araç gereç
outside: dışarısı
punctual: dakik
reliable/trustworthy: güvenilir
ridiculous: saçma, komik
sensitive: duyarlı
serious: ciddi
snob:kendini üstün gören
shy: utangaç
sincere: samimi, içten
stylish: şık, zarif
succesful: başarılı
supportive: destekleyici
teenager/teen: genç
terrible: berbat
terrific: müthiş, fevkalade
ticket: bilet
tidy/neat: düzenli
trendy: moda, modayı izleyen
unbearable: dayanılmaz
untidy: dağınık
unusual: olağan dışı
worried: endişeli
HOW OFTEN???
always: her zaman
usually/generally: genellikle
often: sık sık
sometimes: bazen
rarely/seldom: nadiren
hardly ever: neredeyse hiç
never: hiç, asla
once: bir kere
twice: iki kere
three times: 3 kere
four times: 4 kere
seven times: 7 kere
once a day: günde bir kere
twice a week: haftada 2kere
three times a month: ayda 3 kere
four times a year: yılda 4 kere
everyday: hergün
every week: her hafta
every month: her ay
every year: her yıl
every Sunday: her pazar
Funny → eğlenceli
Rude → kaba
Polite → kibar
Stingy → cimri
Helpful → yardımsever
Generous → cömert
Friendly → arkadaş canlısı
Trustworthy → güvenilir
Honest → dürüst
Have a good sense of humour (İyi bir espiri anlayışına sahip)
Supportive → destekleyici
Sensitive → duyarlı
Reliable → güvenilir
Nice → güzel, hoş
Sincere → samimi
Short → kısa
Tall → uzun
Anxious → gergin
Thankful → minnettar
Angry → kızgın
Worried → endişeli
Hardworking → çalışkan
Lazy → tembel
Kind → iyi kalpli
Understanding → anlayışlı
Crazy→ çılgın
Cheerful→neşeli
Medium-height→orta boylu
Slim→ince
Plumb→şişman,balık etli.
Good at → bir şeyde iyi olma
Bad at → bir şeyde kötü olma
Friendship→ arkadaşlık
Tell the truth→ doğruları söylemek
Encouragement→ cesaret Encourage:CESARETLENDİRMEK.
UNIT 2 (ROAD TO SUCCESS)
Realistic → gerçekçi
Logical → mantıklı
İntuitive → içgüdüsel
Analytical→çözümsel
Verbal→sözel
Boring → sıkıcı
Slow → yavaş
Quick → hızlı
Silent → sessiz
Loud → ses olarak yüksek
Close→yakın
Active→aktif
Quiet→sessiz
Independent→bağımsız
Careful → dikkatli
İndependent → bağımsız
Serious → ciddi
Regular → düzenli
Sensitive →duyarlı,hassas
Interpersonal Inteligence → kişisel zeka Musical Inteligence→müzikal zeka
Visual Inteligence→ görsel zeka
Verbal Linguistic Inteligence→sözel zeka
Kinaesthetic Inteligence→ bedensel zeka Mathematical Inteligence→matematiksel
Intrapersonal I. → içe dönük zeka
pair work→eşli çalışma
group work→grup çalışması
taking note→not alma
UNIT 3 (IMPROVING ONE’S LOOK)
Pretty → hoş, güzel (oldukça)
Bored → sıkılmış
Polite → kibar, nazik
Excited → heyecanlanmış
Surprised → şaşırmış
Clever → zeki, akıllı
Talkative → konuşkan
Emotion→duygu
Personal quality→kişisel özellik
Physical appearance→fiziksel görünüş
Smooth → pürüzsüz, düzgün
Junk food → abur cubur
Get rid of → bir şeyden kurtulmak
Acne→sivilce
Make-up→makyaj yapma
Scrub→sıkmak(sivilce)
Rinse→durulamak
Firstly→ilk olarak
Secondly→ikinci olarak
Also→ayrıca
Then→sonra
Hand care product→el bakım kremi
Skin care product→cilt bakım kremi
Hair care product→saç bakım ürünü
Body care product→vücut bakım ürünü
Comb→saç fırçası
Nail clipper→tırnak makası
Acne gel→sivilce jeli
Hand cream→el kremi
Shower gel→duş jeli
Body lotion→vücut losyonu
TOO SHORT (too + sıfat) (anlam olumsuz)
TALL ENOUGH (sıfat + enough) ( olumlu)Yeterince uzun.He is tall enoughto play basketball.
UNIT 4 (DREAMS)
Believe → inanmak
Daydream→hayal etmek
Amusement park→lunapark
Balance→denge
Enemy→düşman
Busy → meşgul, yoğun
Freedom → özgürlük
comfortable → rahat, komforlu
relaxed → rahat, sakin
tired → yorgun
sleepy → uykusuz
huge → büyük, kocaman
stressful→stresli
power→güç
monster→canavar
chase→takip etmek
that’s incredible→bu inanılmaz
you’re joking→şaka yapıyorsun
that’s interesting→bu ilginç
While + past continuous, past simple veya
Past continuous
When + past simple, past continuous
Lesson 3
30. Sayfadaki Kelimeler
ingredients malzemeler, içindekiler
cabbage lahana
green pepper yeşil biber
tomato domates
tablespoon yemek kaşığı
pizza bread pizza hamuru
frying pan kızartma tavası
on top üzerine, üstüne
microwave mikro dalga fırın
enjoy it afiyet olsun
recipe tarif
tasty lezzetli
Lesson 4
31. Sayfadaki Kelimeler
guess tahmin etmek
meaning anlam
yeast maya
pour dökmek (sıvıyı bir kaba vb.)
mixing bowl karıştırma kabı
flour un
rolling pin oklava, merdane
knead yoğurmak
loaf pan somum ekmeği
a glass of x bir bardak x
sugar şeker
teaspoon çay kaşığı
package paket
add eklemeki katmak
warm ılık, soğuk olmayan
mixture karışım
large büyük, geniş
stir well iyice karıştırın
dough hamur
lightly floured hafif unlu
shape sth into x bir şeye x şekil vermek, şekle sokmak
tea towel küçük bez, kurulama havlusu
roll yuvarlama
loaf pan ekmek tavası
hour saat
about yaklaşık, civarı
let it cool soğumaya bırakın
sequencing sıralama
Lesson 5
32. Sayfadaki Kelimeler
Turkish pilaf- Türk pilavı
rice- pirinç
orzo -arpa şehriye
hot- sıcak
melt- eritmek
rinse- suyla yıkayarak temizlemek,durulamak.
take x off the heat- bir şeyi ateşten, ocaktan almak
turn down x -bir şeyi kapatmak (ocak, fırın vb. elektrikli aletler)
continuously -devamlı olarak
absorb- emmek, içine çekmek
cool down -soğumak
discuss -tartışmak
pasta -makarna
healthy- sağlıklı
dish- yemek
Lesson 6
33. Sayfadaki Kelimeler
country- ülke
belong to x- x’e ait olmak
consist of x- x’den oluşmak
lentil -mercimek
lamb- kuzu (eti)
national- milli, ulusal
beef- sığır eti
top sth with x -bir şeyin üzerine x koymak
nuts -sert kabuklu yemişler, fındık fıstık vb. için genel isim
pistachio- antep fıstığı
almond -badem
noodle- erişte
sauce sos
serve- servis etmek, sunmak (yemek)
give thanks to sbd- birisine şükranlarını sunmak, teşekkür etmek
Irish- İrlanda’ya ait
mashed potatoes -patates püresi
pepper -(kara) biber
leek- pırasa
regional variations- bölgesel farklılıklar
Project
34. Sayfadaki Kelimeler
booklet- kitapçık, el kitabı
eye-catching -göze çarpan, ilginç, çekici
things you need -ihtiyacınız olan şeyler
step by step- adım adım
berry- yumuşak, küçük meyve (çilek, kiraz vb.)
muffin- küçük tatlı kek
baking powder kabartma tozu
vegetable oil -çiçek yağı (sebzelerden elde edilmiş herhangi bir)
pre-heat- önceden ısıtın
muffin cups -kek kalıpları
display -göstermek, sergilemek
take a look- göz atmak, bakmak
UNIT 5 (ATATÜRK:THE FOUNDER OF TURKISH REPUBLIC)
Victory Day → Zafer Bayramı
Republic Day → Cumhuriyet Bayramı
National Sovereignty and Children’s Day→Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Youths and Sports Day→Gençlik ve Spor Bayramı
Turkish Grand National Assembly→Türkiye Büyük Millet Meclisi
Amasya Circular→Amasya Görüşmesi
Father of Turks→Türkler’in Babası
Turkish Republic → Türkiye Cumhuriyeti
Turkish State→Türk Devleti
Independence War → Kurtuluş Savaşı
President → cumhurbaşkanı
Military→askeri
Ottoman Empire→Osmanlı İmparatorluğu
force→güç, zorla ele geçirmek
Found → kurmak
Founder → kurucu
War → savaş Peace → barış
Fight → kavga etmek
Die → ölmek
Attack → saldırmak
Enemy → düşman
Commander → komutan
Justice → adalet
Independence → bağımsızlık
Occupying powers→işgal güçleri
pressurize→baskı yapmak
sign→imzalamak
treaty→anlaşma
defeat→yenilmek
spread→yayılmak
veteran→gazi;40yaşüzeri için de kullanılır.
And → VE (birbirine parallel iki ifade arasında)
But → FAKAT (birbirine zıt iki ifade arasında)
Because → ÇÜNKÜ (neden belirtir.)
UNIT 6 ( DETEVTIVE STORIES)
Appear→görünmek
Disappear→gözden kaybolmak
innocent→masum
guilty→suçlu
wealthy→zengin,varlıklı=rich
poor→fakir
single→tek
several→birçok
usual→sıradan
unusual→sıradışı
valueless→değersiz
valuable→değerli
daring→cüretkar DARE:CÜRET ETMEK:
evidence→delil
finger print→parmak izi
foot print→ayak izi
tooth impressiom→diş izi
suspect→şüpheli
on loan→ödünç
insurance→sigorta
lay a trap→tuzak kurmak
treasure chest→define sandığı
in spite of→rağmen
exhibit→sergi
interested in→ilgili olmak
necklace→kolye
possible→muhtemel,olası.
security→güvenlik
thief→hırsız
burglar→hırsız
crime→suç
UNIT 7 (PERSONAL EXPERIENCE)
talented→yetenekli
ambitious→hırslı,azimli
succesful→başarılı
give up→bırakmak (bir alışkanlığı mesela),vazgeçmek.
record→kayıt
experience→deneyim
top→zirve
summit→zirve
charming→büyüleyici
unfortunately→malesef
fornunately→ne şans, çok şükür
manage to→başarmak
achieve→başarmak
succeed in→ başarmak,muaffakolmak.
To succeed in (muvaffak olmak)
After trying a long time, they succeeded in finding a new house.
Uzun müddet uğraştıktan sonra yeni bir ev bulmağa muvaffak oldular.
This year we have succeeded in increasing our profits.
Bu yıl kazançlarımızı çoğaltmağa muvaffak olduk.
They succeeded in getting good places to watch the match.
Maçı seyretmek için iyi yer bulmağa muvaffak oldular.
fail→başaramamak
entire→tam,bütün
whole→tam,bütün
worth→değer,kıymet
envy→kıskanmak
opportunity→fırsat
make sth come true→gerçekleştirmek
wear→giymek
meet→tanışmak,karşılaşmak
kilt→İskoç eteği
hospitable→misafirperver
UNIT 8 ( COOPERATION IN THE FAMILY)
cooperation→işbirliği
errand→ayak işi
Make bed→yatak yapmak
Tidy room→odayı toplamak
Make breakfast/dinner→kahvaltıyı vs. hazırlamak
Take the dog for a walk→köpeği yürüyüşe çıkarmak
Do the washing up→bulaşıkları yıkamak
Do the shopping→alışveriş yapmak
Pay the bills→faturaları ödemek
Feed the family pet→evcil hayvanı beslemek
Put the rubbish out→çöpleri dışarıya çıkarmak
Take the dress to the dry cleaner→elbiseleri kuru temizleyyiciye götürmek
Spend time→zaman harcamak
Get ready→hazır olmak
Get better→iyileşmek
Get anxious→gerginleşmek
Get late→geç olmak
Get together→birlikte olmak
promise→söz vermek
sort out→sınıflandırmak,ayırmak
do errands→ayak işleri yapmak
UNIT 9 (SUCCESS STORIES)
scientist→bilimadamı
geologist→jeolog
philosopher→filozof
neuroscientist→nörolog
accomplishment→başarı
research→araştırma
internationally→uluslararası
prestigious→saygın,prestijli
made up my mind→ne yapacağına karar verme
familiar with→tanıdık
guess→tahmin etmek
memory→hafıza
attention→dikkat
emotional inteligence→duygusal zeka
brain-based learning→beyne dayalı öğrenme
fundamental to→önemli
effective learning→etkili öğrenme
suppress→bastırmak, duygularını gizlemek
fear→korku
anger→öfke, kızgınlık
disgust→tiksinme
surprise→şaşkınlık
happiness→mutluluk
empathy→empati
conflict→fikir ayrılığı,çatışma
productive→üretici
publish→basmak
self-awareness→kişisel farkındalık
mental function→zihinsel fonksiyon
UNIT 10 ( READING FOR ENTERTAINMENT)
entertainment→eğlence
sad→üzgün
frightening→korkutucu
romantic→romantic
die of→hastalıktan ölmek
get out of→kurtulmak
get married→evlenmek
well-known→tanınmış
scholarship→burs
stepsister→üvey kardeş
Unıte 10’un devamı!!!
invitation→davet
attend→katılmak
fall in love with→aşık olmak
accept→kabul etmek
offer→teklif
counselor→danışman
advice→öğüt
decision→karar
relationship→ilişki
progress→ilerlemek
career→kariyer
weigh→ölçüp tarmak
college→kolej
improvement→gelişme
development→gelişme
wood cutter→odun kesici, oduncu
stepmother→üvey anne
wicth→cadı
take care of→bakmak, ilgilenmek
pebble→çakıltaşı
crumbs of bread→ekmek kırıntısı
go back→geri gitmek
run away→kaçmak
UNIT 11 (PERSONAL GOALS)
goal→amaç
hope→umut
outcome→sonuç
career→kariyer
marriage→evlilik
education→eğitim
ambition→hırs
wish→istek, arzu =desire→istek, arzu
percantage→yüzde (%)
generation→nesil
teenager→gençler
nearly half→neredeyse yarısı
scarcely→neredeyse hiç
own→kendi
business→iş
secure job→güvenli meslek
take risk→risk almak
confidence→güven
key→anahtar
abroad→yurtdışı
respect→saygı duymak
esteem→itibar, saygı
traditional family→geleneksel aile
predict→tahmin etmek
main→ana, esas
mission→ideal, amaç
goodwill→temiz kalplilik
arrogant→kibirli
set out→yola çıkmak, girişmek
fund→sermaye, ödenek
focus on→bir noktada toplamak,odaklanmak.
UNIT 12 (PERSONALITY TYPES)
strength→güç
weakness→güçsüzlük
formal→resmi
informal→resmi olmayan
easygoing→uysal,kolay geçimli.
flexible→yumuşak başlı, değişken
upset→üzgün
miss small details→küçük ayrıntıları kaçırmak
candidate→aday
customer service→müşteri servisi
get stressed→streslenmek
concentrate→konsatre olmak
focused→odaklanmış
irresponsible→sorumsuz
responsible→sorumlu
unimaginative→yaratıcı olmayan
imaginative→yaratıcı
honest→dürüst
dishonest→dürüst olmayan, karaktersiz
threat→tehlike, tehdit
capable→yetenekli
get on with→geçinmek, anlaşmak
willingness→isteksizlilik
lack of→ -siz, -sız eki
belief→inanç
tend to→eğilimi olmak
terrified→dehşete düşmek
major→büyük
misunderstand→yanlış anlamak
morale→moral,ahlaki
motivation→motivasyon
mistake→hata
gain→kazanmak
punctual→dakik
tactful→ince ruhlu, düşünceli
neat→zarif
organised→planlı
sociable→sosyal
adaptable→uyumlu
outgoing→içi dışı bir, açık yürekli,sosyal.
disciplined→disiplinli
practical→pratik
UNIT 13 (LANGUAGE LEARNING)
modest→mütevazi
objective→tarafsız
point of view→açısından,bakış açısı.
language→dil
Communicate with→iletişim kurmak
Native speaker→anadili konuşan kişi
strategy→strateji
develop→geliştirmek
culture→kültür
custom→gelenek
find out→öğrenmek,keşfetmek.
classify→sınıflandırmak
information→bilgi
finally→sonunda
categorize→kategorize etmek
write down→yazmak
put together→biraraya getirmek
afraid of→...den korkmak
look up→araştırmak
approach→yaklaşım
review→yeniden gözden geçirmek
interval→ara
improve→ilerletmek
efficent→etkili
vocabulary→kelime hazinesi
difficulty→zorluk
target language→öğrenilecek dil
obviously→açıkça =clearly→açıkça
agree→katılmak (bir fikre mesela)
personally→kişisel olarak
in my opinion→benim fikrime gore, bence
interrupt→kesmek, durdurmak
for instance→örneğin
in addition→ek olarak
efficiently→etkili biçimde
UNIT 14 (PRECAUTIONARY MEASURES)
precautionary→tedbirli
precaution→tedbir
global warming→küresel ısınma
danger→tehlike
sign→işaret
climate→iklim
solar energy→güneş enerjisi
air conditioning→klima
heating→ısıtma
generate→üretmek
reduce→azaltmak
reuse→yeniden kullanmak
recycle→geri dönüştürmek
seperate→ayrı
avoid→sakınmak, kaçınmak
pollution→kirlilik
vehicle→araç
stuff→eşya, nesne
in the first place→başlangıçta
turn down→azaltmak
advice→öğüt
suggestion→öneri
warning→uyarı
sun rays→güneş ışınları
sunglasses→güneş gözlüğü
sunburn→güneş yanığı
sun cream→güneş kremi
sunlight→güneş ışığı
damage→hasar
UV rays→ultraviyole ışınları
radiation→radyasyon
provide→önlemek,Sağlamak, karşılamak, temin etmek, ihtiyacını karşılamak.
protection→koruma
protective→koruyucu
shade→gölge
in case→halinde, durumunda
sensible→duyarlı
save energy→enerjiyi koruma
desert→çöl, ıssız yer
island→ada
paradise→cennet
switch off→kapatmak
UNIT 15 (PREFERENCES)
preference→tercih
prefer→tercih etmek
cycling→bisiklete binme
beef→sığır eti
soccer→futbol
excellent→mükemmel
ensure→garantilemek
wide range→çok çeşitli
include→içermek, kapsamak
ballroom dancing→balo salonu dansı
demonstration→gösteri
cookery→aşçılık
beauty treatment→güzellik uygulaması
competition→yarışma
canoeing→kano kullanma
parasailing→paraşütlü yelken
Turkish bath→Türk hamamı
facility→imkan,kolaylık.
leisure activities→boş zaman etkinlikleri
outdoor→açık hava
Unite 15’in Devamı!!!
outdoor sports→açık hava sporları
competitive→rakip olabilen
free charge of→bedava
look after→bakmak (çocuğa mesela)
exhausted→bitkin
blow off steam→rahatlamak, nefes almak
put off→ertelemek
stand someone up→birini ekmek, planladığın görüşmeye gitmemek
over the moon→çok mutlu
look forward to→iple çekmek
would rather→tercih etmek
choice→seçenek
folk dancing→halk oyunu
spa→kaplıca
heavy workload→ağır iş yükü
UNIT 16 (EMPATHY)
argument→tartışma
absolutely→kesinlikle =exactly→kesinlikle
respectful→saygılı
sympathetic→sempatik
agreement→aynı fikirde olma, anlaşma
disagreement→anlaşmazlık
approval→onaylama
disapproval→onaylamama, itiraz
I am sure→eminim
If you ask me→eğer bana sorarsan
I am afraid I don’t agree with you→korkarım sana katılmıyorum
I agree→katılıyorum
Do you really think so? →gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
That’s right→bu doğru
Is that right? →bu doğru mu?
emphaty→empati, başkasının duygularını anlama
sympathy→halden anlama,beğenme.
obviously→açıkça
perspective→geniş bakış açısı
point of view→bakış açısı
put yourself in other people’s shoes→kendini başkasının yerine koyma
see the situation through someone’s eyes→durumu başkasının gözüyle görebilmek
selfish→bencil
experience→tecrübe
I can understand how you felt→nasıl hissettiğini anlayabiliyorum
I can imagine how hard it was for you→senin için ne kadar zor olduğunu hayal edebiliyorum
I am sorry to hear that→bunu duyduğum için üzgünüm
Hard luck! →kötü şans
Well done!→aferin
Congratulations! →tebrikler
How wonderful!→ne muhteşem!
How exciting! →ne heyecan verici!
Oh dear! Really? →canım gerçekten mi?
Poor you!→zavallı sen!
How awful! →ne kötü!
Frightening! →korkunç!
8.SINIF İNGİLİZCE KELİMELER
UNIT 1 (FRIENDSHIP)
Funny nedir *** eğlenceli
Rude *** kaba
Polite *** kibar
Stingy ***cimri
helpful ***yardımsever
Generous *** cömert
Friendly *** arkadaş canlısı
Trustworthy ***güvenilir
Honest ***dürüst
Have a good sense of humour
(İyi bir espiri anlayışına sahip)
Supportive *** destekleyici
Sensitive ***duyarlı
Reliable ***güvenilir
Nice ne demektir***; güzel, hoş
Sincere ne demektir*** samimi
Short ne demektir*** kısa
Tall ne demek*** uzun
Anxious *** gergin
Thankful anlamı nedir *** minnettar
Angry *** kızgın
Worried *** endişeli
Hardworking *** çalışkan
Lazy *** tembel
Kind *** iyi kalpli
Understanding *** anlayışlı
Crazy*** çılgın
Cheerful***neşeli
Medium-height***orta boylu
Slim***ince
Plumb***şişman
Good at *** bir şeyde iyi olma
Bad at *** bir şeyde kötü olma
Friendship*** arkadaşlık
Tell the truth*** doğruları söylemek
Encouragement*** cesaret
UNIT 2 (ROAD TO SUCCESS)
Realistic *** gerçekçi
Logical *** mantıklı
İntuitive *** içgüdüsel
Analytical***çözümsel
Verbal***sözel
Boring *** sıkıcı
Slow *** yavaş
Quick ***hızlı
Silent ***sessiz
Loud *** ses olarak yüksek
Close*** yakın
Active*** aktif
Quiet*** sessiz
Independent*** bağımsız
Careful *** dikkatli
İndependent *** bağımsız
Serious *** ciddi
Regular *** düzenli
Sensitive *** duyarlı,hassas
Interpersonal Inteligence *** kişisel zeka
Musical Inteligence*** müzikal zeka
Visual Inteligence*** görsel zeka
Verbal Linguistic Inteligence*** sözel zeka
Kinaesthetic Inteligence*** bedensel zeka Mathematical Inteligence*** matematiksel
Intrapersonal I. *** içe dönük zeka
pair work*** eşli çalışma
group work*** grup çalışması
taking note*** not alma
UNIT 3 (IMPROVING ONE’S LOOK)
Pretty *** hoş, güzel (oldukça)
Bored *** sıkılmış
Polite *** kibar, nazik
Excited *** heyecanlanmış
Surprised *** şaşırmış
Clever *** zeki, akıllı
Talkative *** konuşkan
Emotion*** duygu
Personal quality*** kişisel özellik
Physical appearance*** fiziksel görünüş
Smooth *** pürüzsüz, düzgün
Junk food *** abur cubur
Get rid of *** bir şeyden kurtulmak
Acne*** sivilce
Make-up***makyaj yapma
Scrub*** sıkmak(sivilce)
Rinse*** durulamak
Firstly*** ilk olarak
Secondly*** ikinci olarak
Also*** ayrıca
Then*** sonra
Hand care product***el bakım kremi
Skin care product*** cilt bakım kremi
Hair care product*** saç bakım ürünü
Body care product*** vücut bakım ürünü
Comb*** saç fırçası
Nail clipper*** tırnak makası
Acne gel*** sivilce jeli
Hand cream*** el kremi
Shower gel*** duş jeli
Body lotion*** vücut losyonu
TOO SHORT (too + sıfat) (anlam olumsuz)
TALL ENOUGH (sıfat + enough) ( olumlu)
UNIT 4 (DREAMS)
Believe *** inanmak
Daydream*** hayal etmek
Amusement park*** lunapark
Balance*** denge
Enemy*** düşman
Busy *** meşgul, yoğun
Freedom *** özgürlük
comfortable *** rahat, komforlu
relaxed *** rahat, sakin
tired *** yorgun
sleepy *** uykusuz
huge *** büyük, kocaman
stressful*** stresli
power*** güç
monster*** canavar
chase*** takip etmek
that’s incredible bu inanılmaz
you’re joking*** şaka yapıyorsun
that’s interesting*** bu ilginç
While + past continuous, past simple veya
Past continuous
When + past simple, past continuous
UNIT 5 (ATATÜRK:THE FOUNDER OF TURKISH REPUBLIC)
Victory Day *** Zafer Bayramı
Republic Day *** Cumhuriyet Bayramı
National Sovereignty and Children’s Day*** Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Youths and Sports Day*** Gençlik ve Spor Bayramı
Turkish Grand National Assembly*** Türkiye Büyük Millet Meclisi
Amasya Circular*** Amasya Görüşmesi
Father of Turks*** Türkler’in Babası
Turkish Republic *** Türkiye Cumhuriyeti
Turkish State*** Türk Devleti
Independence War *** Kurtuluş Savaşı
President *** cumhurbaşkanı
Military*** askeri
Ottoman Empire*** Osmanlı İmparatorluğu
force*** güç, zorla ele geçirmek
Found *** kurmak
Founder *** kurucu
War *** savaş
Peace *** barış
Fight *** kavga etmek
Die *** ölmek
Attack *** saldırmak
Enemy *** düşman
Commander *** komutan
Justice *** adalet
Independence *** bağımsızlık
Occupying powers*** işgal güçleri
pressurize*** baskı yapmak
sign*** imzalamak
treaty*** anlaşma
defeat*** yenilmek
spread*** yayılmak
veteran*** gazi
And *** VE (birbirine parallel iki ifade arasında)
But *** FAKAT (birbirine zıt iki ifade arasında)
Because *** ÇÜNKÜ (neden belirtir.)
UNIT 6 ( DETEVTIVE STORIES)
Appear***görünmek
Disappear***gözden kaybolmak
innocent***masum
guilty***suçlu
wealthy***zengin
poor***fakir
single***tek
several***birçok
usual***sıradan
unusual***sıradışı
valueless***değersiz
valuable***değerli
daring***cüretkar
finger print***parmak izi
foot print***ayak izi
tooth impressiom***diş izi
suspect***şüpheli
on loan***ödünç
insurance***sigorta
lay a trap***tuzak kurmak
treasure chest***define sandığı
in spite of***rağmen
exhibit***sergi
interested in***ilgili olmak
necklace***kolye
possible***muhtemel,olas
security***güvenlik
thief***hırsız
burglar***hırsız
crime***suç
UNIT 7 (PERSONAL EXPERIENCE)
talented***yetenekli
ambitious***hırslı
succesful***başarılı
give up***bırakmak (bir alışkanlığı mesela)
record***kayıt
experience***deneyim
top***zirve
summit***zirve
charming***büyüleyici
unfortunately***malesef
fornunately***ne şans, çok şükür
manage to***başarmak
achieve***başarmak
succeed in*** başarmak
fail***başaramamak
entire***tam,bütün
whole***tam,bütün
worth***değer,kıymet
envy***kıskanmak
opportunity***fırsat
make sth come true***gerçekleştirmek
wear***giymek
meet***tanışmak,karşılaşmak
kilt***İskoç eteği
hospitable***misafirperver
UNIT 8 ( COOPERATION IN THE FAMILY)
cooperation***;işbirliği
errand***;ayak işi
Make bed***yatak yapmak
Tidy room***;odayı toplamak
Make breakfast/dinner***;kahvaltıyı vs. hazırlamak
Take the dog for a walk***;köpeği yürüyüşe çıkarmak
Do the washing up***;bulaşıkları yıkamak
Do the shopping***;alışveriş yapmak
Pay the bills***8594;faturaları ödemek
Feed the family pet***8594;evcil hayvanı beslemek
Put the rubbish out***8594;çöpleri dışarıya çıkarmak
Take the dress to the dry cleaner***8594;elbiseleri kuru temizleyyiciye götürmek
Spend time***;zaman harcamak
Get ready***;hazır olmak
Get better***;iyileşmek
Get anxious***;gerginleşmek
Get late***;geç olmak
Get together***;birlikte olmak
promise***;söz vermek
sort out***;sınıflandırmak,ayırmak
do errands***;ayak işleri yapmak
UNIT 9 (SUCCESS STORIES)
scientist***;bilimadamı
geologist***;jeolog
philosopher***;filozof
neuroscientist***;nörolog
accomplishment***;başarı
research***;araştırma
internationally***;uluslararası
prestigious***;saygın,prestijli
made up my mind***;ne yapacağına karar verme
familiar with***;tanıdık
guess***;tahmin etmek
memory***;hafıza
attention***;dikkat
emotional inteligence***;duygusal zeka
brain-based learning***;beyne dayalı öğrenme
fundamental to***;önemli
effective learning***;etkili öğrenme
suppress***;bastırmak, duygularını gizlemek
fear***;korku
anger***;öfke, kızgınlık
disgust***;tiksinme
surprise***şaşkınlık
happiness***;mutluluk
empathy***;empati
conflict***;fikir ayrılığı
productive***;üretici, yaratıcı
publish***;basmak
self-awareness***;kişisel farkındalık
mental function***;zihinsel fonksiyon
UNIT 10 ( READING FOR ENTERTAINMENT)
entertainment***eğlence
sad***üzgün
frightening***korkutucu
romantic***romantic
die of***hastalıktan ölmek
get out of***kurtulmak
get married***evlenmek
well-known***tanınmış
scholarship***burs
stepsister***üvey kardeş
invitation***davet
attend***katılmak
fall in love with***aşık olmak
accept***kabul etmek
offer***teklif
counselor***danışman
advice***öğüt
decision***karar
relationship***ilişki
progress***ilerlemek
career***kariyer
weigh***ölçüp tarmak
college***kolej
improvement***gelişme
development***gelişme
wood cutter***odun kesici, oduncu
stepmother***üvey anne
wicth***cadı
take care of***bakmak, ilgilenmek
pebble***çakıltaşı
crumbs of bread***ekmek kırıntısı
go back***geri gitmek
run away***kaçmak
UNIT 11 (PERSONAL GOALS)
goal***amaç
hope***umut
outcome***sonuç
career***kariyer
marriage***evlilik
education***eğitim
ambition***hırs
wish***istek, arzu
desire***istek, arzu
percantage***yüzde (%)
generation***nesil
teenager***gençler
nearly half***neredeyse yarısı
scarcely***neredeyse hiç
own***kendi
business***iş
secure job***güvenli meslek
take risk***risk almak
confidence***güven
key***anahtar
abroad***yurtdışı
respect***saygı duymak
esteem***itibar, saygı
traditional family***geleneksel aile
predict***tahmin etmek
main***;ana, esas
mission***ideal, amaç
goodwill***temiz kalplilik
arrogant***kibirli
set out***yola çıkmak, girişmek
fund***sermaye, ödenek
focus on***bir noktada toplamak
UNIT 12 (PERSONALITY TYPES)
strength***güç
weakness***güçsüzlük
formal***resmi
informal***resmi olmayan
easygoing***uysal
flexible***yumuşak başlı, değişken
upset***üzgün
miss small details***küçük ayrıntıları kaçırmak
candidate***aday
customer service***müşteri servisi
get stressed***streslenmek
concentrate***konsatre olmak
focused***odaklanmış
irresponsible***sorumsuz
responsible***sorumlu
unimaginative***yaratıcı olmayan
imaginative***yaratıcı
honest***dürüst
dishonest***dürüst olmayan, karaktersiz
threat***tehlike, tehdit
capable***yetenekli
get on with***geçinmek, anlaşmak
willingness***isteklilik
lack of*** -siz, -sız eki
belief***inanç
tend to***eğilimi olmak
terrified***dehşete düşmek
major***büyük
misunderstand***yanlış anlamak
morale***moral
motivation***motivasyon
mistake***hata
gain***kazanmak
punctual***dakik
tactful***ince ruhlu, düşünceli
neat***zarif
organised***planlı
sociable***sosyal
adaptable***uyumlu
outgoing***içi dışı bir, açık yürekli
disciplined***disiplinli
practical***pratik
UNIT 13 (LANGUAGE LEARNING)
modest***mütevazi
objective***tarafsız
point of view***açısından
language***dil
Communicate with***iletişim kurmak
Native speaker***anadili konuşan kişi
strategy***strateji
develop***geliştirmek
culture***kültür
custom***gelenek
find out***öğrenmek
classify***sınıflandırmak
information***bilgi
finally***sonunda
categorize***kategorize etmek
write down***yazmak
put together***biraraya getirmek
afraid of***korkmak
look up***araştırmak
approach***yaklaşım
review***yeniden gözden geçirmek
interval***8594;ara
improve***8594;ilerletmek
efficent***8594;etkili
vocabulary***8594;kelime hazinesi
difficulty***zorluk
target language***öğrenilecek dil
obviously***açıkça
clearly***açıkça
agree***katılmak (bir fikre mesela)
personally***kişisel olarak
in my opinion***benim fikrime gore, bence
interrupt***kesmek, durdurmak
for instance***örneğin
in addition***ek olarak
efficiently***etkili biçimde
UNIT 14 (PRECAUTIONARY MEASURES)
precautionary***8594;tedbirli
precaution***8594;tedbir
global warming***8594;küresel ısınma
danger***8594;tehlike
sign***8594;işaret
climate***8594;iklim
solar energy***8594;güneş enerjisi
air conditioning***8594;klima
heating***8594;ısıtma
generate***8594;üretmek
reduce***8594;azaltmak
reuse***8594;yeniden kullanmak
recycle***8594;geri dönüştürmek
seperate***8594;ayrı
avoid***8594;sakınmak, kaçınmak
pollution***8594;kirlilik
vehicle***8594;araç
stuff***8594;eşya, nesne
in the first place***8594;başlangıçta
turn down***8594;azaltmak
advice***8594;öğüt
suggestion***8594;öneri
warning***8594;uyarı
sun rays***8594;güneş ışınları
sunglasses***8594;güneş gözlüğü
sunburn***8594;güneş yanığı
sun cream***8594;güneş kremi
sunlight***8594;güneş ışığı
damage***8594;hasar
UV rays***8594;ultraviyole ışınları
radiation***8594;radyasyon
provide***8594;önlemek
protection***8594;koruma
protective***8594;koruyucu
shade***8594;gölge
in case***8594;halinde, durumunda
sensible***8594;duyarlı
save energy***8594;enerjiyi koruma
desert***8594;çöl, ıssız yer
island***8594;ada
paradise***8594;cennet
switch off***8594;kapatmak
UNIT 15 (PREFERENCES)
preference***8594;tercih
prefer***8594;tercih etmek
cycling***8594;bisiklete binme
beef***8594;sığır eti
soccer***8594;futbol
excellent***8594;mükemmel
ensure***8594;garantilemek
wide range***8594;çok çeşitli
include***8594;içermek, kapsamak
ballroom dancing***8594;balo salonu dansı
demonstration***8594;gösteri
cookery***8594;aşçılık
beauty treatment***8594;güzellik uygulaması
competition***8594;yarışma
canoeing***8594;kano kullanma
parasailing***8594;paraşütlü yelken
Turkish bath***8594;Türk hamamı
facility***8594;imkan
leisure activities***8594;boş zaman etkinlikleri
outdoor***8594;açık hava
outdoor sports***8594;açık hava sporları
competitive***8594;rakip olabilen
free charge of***8594;bedava
look after***8594;bakmak (çocuğa mesela)
exhausted***8594;bitkin
blow off steam***8594;rahatlamak, nefes almak
put off***8594;ertelemek
stand someone up***8594;birini ekmek, planladığın görüşmeye gitmemek
over the moon***8594;çok mutlu
look forward to***8594;iple çekmek
would rather***8594;tercih etmek
choice***8594;seçenek
folk dancing***8594;halk oyunu
spa***8594;kaplıca
heavy workload***8594;ağır iş yükü
UNIT 16 (EMPATHY)
argument***8594;tartışma
absolutely***8594;kesinlikle
exactly***8594;kesinlikle
respectful***8594;saygılı
sympathetic***8594;sempatik
agreement***8594;aynı fikirde olma, anlaşma
disagreement***8594;anlaşmazlık
approval***8594;onaylama
disapproval***8594;onaylamama, itiraz
I am sure***8594;eminim
If you ask me***8594;eğer bana sorarsan
I am afraid I don’t agree with you***8594;korkarım sana katılmıyorum
I agree***8594;katılıyorum
Do you really think so? ***8594;gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
That’s right***8594;bu doğru
Is that right? ***8594;bu doğru mu?
emphaty***8594;empati, başkasının duygularını anlama
sympathy***8594;halden anlama
obviously***8594;açıkça
perspective***8594;geniş bakış açısı
point of view***8594;bakış açısı
put yourself in other people’s shoes***8594;kendini başkasının yerine koyma
see the situation through someone’s eyes***8594;durumu başkasının gözüyle görebilmek
selfish***8594;bencil
experience;tecrübe
I can understand how you felt;nasıl hissettiğini anlayabiliyorum
I can imagine how hard it was for you;senin için ne kadar zor olduğunu hayal edebiliyorum
I am sorry to hear that;bunu duyduğum için üzgünüm
Hard luck! ;kötü şans
Well done!;aferin
Congratulations! ;tebrikler
How wonderful!;ne muhteşem!
How exciting! ;ne heyecan verici!
Oh dear! Really? ;canım gerçekten mi?
Poor you!;zavallı sen!
How awful! ;ne kötü!
Frightening! ;korkunç!
Funny nedir *** eğlenceli
Rude *** kaba
Polite *** kibar
Stingy ***cimri
helpful ***yardımsever
Generous *** cömert
Friendly *** arkadaş canlısı
Trustworthy ***güvenilir
Honest ***dürüst
Have a good sense of humour
(İyi bir espiri anlayışına sahip)
Supportive *** destekleyici
Sensitive ***duyarlı
Reliable ***güvenilir
Nice ne demektir***; güzel, hoş
Sincere ne demektir*** samimi
Short ne demektir*** kısa
Tall ne demek*** uzun
Anxious *** gergin
Thankful anlamı nedir *** minnettar
Angry *** kızgın
Worried *** endişeli
Hardworking *** çalışkan
Lazy *** tembel
Kind *** iyi kalpli
Understanding *** anlayışlı
Crazy*** çılgın
Cheerful***neşeli
Medium-height***orta boylu
Slim***ince
Plumb***şişman
Good at *** bir şeyde iyi olma
Bad at *** bir şeyde kötü olma
Friendship*** arkadaşlık
Tell the truth*** doğruları söylemek
Encouragement*** cesaret
UNIT 2 (ROAD TO SUCCESS)
Realistic *** gerçekçi
Logical *** mantıklı
İntuitive *** içgüdüsel
Analytical***çözümsel
Verbal***sözel
Boring *** sıkıcı
Slow *** yavaş
Quick ***hızlı
Silent ***sessiz
Loud *** ses olarak yüksek
Close*** yakın
Active*** aktif
Quiet*** sessiz
Independent*** bağımsız
Careful *** dikkatli
İndependent *** bağımsız
Serious *** ciddi
Regular *** düzenli
Sensitive *** duyarlı,hassas
Interpersonal Inteligence *** kişisel zeka
Musical Inteligence*** müzikal zeka
Visual Inteligence*** görsel zeka
Verbal Linguistic Inteligence*** sözel zeka
Kinaesthetic Inteligence*** bedensel zeka Mathematical Inteligence*** matematiksel
Intrapersonal I. *** içe dönük zeka
pair work*** eşli çalışma
group work*** grup çalışması
taking note*** not alma
UNIT 3 (IMPROVING ONE’S LOOK)
Pretty *** hoş, güzel (oldukça)
Bored *** sıkılmış
Polite *** kibar, nazik
Excited *** heyecanlanmış
Surprised *** şaşırmış
Clever *** zeki, akıllı
Talkative *** konuşkan
Emotion*** duygu
Personal quality*** kişisel özellik
Physical appearance*** fiziksel görünüş
Smooth *** pürüzsüz, düzgün
Junk food *** abur cubur
Get rid of *** bir şeyden kurtulmak
Acne*** sivilce
Make-up***makyaj yapma
Scrub*** sıkmak(sivilce)
Rinse*** durulamak
Firstly*** ilk olarak
Secondly*** ikinci olarak
Also*** ayrıca
Then*** sonra
Hand care product***el bakım kremi
Skin care product*** cilt bakım kremi
Hair care product*** saç bakım ürünü
Body care product*** vücut bakım ürünü
Comb*** saç fırçası
Nail clipper*** tırnak makası
Acne gel*** sivilce jeli
Hand cream*** el kremi
Shower gel*** duş jeli
Body lotion*** vücut losyonu
TOO SHORT (too + sıfat) (anlam olumsuz)
TALL ENOUGH (sıfat + enough) ( olumlu)
UNIT 4 (DREAMS)
Believe *** inanmak
Daydream*** hayal etmek
Amusement park*** lunapark
Balance*** denge
Enemy*** düşman
Busy *** meşgul, yoğun
Freedom *** özgürlük
comfortable *** rahat, komforlu
relaxed *** rahat, sakin
tired *** yorgun
sleepy *** uykusuz
huge *** büyük, kocaman
stressful*** stresli
power*** güç
monster*** canavar
chase*** takip etmek
that’s incredible bu inanılmaz
you’re joking*** şaka yapıyorsun
that’s interesting*** bu ilginç
While + past continuous, past simple veya
Past continuous
When + past simple, past continuous
UNIT 5 (ATATÜRK:THE FOUNDER OF TURKISH REPUBLIC)
Victory Day *** Zafer Bayramı
Republic Day *** Cumhuriyet Bayramı
National Sovereignty and Children’s Day*** Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Youths and Sports Day*** Gençlik ve Spor Bayramı
Turkish Grand National Assembly*** Türkiye Büyük Millet Meclisi
Amasya Circular*** Amasya Görüşmesi
Father of Turks*** Türkler’in Babası
Turkish Republic *** Türkiye Cumhuriyeti
Turkish State*** Türk Devleti
Independence War *** Kurtuluş Savaşı
President *** cumhurbaşkanı
Military*** askeri
Ottoman Empire*** Osmanlı İmparatorluğu
force*** güç, zorla ele geçirmek
Found *** kurmak
Founder *** kurucu
War *** savaş
Peace *** barış
Fight *** kavga etmek
Die *** ölmek
Attack *** saldırmak
Enemy *** düşman
Commander *** komutan
Justice *** adalet
Independence *** bağımsızlık
Occupying powers*** işgal güçleri
pressurize*** baskı yapmak
sign*** imzalamak
treaty*** anlaşma
defeat*** yenilmek
spread*** yayılmak
veteran*** gazi
And *** VE (birbirine parallel iki ifade arasında)
But *** FAKAT (birbirine zıt iki ifade arasında)
Because *** ÇÜNKÜ (neden belirtir.)
UNIT 6 ( DETEVTIVE STORIES)
Appear***görünmek
Disappear***gözden kaybolmak
innocent***masum
guilty***suçlu
wealthy***zengin
poor***fakir
single***tek
several***birçok
usual***sıradan
unusual***sıradışı
valueless***değersiz
valuable***değerli
daring***cüretkar
finger print***parmak izi
foot print***ayak izi
tooth impressiom***diş izi
suspect***şüpheli
on loan***ödünç
insurance***sigorta
lay a trap***tuzak kurmak
treasure chest***define sandığı
in spite of***rağmen
exhibit***sergi
interested in***ilgili olmak
necklace***kolye
possible***muhtemel,olas
security***güvenlik
thief***hırsız
burglar***hırsız
crime***suç
UNIT 7 (PERSONAL EXPERIENCE)
talented***yetenekli
ambitious***hırslı
succesful***başarılı
give up***bırakmak (bir alışkanlığı mesela)
record***kayıt
experience***deneyim
top***zirve
summit***zirve
charming***büyüleyici
unfortunately***malesef
fornunately***ne şans, çok şükür
manage to***başarmak
achieve***başarmak
succeed in*** başarmak
fail***başaramamak
entire***tam,bütün
whole***tam,bütün
worth***değer,kıymet
envy***kıskanmak
opportunity***fırsat
make sth come true***gerçekleştirmek
wear***giymek
meet***tanışmak,karşılaşmak
kilt***İskoç eteği
hospitable***misafirperver
UNIT 8 ( COOPERATION IN THE FAMILY)
cooperation***;işbirliği
errand***;ayak işi
Make bed***yatak yapmak
Tidy room***;odayı toplamak
Make breakfast/dinner***;kahvaltıyı vs. hazırlamak
Take the dog for a walk***;köpeği yürüyüşe çıkarmak
Do the washing up***;bulaşıkları yıkamak
Do the shopping***;alışveriş yapmak
Pay the bills***8594;faturaları ödemek
Feed the family pet***8594;evcil hayvanı beslemek
Put the rubbish out***8594;çöpleri dışarıya çıkarmak
Take the dress to the dry cleaner***8594;elbiseleri kuru temizleyyiciye götürmek
Spend time***;zaman harcamak
Get ready***;hazır olmak
Get better***;iyileşmek
Get anxious***;gerginleşmek
Get late***;geç olmak
Get together***;birlikte olmak
promise***;söz vermek
sort out***;sınıflandırmak,ayırmak
do errands***;ayak işleri yapmak
UNIT 9 (SUCCESS STORIES)
scientist***;bilimadamı
geologist***;jeolog
philosopher***;filozof
neuroscientist***;nörolog
accomplishment***;başarı
research***;araştırma
internationally***;uluslararası
prestigious***;saygın,prestijli
made up my mind***;ne yapacağına karar verme
familiar with***;tanıdık
guess***;tahmin etmek
memory***;hafıza
attention***;dikkat
emotional inteligence***;duygusal zeka
brain-based learning***;beyne dayalı öğrenme
fundamental to***;önemli
effective learning***;etkili öğrenme
suppress***;bastırmak, duygularını gizlemek
fear***;korku
anger***;öfke, kızgınlık
disgust***;tiksinme
surprise***şaşkınlık
happiness***;mutluluk
empathy***;empati
conflict***;fikir ayrılığı
productive***;üretici, yaratıcı
publish***;basmak
self-awareness***;kişisel farkındalık
mental function***;zihinsel fonksiyon
UNIT 10 ( READING FOR ENTERTAINMENT)
entertainment***eğlence
sad***üzgün
frightening***korkutucu
romantic***romantic
die of***hastalıktan ölmek
get out of***kurtulmak
get married***evlenmek
well-known***tanınmış
scholarship***burs
stepsister***üvey kardeş
invitation***davet
attend***katılmak
fall in love with***aşık olmak
accept***kabul etmek
offer***teklif
counselor***danışman
advice***öğüt
decision***karar
relationship***ilişki
progress***ilerlemek
career***kariyer
weigh***ölçüp tarmak
college***kolej
improvement***gelişme
development***gelişme
wood cutter***odun kesici, oduncu
stepmother***üvey anne
wicth***cadı
take care of***bakmak, ilgilenmek
pebble***çakıltaşı
crumbs of bread***ekmek kırıntısı
go back***geri gitmek
run away***kaçmak
UNIT 11 (PERSONAL GOALS)
goal***amaç
hope***umut
outcome***sonuç
career***kariyer
marriage***evlilik
education***eğitim
ambition***hırs
wish***istek, arzu
desire***istek, arzu
percantage***yüzde (%)
generation***nesil
teenager***gençler
nearly half***neredeyse yarısı
scarcely***neredeyse hiç
own***kendi
business***iş
secure job***güvenli meslek
take risk***risk almak
confidence***güven
key***anahtar
abroad***yurtdışı
respect***saygı duymak
esteem***itibar, saygı
traditional family***geleneksel aile
predict***tahmin etmek
main***;ana, esas
mission***ideal, amaç
goodwill***temiz kalplilik
arrogant***kibirli
set out***yola çıkmak, girişmek
fund***sermaye, ödenek
focus on***bir noktada toplamak
UNIT 12 (PERSONALITY TYPES)
strength***güç
weakness***güçsüzlük
formal***resmi
informal***resmi olmayan
easygoing***uysal
flexible***yumuşak başlı, değişken
upset***üzgün
miss small details***küçük ayrıntıları kaçırmak
candidate***aday
customer service***müşteri servisi
get stressed***streslenmek
concentrate***konsatre olmak
focused***odaklanmış
irresponsible***sorumsuz
responsible***sorumlu
unimaginative***yaratıcı olmayan
imaginative***yaratıcı
honest***dürüst
dishonest***dürüst olmayan, karaktersiz
threat***tehlike, tehdit
capable***yetenekli
get on with***geçinmek, anlaşmak
willingness***isteklilik
lack of*** -siz, -sız eki
belief***inanç
tend to***eğilimi olmak
terrified***dehşete düşmek
major***büyük
misunderstand***yanlış anlamak
morale***moral
motivation***motivasyon
mistake***hata
gain***kazanmak
punctual***dakik
tactful***ince ruhlu, düşünceli
neat***zarif
organised***planlı
sociable***sosyal
adaptable***uyumlu
outgoing***içi dışı bir, açık yürekli
disciplined***disiplinli
practical***pratik
UNIT 13 (LANGUAGE LEARNING)
modest***mütevazi
objective***tarafsız
point of view***açısından
language***dil
Communicate with***iletişim kurmak
Native speaker***anadili konuşan kişi
strategy***strateji
develop***geliştirmek
culture***kültür
custom***gelenek
find out***öğrenmek
classify***sınıflandırmak
information***bilgi
finally***sonunda
categorize***kategorize etmek
write down***yazmak
put together***biraraya getirmek
afraid of***korkmak
look up***araştırmak
approach***yaklaşım
review***yeniden gözden geçirmek
interval***8594;ara
improve***8594;ilerletmek
efficent***8594;etkili
vocabulary***8594;kelime hazinesi
difficulty***zorluk
target language***öğrenilecek dil
obviously***açıkça
clearly***açıkça
agree***katılmak (bir fikre mesela)
personally***kişisel olarak
in my opinion***benim fikrime gore, bence
interrupt***kesmek, durdurmak
for instance***örneğin
in addition***ek olarak
efficiently***etkili biçimde
UNIT 14 (PRECAUTIONARY MEASURES)
precautionary***8594;tedbirli
precaution***8594;tedbir
global warming***8594;küresel ısınma
danger***8594;tehlike
sign***8594;işaret
climate***8594;iklim
solar energy***8594;güneş enerjisi
air conditioning***8594;klima
heating***8594;ısıtma
generate***8594;üretmek
reduce***8594;azaltmak
reuse***8594;yeniden kullanmak
recycle***8594;geri dönüştürmek
seperate***8594;ayrı
avoid***8594;sakınmak, kaçınmak
pollution***8594;kirlilik
vehicle***8594;araç
stuff***8594;eşya, nesne
in the first place***8594;başlangıçta
turn down***8594;azaltmak
advice***8594;öğüt
suggestion***8594;öneri
warning***8594;uyarı
sun rays***8594;güneş ışınları
sunglasses***8594;güneş gözlüğü
sunburn***8594;güneş yanığı
sun cream***8594;güneş kremi
sunlight***8594;güneş ışığı
damage***8594;hasar
UV rays***8594;ultraviyole ışınları
radiation***8594;radyasyon
provide***8594;önlemek
protection***8594;koruma
protective***8594;koruyucu
shade***8594;gölge
in case***8594;halinde, durumunda
sensible***8594;duyarlı
save energy***8594;enerjiyi koruma
desert***8594;çöl, ıssız yer
island***8594;ada
paradise***8594;cennet
switch off***8594;kapatmak
UNIT 15 (PREFERENCES)
preference***8594;tercih
prefer***8594;tercih etmek
cycling***8594;bisiklete binme
beef***8594;sığır eti
soccer***8594;futbol
excellent***8594;mükemmel
ensure***8594;garantilemek
wide range***8594;çok çeşitli
include***8594;içermek, kapsamak
ballroom dancing***8594;balo salonu dansı
demonstration***8594;gösteri
cookery***8594;aşçılık
beauty treatment***8594;güzellik uygulaması
competition***8594;yarışma
canoeing***8594;kano kullanma
parasailing***8594;paraşütlü yelken
Turkish bath***8594;Türk hamamı
facility***8594;imkan
leisure activities***8594;boş zaman etkinlikleri
outdoor***8594;açık hava
outdoor sports***8594;açık hava sporları
competitive***8594;rakip olabilen
free charge of***8594;bedava
look after***8594;bakmak (çocuğa mesela)
exhausted***8594;bitkin
blow off steam***8594;rahatlamak, nefes almak
put off***8594;ertelemek
stand someone up***8594;birini ekmek, planladığın görüşmeye gitmemek
over the moon***8594;çok mutlu
look forward to***8594;iple çekmek
would rather***8594;tercih etmek
choice***8594;seçenek
folk dancing***8594;halk oyunu
spa***8594;kaplıca
heavy workload***8594;ağır iş yükü
UNIT 16 (EMPATHY)
argument***8594;tartışma
absolutely***8594;kesinlikle
exactly***8594;kesinlikle
respectful***8594;saygılı
sympathetic***8594;sempatik
agreement***8594;aynı fikirde olma, anlaşma
disagreement***8594;anlaşmazlık
approval***8594;onaylama
disapproval***8594;onaylamama, itiraz
I am sure***8594;eminim
If you ask me***8594;eğer bana sorarsan
I am afraid I don’t agree with you***8594;korkarım sana katılmıyorum
I agree***8594;katılıyorum
Do you really think so? ***8594;gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
That’s right***8594;bu doğru
Is that right? ***8594;bu doğru mu?
emphaty***8594;empati, başkasının duygularını anlama
sympathy***8594;halden anlama
obviously***8594;açıkça
perspective***8594;geniş bakış açısı
point of view***8594;bakış açısı
put yourself in other people’s shoes***8594;kendini başkasının yerine koyma
see the situation through someone’s eyes***8594;durumu başkasının gözüyle görebilmek
selfish***8594;bencil
experience;tecrübe
I can understand how you felt;nasıl hissettiğini anlayabiliyorum
I can imagine how hard it was for you;senin için ne kadar zor olduğunu hayal edebiliyorum
I am sorry to hear that;bunu duyduğum için üzgünüm
Hard luck! ;kötü şans
Well done!;aferin
Congratulations! ;tebrikler
How wonderful!;ne muhteşem!
How exciting! ;ne heyecan verici!
Oh dear! Really? ;canım gerçekten mi?
Poor you!;zavallı sen!
How awful! ;ne kötü!
Frightening! ;korkunç!
Similar topics
» 10.SINIF İNGİLİZCE KELİMELER ve ANLAMLARI 11.SINIF
» 5.Sınıf İngilizce Kelimeler
» 6.SINIF İNGİLİZCE TÜM KELİMELER
» Anadolu liseleri 9.sınıf 1.yazılı çıkabilecek sorular:
» 11.Sınıf İngilizce Kelimeler
» 5.Sınıf İngilizce Kelimeler
» 6.SINIF İNGİLİZCE TÜM KELİMELER
» Anadolu liseleri 9.sınıf 1.yazılı çıkabilecek sorular:
» 11.Sınıf İngilizce Kelimeler
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz