baba oğul
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HACİVAT İLE KARAGÖZ ÇORBAYA NE SIKARLAR?

Aşağa gitmek

HACİVAT İLE  KARAGÖZ ÇORBAYA NE SIKARLAR? Empty HACİVAT İLE KARAGÖZ

Mesaj  Admin Paz Şub. 27, 2011 9:15 am

Karagöz Ve Hacivat

Hacivat: Merhaba Karagöz’üm.
Karagöz: Hoş geldin suda pişmiş bal kabağı.
Hacivat: Aman Karagöz’üm benimle güzel konuş. Gel seninle Bursa’yı gezip dolaşalım.
Karagöz: Kime dalaşalım.
Hacivat: Dalaşalım değil Karagöz’üm dolaşalım.
Karagöz: Nereyi dolaşalım?
Hacivat: Bursa’yı dolaşalım dedim ya Karagöz’üm sen beni dinlemiyorsun.
Karagöz: Hı peki anladım Hacivat’ım.
Hacivat: Gel şuradan dolmuşa binelim.
Karagöz: Ne dolmuş Hacivat’ım. Tepemin tasını attırma. Açtırma benim bayramlık ağzımı tepelerim ha!
Hacivat: Seninle arabaya binip Bursa’yı dolaşalım diyorum, anlamıyorsun.
Karagöz: Hı tamam anladım. Hadi arabaya binelim.
-Beraber arabaya binerek Bursa’yı gezerler. Son olarak Kapalıçarşı’ya giderler.
Karagöz: Hacivat’ım bu insanlar delirmiş, kendi kendilerine konuşuyorlar.
Hacivat: Sen de bir şey bilmiyorsun Karagöz’üm telefonla konuşuyorlar.
Karagöz: Telefon da nedir?
Hacivat: İletişimi sağlıyor Karagöz’üm.
Karagöz: İyi, çok güzel Hacivat’ım. Teknoloji çok gelişmiş.
Karagöz: Neyse benim gitmem lazım.
Hacivat: Tamam sonra görüşürüz hoşçakal.
Karagöz: Oh çok şükür senden kurtuluyorum.
Hacivat: Haydi git gideceğin yere uğurlar olsun.
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 4944
Kayıt tarihi : 12/01/09
Yaş : 51

https://moral.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HACİVAT İLE  KARAGÖZ ÇORBAYA NE SIKARLAR? Empty HACİVAT İLE KARAGÖZ

Mesaj  Admin Paz Şub. 27, 2011 9:12 am

HACİVAT - Hoş geldin sevgili Karagöz'üm!

KARAGÖZ - Hoş bulduk kel kafalı kara üzüm!

HACİVAT - Nereden gelip, nereye gidiyorsun bakalım?

KARAGÖZ - Bir yere gittiğim yok da, oğlumla kaç saattir okuma-yazma çalıştık... Biraz gezeyim dedim.

HACİVAT - Tabii iyi yaptın efendim, kafan balon olmuştur.

KARAGÖZ - Hay hay, kafam balon oldu da uçmasın diye boynuma yapıştırdım.

HACİVAT - Hemen yanlış anlama, yani uzun zaman ders çalışmaktan kafan şişmiştir.

KARAGÖZ - Kafam pişti de soğutmaya çıktım.

HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Neyse, çalışmalar iyi gidiyor mu?

KARAGÖZ - Hem de nasıl iyi gidiyor bilemezsin Hacı Cavcav! Sen söyle de müdür benim ilkokul diplomamı hazırlasın...

HACİVAT - Efendim sen hele hepsini iyi öğren de diploma işi kolay...

KARAGÖZ - Şey, okuma yazma öğrenirsem diploma başka başka ne işime yarayacak?

HACİVAT - Bak, meselâ artık mühüre lüzum kalmayacak...

KARAGÖZ - Yerine kimse bakmayacak mı?

HACİVAT - Kimin yerine Karagöz'üm?...

KARAGÖZ - "Artık müdüre lüzum kalmayacak..." dedin ya!

HACİVAT - Efendim müdür değil mühür! Hani imza yerine bastığın damga yok mu?

KARAGÖZ - Öyle söylesene köftehor!

HACİVAT - Pekâlâ mektup yazmasını biliyor musun?

KARAGÖZ - Biliyorum Hacı Cavcav, çok kolay!...

HACİVAT - Aferin, demek bilgini o kadar ilerlettin? O halde söyle bakalım, mektup nasıl yazılır?

KARAGÖZ - Oğlum "Hazır Mektuplar" diye bir kitap getirmiş... Onun içinden seçip seçip yazılır.

HACİVAT - Allah iyiliğini versin" desene oğlun da senin kafada yetişiyor. Hiç kitaptan kopya edilerek mektup yazılır mı?

KARAGÖZ - Niye yazılmasın? Bir yere yazdım, oldu.

HACİVAT - Pekâlâ cevap geldi mi?

KARAGÖZ - Cevap gelmedi, mektubun kendisi geri geldi.

HACİVAT - Neyse... O zaman seninle biraz mektup üzerine konuşalım. Örnek ister misin?

KARAGÖZ - Parasız olursa isterim Hacı Cavcav! Pişirip akşama yeriz.

HACİVAT - Yine ne anladın, mektup pişirilip yenir mi?

KARAGÖZ - Köftehor, "Ördek ister misin?" dedin ya!...

HACİVAT - Aklın yine başka yerlere gitti. Sen şimdi beni iyi dinle! Bir defa tarihsiz mektup olmaz.

KARAGÖZ - Anladım, talihsiz mektup olmaz.

HACİVAT - Talih değil, tarih!... Yani mektup kâğıdının üst-sağ köşesine o günün tarihi yazılır.

KARAGÖZ - Hay hay, yazılır!

HACİVAT - Mektubu kime göndereceksin Karagöz'üm?

KARAGÖZ - Yabancıya gitmesin, kendime gönderirim. Hem de çabuk gelir.

HACİVAT - Saçmalama, insan kendine mektup göndermez. Diyelim ki babana yazacaksın!

KARAGÖZ - Pataklarım ha! Babam mezarda, postacı mektubu ona nasıl verecek?

HACİVAT - Allah Allah... Pekâlâ, mektubu bana yazıyorsun nasıl başlarsan?

KARAGÖZ - "Keçi suratlı Hacı Cavcav, çabuk yanıma gel, canım seni pataklamak istiyor!" diye yazarım.

HACİVAT - Efendim olur mu? "Çok sevgili arkadaşım, Hacivat Çelebi Beyefendi" diye yazılır.

KARAGÖZ - Ben sana öyle yazamam, çok istiyorsan otur kendin yaz!

HACİVAT - Pekâlâ, bana yazma! Oğluna yazıyorsun "Çok sevgili oğlum!" diye başlarsın.

KARAGÖZ - Gerisini biliyorum. Mektup bitince zarfa koyar, üstüne de adres yazarım.

HACİVAT - Aferin Karagöz'üm, sonra?...

KARAGÖZ - Sonra da oğluma telefon edip, mektubu okurum.

HACİVAT - Yine sinirlerim oynamaya başladı.

Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 4944
Kayıt tarihi : 12/01/09
Yaş : 51

https://moral.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HACİVAT İLE  KARAGÖZ ÇORBAYA NE SIKARLAR? Empty Karagöz,Hacivat ve Pinokyo

Mesaj  Admin Paz Şub. 27, 2011 8:50 am

Yan tarafa ışık gelir; Pinokyo perdededir, Gebetto Usta söylenerek gelir.

Pinokyo – Günaydın Dedeciğim!
Gebetto Usta – Günaydın Pinokyo. Günaydın!
Pinokyo – Ne oldu dedeciğim, iyi görünmüyorsun?
Gebetto Usta – Sağ ol Pinokyo ben iyiyim. Sabah Buzdolabını açtım da dünden kalan bir şişe süt olacaktı onu göremedim.
Pinokyo – Şey dedeciğim, o sütü ben içtim.
Gebetto Usta – Sen mi içtin Pinokyo! Aferin sana!
Pinokyo – Yani şimdi sen, sütünü içtim diye bana kızmadın mı dedeciğim?
Gebetto Usta – Niye kızacakmışım ki Pinokyo. Senin süt içtiğini hem de sütü bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum. Bu söylediğine sevindim bile.
Pinokyo – Süt hiç sevilmez mi dedeciğim, hem bolca enerji verir hem de Bizi çok güçlendirir.
Gebetto Usta – Madem öyle Pinokyo! Benim için süt alıp getirir misin?
Pinokyo – Tabi dedeciğim!
Gebetto Usta – O zaman Pinokyo ben sana yolu tarif edeyim. Buradan çıkıyorsun, ağacı geçiyorsun....

Gebetto Usta yolu tarif eder çıkar, Pinokyo Gebetto Ustayı iyi dinlemediği için nereden gideceğini bilemez, rast gele bir yola sapar.
Perdenin öteki yüzü aydınlanır

Hacivat – Efendim Sabah şerifleriniz hayırlı ola!
Karagöz – Senin de kafana kuşlar kona!
Hacivat – Hayırdır Karagözüm, bu kadar erken kalkmak adetin değildir hiç?
Karagöz – Sorma Hacivat! Bizimki kış için odun toplada gel dedi. Ben de ormana ağaç kesmeye gidiyorum.
Hacivat – Aman karagözüm iyi yaparsın. Yalnız yaş ağaç kesme sakın!
Karagöz – Nedenmiş o?
Hacivat – Çünkü bilirsin atalarımızın bir sözü vardır, yaş kesen baş keser diye!
Karagöz – Bana ne yahu yaş olmuş, kuru olmuş ne fark eder, ben gideyim de ağacımı keseyim.
Hacivat – Yine de sen bu söylediklerimi kulağına küpe et Karagözüm.! Çünkü Atalarımız boşa laf etmezler. Yine de yolun açık olsun bakalım!

Hacivat çıkar, karagöz perdenin yan tarafına geçer

Karagöz – Aman buralara gelmek de amma zor imiş. Çok yoruldum vallahi! Şu ağacın dibinde biraz kestireyim uyanınca da keser götürürüm.

Karagöz uyur. Pinokyo şarkı söyleyerek girer.

Pinokyo – Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda

Yuvadır kuşlara
Örtüdür toprağa
Can verir doğaya
Ormanlar yurdumda

Pinokyo şarkısını söyleyerek Karagöz’ün üstünden geçer. Karagöz telaşla uyanır.

Karagöz – Ne oluyor? Ne oluyor?
Pinokyo – Aaa! Karagöz amca! Merhaba!
Karagöz – Sana da merhaba Pinokyo! Ama az önce beni çiğnedin geçtin!. Yürürken önüne bakmaz mısın sen hiç?
Pinokyo – Özür dilerim Karagöz amca! Şarkı söylerken dalmışım.
Karagöz – Peki! Peki! Yalnız, bundan sonra yürürken önüne bak, çevrene dikkat et! Yoksa benim gibi birilerini ezeceğin gibi bu dikkatsizliğin yüzünden başına bir iş de gelebilir. Tamam mı Pinokyo?
Pinokyo – Tamam Karagöz amca dediğini yaparım. Peki sen niye buradasın?
Karagöz – Ben mi niye buradayım. Kış için ağaç kesmeye gelmiştim. Çok yorulmuşum bu ağacın gölgesinde uyumuşum. Şimdi uyandığıma göre bu ağacı kesebilirim.
Pinokyo – Sakın Karagöz amca! Bu ağacı kesme!
Karagöz – Nedenmiş o bakayım?
Pinokyo – Çünkü onu Gebetto Dedem dikmiş. Bu ağaç benim kardeşim. Hem yaşı da çok küçük daha çocuk sayılır.
Karagöz – Tamam Pinokyo ben de bu ağacı kesmem!
Pinokyo – Senden bir şey daha isteyebilir miyim Karagöz amca?
Karagöz – İste bakalım.
Pinokyo – Benim dedeme süt alıp getirmem lazım. Ama ben burada olmadığım zaman ağacı kesmek isteyen birileri çıkıp geliyor. Sen bu ağacı benim için korur musun?
Karagöz – Korurum tabi! Ama bu adamlara karşı ben ne yapabilirim ki!
Pinokyo – Çok kolay Karagöz Amca! Uç uç böceğim yarın düğün olacak annen sana telli pabuç alacak dediğin zaman hayvan arkadaşlarım sana yardımcı olacaktır.

Sarı kuş gelir Karagöz’ü havaya kaldırır.

Karagöz – Aman Pinokyo ne oldu bana kendimi birden gökte buldum!
Pinokyo – Sarı kız onu aşağı indirebilirsin! O bizim dostumuz. Ben yokken kardeşimi o koruyacak. Sen diğer arkadaşlara da bunu anlat!
Karagöz – Sağ ol Pinokyo!
Pinokyo – Ben süt almaya gideceğim fakat Gebetto dedemin verdiği tarifi unuttum. Karagöz amca sen buralarda bir sütçü biliyor musun?
Karagöz – Biliyorum Elbet! Ama önce sana diyeceğim var. Birileri sana bir şey söylerken can kulağıyla dinlemelisin. Yoksa hiçbir şey öğrenemezsin.
Pinokyo – Peki Karagöz Amca.
Karagöz – Tamam o zaman, şimdi buradan giriyorsun, sağdan dönüyorsun....

Pinokyo tarifi alır şarkı söyleyerek Karagöz’ün üstünden geçer gider.

Karagöz – Bak sen şunun yaptığına yine beni ezip geçti.
Mestan Ağa – Kuş sesleri ovalara yayılır
İnsan buna hayran olur bayılır
Bal yapanlar çiçeklere konarlar
Kuzucuklar yeşil çimen ararlar
Her tarafta türlü renkte ağaçlar.
Karagöz – Sende kimsin bakalım?Mestan Ağa – Benim adım Mestan sen buranın bekçisi misin!
Karagöz – Farz edelim öyleyim buraya niye geldin?
Mestan Ağa – Doktor bana spor yapmamı söyledi. Ben de spor olsun diye ormanda ağaç kesiyorum.
Karagöz – Vay insan evladı vay! Analar neler yaratıyor! Madem spor yapacaksın çarşıdan bir top al da onla oyna!
Mestan Ağa - Olmaz! Ben ağaç kesmekten daha iyi spor tanımam hayatta! Çekil de arkandaki ağacı keseyim.
Karagöz – Dur! Şimdi görürsün sen!
Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda

Köpek havlayarak gelir Mestanı kovalar.

Pala Yusuf – Minik Kurbağa minik kurbağa Kuyruğun nerede )2
Karagöz – Kuyruğum yok, kuyruğum yok yüzerim derede ) 2
Pala Yusuf – Minik kurbağa minik kurbağa kulağın nerede ) 2
Karagöz – Kulağım yok, kulağım yok yüzerim derede ) 2

Pala Yusuf – Vay! Sen minik kurbağa mısın?
Karagöz – Evet ben minik Kurbağayım, sen de uzun kulaklı tavşan mısın?
Pala Yusuf – Hayır ben uzun kulaklı tavşan değilim. Adım Pala Yusuf.
Karagöz – Benim adım da Karagöz. Söyle bakalım Pala Yusuf ne istersin?
Pala Yusuf –Aha şu arkandaki ağacı kesmek isterim. Çekil de keseyim.
Karagöz – Olmaz! Bu ağaç yaş kesemezsin!
Pala Yusuf – Yaş mı? Bu ağacı sen mi yıkadın?
Karagöz – Evet ben yıkadım, astım. Kuruyunca da Üstüme giyeceğim.
Ben anlamam. Ne olursa olsun ben bu ağacı keseceğim.
Karagöz – Kesemezsin dedim ya be adam! İzin vermem!
Pala Yusuf – Sana da ne oluyor! Ben istediğim ağacı keserim. Bana kimse karışamaz!
Karagöz – Ben karışırım. Kesemezsin
Pala Yusuf – Keserim.
Karagöz – Kesemezsin!
Pala Yusuf – Keserim.
Karagöz – Madem öyle! Sonucuna katlanırsın!
Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda

Kuş Pala Yusuf’u kaldırır ve dışarıya çıkarır.
Karagöz – Oh neyse pala bıyıklı tavşandan da kurtulduk. Şurada biraz daha kestireyim bari.

Karagöz uyur, papağan gelir ağacın üstüne konar. Karagöz uyurken horlar her horlamasında papağan yukarı kalkar ve tekrar ağaca konar. Ardından Beberuhi şarkıyla girer.

Beberuhi – Yaz geldi çiçek açtı
Arılar hep çalıştı
Arı vız vız vız Arı vız vız vız
Diye çalışır

Karagöz’ün uyuduğunu görünce şarkısını keser.

Beberuhi – Bak sen! Karagöz mışıl mışıl uyuyor. Eğer fazla ses çıkartmazsam şu güzel ağacı kesmek hiç de zor olmayacak.

Beberuhi ağaca yaklaşmaya çalışır fakat karagözün horultularıyla sürekli geriye uçar. Tam ağaca yaklaştığı sırada papağan gaklamaya başlar. Karagöz’ü uyandırır.

Karagöz – Ne oldu! Ne oldu! Sende kimsin?
Beberuhi – Şey... Ben... Ben Beberuhi!
Karagöz – Tepeme çıkmış ne yapıyordun Beberuhi?
Beberuhi – Şey... Annem çok Hasta ben de ona meyva toplayayım demiştim.
Karagöz – Ama bu meyva ağacı değil!
Papağan – Gak! Gak! Gak! Yalan söylüyor! Gak! Ağacı kesmek için geldi gak!
Karagöz – Teşekkür ederim gak! Bak sen demek ağacı kesmek için geldin!
Beberuhi – Hayır bu kuş yalan söylüyor! Kuşa mı inanacaksın yoksa bana mı?
Karagöz – Bebe ruhi misin nane ruhu musun nesin bu ağacı kimseye kestirmem anladın mı?
Beberuhi – Benim kötü bir niyetim yoktu zaten bırak da gideyim.
Karagöz – Olmaz! Çünkü senin gibilerin ne yapacağı hiç belli olmaz!
Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda

Papağan beberuhiyi alır ve çıkarır. Karagöz tekrar uykuya dalar. Beberuhi, Pala Yusuf ve Mestan Ağa birlikte perdeye gelir. Karagöz uyumaktadır.
Beberuhi – Bakın uyuyor!
Pala Yusuf – Şimdi ne yapacak görelim!
Mestan Ağa – Ben ona yapacağımı bilirim!

Karagöz gürültülere uyanır

Karagöz – Ne oluyor yahu? Sizden kurtuluş yok mu yine niye geldiniz?
Beberuhi – Bu ağacı kesmeye geldik.
Karagöz – Vay bacaksız! Biraz önce öyle demiyordun ama!
Mestan ağa – Hadi bakalım çekil önümüzden artık daha kesilecek çok ağaç var.
Karagöz – Öyle mi! Ben şimdi gösteririm ağaç kesmeyi size!
Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda

Sarı kuş gelir.

Pala Yusuf – Eyvah! Bu beni alıp götüren kuş!
Karagöz – Eyvah ya! Hadi bakalım sarı kız kurtar ağacımızı!
Sarı kuş – Yapamam Karagöz. Hepsine gücüm yetmez. Gidip diğer arkadaşlardan yardım isteyeyim.

Diğerleri gülüşmeye başlar ve Karagöz’ün üstüne üstüne yürürler. Küçük ayı gelir ortalarına girer. Küçük ayıyı görünce gülmelerini daha da arttırırlar.

Küçük ayı – Baba gel gel! Buradalar!

Küçük ayı çıkar Büyük Ayı tasvirlerin arkasından girer.

Ayı yogi – Bir şey mi vardı efem?

Tasvirler büyük ayıyı görür ve kaçarak perdeden çıkarlar.

Karagöz – Sağ ol Ayı Yogi ağacı kurtardığın için.
Ayı Yogi – Asıl ben teşekkür ederim Karagöz efem! Bu ağacı koruduğun için efem! Çünkü bu ağaçlar bizim yuvamız. Ağaçlar ormanlar olmasa yaşayacak yer bulamayız. Yalnız biz hayvanlar değil insanlar da ormanlar ağaçlar olmasa yaşayamaz.
Karagöz – Nedenmiş o?
Ayı Yogi – Çünkü ağaçlar ormanlar kirli havayı temizler her tarafa oksijen verir. Temiz hava verir. Temiz ve oksijenli havalarda insanları hastalıklardan korur.
Karagöz – Sağol Ayı Yogi bana bunları öğrettiğin için. Fakat çok geç oldu artık eve dönmem lazım. Bundan sonra orman size emanet haydi hoşça kalın.
Ayı Yogi – Güle güle Karagöz!

Orman bölümünde ışık söner, perdenin öteki bölümü aydınlanır. Hacivat perde de görünür hemen ardından Karagöz gelir.

Hacivat – Aman karagözüm ormana gittin odun toplayabildin mi?
Karagöz – Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda
Hacivat – Anlayamadım Karagöz! Ben sana odun toplayabildin mi diye sordum?
Karagöz - Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda
Hacivat – Hay Allah iyiliğini versin! Yıktın perdeyi eyledin viran. Koşayım sahibine haber vereyim hemen!
Karagöz - Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda

Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 4944
Kayıt tarihi : 12/01/09
Yaş : 51

https://moral.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HACİVAT İLE  KARAGÖZ ÇORBAYA NE SIKARLAR? Empty HACİVAT İLE KARAGÖZ ÇORBAYA NE SIKARLAR?

Mesaj  Admin Paz Şub. 27, 2011 8:40 am

Hacivat – Karagözüm sen bilmece bilir misin?
Karagöz – Hem de alasını bilirim. Sor bilmeceyi al cevabını!
Hacivat - Pek ala Dün akşam çok güzel bir bilmece öğrendim sana bu bilmeceyi sorayım o zaman.
Karagöz – Sor Hacı Cavcav!
Hacivat –Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk. Bil bakalım nedir bu!
Karagöz – Bildim! Turşu fıçısı
Hacivat – Değil!
Karagöz – Fıçı turşusuu!
Hacivat - Değil!
Karagöz – Lahana turşusu!Hacivat – Değil!
Karagöz – Pırasa turşusu!
Hacivat – Değil efendim! Karagözüm bilmeceyi cevap vereceğin zaman sorarsın yenir mi yenmez mi, canlı mı cansız mı diye!
Karagöz – Yenir mi yenmez mi, Canlı mı cansız mı?
Hacivat – Yenir. Cansız hastalara şifa, dertlilere deva!
Karagöz – Verin bize beş on para!
Hacivat – Karagözüm ne yapıyorsun?
Karagöz - Sen dilenci duası yapıyorsun, bende yardımcı oluyorum.
Hacivat – Benim dediğim bilmece, hastalara şifa! Dışı sarı içi sulu!
Karagöz – Bildim!
Hacivat – Nedir söyle!
Karagöz – Aksaray Hamamı!
Hacivat - Değil!
Karagöz – İşte dışı sarı içi sulu!
Hacivat – Karagözüm diyelim seninle misafirliğe gittik. Akşam yemeğe davet edildik. Orada bize yemek yedirmek için yemek odasına ne sererler?
Karagöz – Çamaşır sererler.
Hacivat – Hayır efendim sofra sererler. Sofranın etrafına dört ayaklı bir şey koyarlar, ne koyarlar?
Karagöz – Sakanın eşeğini koyarlar.
Hacivat - Hayır efendim iskemle koyarlar.
Karagöz – Evet işkembe koyarlar.
Hacivat – İskemlenin üstüne yuvarlak bir şey koyarlar, ne koyarlar?
Karagöz – Araba tekerleği koyarlar!
Hacivat – Hayır efendim sini koyarlar.
Karagöz – Beni koymazlar seni koyarlar.
Hacivat – Hayır efendim sini koyarlar.
Karagöz – Beni koymazlar seni koyarlar Hacı Cavcav!
Hacivat – Yani tepsi koyarlar. Tepsinin etrafına ne dizerler bilir misin?
Karagöz - Bilirim, eli sopalı dizerler.
Hacivat - Hayırcanım ekmek dizerler, kaşık dizerler, havlu dizerler, herkes sofranın etrafına oturur. Sofranın üztüne sıcacık suluca bir şey koyarlar, ne koyarlar?
Karagöz – Aksaray hamamını koyarlar!
Hacivat – Çorba koyarlar, çorba! Peki çorbanın içine ne sıkarlar.
Karagöz – Kaşık sıkarlar.
Hacivat – Kaşıkla yemek yenir.
Karagöz – Ekmek sıkarlar.
Hacivat – Ekmek doğranır.
Karagöz – Tuz sıkarlar, biber sıkarlar.
Hacivat – Onlar da çorbaya ekilir.
Karagöz – Bildim bildim!
Hacivat – Ne sıkarlar?
Karagöz – Tabanca sıkarlar!Hacivat – Efendim hiç çorbaya tabanca sıkılır mı?
Karagöz – Şehriyeler kavga ediyorsa sıkılır.
Hacivat – Hayır Karagözüm. Şehriyeler kavga da etse silah sıkılmaz. Çünkü silahlar çok tehlikelidir. Bize zarar verebilir. O yüzden silahlardan uzak durmalıyız.
Karagöz – Doğru dedin Hacı Cavcav bu meretin şakası bile kötü.
Hacivat - Bilmecenin cevabına gelince, Karagözüm çorbaya limon sıkmazlar mı? Benim de sana sorduğum bilmecenin cevabı limondu.
Karagöz – Bunu kim bilmez. Şuradaki mini mini yavrular bile bilir. Şimdi bilmeceyi sen benden dinle!
Hacivat – Söyle bakalım!
Karagöz – Gıcırlının bıcırlısı, bıcırlının gıcırlısı. Yarısı canlı yarısı cansız. Yarısı yenir, yarısı yenmez. On ayaklı üç başlı altı gözlü. Nedir bil bakalım?
Hacivat - Ne uzun bilmece bu!
Karagöz – Hadi bil de görelim Hacı Cavcav!
Hacivat – Karagözüm, nedir bu?
Karagöz – Manda arabası.
Hacivat – Manda arabası gıcırlının bıcırlısı mı?
Karagöz – Arabacı tekerlekleri yağlamaz, götürüceği eşyaları da yükler, yokuş yukarı çıkarken tekerlekler gıcır bıcır etmez mi? İşte gıcırlının bıcırlısı.
Hacivat – Peki yarısı cansız yarısı canlı dediğin ne oluyor?
Karagöz – Araba canlı mı?
Hacivat – Cansız!
Karagöz – Mandalar?
Hacivat – Canlı.
Karagöz – İşte yarısı canlı yarısı cansız.
Hacivat – Peki on ayaklı dediğin ne oluyor?
Karagöz – Dört bir mandanın ayağı
Hacivat – Evet.
Karagöz – Dört öteki mandanın ayağı.
Hacivat – Etti sekiz! Diğer ikisi peki?
Karagöz – Arabacının ayakları yok mu?
Hacivat – Peki üç başlı dediğin?
Karagöz – Biri bir mandanın başı, öteki diğer mandanın başı.
Hacivat – Etti iki hani ya üçüncüsü?
Karagöz – Arabacının başını yuttun mu Hacı Cav cav?
Hacivat – Bırak karagözüm böyle bilmece mi olurmuş. (Çıkar)
Karagöz – Sen gidersin de ben gitmez miyim beni buraya pamuk ipliğiyle mi bağladılar. Gideyim bakayım, perdemiz daha neler gösterecek. (Çıkar)



En son Admin tarafından Perş. Mart 17, 2011 7:27 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 4944
Kayıt tarihi : 12/01/09
Yaş : 51

https://moral.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz