Sünnet - i Seniyede Çocuk Terbiyesi
Sünnet - i Seniyede Çocuk Terbiyesi
Sünnet-i seniyyede çocuk terbiyesi
Allah Teala insanı tertemiz, berrak, işlenmeye hazır kıymetli bir mücevher mahiyetinde yaratmıştır. Bu, onun hayra da şerre de istidadının bulunduğunu, yaratılıştan kazanılmış olan kalb, akıl, ruh ve vicdan gibi latîf cevherlerinin, hangi inanç ve kültür havzasında yoğrulursa o yöne doğru meyledeceğini göstermektedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilen “Allah sizi hiçbir şey bilmediğiniz hâlde annelerinizin karnından çıkardı ve size işitme(niz için kulaklar), (görmeniz için) gözler ve (anlayıp idrak etmeniz için de) gönüller verdi ki (bundan dolayı O’na) şükredesiniz” [Nahl suresi, 78] ayeti de, insana doğuştan İlâhî bir lütuf olarak kazandırılan cevherlerin varlığına dikkat çekmektedir. Dolayısıyla insan, hayatını idame ettirmek için herhangi bir terbiyeye ihtiyaç hissetmeden tabiî insiyakıyla yaşayışını sürdüren hayvandan farklı olarak, potansiyel hâldeki donanımını bir eğitim sürecinden geçirerek geliştirmek ve belli bir düzeye getirmek mecburiyetindedir.
Allah (c.c.), Kur’ân-ı Kerim’de, “Ey iman edenler, kendinizi ve aile halkınızı yakıtı taş ve insanlar olan ateşten koruyun!” [Tahrîm suresi, 6] buyururken, çocukları dünyevî ve uhrevî hayata hazırlamanın önemli bir mes’uliyet olduğuna işaret etmiştir. Keza Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de, “Bir baba evlâdına güzel edep ve ahlâktan daha üstün bir miras bırakmış olmaz.” [Tirmizi, Sünen, Birr, 33] ve “Çocuklarınıza ikram edin ve onları güzelce terbiye edin.” [İbn Mâce, Sünen, Edeb, 3] buyurarak bu vazifenin asla ihmal edilmemesi gerektiğini ifade etmişlerdir.
Ancak, günümüzde çocuk terbiyesi gibi fevkalâde hassas olan bu meselede inisiyatif, ya bütünüyle âdet ve geleneklere bırakılmış veya gelenekten kaynaklanan kimi yanlışlıkları düzeltmek adına Batı kültürünün sözde şefkatli kollarına terk edilmiştir. Dünden bu güne bazı yörelerde bir anne-babanın kendi anne-babasının veya kayınvalide ve kayınpederinin yanında çocuklarını kucağına almasının yadırgandığına dâir uygulamalar, her ne kadar gelenekten kaynaklanan katı âdetler ise de; bu gün artık geleneğin bu gibi yanlışlıklarını düzeltmek adına maalesef Batı kültürüne dayalı kimi esasların hâkim kılınmaya çalışıldığını görmek gibi bir tali’sizliği de yaşıyoruz. Ne acıdır ki, gereksiz bir saygı ve faydasız bir terbiye anlayışının yerini, bu defa mânevî değerlerimizden kopma ve yırtılma hâli istilâ etmiş, bu hususta ifrat ve tefritler yaşanır hâle gelmiştir. Öyle ki, anne-baba belli bir yaştan sonra çocuğunun sigarasına, uyuşturucu kullanmasına, akşamları eve geç gelmesine, hattâ geceleri sokakta geçirmesine, dinî vecibeleri yerine getirmesine dahi karışamamakta; oğluna veya kızına bir şey söylese on katıyla karşılığını almaktadır. Nesillerin gönlünden iffet ve hayâ perdesi sıyrılmış, saygısızlık ve yüzsüzlük âdeta zamane nesillerinin şiarı olmaya yüz tutmuştur.
Allah Teala insanı tertemiz, berrak, işlenmeye hazır kıymetli bir mücevher mahiyetinde yaratmıştır. Bu, onun hayra da şerre de istidadının bulunduğunu, yaratılıştan kazanılmış olan kalb, akıl, ruh ve vicdan gibi latîf cevherlerinin, hangi inanç ve kültür havzasında yoğrulursa o yöne doğru meyledeceğini göstermektedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilen “Allah sizi hiçbir şey bilmediğiniz hâlde annelerinizin karnından çıkardı ve size işitme(niz için kulaklar), (görmeniz için) gözler ve (anlayıp idrak etmeniz için de) gönüller verdi ki (bundan dolayı O’na) şükredesiniz” [Nahl suresi, 78] ayeti de, insana doğuştan İlâhî bir lütuf olarak kazandırılan cevherlerin varlığına dikkat çekmektedir. Dolayısıyla insan, hayatını idame ettirmek için herhangi bir terbiyeye ihtiyaç hissetmeden tabiî insiyakıyla yaşayışını sürdüren hayvandan farklı olarak, potansiyel hâldeki donanımını bir eğitim sürecinden geçirerek geliştirmek ve belli bir düzeye getirmek mecburiyetindedir.
Allah (c.c.), Kur’ân-ı Kerim’de, “Ey iman edenler, kendinizi ve aile halkınızı yakıtı taş ve insanlar olan ateşten koruyun!” [Tahrîm suresi, 6] buyururken, çocukları dünyevî ve uhrevî hayata hazırlamanın önemli bir mes’uliyet olduğuna işaret etmiştir. Keza Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de, “Bir baba evlâdına güzel edep ve ahlâktan daha üstün bir miras bırakmış olmaz.” [Tirmizi, Sünen, Birr, 33] ve “Çocuklarınıza ikram edin ve onları güzelce terbiye edin.” [İbn Mâce, Sünen, Edeb, 3] buyurarak bu vazifenin asla ihmal edilmemesi gerektiğini ifade etmişlerdir.
Ancak, günümüzde çocuk terbiyesi gibi fevkalâde hassas olan bu meselede inisiyatif, ya bütünüyle âdet ve geleneklere bırakılmış veya gelenekten kaynaklanan kimi yanlışlıkları düzeltmek adına Batı kültürünün sözde şefkatli kollarına terk edilmiştir. Dünden bu güne bazı yörelerde bir anne-babanın kendi anne-babasının veya kayınvalide ve kayınpederinin yanında çocuklarını kucağına almasının yadırgandığına dâir uygulamalar, her ne kadar gelenekten kaynaklanan katı âdetler ise de; bu gün artık geleneğin bu gibi yanlışlıklarını düzeltmek adına maalesef Batı kültürüne dayalı kimi esasların hâkim kılınmaya çalışıldığını görmek gibi bir tali’sizliği de yaşıyoruz. Ne acıdır ki, gereksiz bir saygı ve faydasız bir terbiye anlayışının yerini, bu defa mânevî değerlerimizden kopma ve yırtılma hâli istilâ etmiş, bu hususta ifrat ve tefritler yaşanır hâle gelmiştir. Öyle ki, anne-baba belli bir yaştan sonra çocuğunun sigarasına, uyuşturucu kullanmasına, akşamları eve geç gelmesine, hattâ geceleri sokakta geçirmesine, dinî vecibeleri yerine getirmesine dahi karışamamakta; oğluna veya kızına bir şey söylese on katıyla karşılığını almaktadır. Nesillerin gönlünden iffet ve hayâ perdesi sıyrılmış, saygısızlık ve yüzsüzlük âdeta zamane nesillerinin şiarı olmaya yüz tutmuştur.
Similar topics
» Çocuk Terbiyesi 3
» Dinimizde Çocuk Terbiyesi 2
» Çocuk Terbiyesi ve Peygamber Efendimiz
» Çocuk Terbiyesi, Yalan şoylemek
» Çocuk Yetiştirmek
» Dinimizde Çocuk Terbiyesi 2
» Çocuk Terbiyesi ve Peygamber Efendimiz
» Çocuk Terbiyesi, Yalan şoylemek
» Çocuk Yetiştirmek
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz