OLUMLU VE OLUMSUZ DAVRANIŞLAR NASIL DEĞERLENDİRİLİR
1 sayfadaki 1 sayfası
OLUMLU VE OLUMSUZ DAVRANIŞLAR NASIL DEĞERLENDİRİLİR
Bir okuldaki tüm eğitimcilerin çocuklarda hangi davranışları geliştirmek/ desteklemek istediklerine ve hangi davranışları kabul etmeyeceklerine dair ortak bir anlayışa sahip olmaları önemlidir.
Bir kural koyarken o kuralın gerekli olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Örneğin ‘halıda otururken bağdaş kurup oturmak'- böyle rahat etmeyen çocuklar için zorlayıcı olabilir. Her koyulan kuralın bir mantığı olmalı- sadece ‘bu hep böyle' deyip kural konulmamalıdır. Aksi takdirde çocuğun davranışı benimsemesini beklemek haksızlık olur.
Bazen ev ortamındaki kurallar ile okuldaki kurallar örtüşmeyebilir. Örneğin, ‘yemin etmek' okulda yasak iken, evde kabul edilebilir bir davranış olabilir. Onun için kuralı açıklarken ‘yemin etmek kötüdür' değil, "okulumuzda yemin etmiyoruz' diye açıklama getirmek daha doğru olur. Aksi halde çocuk annesinin ya da babasının kötü bir şey yaptığını düşünebilir. Okul/sınıf kurallarına karar verdikten sonra tüm yetişkinlerin bu konuda tutarlı bir yaklaşım göstermeleri gereklidir.
KİŞİYİ DEĞİL DAVRANIŞI ÖVÜN.
Kurala uymayan bir çocuğa, kuralı sakin ama net bir şekilde hatırlatın. Davranışını değiştirmesi için fırsat verin.
Kuralı bozan çocukları uyarmak yerine, kurala uyan çocukları takdir etmeye çalışın.
Çocuklar zaman zaman kuralları bozabilirler- bu konuda sabırlı olun ve mükemmeli beklemeyin.
Olumlu Davranışı Yakala
Çocukların olumlu davranışlarına odaklanmanız ve onları takdir etmeniz çok önemlidir. Gün içinde her bir çocuğu takdir ediyor musunuz? Ya da ne kadar ediyorsunuz? Genelde bize sorun yaratan davranışları görmek çok daha kolaydır. Çocuğu takdir ederken, onu niçin takdir ettiğinizi mutlaka söyleyin. Olumsuz davranışlar sergileyen çocukların olumlu davranışlarını yakalamak çok daha önemlidir.
Takdir edilen davranışın tekrar etme olasılığı yüksektir. Sizlerin de istediği budur. Sizi çok da rahatsız etmeyen bir davranışı görmezden gelmeniz, onun yerine olumlu davranışlara odaklanmanız daha değerli olacaktır. İstisnasız tüm çocuklar takdir edilmeyi sever. Eğer çocuk takdir edilmeye alışık değilse, başta alışması biraz zaman alabilir- takdir edildiklerinde nasıl tepki vereceklerini bilemeyebilirler. Zaman geçtikçe takdire alışırlar ve olumlu şekilde tepki vermeyi öğrenirler. Bazı çekingen çocuklar herkesin önünde olmasından ziyade, ‘özel- teke tek' takdiri tercih edebilirler. Buna karşı duyarlı öğretmenin duyarlı olması önemlidir.
Öncelikle çocuklar için dışarıda oynamak, içerde oynamak gibi bir hak olup ayrıcalık değildir. Hiçbir zaman olumsuz davranışlarının sonucunda bahçeyi yasaklamak doğru değildir. Ama belki olumlu davranışlarının sonunda daha önce bahçede yapılmayan bir etkinlik ödül olarak yapılabilir. Örneğin, uçurtma uçurtmak gibi.
Sınıf içinde uygun olmayan bir davranışın, dışarıda uygun olabileceğini ön görmek gerekir. Örneğin koşmak gibi. Bu çocukların içinden gelen bir davranıştır. Engel olmak, yasaklamak doğru olmayacaktır.
Olumlu Davranışları Geliştirmek
Kurallar
Bir okuldaki tüm eğitimcilerin çocuklarda hangi davranışları geliştirmek/ desteklemek istediklerine ve hangi davranışları kabul etmeyeceklerine dair ortak bir anlayışa sahip olmaları önemlidir.
Bir kural koyarken o kuralın gerekli olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Örneğin ‘halıda otururken bağdaş kurup oturmak'- böyle rahat etmeyen çocuklar için zorlayıcı olabilir. Her koyulan kuralın bir mantığı olmalı- sadece ‘bu hep böyle' deyip kural konulmamalıdır. Aksi takdirde çocuğun davranışı benimsemesini beklemek haksızlık olur.
Bazen ev ortamındaki kurallar ile okuldaki kurallar örtüşmeyebilir. Örneğin, ‘yemin etmek' okulda yasak iken, evde kabul edilebilir bir davranış olabilir. Onun için kuralı açıklarken ‘yemin etmek kötüdür' değil, "okulumuzda yemin etmiyoruz' diye açıklama getirmek daha doğru olur. Aksi halde çocuk annesinin ya da babasının kötü bir şey yaptığını düşünebilir. Okul/sınıf kurallarına karar verdikten sonra tüm yetişkinlerin bu konuda tutarlı bir yaklaşım göstermeleri gereklidir.
Kural Koyarken, Uygularken...
Olumlu bir dil kullanarak kuralı tanımlayın- ne yapmamalarını değil, yapmaları gerekeni söyleyin. ‘Başkaları konuşurken dinle.' gibi.
Az sayıda kural ile başlayın. Örneğin, en önemli 6 kural. Fazla sayıda kural koyarsanız çocukların bunları hatırlaması zorlaşır ve sırf hatırlayamadığı için kuralları uygulayamayabilir.
Kuralı koyarken gerçekten gerekli olup olmadığını kendinize sorun.
Özellikle ilk günlerde her gün kuralların üzerinden geçin.
Kuralları görseller kullanarak görünür bir yere asın- örneğin her kural için bu kuralın uygulanırken çekilmiş bir fotoğrafı kartona yapıştırılarak sınıfta sergilenebilir.
Kuralları uyguladıkça çocukları takdir edin. Örneğin: ‘Ali ne güzel! Ege’yi dinledin.'
Kurala uymayan bir çocuğa, kuralı sakin ama net bir şekilde hatırlatın. Davranışını değiştirmesi için fırsat verin.
Kuralı bozan çocukları uyarmak yerine, kurala uyan çocukları takdir etmeye çalışın.
Çocuklar zaman zaman kuralları bozabilirler- bu konuda sabırlı olun ve mükemmeli beklemeyin.
Olumlu Davranışları Geliştirmek
Kurallar
Bir okuldaki tüm eğitimcilerin çocuklarda hangi davranışları geliştirmek/ desteklemek istediklerine ve hangi davranışları kabul etmeyeceklerine dair ortak bir anlayışa sahip olmaları önemlidir.
Bir kural koyarken o kuralın gerekli olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Örneğin ‘halıda otururken bağdaş kurup oturmak'- böyle rahat etmeyen çocuklar için zorlayıcı olabilir. Her koyulan kuralın bir mantığı olmalı- sadece ‘bu hep böyle' deyip kural konulmamalıdır. Aksi takdirde çocuğun davranışı benimsemesini beklemek haksızlık olur.
Bazen ev ortamındaki kurallar ile okuldaki kurallar örtüşmeyebilir. Örneğin, ‘yemin etmek' okulda yasak iken, evde kabul edilebilir bir davranış olabilir. Onun için kuralı açıklarken ‘yemin etmek kötüdür' değil, "okulumuzda yemin etmiyoruz' diye açıklama getirmek daha doğru olur. Aksi halde çocuk annesinin ya da babasının kötü bir şey yaptığını düşünebilir. Okul/sınıf kurallarına karar verdikten sonra tüm yetişkinlerin bu konuda tutarlı bir yaklaşım göstermeleri gereklidir.
Kurallar
Bir okuldaki tüm eğitimcilerin çocuklarda hangi davranışları geliştirmek/ desteklemek istediklerine ve hangi davranışları kabul etmeyeceklerine dair ortak bir anlayışa sahip olmaları önemlidir.
Bir kural koyarken o kuralın gerekli olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Örneğin ‘halıda otururken bağdaş kurup oturmak'- böyle rahat etmeyen çocuklar için zorlayıcı olabilir. Her koyulan kuralın bir mantığı olmalı- sadece ‘bu hep böyle' deyip kural konulmamalıdır. Aksi takdirde çocuğun davranışı benimsemesini beklemek haksızlık olur.
Bazen ev ortamındaki kurallar ile okuldaki kurallar örtüşmeyebilir. Örneğin, ‘yemin etmek' okulda yasak iken, evde kabul edilebilir bir davranış olabilir. Onun için kuralı açıklarken ‘yemin etmek kötüdür' değil, "okulumuzda yemin etmiyoruz' diye açıklama getirmek daha doğru olur. Aksi halde çocuk annesinin ya da babasının kötü bir şey yaptığını düşünebilir. Okul/sınıf kurallarına karar verdikten sonra tüm yetişkinlerin bu konuda tutarlı bir yaklaşım göstermeleri gereklidir.
Kural Koyarken, Uygularken...
Olumlu bir dil kullanarak kuralı tanımlayın- ne yapmamalarını değil, yapmaları gerekeni söyleyin. ‘Başkaları konuşurken dinle.' gibi.
Az sayıda kural ile başlayın. Örneğin, en önemli 6 kural. Fazla sayıda kural koyarsanız çocukların bunları hatırlaması zorlaşır ve sırf hatırlayamadığı için kuralları uygulayamayabilir.
Sevgili Öğretmenler,
Bildiğiniz gibi, çocuklar sınıf içinde alınan kararlardan olumlu ya da olumsuz şekilde etkilenirler. Peki, acaba çocukları da etkileyen bu kararlarda çocukların fikri, görüşü alınıyor mu? Bu kararlara katılımları sağlanıyor mu?
Biz yetişkinler, fikirlerini, görüşlerini özgürce söyleyen, doğruyu savunan çocuklar istiyorsak, çocukları da sınıfın eşit bir bireyi olarak kabul etmek, kendilerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyecek konular hakkında yaşlarına ve gelişim dönemlerine uygun olarak onlara açıklamak, görüşlerini sormak, mış gibi yapmadan bu görüşleri dikkate almak ve karar süreçlerine dahil etmek gerekiyor. Bir başka deyişle, çocukların sınıf içinde alınan kararları anlayamayacakları, doğru görüşler veremeyecekleri ile ilgili yanlış inanışları bir kenara bırakmak, çocukları dinlemek ve fikirlerine saygı duymak gerekiyor.
Türkiye’nin de imzaladığı, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre her çocuk kendisini ilgilendiren bir karar alınacağı zaman fikirlerini özgürce dile getirme hakkına sahiptir. Yani çocukların kararlara katılımları, çocuk haklarından biri ve gelişimlerinin önemli bir parçasıdır. Kararlara katılımı sağlanan çocukların, zihinsel ve sosyal gelişimi; sorumluluk alma ve problem çözme becerileri desteklenir. Birey olarak görülen, görüşü sorulan, bu görüşü ifade edebilen, kısaca değerli ve önemli olduklarını hissedebilen çocuklar, kendilerini daha iyi koruyabilir, ihmal ve istismara uğrama olasılıkları azalabilir.
Erken çocuklukta yani 0-6 yaş döneminde çocukların alabilecekler kararların sayısı ve niteliği sınırlıdır. Birçok kararı yine yetişkinlerin alması gerekir. Yine de çocukların kararlara katılımını desteklemek için yapılabilecek pek çok şey vardır:
Karar Vermekle İlgili Yetki ve Sorumlulukları Paylaşın
2-3 yaşından itibaren çocuklara, kararlara katılma sorumluluğu kazandırılmaya başlanabilir. Örneğin, bedenleriyle ilgili kararlar almaları teşvik edilebilir. Örneğin, akraba, tanıdık ve yabancı yetişkinlerin onu öpüp, sevip, sarılıp sarılmayacağına çocuğun kendisinin karar vermesi önemlidir. Benzer bir şekilde, hangi oyunu oynamak istediği, hangi merkezde oynamak istediği, hangi parka ne zaman gitmeyi tercih ettiği gibi konularda görüşleri istenebilir, karar verme konusunda zihinsel egzersizler yapmaya başlaması sağlanabilir. 4 yaştan itibaren, örneğin, ne giymek ya da hangi hobiyi yapmak istediği, sınıfa hangi evcil hayvanın alınacağı gibi çeşitli konularda çocuklar karar süreçlerine katılabilir.
Çocukları Dinleyin ve Görüşlerini İfade Etmelerini Destekleyin
Neyi, neden yaptığını anlamadan, sadece yönlendirmelerle hareket eden çocukların gerçek anlamda kararlara katılması mümkün olmaz. Çocuklara en ufak kararlarda bile açıklama yapmak, nedenlerini anlatmak ve çocuğun kararla ilgili duygu ve düşüncelerini içtenlikle sorup, dinlemek önemlidir. Dinlenilmek, çocuğun kendisi değerli, önemli hissetmesini sağlar ve özgüven gelişimini destekler. Böylece, alınacak karar ne olursa olsun, çocuğun ne kadar ve nasıl etkileneceğini öngörülebilir, bazı pratik düzenlemeler yapılabilir.
Unutmayın, çocuklar siz onları dinledikçe ve kararlara katılmalarını destekledikçe kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olarak yetişeceklerdir.
Sınıf Ortamında Zor Davranışlar
Ali arkadaşına vurdu. Sibel annesinden ayrılmak istemiyor. Mert yine Can'ın resmini karaladı. Derya bugün çekingen davranıyor, bir derdi mi var?...
Tüm bunlar size tanıdık geliyor mu? Hepinizin sorun olarak nitelendireceği davranışlar, farklı olabilir ama çok fazla ortak nokta da bulabiliriz.
Bunları bazı başlıklar altında toplarsak:
Saldırgan olarak tanımlanabilecek davranışlar: itmek, ısırmak, başkalarına oyuncak fırlatmak,vurmak
Düzen bozucu davranışlar: sebepsiz yere bağırmak, sınıfı haber vermeden terk etmek, sınıf içinde amaçsızca koşmak, öğretmeni dinlememek, arkadaşlarını söz ya da hareketlerle rahatsız etmek, grup zamanını bölmek
Çevreye zarar verici davranışlar:sınıf malzemelerini kötü kullanmak, oyuncakları kırmak, başkalarının faaliyetlerini bozmak, yırtmak, vs.
Sosyal davranışlar: faaliyetlere katılmada direnç göstermek, arkadaşlarıyla alay etmek, isimlertakmak, küfür etmek, söz dinlememek, sürekli bir köşede tek başına kalmak, oyuncaklarını paylaşmamak
Duygusal ve bağımlı davranışlar:ağlama, aileden ayrılamama, parmak emme, altına kaçırma, mızmızlanma vs.
Bu bölümde olumsuz olarak nitelendirdiğimiz bu davranışların sebeplerini ve onlarla baş edebilme yöntemlerini ele alacağız.
Bu Davranışlar Neden Kaynaklanıyor?
Sınıf içinde genel düzeni bozan ve sorun olan davranışların çok farklı sebepleri olabilir. Ama bu davranışların üstesinden gelmek için öncelikle bu davranışların nedenlerini bilmeniz gerekir:
Mizaç/ Kişilik Özelliği:
Sınıfınızda bulunan bazı çocuklar, diğer çocuklara kıyasla daha gergin ve huysuz bir ruh hali içerisinde olabilir. Bu yönde beliren kişilik özellikleri, bu çocukların daha sık istenmeyen davranışlarda bulunmalarına neden olabilir. Sadece genetik olarak getirilen kişilik özellikleri yanında, içinde yaşanılan çevrenin de davranışlar üzerinde etkisi vardır.
Eğer çocukların gösterdiği olumsuz davranışların ne ölçüde kişilik özelliklerinden kaynaklandığını bilebilirseniz, bu özelliği kabul edilebilir bir şekilde davranışlarına yansıtmasına yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, yeni durum ve olaylara kolay uyum sağlayamayan, içine kapanık bir çocuğa gün içinde yapacağınız değişiklikleri önceden haber vermeniz, onun grup aktivitelerine katılımını arttıracaktır.
Stres:
Sosyo-ekonomik şartlar, aile içinde yaşanan ekonomik ya da duygusal sıkıntılar (örneğin, boşanma, taşınma, kardeş doğumu vs.) özel öğrenme güçlüğü, dikkat ve konsantrasyon problemleri, sağlık sorunları özellikle beyin ve sinir sisteminde oluşabilecek aksaklıklar, fiziksel engeller, gelişimsel rahatsızlıklar çocukların davranışlarına olumsuz yönde yansıyabilir. Bu nedenle yakın çevrelerinde yaşanan stresten ve değişikliklerden duygusal olarak etkilenen çocuklar sınıf ortamında istenmeyen davranışlarda bulunabilirler.
Disiplin sorunu oluşturan öğrencilerin mutlaka ya olumsuz bir aile yaşamı saptanıyor veya okulda karşılaştığı dışlanma, dayak vb. durumlarla sürekli karşılaştığı için 'boşverme' durumundan kaynaklanıyor bu disiplin sorunları...
Bu yüzden bu tür öğrencilerle ilgili sorunlara çözüm yolları ararken ilk olarak, öğrencinin kaybetmiş olduğu öz saygısını tekrar kazandırmak gerekiyor.Bunun için de, öncelikle onunla birebir diyaloğa girmenizi öneririm.
Konuşmanızın içeriği 'Neden bunları yapıyorsun, arkadaşına zarar veriyorsun?' şeklinde, onun hatalarının sebebini direk sorarak olmamalı.Çünkü, bu ona 'sen hatalısın, hadi itiraf et' şeklinde bir yaklaşım olur.
Bu yüzden, onunla konuşmak için öncelikle uygun bir zaman dilimi ayarlayın.Mesela, tenefüste bahçede dolaşırken onu yanınıza çağırıp konuşmak yerine _ bu diğer öğrencilerinizin dikkatini size yöneltir ve sorunlu öğrenci bunun sıkıntısıyla iletişime kapalı hale gelebilir_ , sınıfınızda pano yerleştirirken veya kitapları taşırken, o öğrencinizden yardım isteyin.Beraber iş yaparken ''Aaa, sen tahmin ettiğimden daha yetenekliymişsin.Bana yardımcı olur musunuz bu tür işlerde ?'' diye size yaklaşmasını ve 'işe yarıyorum' mesajını almasını sağlayın.
Zaman ilerledikçe yavaş yavaş onun özel hayatına, hayata bakış açısına, okulla ve arkadaşlarıyla ilgili düşüncelerine doğru, ona sezdirmeden geçiş yapın.Kendi öğrencilik günlerinizden bahsedin.Ergenlik dönemine geçiş aşamasında olduğu için, direk sorulan sorulardan ve sizden kaçabilir.Sezdirmeden alın bilgileri, siz de paylaşın sırlarınızı ve bırakın size güvensin...
Anlattıklarına bakarak, ister okulunuzun rehberlik öğretmeniyle iş birliği yaparak; ister kendi bilgileriniz dahilinde çözüm yollarına başvurun.
Önemli olan, önce öğrencinizin size olan güvenini sağlamak ve onun önemli biri olduğunu hissettirmek; onu kabul etmektir...
Anlattığınız tarzda benim de bir öğrencim vardı.Ve ona farkettirmeden onunla konuşarak, benim sağ kolum olduğunu söyleyip ona görev vererek; onun değerli olduğunu hissettirerek; özellikle arkadaşları yanında onun en ufak bir olumlu davranışını ödüllendirerek disiplin sorunumuzu en aza indirmeye başladık.
Eğitim, emek ve sabır isteyen bir süreç.Yılların birikimi olan dışlanmışlığı ve sorunları bikaç günde silip atamıyoruz malesef. Siz başlayın, zaman size ilaç olacaktır.
İstikrarlı ve sabırla ekmeye çalıştığınız tohumlar eminim ki, bir gün filizlenmeye başlayacaktır.Siz de yaratılmakla şereflendirilmiş bir insanı kurtarmış olmanın mutluluğunu, son demlerinizde bile hatırlayıp mutlu olun
Uğraşımız '' insan '' olduğu için yaklaşım aynı olmalıdır .
Hatta Büyük Yerin, Büyük Derdi yanında, Büyük İmkanları da vardır.
Nerede olursa olsun önemli olan, değerli olma hissini yaşatmak. Ve öğretmenimiz büyük yerde bu hissi daha kolay yaşatabilir:
Kendi kulübüne o öğrenciyi dahil edebilir ; okulun imkanları dahilinde derslerinde yapacağı sunularda ondan yardım isteyebilir; öğrencinin yeteneklerini dahilinde diğer öğrencileri şaşırtarak önemli bir görevi ona verebilir; başaramadığında bile onu tekrar yüreklendirebilir ; aileyle daha kolay iletişim kurabilir; bu işin ehli kişilerden profesyonel yardım alabilir...
Büyük yer,büyük sorunlarla birlikte büyük imkanları da beraberinde getirir.Önemli olan öğrencinin dilinden anlayıp, onda güven duygusunu oluşturup, sorununa yönelik çözüm yolları bulmak için çaba göstermektir.
Hiçbir emeğin karşılıksız kalacağına inanmıyorum.İnsanın yaratılış mayasında sevgi ve ait olma yatar.
Yapacağımız etkinlikleri, bu mayaya ulaşmaya göre şekillendirmek ve başarıya ulaşmak ise bizim maharetimize ve bilgimize kalmıştır.
'kazanılamayacak öğrenci yoktur'
Ergenlik çağında çocuklarla dolu bir sınıfta ders anlatmak dışarıdan sanıldığı kadar kolay olmasa gerek. Sınıflarda sükuneti ve disipline sağlamak için yasalar ve yönetmelikler öğretmenlere belirli yetkiler tanıyor. Ancak bu yetkilerin de alt ve üst sınırları mevcuttur. Özellikle velileirn kafası öğretmenlerin çocuklarına verdiği cezalar konusunda karışıyor. Peki, öğretmennin ceza verme yetkisinin sınırları nelerdir? Hangi cezayı vermeye hakkı vardır, hangi cezayı vermesi yönetmeliklere aykırıdır? İşte bu soruların yanıtları.
Ders zilinden sonra sınıfta beklemek zorunda kalmak okullarda verilen en yaygın cezalar arasındadır. Bazı öğretmenler ise bekleme cezası yerine öğrencilere ceza olarak ek ev ödevi vermeyi tercih edebiliyor. Bu gibi cezaların yönetmeliklere uygun olup olmadığı konusunda toptan bir yanıt vermek mümkün değil. Zira bu yönetmelikler eyaletten eyalete değişebilmektedir. Eyaletten eyalete değişen yönetmeliklere ek olarak okulların kendi yönetmelikleri de cezalar konusunda farklı standartlar içermekte. Ancak yine de sınıfta disiplin ve ceza konusu genellikle öğretmenin inisiyatifine kalmakta ve bu konuda öğretmen-öğrenci ilişkisi belirleyici olmaktadır.
KÖŞEDE BEKLETMEK VE DAYAK DEVRİ GEÇTİ
Bu konuda tüm eyaletler hemfikir durumda: Öğretmenlerin gençlere ve çocuklara hangi derecede olursa olsun herhangi bir fiziksel müdahalede bulunması kesinlikle yasaktır. Sözlü olarak aşağılamak ve küçük düşürücü bir ceza vermek de aynı şekilde tüm eyalet yönetmeliklerinde yasaklanan eylemlerdir. Sınıfta köşede ayakta beklemek eskiden yaygın uygulanan bir ceza olsa da, küçük düşürücü ceza olduğu gerekçesiyle tüm Almanya'daki okullarda yasak.
ÖĞRETMEN CEP TELEFONUNA EL KOYABİLİR Mİ?
Akıllı cep telefonu kullanımı ve diğer dijital aletler yeni bir fenomen olarak okul yönetmeliklerine yeni girmiştir. Bavyera'da okul binasında ve bahçede akıllı cep telefonları ve dijital cihazlar, ders amacıyla kullanılmadıkları sürece, kapalı tutulmak zorundadır. Öğrenci yasağa rağmen akıllı cep telefonunu kullanırsa öğretmenin telefonu öğrencinin elinden alma yetkisi bulunmaktadır. Ancak, öğretmen ders sonunda ya da okul günü sonunda cep telefonunu geri iade etmek zorundadır. Normal cep telefonlarının okul bahçesinde kullanılması ise serbesttir. Derse girene kadar öğrenci cep telefonunu açık tutabilir
ÖĞRETMEN SMARTPHONE'LARI KONTROL EDEBİLİR Mİ?
Öğretmen kesinlikle öğrencinin akıllı telefonunu kurcalayamaz, içeriğini kontrol edemez. Öğrencinin SMS gönderip göndermediğini, birine fotoğraf gönderip göndermediğini, sınıf arkadaşının resmi çekip çekmediğini vs kontrol edemez. Öğretmen, öğrencinin telefonunda şiddet içeren içerik ya da illegal videolar bulundurduğuna dair kuvvetli şüpheye sahip olsa bile, yine de öğrencinin telefonunu kontrol edemez.
ÖĞRENCİYE SINIFTA YANLIZ OTURMA CEZASI VEREBİLİR Mİ?
Sınıfta oturma cezasıyla ilgili yeönetmelik eyaletten eyalete farklılık gösteriyor. Bazı yönetmelikler bu ceza „kontrol altında ödev yapma cezası“ olarak geçmektedir. Ancak bu durumda öğrencinin derste öğretilen bir içerikle ilgili alıştırma, tekrar etme vb aktiviteleri yapması istenir. Eğer öğrenci derste haylazlık ettiyse, dersi dinlemediyse ya da diğer öğrencilerin dersi dinlemesini engelleyici ölçüde yaramazlık yaptıysa kendisine bu ceza verilebilir. Sınıfta oturma cezası bir ders süresi boyunca süremez ve öğrenciden bir kelimeyi ya da cümleyi 100 kere tekrar tekrar yazması gibi şeyler istenemez. Öğretmen, yanlız oturma süresi boyunca öğrenciye mantıklı ve öğrenmesine yarayıcı bir ödev vermek zorundadır.
CEZA ÖDEVİ VERİLEBİLİR Mİ?
Öğretmen yukarıdaki kontrol altında ödev yapma cezasına alternatif olarak öğrenciden bu ödevi evde yapmasını isteyebilir. Bu ceza ödevi eğitici ve öğretici bir amaca hizmet eder nitelikte olmalıdır. Saçma, mantıksız, bir kelimenin ya da cümlenin defalarca tekrarına dayanan ödevler verilemez.
ÖĞRETMEN ÖĞRENCİNİN ÇANTASINI KONTROL EDEBİLİR Mİ?
Okul çantası öğrencinin özel mülkiyeti ve özel hayatıdır ve öğretmen kesinlikle çantayı kontrol amaçlı açıp içine ve içeriğine bakamaz. Sadece öğretmenin değil, okul idaresinin de çanta kontrolü yapması yönetmelikle yasaklanmıştır. Bunun tek istisnası öğrencinin ve diğer öğrencinin güvenliğidir. Öğretmenin ya da idarenin öğrencinin çantasında silah ya da uyuşturucu bulunduğuna dair kuvvetli şüpheye sahip olması durumunda öğrencinin çantası kontrol edilebilir.
ÖĞRENCİDEN OKUL BAHÇESİNİ DÜZENLEMESİ İSTENEBİLİR Mİ?
Birçok eyalette, okul bahçesinin bakımı, temizlenmesi ve düzenlenemsi gibi faaliyetler, „eğitici ve öğretici“ faaliyetler kategorisine alındığı için, okul bahçesini kirleten bir öğrenciden bahçeyi emizlemesi istenebilir; yere çöp atandan çöpü kaldırması vb şeyler istenebilir.
ÖĞRENCİ OKULDAN UZAKLAŞTIRMA CEZASI VERİLEBİLİR Mİ?
Yönetmelikler derste asayişi ve sukuneti sağlamak söz konusu olduğunda sorun çıkaran öğrencinin uzaklaştırılmasına izin vermektedir. Bu uzaklaştırmanın süresi eyaletlerde farklı farklı düzenlenmiştir. Örneğin NRW'de öğrenci iki haftaya kadar dersten uzaklaştırılabilir. Bu cezanın verilmesinden önce öğrencinin sözlü savunmasının alınması zorunluluğu bulunmaktadır. Baden-Württemberg'de Whatsapp üzerinden öğretmenine hakaret eden bir öğrenciye 15 gün okuldan uzaklaştırma verilmiştir ve konunun mahkemeye kadar gitmesi üzerine mahkeme okul yönetimini haklı bulmuştur.
ÖĞRENCİ SINIFTAN ÇIKARILABİLİR Mİ?
Evet, öğretmen dersi ciddi boyutta engelleyen öğrenciden sınıftan çıkmasını isteyebilir. Derse geç gelen öğrenci de öğrenciyi kapının önünde bir süre bekletebilir.
Bir kural koyarken o kuralın gerekli olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Örneğin ‘halıda otururken bağdaş kurup oturmak'- böyle rahat etmeyen çocuklar için zorlayıcı olabilir. Her koyulan kuralın bir mantığı olmalı- sadece ‘bu hep böyle' deyip kural konulmamalıdır. Aksi takdirde çocuğun davranışı benimsemesini beklemek haksızlık olur.
Bazen ev ortamındaki kurallar ile okuldaki kurallar örtüşmeyebilir. Örneğin, ‘yemin etmek' okulda yasak iken, evde kabul edilebilir bir davranış olabilir. Onun için kuralı açıklarken ‘yemin etmek kötüdür' değil, "okulumuzda yemin etmiyoruz' diye açıklama getirmek daha doğru olur. Aksi halde çocuk annesinin ya da babasının kötü bir şey yaptığını düşünebilir. Okul/sınıf kurallarına karar verdikten sonra tüm yetişkinlerin bu konuda tutarlı bir yaklaşım göstermeleri gereklidir.
KİŞİYİ DEĞİL DAVRANIŞI ÖVÜN.
Kurala uymayan bir çocuğa, kuralı sakin ama net bir şekilde hatırlatın. Davranışını değiştirmesi için fırsat verin.
Kuralı bozan çocukları uyarmak yerine, kurala uyan çocukları takdir etmeye çalışın.
Çocuklar zaman zaman kuralları bozabilirler- bu konuda sabırlı olun ve mükemmeli beklemeyin.
Olumlu Davranışı Yakala
Çocukların olumlu davranışlarına odaklanmanız ve onları takdir etmeniz çok önemlidir. Gün içinde her bir çocuğu takdir ediyor musunuz? Ya da ne kadar ediyorsunuz? Genelde bize sorun yaratan davranışları görmek çok daha kolaydır. Çocuğu takdir ederken, onu niçin takdir ettiğinizi mutlaka söyleyin. Olumsuz davranışlar sergileyen çocukların olumlu davranışlarını yakalamak çok daha önemlidir.
Takdir edilen davranışın tekrar etme olasılığı yüksektir. Sizlerin de istediği budur. Sizi çok da rahatsız etmeyen bir davranışı görmezden gelmeniz, onun yerine olumlu davranışlara odaklanmanız daha değerli olacaktır. İstisnasız tüm çocuklar takdir edilmeyi sever. Eğer çocuk takdir edilmeye alışık değilse, başta alışması biraz zaman alabilir- takdir edildiklerinde nasıl tepki vereceklerini bilemeyebilirler. Zaman geçtikçe takdire alışırlar ve olumlu şekilde tepki vermeyi öğrenirler. Bazı çekingen çocuklar herkesin önünde olmasından ziyade, ‘özel- teke tek' takdiri tercih edebilirler. Buna karşı duyarlı öğretmenin duyarlı olması önemlidir.
Öncelikle çocuklar için dışarıda oynamak, içerde oynamak gibi bir hak olup ayrıcalık değildir. Hiçbir zaman olumsuz davranışlarının sonucunda bahçeyi yasaklamak doğru değildir. Ama belki olumlu davranışlarının sonunda daha önce bahçede yapılmayan bir etkinlik ödül olarak yapılabilir. Örneğin, uçurtma uçurtmak gibi.
Sınıf içinde uygun olmayan bir davranışın, dışarıda uygun olabileceğini ön görmek gerekir. Örneğin koşmak gibi. Bu çocukların içinden gelen bir davranıştır. Engel olmak, yasaklamak doğru olmayacaktır.
Olumlu Davranışları Geliştirmek
Kurallar
Bir okuldaki tüm eğitimcilerin çocuklarda hangi davranışları geliştirmek/ desteklemek istediklerine ve hangi davranışları kabul etmeyeceklerine dair ortak bir anlayışa sahip olmaları önemlidir.
Bir kural koyarken o kuralın gerekli olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Örneğin ‘halıda otururken bağdaş kurup oturmak'- böyle rahat etmeyen çocuklar için zorlayıcı olabilir. Her koyulan kuralın bir mantığı olmalı- sadece ‘bu hep böyle' deyip kural konulmamalıdır. Aksi takdirde çocuğun davranışı benimsemesini beklemek haksızlık olur.
Bazen ev ortamındaki kurallar ile okuldaki kurallar örtüşmeyebilir. Örneğin, ‘yemin etmek' okulda yasak iken, evde kabul edilebilir bir davranış olabilir. Onun için kuralı açıklarken ‘yemin etmek kötüdür' değil, "okulumuzda yemin etmiyoruz' diye açıklama getirmek daha doğru olur. Aksi halde çocuk annesinin ya da babasının kötü bir şey yaptığını düşünebilir. Okul/sınıf kurallarına karar verdikten sonra tüm yetişkinlerin bu konuda tutarlı bir yaklaşım göstermeleri gereklidir.
Kural Koyarken, Uygularken...
Olumlu bir dil kullanarak kuralı tanımlayın- ne yapmamalarını değil, yapmaları gerekeni söyleyin. ‘Başkaları konuşurken dinle.' gibi.
Az sayıda kural ile başlayın. Örneğin, en önemli 6 kural. Fazla sayıda kural koyarsanız çocukların bunları hatırlaması zorlaşır ve sırf hatırlayamadığı için kuralları uygulayamayabilir.
Kuralı koyarken gerçekten gerekli olup olmadığını kendinize sorun.
Özellikle ilk günlerde her gün kuralların üzerinden geçin.
Kuralları görseller kullanarak görünür bir yere asın- örneğin her kural için bu kuralın uygulanırken çekilmiş bir fotoğrafı kartona yapıştırılarak sınıfta sergilenebilir.
Kuralları uyguladıkça çocukları takdir edin. Örneğin: ‘Ali ne güzel! Ege’yi dinledin.'
Kurala uymayan bir çocuğa, kuralı sakin ama net bir şekilde hatırlatın. Davranışını değiştirmesi için fırsat verin.
Kuralı bozan çocukları uyarmak yerine, kurala uyan çocukları takdir etmeye çalışın.
Çocuklar zaman zaman kuralları bozabilirler- bu konuda sabırlı olun ve mükemmeli beklemeyin.
Olumlu Davranışları Geliştirmek
Kurallar
Bir okuldaki tüm eğitimcilerin çocuklarda hangi davranışları geliştirmek/ desteklemek istediklerine ve hangi davranışları kabul etmeyeceklerine dair ortak bir anlayışa sahip olmaları önemlidir.
Bir kural koyarken o kuralın gerekli olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Örneğin ‘halıda otururken bağdaş kurup oturmak'- böyle rahat etmeyen çocuklar için zorlayıcı olabilir. Her koyulan kuralın bir mantığı olmalı- sadece ‘bu hep böyle' deyip kural konulmamalıdır. Aksi takdirde çocuğun davranışı benimsemesini beklemek haksızlık olur.
Bazen ev ortamındaki kurallar ile okuldaki kurallar örtüşmeyebilir. Örneğin, ‘yemin etmek' okulda yasak iken, evde kabul edilebilir bir davranış olabilir. Onun için kuralı açıklarken ‘yemin etmek kötüdür' değil, "okulumuzda yemin etmiyoruz' diye açıklama getirmek daha doğru olur. Aksi halde çocuk annesinin ya da babasının kötü bir şey yaptığını düşünebilir. Okul/sınıf kurallarına karar verdikten sonra tüm yetişkinlerin bu konuda tutarlı bir yaklaşım göstermeleri gereklidir.
Kurallar
Bir okuldaki tüm eğitimcilerin çocuklarda hangi davranışları geliştirmek/ desteklemek istediklerine ve hangi davranışları kabul etmeyeceklerine dair ortak bir anlayışa sahip olmaları önemlidir.
Bir kural koyarken o kuralın gerekli olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Örneğin ‘halıda otururken bağdaş kurup oturmak'- böyle rahat etmeyen çocuklar için zorlayıcı olabilir. Her koyulan kuralın bir mantığı olmalı- sadece ‘bu hep böyle' deyip kural konulmamalıdır. Aksi takdirde çocuğun davranışı benimsemesini beklemek haksızlık olur.
Bazen ev ortamındaki kurallar ile okuldaki kurallar örtüşmeyebilir. Örneğin, ‘yemin etmek' okulda yasak iken, evde kabul edilebilir bir davranış olabilir. Onun için kuralı açıklarken ‘yemin etmek kötüdür' değil, "okulumuzda yemin etmiyoruz' diye açıklama getirmek daha doğru olur. Aksi halde çocuk annesinin ya da babasının kötü bir şey yaptığını düşünebilir. Okul/sınıf kurallarına karar verdikten sonra tüm yetişkinlerin bu konuda tutarlı bir yaklaşım göstermeleri gereklidir.
Kural Koyarken, Uygularken...
Olumlu bir dil kullanarak kuralı tanımlayın- ne yapmamalarını değil, yapmaları gerekeni söyleyin. ‘Başkaları konuşurken dinle.' gibi.
Az sayıda kural ile başlayın. Örneğin, en önemli 6 kural. Fazla sayıda kural koyarsanız çocukların bunları hatırlaması zorlaşır ve sırf hatırlayamadığı için kuralları uygulayamayabilir.
Sevgili Öğretmenler,
Bildiğiniz gibi, çocuklar sınıf içinde alınan kararlardan olumlu ya da olumsuz şekilde etkilenirler. Peki, acaba çocukları da etkileyen bu kararlarda çocukların fikri, görüşü alınıyor mu? Bu kararlara katılımları sağlanıyor mu?
Biz yetişkinler, fikirlerini, görüşlerini özgürce söyleyen, doğruyu savunan çocuklar istiyorsak, çocukları da sınıfın eşit bir bireyi olarak kabul etmek, kendilerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyecek konular hakkında yaşlarına ve gelişim dönemlerine uygun olarak onlara açıklamak, görüşlerini sormak, mış gibi yapmadan bu görüşleri dikkate almak ve karar süreçlerine dahil etmek gerekiyor. Bir başka deyişle, çocukların sınıf içinde alınan kararları anlayamayacakları, doğru görüşler veremeyecekleri ile ilgili yanlış inanışları bir kenara bırakmak, çocukları dinlemek ve fikirlerine saygı duymak gerekiyor.
Türkiye’nin de imzaladığı, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre her çocuk kendisini ilgilendiren bir karar alınacağı zaman fikirlerini özgürce dile getirme hakkına sahiptir. Yani çocukların kararlara katılımları, çocuk haklarından biri ve gelişimlerinin önemli bir parçasıdır. Kararlara katılımı sağlanan çocukların, zihinsel ve sosyal gelişimi; sorumluluk alma ve problem çözme becerileri desteklenir. Birey olarak görülen, görüşü sorulan, bu görüşü ifade edebilen, kısaca değerli ve önemli olduklarını hissedebilen çocuklar, kendilerini daha iyi koruyabilir, ihmal ve istismara uğrama olasılıkları azalabilir.
Erken çocuklukta yani 0-6 yaş döneminde çocukların alabilecekler kararların sayısı ve niteliği sınırlıdır. Birçok kararı yine yetişkinlerin alması gerekir. Yine de çocukların kararlara katılımını desteklemek için yapılabilecek pek çok şey vardır:
Karar Vermekle İlgili Yetki ve Sorumlulukları Paylaşın
2-3 yaşından itibaren çocuklara, kararlara katılma sorumluluğu kazandırılmaya başlanabilir. Örneğin, bedenleriyle ilgili kararlar almaları teşvik edilebilir. Örneğin, akraba, tanıdık ve yabancı yetişkinlerin onu öpüp, sevip, sarılıp sarılmayacağına çocuğun kendisinin karar vermesi önemlidir. Benzer bir şekilde, hangi oyunu oynamak istediği, hangi merkezde oynamak istediği, hangi parka ne zaman gitmeyi tercih ettiği gibi konularda görüşleri istenebilir, karar verme konusunda zihinsel egzersizler yapmaya başlaması sağlanabilir. 4 yaştan itibaren, örneğin, ne giymek ya da hangi hobiyi yapmak istediği, sınıfa hangi evcil hayvanın alınacağı gibi çeşitli konularda çocuklar karar süreçlerine katılabilir.
Çocukları Dinleyin ve Görüşlerini İfade Etmelerini Destekleyin
Neyi, neden yaptığını anlamadan, sadece yönlendirmelerle hareket eden çocukların gerçek anlamda kararlara katılması mümkün olmaz. Çocuklara en ufak kararlarda bile açıklama yapmak, nedenlerini anlatmak ve çocuğun kararla ilgili duygu ve düşüncelerini içtenlikle sorup, dinlemek önemlidir. Dinlenilmek, çocuğun kendisi değerli, önemli hissetmesini sağlar ve özgüven gelişimini destekler. Böylece, alınacak karar ne olursa olsun, çocuğun ne kadar ve nasıl etkileneceğini öngörülebilir, bazı pratik düzenlemeler yapılabilir.
Unutmayın, çocuklar siz onları dinledikçe ve kararlara katılmalarını destekledikçe kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olarak yetişeceklerdir.
Sınıf Ortamında Zor Davranışlar
Ali arkadaşına vurdu. Sibel annesinden ayrılmak istemiyor. Mert yine Can'ın resmini karaladı. Derya bugün çekingen davranıyor, bir derdi mi var?...
Tüm bunlar size tanıdık geliyor mu? Hepinizin sorun olarak nitelendireceği davranışlar, farklı olabilir ama çok fazla ortak nokta da bulabiliriz.
Bunları bazı başlıklar altında toplarsak:
Saldırgan olarak tanımlanabilecek davranışlar: itmek, ısırmak, başkalarına oyuncak fırlatmak,vurmak
Düzen bozucu davranışlar: sebepsiz yere bağırmak, sınıfı haber vermeden terk etmek, sınıf içinde amaçsızca koşmak, öğretmeni dinlememek, arkadaşlarını söz ya da hareketlerle rahatsız etmek, grup zamanını bölmek
Çevreye zarar verici davranışlar:sınıf malzemelerini kötü kullanmak, oyuncakları kırmak, başkalarının faaliyetlerini bozmak, yırtmak, vs.
Sosyal davranışlar: faaliyetlere katılmada direnç göstermek, arkadaşlarıyla alay etmek, isimlertakmak, küfür etmek, söz dinlememek, sürekli bir köşede tek başına kalmak, oyuncaklarını paylaşmamak
Duygusal ve bağımlı davranışlar:ağlama, aileden ayrılamama, parmak emme, altına kaçırma, mızmızlanma vs.
Bu bölümde olumsuz olarak nitelendirdiğimiz bu davranışların sebeplerini ve onlarla baş edebilme yöntemlerini ele alacağız.
Bu Davranışlar Neden Kaynaklanıyor?
Sınıf içinde genel düzeni bozan ve sorun olan davranışların çok farklı sebepleri olabilir. Ama bu davranışların üstesinden gelmek için öncelikle bu davranışların nedenlerini bilmeniz gerekir:
Mizaç/ Kişilik Özelliği:
Sınıfınızda bulunan bazı çocuklar, diğer çocuklara kıyasla daha gergin ve huysuz bir ruh hali içerisinde olabilir. Bu yönde beliren kişilik özellikleri, bu çocukların daha sık istenmeyen davranışlarda bulunmalarına neden olabilir. Sadece genetik olarak getirilen kişilik özellikleri yanında, içinde yaşanılan çevrenin de davranışlar üzerinde etkisi vardır.
Eğer çocukların gösterdiği olumsuz davranışların ne ölçüde kişilik özelliklerinden kaynaklandığını bilebilirseniz, bu özelliği kabul edilebilir bir şekilde davranışlarına yansıtmasına yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, yeni durum ve olaylara kolay uyum sağlayamayan, içine kapanık bir çocuğa gün içinde yapacağınız değişiklikleri önceden haber vermeniz, onun grup aktivitelerine katılımını arttıracaktır.
Stres:
Sosyo-ekonomik şartlar, aile içinde yaşanan ekonomik ya da duygusal sıkıntılar (örneğin, boşanma, taşınma, kardeş doğumu vs.) özel öğrenme güçlüğü, dikkat ve konsantrasyon problemleri, sağlık sorunları özellikle beyin ve sinir sisteminde oluşabilecek aksaklıklar, fiziksel engeller, gelişimsel rahatsızlıklar çocukların davranışlarına olumsuz yönde yansıyabilir. Bu nedenle yakın çevrelerinde yaşanan stresten ve değişikliklerden duygusal olarak etkilenen çocuklar sınıf ortamında istenmeyen davranışlarda bulunabilirler.
Disiplin sorunu oluşturan öğrencilerin mutlaka ya olumsuz bir aile yaşamı saptanıyor veya okulda karşılaştığı dışlanma, dayak vb. durumlarla sürekli karşılaştığı için 'boşverme' durumundan kaynaklanıyor bu disiplin sorunları...
Bu yüzden bu tür öğrencilerle ilgili sorunlara çözüm yolları ararken ilk olarak, öğrencinin kaybetmiş olduğu öz saygısını tekrar kazandırmak gerekiyor.Bunun için de, öncelikle onunla birebir diyaloğa girmenizi öneririm.
Konuşmanızın içeriği 'Neden bunları yapıyorsun, arkadaşına zarar veriyorsun?' şeklinde, onun hatalarının sebebini direk sorarak olmamalı.Çünkü, bu ona 'sen hatalısın, hadi itiraf et' şeklinde bir yaklaşım olur.
Bu yüzden, onunla konuşmak için öncelikle uygun bir zaman dilimi ayarlayın.Mesela, tenefüste bahçede dolaşırken onu yanınıza çağırıp konuşmak yerine _ bu diğer öğrencilerinizin dikkatini size yöneltir ve sorunlu öğrenci bunun sıkıntısıyla iletişime kapalı hale gelebilir_ , sınıfınızda pano yerleştirirken veya kitapları taşırken, o öğrencinizden yardım isteyin.Beraber iş yaparken ''Aaa, sen tahmin ettiğimden daha yetenekliymişsin.Bana yardımcı olur musunuz bu tür işlerde ?'' diye size yaklaşmasını ve 'işe yarıyorum' mesajını almasını sağlayın.
Zaman ilerledikçe yavaş yavaş onun özel hayatına, hayata bakış açısına, okulla ve arkadaşlarıyla ilgili düşüncelerine doğru, ona sezdirmeden geçiş yapın.Kendi öğrencilik günlerinizden bahsedin.Ergenlik dönemine geçiş aşamasında olduğu için, direk sorulan sorulardan ve sizden kaçabilir.Sezdirmeden alın bilgileri, siz de paylaşın sırlarınızı ve bırakın size güvensin...
Anlattıklarına bakarak, ister okulunuzun rehberlik öğretmeniyle iş birliği yaparak; ister kendi bilgileriniz dahilinde çözüm yollarına başvurun.
Önemli olan, önce öğrencinizin size olan güvenini sağlamak ve onun önemli biri olduğunu hissettirmek; onu kabul etmektir...
Anlattığınız tarzda benim de bir öğrencim vardı.Ve ona farkettirmeden onunla konuşarak, benim sağ kolum olduğunu söyleyip ona görev vererek; onun değerli olduğunu hissettirerek; özellikle arkadaşları yanında onun en ufak bir olumlu davranışını ödüllendirerek disiplin sorunumuzu en aza indirmeye başladık.
Eğitim, emek ve sabır isteyen bir süreç.Yılların birikimi olan dışlanmışlığı ve sorunları bikaç günde silip atamıyoruz malesef. Siz başlayın, zaman size ilaç olacaktır.
İstikrarlı ve sabırla ekmeye çalıştığınız tohumlar eminim ki, bir gün filizlenmeye başlayacaktır.Siz de yaratılmakla şereflendirilmiş bir insanı kurtarmış olmanın mutluluğunu, son demlerinizde bile hatırlayıp mutlu olun
Uğraşımız '' insan '' olduğu için yaklaşım aynı olmalıdır .
Hatta Büyük Yerin, Büyük Derdi yanında, Büyük İmkanları da vardır.
Nerede olursa olsun önemli olan, değerli olma hissini yaşatmak. Ve öğretmenimiz büyük yerde bu hissi daha kolay yaşatabilir:
Kendi kulübüne o öğrenciyi dahil edebilir ; okulun imkanları dahilinde derslerinde yapacağı sunularda ondan yardım isteyebilir; öğrencinin yeteneklerini dahilinde diğer öğrencileri şaşırtarak önemli bir görevi ona verebilir; başaramadığında bile onu tekrar yüreklendirebilir ; aileyle daha kolay iletişim kurabilir; bu işin ehli kişilerden profesyonel yardım alabilir...
Büyük yer,büyük sorunlarla birlikte büyük imkanları da beraberinde getirir.Önemli olan öğrencinin dilinden anlayıp, onda güven duygusunu oluşturup, sorununa yönelik çözüm yolları bulmak için çaba göstermektir.
Hiçbir emeğin karşılıksız kalacağına inanmıyorum.İnsanın yaratılış mayasında sevgi ve ait olma yatar.
Yapacağımız etkinlikleri, bu mayaya ulaşmaya göre şekillendirmek ve başarıya ulaşmak ise bizim maharetimize ve bilgimize kalmıştır.
'kazanılamayacak öğrenci yoktur'
Ergenlik çağında çocuklarla dolu bir sınıfta ders anlatmak dışarıdan sanıldığı kadar kolay olmasa gerek. Sınıflarda sükuneti ve disipline sağlamak için yasalar ve yönetmelikler öğretmenlere belirli yetkiler tanıyor. Ancak bu yetkilerin de alt ve üst sınırları mevcuttur. Özellikle velileirn kafası öğretmenlerin çocuklarına verdiği cezalar konusunda karışıyor. Peki, öğretmennin ceza verme yetkisinin sınırları nelerdir? Hangi cezayı vermeye hakkı vardır, hangi cezayı vermesi yönetmeliklere aykırıdır? İşte bu soruların yanıtları.
Ders zilinden sonra sınıfta beklemek zorunda kalmak okullarda verilen en yaygın cezalar arasındadır. Bazı öğretmenler ise bekleme cezası yerine öğrencilere ceza olarak ek ev ödevi vermeyi tercih edebiliyor. Bu gibi cezaların yönetmeliklere uygun olup olmadığı konusunda toptan bir yanıt vermek mümkün değil. Zira bu yönetmelikler eyaletten eyalete değişebilmektedir. Eyaletten eyalete değişen yönetmeliklere ek olarak okulların kendi yönetmelikleri de cezalar konusunda farklı standartlar içermekte. Ancak yine de sınıfta disiplin ve ceza konusu genellikle öğretmenin inisiyatifine kalmakta ve bu konuda öğretmen-öğrenci ilişkisi belirleyici olmaktadır.
KÖŞEDE BEKLETMEK VE DAYAK DEVRİ GEÇTİ
Bu konuda tüm eyaletler hemfikir durumda: Öğretmenlerin gençlere ve çocuklara hangi derecede olursa olsun herhangi bir fiziksel müdahalede bulunması kesinlikle yasaktır. Sözlü olarak aşağılamak ve küçük düşürücü bir ceza vermek de aynı şekilde tüm eyalet yönetmeliklerinde yasaklanan eylemlerdir. Sınıfta köşede ayakta beklemek eskiden yaygın uygulanan bir ceza olsa da, küçük düşürücü ceza olduğu gerekçesiyle tüm Almanya'daki okullarda yasak.
ÖĞRETMEN CEP TELEFONUNA EL KOYABİLİR Mİ?
Akıllı cep telefonu kullanımı ve diğer dijital aletler yeni bir fenomen olarak okul yönetmeliklerine yeni girmiştir. Bavyera'da okul binasında ve bahçede akıllı cep telefonları ve dijital cihazlar, ders amacıyla kullanılmadıkları sürece, kapalı tutulmak zorundadır. Öğrenci yasağa rağmen akıllı cep telefonunu kullanırsa öğretmenin telefonu öğrencinin elinden alma yetkisi bulunmaktadır. Ancak, öğretmen ders sonunda ya da okul günü sonunda cep telefonunu geri iade etmek zorundadır. Normal cep telefonlarının okul bahçesinde kullanılması ise serbesttir. Derse girene kadar öğrenci cep telefonunu açık tutabilir
ÖĞRETMEN SMARTPHONE'LARI KONTROL EDEBİLİR Mİ?
Öğretmen kesinlikle öğrencinin akıllı telefonunu kurcalayamaz, içeriğini kontrol edemez. Öğrencinin SMS gönderip göndermediğini, birine fotoğraf gönderip göndermediğini, sınıf arkadaşının resmi çekip çekmediğini vs kontrol edemez. Öğretmen, öğrencinin telefonunda şiddet içeren içerik ya da illegal videolar bulundurduğuna dair kuvvetli şüpheye sahip olsa bile, yine de öğrencinin telefonunu kontrol edemez.
ÖĞRENCİYE SINIFTA YANLIZ OTURMA CEZASI VEREBİLİR Mİ?
Sınıfta oturma cezasıyla ilgili yeönetmelik eyaletten eyalete farklılık gösteriyor. Bazı yönetmelikler bu ceza „kontrol altında ödev yapma cezası“ olarak geçmektedir. Ancak bu durumda öğrencinin derste öğretilen bir içerikle ilgili alıştırma, tekrar etme vb aktiviteleri yapması istenir. Eğer öğrenci derste haylazlık ettiyse, dersi dinlemediyse ya da diğer öğrencilerin dersi dinlemesini engelleyici ölçüde yaramazlık yaptıysa kendisine bu ceza verilebilir. Sınıfta oturma cezası bir ders süresi boyunca süremez ve öğrenciden bir kelimeyi ya da cümleyi 100 kere tekrar tekrar yazması gibi şeyler istenemez. Öğretmen, yanlız oturma süresi boyunca öğrenciye mantıklı ve öğrenmesine yarayıcı bir ödev vermek zorundadır.
CEZA ÖDEVİ VERİLEBİLİR Mİ?
Öğretmen yukarıdaki kontrol altında ödev yapma cezasına alternatif olarak öğrenciden bu ödevi evde yapmasını isteyebilir. Bu ceza ödevi eğitici ve öğretici bir amaca hizmet eder nitelikte olmalıdır. Saçma, mantıksız, bir kelimenin ya da cümlenin defalarca tekrarına dayanan ödevler verilemez.
ÖĞRETMEN ÖĞRENCİNİN ÇANTASINI KONTROL EDEBİLİR Mİ?
Okul çantası öğrencinin özel mülkiyeti ve özel hayatıdır ve öğretmen kesinlikle çantayı kontrol amaçlı açıp içine ve içeriğine bakamaz. Sadece öğretmenin değil, okul idaresinin de çanta kontrolü yapması yönetmelikle yasaklanmıştır. Bunun tek istisnası öğrencinin ve diğer öğrencinin güvenliğidir. Öğretmenin ya da idarenin öğrencinin çantasında silah ya da uyuşturucu bulunduğuna dair kuvvetli şüpheye sahip olması durumunda öğrencinin çantası kontrol edilebilir.
ÖĞRENCİDEN OKUL BAHÇESİNİ DÜZENLEMESİ İSTENEBİLİR Mİ?
Birçok eyalette, okul bahçesinin bakımı, temizlenmesi ve düzenlenemsi gibi faaliyetler, „eğitici ve öğretici“ faaliyetler kategorisine alındığı için, okul bahçesini kirleten bir öğrenciden bahçeyi emizlemesi istenebilir; yere çöp atandan çöpü kaldırması vb şeyler istenebilir.
ÖĞRENCİ OKULDAN UZAKLAŞTIRMA CEZASI VERİLEBİLİR Mİ?
Yönetmelikler derste asayişi ve sukuneti sağlamak söz konusu olduğunda sorun çıkaran öğrencinin uzaklaştırılmasına izin vermektedir. Bu uzaklaştırmanın süresi eyaletlerde farklı farklı düzenlenmiştir. Örneğin NRW'de öğrenci iki haftaya kadar dersten uzaklaştırılabilir. Bu cezanın verilmesinden önce öğrencinin sözlü savunmasının alınması zorunluluğu bulunmaktadır. Baden-Württemberg'de Whatsapp üzerinden öğretmenine hakaret eden bir öğrenciye 15 gün okuldan uzaklaştırma verilmiştir ve konunun mahkemeye kadar gitmesi üzerine mahkeme okul yönetimini haklı bulmuştur.
ÖĞRENCİ SINIFTAN ÇIKARILABİLİR Mİ?
Evet, öğretmen dersi ciddi boyutta engelleyen öğrenciden sınıftan çıkmasını isteyebilir. Derse geç gelen öğrenci de öğrenciyi kapının önünde bir süre bekletebilir.
Similar topics
» Işık Kirliliğinin Doğal Hayata Verdiği Olumsuz Etkiler Nelerdir
» Okullarda Öğretilmesi Gereken Davranışlar:
» Günlük Hayatta Dikkat Etmemiz gereken Davranışlar
» Hikaye aşkın büyüklüğü
» ETKİLİ SINIF YÖNETİMİ ve Olumsuz Öğrenci Davranışları
» Okullarda Öğretilmesi Gereken Davranışlar:
» Günlük Hayatta Dikkat Etmemiz gereken Davranışlar
» Hikaye aşkın büyüklüğü
» ETKİLİ SINIF YÖNETİMİ ve Olumsuz Öğrenci Davranışları
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz